KOMİSYON KONUŞMASI

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben de öncelikle bize sunduğunuz bu fırsattan dolayı sizin şahsınıza teşekkür etmek istiyorum çünkü çalışmalarımızın çok verimli bir biçimde geçmesini sağlıyorsunuz ve bu çerçevede, tıpkı Kayıhan Hocam gibi, Adalet Bakanıyla ve Sayın İçişleri Bakanıyla yaptığımız toplantıların çok verimli geçtiğini belirtmek istiyorum. Bizler aydınlandık ve edindiğimiz bilgiler çerçevesinde bizler de kamuoyunu aydınlatacağız çünkü kamuoyunda şöyle bir algı var: Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı yeterince konuya hassasiyet göstermediği için bu sorunlar büyüyerek devam ediyor. Oysa öyle olmadığına bizzat vâkıf olduk, çok ciddi çalışmaların yürütüldüğünü gördük ve biz de milletvekilleri olarak üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz.

Şimdi, bu Suriye'deki vahşet manzaralarına tabii ki insan sıfatına yakışan bir ruha sahip herhangi bir kişinin tepki göstermemesi, duyarsız kalması mümkün değil ancak biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin Parlamentosunda görev yapıyoruz ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir alt komisyonunu oluşturuyoruz ve Komisyonumuzun görev süresi de Meclis İçtüzüğü hükümlerine göre sınırlanmış bir süre. Dolayısıyla, tabii ki Suriye'ye gitmek, oradaki vahşeti incelemek, kamuoyunu aydınlatmak çarpıcı bir fikir olabilir ama bence asıl odaklanmamız gereken konunun uzağına düşmüş olabiliriz, belki o ayrı bir çalışmanın konusunu oluşturabilir. Dolayısıyla, bizim öncelikle Türkiye'deki kadın ve şiddet ile ayrımcılık sorununa eğilmemiz gerekiyor. Elbette bu çerçevede Türkiye'de yaşayan göçmen kadınların da karşı karşıya kaldıkları sorunları dikkate almak zorundayız çünkü onlar da bu topraklarda hayatlarını sürdürüyorlar.

Şimdi, madem öneriler sunma durumumuz, yetkimiz var. Bu yenidoğan çetesiyle ilgili hadise, aslında bizzat kadının ruh dünyasıyla ilgili olan bir hadise. Ben anne olmadım, çocuk sahibi değilim ama kurduğum empatiyle elbette anlayabiliyorum. Bir kadın dokuz ay boyunca kanıyla, canıyla karnında bir canlı besliyor ve onu dünyaya getireceği, yetiştireceği yönünde hayaller kuruyor ve sonunda -bir tıbbi hata değil bu- çok ciddi bir çeteleşmenin neticesinde çocuğunu kaybediyor. Böyle bir kadının ruhsal sarsıntısı herhâlde kolay atlatılacak bir sarsıntı değil. Dolayısıyla, eğer önerilerimiz dikkate alınacaksa, yeni doğan çetesinin hedefinde yer almış bebek kayıpları nedeniyle mağduriyet yaşamış olan -bu bir şiddettir- o şiddete maruz kalmış olan annelerle ilgili bir inceleme yapmayı daha doğru buluyorum.

Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum ve Sağlık Bakanlığını temsilen gelen bürokratlarımıza da bu vesileyle hoş geldiniz diyorum.

Teşekkürler.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Çok teşekkürler Kıymetli Hocam.

Aslında çocuğa şiddeti araştıran başka bir komisyonumuz var ama çocuk olunca anne de söz konusu olduğu için...

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Ben annelerle ilgili diyorum.