KOMİSYON KONUŞMASI

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum sunumlar için.

Dün Aile Bakanını burada dinlemiştik ve onun şöyle bir sözüyle başlamıştı: "Kadına yönelik şiddet meselesinde bütüncül yaklaşım ve kök nedenlerin ortadan kaldırılması." Bu yaklaşım Millî Eğitim açısından da kabul edilir diye düşünüyorum ben. O anlamda hem bütüncül olarak hem kök nedenler konusunda birkaç şey söylemek istiyorum. Uzun yıllar eğitim emekçiliği de yaptığım için söyleyecek çok fazla şeyim var, şimdiden belirteyim.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Çok şey bilenlerin çok kısa zamanda konuşma yetenekleri olduğunu da biliyorum ben. Beş dakikada, buyurun, çünkü 14.30'da...

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Bilmek değil, yaşamak aynı zamanda.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Buyurun.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Şimdi, 10 Mayısta -biliyorsunuz ya da bilmeyenleriniz vardır- eğitim alanındaki tüm sendikalar programatik olarak, iktidara yakınlığıyla bilinenler dâhil eğitim camiasında okullarda şiddete karşı iş bıraktılar ve hem eğitim emekçilerinin uğradığı şiddete hem akran zorbalığıyla okullarda öğrencilerin uğradığı şiddete ilişkin taleplerini dile getirdiler, yaşadıklarını anlattılar ve 10 Mayıstaki bu ses ilk defa duyuldu ve Millî Eğitim Bakanlığı okullarda fiziksel, cinsel, duygusal, psikolojik, ekonomik, siber, dijital şiddet, akran zorbalığı, siber zorbalık gibi şiddetin her türlüsünün önlenmesine ilişkin genelge yayımladı. Bu önemli. Yalnız, burada ben şunu sormak istiyorum: Benzer bir şey sağlık sektöründe olmuştu, çok daha önce böyle bir genelge yayınlandı ama ne yazık ki genelgeden sonra sağlık emekçilerinin de istatistiklerine bakarsanız şiddet arttı. O yüzden, burada genelgenin amacına ulaşması için çok kapsamlı başka alt başlıkların olması gerektiğini düşünüyorum. Bununla ilgili bilgiler, genelgenin amaçlarına ulaşabilmesi için yapılacaklar meselesi...

Sonra, Eğitim Reformu Girişiminin yaptığı bir araştırmaya göre, akran zorbalığına maruz kalan öğrenciler arasında kız çocuklarının maruz kalma oranı erkek çocuklarına göre yüzde 15 daha fazla yani kız çocukları akran zorbalığına çok daha fazla maruz kalıyor. Sunumlarda mesela buna ilişkin cinsiyetlendirilmiş bir veriyi göremiyoruz, neredeyse hiçbir bakanlıkta göremiyoruz. Sürekli talebimiz, tüm sorunlarda mutlaka cinsiyetlendirilmiş verilere de ihtiyacımız var ki...

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Sayın Saki, şunu da söylerseniz belki daha rahat anlarız: Kız çocuklarına yüzde 15 oranında fazla akran zorbalığı diğer kızlardan mı daha çok geliyor, erkek öğrencilerden mi?

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Hayır, erkek öğrencilerden.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Tamam.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Erkek öğrencilerden daha fazla.

Çocuklar aynı zamanda hem şiddetin faili olabiliyorlar hem şiddetin mağduru olabiliyorlar. Bu anlamda da ikisinin ayrıştırılması ve çocuk suçlu olamayacağı gerçeğiyle, perspektifiyle davranılması gerektiğini söylüyoruz ama mesela, adalette kız çocuğu -Elif Esen belki ona daha çok değinecektir, kendisinin konuşmalarından biliyorum- buradaki adalet mekanizmasında çocuklar suçlu kategorisiyle değerlendiriliyor. Mesela, Millî Eğitimin bu konudaki bakışı meselesinde çok net bir şey göremediğimi söylemek istiyorum.

Bir başka boyutu, atanmayan öğretmenlerin yaşadıkları; bu da bir şiddet ve atanmayan öğretmenler arasındaki intihar oranlarını da şiddetin içinde değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Parça parça gidiyorum, az vaktim var diye. Sonra, deprem bölgesine gelelim; deprem bölgesinde 4 milyon çocuk ve 220 binin üzerinde eğitim emekçisinin etkilendiğini Millî Eğitim Bakanlığı kendi raporlarında söylüyor ve bu öğrencilerin 350 bini de göçmen ve sığınmacı çocuklar.

Yine göçmen ve sığınmacı çocukların maruz bırakıldığı ırkçılığa bağlı, göçmen düşmanlığına bağlı şiddet meselesinin de bu toplantının gündemi olması lazım. Buna ilişkin özel bir çalışması var mı Bakanlığın, onu sormak isterim.

