Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 6741 sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Uyarınca, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonunun 2023 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleriyle İlgili Denetim Raporlarının Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi (3/948) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 14 .01.2025 |
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli bürokrat arkadaşlarımız, saygıdeğer basın; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Varlık Fonunun yapısını, işleyişini ve denetim sürecini yaklaşık sekiz dokuz yıldır konuşuyoruz fakat bir adım ileri gidemiyoruz maalesef. Dünyada varlık fonları iki esas üzerine kurulmuş bugüne kadar, ya ülkenizde doğal gaz, petrol, kıymetli maden gibi birçok zenginliğiniz olacak ya da dış ticaret fazlası veren bir ekonomik yapınız olacak. Varlık fonları bu olumlu koşulları değerlendirmek için kurulmuş, dünyadaki örnekleri böyle ancak baktığımızda, bizim hem ciddi bir doğal kaynak zenginliğimiz yok hem de ekonomimiz açık veriyor. O zaman, Varlık Fonunun bir borçlanma fonu gibi çalıştığı ortaya çıkıyor maalesef, hatta paralel bir hazine gibi çalışıyor. Buna rağmen, 15 Temmuz atmosferinde Varlık Fonu oluşturulmuş, başına da aynı zamanda bir siyasi parti Genel Başkanı olan Erdoğan atanmış. Bu hâliyle Varlık Fonu Cumhurbaşkanının uhdesine verilmiş, Türkiye'nin en büyük şirketi hâline gelmiş. Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank, BOTAŞ, PTT, ÇAYKUR, Türk Hava Yolları, Borsa İstanbul, Türkiye Petrolleri, Koza İpek Holding Cumhurbaşkanına bağlanmış. Böylece, tek bir kişi Türkiye'nin hem gelmiş geçmiş en büyük yetkili Cumhurbaşkanı hem Türkiye Büyük Millet Meclisi çoğunluğunu elinde tutan iktidar partisinin Genel Başkanı hem de Türkiye'nin en büyük patronu hâline gelmiş ki böyle bir düzende ekonomik dengesizliklerin sona ermesini beklemek hayal olur. Türkiye Varlık Fonunu savunanlar kamu şirketlerinin bu yolla daha verimli çalışacağını iddia ediyorlardı fakat geçen yıllara bakıyoruz ki ve görüyoruz ki böyle bir durum gerçekçi değil. TVF 31 şirket, 46 gayrimenkul ve 2 oyun lisansına sahip. Bu şirketler Fona geçtikten sonra sürekli zarar etmeye başlamış; ÇAYKUR için de PTT için de Türk Hava Yolları için de BOTAŞ için de durum böyledir. Dolayısıyla TVF'nin kamu şirketlerinin daha verimli yönetilmesini sağlayacağı iddiasının da altı maalesef boştur. Normalde kamu şirketlerinin hissedarlığı Hazineye aittir fakat TVF bu hâliyle paralel bir Hazine gibi çalışıyor; bu durum da doğru değildir. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu şekilde organize edildiği sürece ekonomik dengesizlikleri gidermek de mümkün olmayacaktır.
Bununla birlikte, Türkiye Varlık Fonu ve içindeki kuruluşlar birçok alanda muafiyetlere sahip ve faaliyetlerinde ciddi bir denetime tabi değiller. TVF ve onun tarafından kurulacak şirket ve alt fonlar 30 adet değişik muafiyete tabi değerli arkadaşlar. Bunun yanı sıra, TVF herhangi bir izne ve onaya bağlı olmadan ulusal ve uluslararası piyasalarda kendi başına borçlanabiliyor, bugün bunun sonuçlarını da görüyoruz. Özet olarak, Türkiye Varlık Fonunun Hazineyle ilişkisi şeffaf değil, Türkiye Varlık Fonu âdeta bütçe açığı için bir perdeleme işlevi görüyor. Bu durum bütçe dışında ayrı bir paralel bütçe ve ikinci bir Hazinenin oluştuğu bir yapıya işaret ediyor.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Varlık Fonu borç krizi içinde. Denetim raporlarına göre Varlık Fonu'nun borçlanma fonuna dönüştüğü görülüyor. 2023 Bağımsız Denetim Raporu Türkiye Varlık Fonunun toplam yükümlülüklerinin 2023 yılı itibarıyla 7,88 trilyon TL'ye yükseldiğini ortaya koyuyor, bir önceki yıl bu rakam 4,69 trilyon TL seviyesindeydi. Özellikle kısa vadeli borçlar yüzde 71 artışla 6,6 trilyon TL'ye ulaşmış, bu artışın büyük bir kısmı finans sektörü faaliyetlerinden kaynaklanan borçlardan meydana gelmiş. Uzun vadeli borçları ise yüzde 51 artarak 1,25 trilyon TL seviyesine ulaşmış. Enerji sektöründe faaliyet gösteren BOTAŞ gibi iştiraklerin artan finansman ihtiyacı bu borç artışında belirleyici rol almış. Yine Vakıfbank ve Halkbank gibi büyük bankalara 2023 yılında toplamda 62 milyar TL sermaye desteği sağlanmış, bu destekler Hazinenin ihraç ettiği borç senetleriyle finanse edilmiş değerli arkadaşlar. Ülkede peşkeşin sembolü hâline gelen TÜRK TELEKOM kaynaklı Varlık Fonu borçlarının ise 53 milyar TL'yi aştığı belirlenmiş fakat Varlık Fonunun TÜRK TELEKOM için çektiği kredi sekiz ayda 5 milyar TL'yi aşmış.
31 şirket, 46 gayrimenkul ve 2 oyun lisansını bünyesinde tutan Türkiye Varlık Fonunun verileri deyim yerindeyse denetimden gizleniyor. Rapora göre Fon içerisinde yer alan önemli kuruluşlar denetçilerden belge gizledi ve açık bulgulara erişilmesi engellendi. BOTAŞ'ın 7 milyar 789 milyon TL tutarındaki uzun vadeli alacaklarını incelemek isteyen denetçiler gizlilik gerekçesiyle denetim yapamadı. Denetim sırasında BOTAŞ'ın stok alım fiyatlarına dair yeterli bilgi sağlanamadığı belirtilmiş. Şimdi buradan soruyorum: BOTAŞ'ın stok alım fiyatlarıyla ilgili bilgi yok mu? Gizlilik kararı nedir? Bir de BOTAŞ'ın 7 milyar 789 milyon TL tutarındaki uzun vadeli borçlarının dökümünü sizlerden talep edebilir miyiz?
Değerli arkadaşlar, ülkenin varlıkları birilerinin kafasına göre harcanıyor ve bu bilgiler de gizleniyor. Sonra biz de burada denetim yapıyoruz diye övünüyoruz; yazıktır. Lafın başında da söyleyecektim, aslında bu sürecin derhâl kapatılması, bugünkü sistemde açıklık, şeffaflık, hesap verebilirlik olmadığı için bu çerçevede Türkiye Varlık Fonunun sürdürülmesinin verimli olmadığı gerekçesiyle Fonun kapatılması gerektiğini düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.