KOMİSYON KONUŞMASI

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Teşekkür ederim.

Bir iki soru soracağım ama sorumun bir kısmı basındaki tecrübeniz sebebiyle size de olacak.

Önce şunu ifade etmek istiyorum: Ben, doğrusu, televizyon izleyicisi bir kişi olarak haberlerin yorumla verilmesinden çok rahatsızım çünkü benim kendime ait bir zekâm, perspektifin ve yeteneğim var. Sadece gerçek olayları ve olguları dinlemek ve yorumu kendim yapmak istiyorum.

Şimdi sorumun sizinle ilgili kısmı şu Sayın Cevizoğlu: Ben CNN International'ı ve BBC International'ı izliyorum. Dolayısıyla yapacağım karşılaştırma sınırlı. Dünyada da basın dilinde böyle bir değişim rüzgârı var mı? Bu Türkiye'ye özgü bir şey mi?

Eskiden -ben 61 yaşındayım- sadece TRT'nin olduğu zamanlarda TRT olayları ve olguları bir haber şeklinde, yorumsuz olarak ve çok doğru bir Türkçeyle aktarırdı. İngiltere'de bir söz vardır "BBC İngilizcesi" derler doğru İngilizce için, Türkiye için de böyle denilebilirdi, TRT Türkçesi çünkü doğru bir Türkçeydi ama tamam, güzel oldu, çoğulculuk adına özel kanallar kuruldu, bir kere Türkçe bozuldu, haberlerin aktarılış biçimi değişti. Ben birinci olarak bundan rahatsızlığımı ifade etmek istiyorum.

İkincisi, bu dizi filmlerin toplum psikolojisi üzerinde çok büyük etkisi olduğunu bir üniversite hocası olarak gözlemliyordum öğrencilerimin üzerinde. Gençler dizilerdeki gibi yaşamaya başlıyorlar, artık kendi kişisel gelişimlerinin dışına çıkmış oluyorlar -belki çok daha farklı kişilikler geliştirecekler- o dizilerdeki karakterler gibi giyinmeye, onlar gibi konuşmaya ve onlar gibi davranmaya başlıyorlar. Acaba, bu dizi filmlerin süresi kanallar yönünden sınırlansa daha iyi olmaz mı? Aksi hâlde, toplumu çok aşırı ölçüde yönlendirici etkisi var.

Son sorum da şu: Gene, bu, kadının şiddete maruz kalma yönündeki haberler... Bir tane örneği aktarayım: "Yabancı uyrukluydu, yolda yürüyordu, arkasından takip edildiğini hissetti, adımlarını hızlandırdı; sonra, fail onu bir dükkânın kepengine sıkıştırdı, yumrukladı." vesaire. Bunları böyle aktarmak şart mı? Yani sadece "Falanca ilde, falanca bir kadın cinayete maruz kaldı." dedikten sonra -yorumsuz, böyle abartılı kelimeler kullanmadan- hemen arkasından 2 misli bir süreyle, kamu spotu şeklinde İçişleri Bakanlığının, kadınla ilgili Bakanlığın, Adalet Bakanlığının önlemlerine ait haberler verilse hiç değilse caydırıcı olan önlemlerin alındığı hissi de uyandırılarak potansiyel faillerin biraz caydırılması sağlansa olmaz mı?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Çok teşekkürler Hocam.

Bana sorduğunuz soru seslendirme Türkçesiyle mi ilgiliydi? Öyle mi alayım sorunuzu?

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Yani şöyle Sayın Cevizoğlu: Haberlerin sunuluşunda -bu bütün kanallarda var- yorumlu algı yönetimine dayanan haberler... Şimdi bir örnek vereceğim: "Yurdumun milletvekili asgari ücrete zam yapmadan kendi maaşını düşündü." Mesela, anlatabildim mi?

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Çok güzel anlatıyorsunuz.

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Orada bir algı yönetimi ve toplumu Parlamentoya karşı kışkırtma tutumu var; bu, birçok olayda böyle.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Çok teşekkürler.

Size uzun uzun medya gözüyle cevap vermek isterdim ama ne yazık ki Komisyon Başkanı olarak, medya açısından olaylara baktığım zaman, bu konuyla ilgili taraf gibi olurum. Onu bir başka zaman uzun uzun anlatayım.

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Tamam. BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Ama kısaca şunu söyleyeyim: Medya da bir sektör bütün dünyada olduğu gibi, medyanın da kendine göre kuralları var. Bu kuralların şiddet açısından düzenlenmesine çalışıyoruz, değil mi? Önerileri alıyoruz, sıkıntıları dile getiriyoruz. Masanın öbür tarafından, medya yönetimi açısından baktığımız zaman durum çok farklı. Mesela, hani lafı uzatarak süreyi doldurmaya çalışan tartışmacılar var ya, onlara benzemeyim ama şöyle...

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Estağfurullah.