Bir başkası "Bütüncül yaklaşım" dedik. Bu bütüncül yaklaşım hem eğitim emekçileri, eğitim çalışanları hem eğitim görenler, çocuklar, gençler meselesi hem müfredat, içerik meselesiyle ve pratik, gündelik uygulamalarla ilgili. Mesela, eğitim emekçilerinin çoğu diyor ki: "Öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırılması, özellikle kadın eğitimcilerin cinsiyetçi iş bölümüne uygun birtakım müdahaleler nedeniyle eğitim emekçisi kadınların ikincilleştirilmesi aslında eğitimde kadına yönelik şiddette en temel kök nedenlerden biri."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Mesela, bir örnek buna: "Etkili Öğretmenlik İçin Dış Görünüm ve Giyim Kodları" dersi kadınların bedeni üzerinde, giyimi üzerinde sanki kendileri karar veremiyorlarmış gibi, buna ilişkin... Mesela, Beykoz İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü kadın öğretmenlere, dikkatinizi çekerim, kadın öğretmenlere "Etkili Öğretmenlik İçin Dış Görünüm ve Giyim Kodları" dersi gibi bir ders veriyor; bu, işte, itibarsızlaştırmanın, kadın emekçileri ikincil konuma, cinsiyetçi rollere hapsetme politikalarından bir tanesi. Bir ara da beyaz önlük...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Siz, sürenizi beş dakika aştınız.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Söyleyecek çok şeyim var.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Yanınızda emekçi bir milletvekilimiz var; Sayın Adalet Kaya, söz sırası onda, ondan alıyorsunuz. İsterseniz aranızda anlaşın, süreyi öyle kullanın.

Son sözlerinizi bağlayın, buyurun.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Evet, lütfen, son sözlerini bağlasın, ben öyle başlayayım.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Şimdi, bende yine istatistikler var; kadın öğretmenler yüzde 59'a varıyor eğitim camiasında ama müdür oranı yüzde 2,5.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - Kim söyledi? Bir dakika...

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Efendim...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - Kim söyledi?

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Eğitim Reformu Girişimi araştırması.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - Onu; bakın, her şeyi bana soruyorsunuz...

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - İşte, soru olarak söylüyorum yani bendeki bilgiler bunlar, sizde...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - Ama bakın, o zaman soru sorar tarzda sorun Özgül Hanım, "Okul yöneticisi oranı kaç?" diye sorun. Böyle dediğinizde, tutanaklara bu, bilgi olarak geçiyor. Bana soru sorun, ben size cevap vereyim.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Ama ben dersimi çalıştım ve buradaki araştırmaları yapıyorum; hatalıysa, yanlışsa siz dersiniz ki "Yanlış ve biz bunu düzelttik."

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - Hayır ama şimdi bakın, siz...

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Sonra, cemaat yurtları ve öğrenci evlerindeki intiharlar meselesi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Enes Kara intiharı vardı, Abdülbaki Dakak 12 yaşında, intihar etti, Mehmet Halit Yavuz...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - Başkanım, biz burada her şeyi konuşacak mıyız ya! Ben anlamıyorum, şimdi "cemaat yurtları" dediğiniz şeyin bizimle, benimle ne alakası var?

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Hemen geliyorum, hemen...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - Bir söyleyin; ama bakın, burada...

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Çünkü şiddeti... Ve bunlar öğrenci yaşlarına bakarsanız...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - Özgül Hanım, buraya Gençlik ve Spor Bakanını davet edersiniz, o yurtları onunla konuşursunuz. Bakın, onun nereye bağlı olduğunu bilmiyorsunuz ki!

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Ama bunlar aynı zamanda öğrenci, yurtta kalıyor olmaları Millî Eğitime dâhil olmadıkları anlamına gelmiyor.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - Bakın, tekrar söylüyorum: O yurtlar Kredi Yurtlara bağlı yükseköğrenim yurtları. Dolayısıyla siz burada...

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - 12 yaşında... Yükseköğrenim yurdu olabilir mi? 12 yaşında çocuk.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Peki, ben müdahale edeyim, ben müdahale edeyim.

Zaten söyledim Sayın Saki, yedi dakika aştınız sürenizi.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Ben, bu kısmı...

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Ama bakın, bunu hep yapıyorsunuz. Herkesin konuşacakları çok önemli.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Ben veda edin diye süre verdim.

Buyurun Sayın Kaya.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Şu intihar oranları...

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Hepimiz öncelik sıralaması yaparak süremize riayet ediyoruz.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Sayın Kaya, buyurun.

Sizin sürenizden iptal edeceğiz o zaman.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Evet, lütfen.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Buyurun Sayın Kaya.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Tekrar söz isteyeceğim.