Komisyon Adı | : | (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mustafa Otrar tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 19 .12.2024 |
ELİF ESEN (İstanbul) - Bu demokratik yaklaşımınız için de teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, ben de öncelikle en baştaki o doğru tespitinizle... Çünkü bir konuyu doğru tespit edersek ancak çözüm üretebiliriz; hem size hem de değerli bürokratlarınıza ve değerli müdürlerimize teşekkür ediyorum.
Şimdi, kadına yönelik şiddette öncelikle kadının ve çocuğun evde yakınları tarafından şiddete maruz kalma ihtimallerinin yüksek olduğunu biliyoruz. Elbette dışarıda da olabilecektir ama evde bu şiddet ne yazık ki yaşanıyor ve engellenemiyor o kapalı kutu içinde. Ancak çocuğun ikinci doğal çevresi okul ve okuldaki o eğitimli personel yani öğretmenleri, rehberlik hizmeti sorumluları bunu fark edebilecek kapasitede eğitimler alıyorlar. Şimdi, sizin bu anlamda çok öncelikli bir sorumluluğunuz, Bakanlığınızın sorumluluğu ortaya çıkıyor çünkü evde travma yaşamış bu tür çocuğu ya da veli toplantılarında kadını tespit edebilecek bir niteliğe hem öğretmen hem de PDR'ciler yani rehberlik hizmeti sorumluları, uygulayıcıları sahipler. Birkaç vaka duymuştum yine bu komisyonlarda konuşulan vakalardı ve çok etkilenmiştim. Şöyle diyordu: Öğretmen bunu tespit ediyor ama özellikle kapalı toplumlarda yani geleneksel yapılarda -özellikle de bunlar köyler ya da çeperlerdeki mahalleler- öğretmen bunu tespit etse de bu konuda nasıl davranacağını, nasıl bir yol izleyeceğini bilemiyor ve genellikle öğretmen de kendi içinde bu sorunla mücadele ediyor, çözüm üretmeye gayret ediyor.
Benim sorum şu: Bakanlığınızın rehberlik hizmetlerini dinledik. Bu rehberlik hizmetlerinde de birtakım -çok kapsamlı anlattınız- revizyonlar da var. Bu konuya dair bir rehberlik yol haritanız var mı? Öğretmen bunu tespit ettiğinde başvuracağı bir makam, raporlayacağı bir makam var mı? Ve o raporlamadan sonra o rapor nereye gidip aile için, bu şiddeti önlemek için ne tür bir yol izliyor; ben onu merak ediyorum.
Yine, sizin yani Millî Eğitim Bakanlığının, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının, kolluk güçlerinin bu konuyla ilgili eşgüdüm hâlinde çalıştığında bu tür koruyucu, önleyici tedbirleri hem kadına yönelik şiddet hem de çocuk ihmal, istismarı ve şiddetinde önleyici etkiniz olabilir. Eşgüdüm hâlinde çalışan bir veri sisteminiz, bir alarm sisteminiz var mı?
Son olarak şunu söyleyeceğim: İki yıldır ben de cezaevlerinde 0-6 yaş grubunda çocukları olan anneleri ziyaret ediyorum. Kreşlerin oldukça nitelikli olduğunu gözlemliyorum. Çocuklar orada nitelikli eğitim alıyorlar, kreş çağındaki çocuklar fakat çocuk 6 yaşına geldiğinde anneden ayrılıyor. Dışarıda bakım sağlayacak bir yakını varsa onun yanına veriliyor, yoksa yetiştirme yurduna alınıyor. Ancak -orada duyduğum- annelerden bir rica var: Oradaki kadınlar çıktıkları zaman hayata adapte olabilecekleri mesleklendirme eğitimlerine çok ihtiyaç duyuyorlar. Bunu da ilçedeki okullardan meslek eğitim hocalarının gelmesiyle, sanat hocalarının gelmesiyle sağladıklarını söylüyorlar. Bir müzik, resim de onların o ruh hallerindeki sağıltımı destekleyecek etki yapıyor. Ancak eğer cezaevi uzaksa -ki genellikle uzak oluyor- Millî Eğitim müdürlüğünün hoca verme noktasında sıkıntı çektiği haberlerini alıyorum. Giden hocalar da var ama bu yol sıkıntısı ya da o öğretmenin olmaması noktasında... Cezaevi müdürüyle de bunu konuştum, "Ya, bizim yapabileceğimiz çok bir şey olmuyor. Biz talep ediyoruz ama eğer talep karşılanmamışsa da elimizden bir şey gelmiyor." diyor. Oradaki kadınlar ve çocuklar gerçekten çok dezavantajlı bir kesim ve onların tutunacak bir dalının olması, rehabilite yöntemlerinin olması da çok önemli. Ben de bu eksiği ayrıca size iletmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
Tekrar teşekkür ediyorum söz hakkı için.