KOMİSYON KONUŞMASI

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Öncelikle, Sayın Başkanım, teşekkür ederim bize sunduğunuz bu imkân sebebiyle, ardından da Sayın Bakanımıza ve bürokratlarımıza teşekkür etmek istiyorum.

Birkaç soru sormaya çalışacağım sürem içinde. Geçmişte okuduğum bir kitaba referans vermek istiyorum: Erich Fromm'un "Sevgi ve Şiddetin Kaynakları" isimli eseri, aramızda okuyan olabilir. Kitabın ana teması şu: Her insanda iki tür eğilimin olduğu; ölümseverlik ve yaşamseverlik biçiminde. Eğer ölümseverlik eğilimi baskın geliyorsa bunun şiddete teşvik edeceği şeklinde ama yaşamseverlik eğilimi baskın geliyorsa kendisiyle barışık, çevresiyle barışık, olumlu kişiliklerin ortaya çıkabileceği biçiminde ve gene oradaki benim edindiğim ipuçlarından biri şuydu: Kişinin yaratıcılık eğilimi geliştiği ölçüde de yaşamseverlik eğiliminin güçleneceği şeklinde. Şimdi, bizim eğitim sistemimizde kişinin yaratıcılık eğilimini güçlendirecek boyutların yeterli olduğu kanısında değilim ama yanılabilirim, varsa müfredatımızda buna ilişkin programlar bunu bilmek isterim ve eğer gerçekten benim gözlemim doğruysa ne yapılabilir; belki bunu birlikte müzakere edebiliriz.

İkincisi: Bir süre İngiltere'de yaşamıştım. Orada eğitim politikaları içinde ilginç bir durumu gözlemledim, İngiliz aileleriyle de diyaloğum vardı. İlk ve ortaöğretim kurumlarında öğrencilere tabiat sevgisini aşılamak için teorik dersler vermek yanında çocukları tabiatla iç içe yaşatmaya özen gösteriyorlardı. Mesela, her periyotta, diyelim ki aylık periyotlarla, bir çocuğun evinde bir hayvan cinsini -evcil olabilecek- beslemesini, onu gözlemlemesini, onun ne tür ihtiyaçları olduğunu hissetmesini ve böylece bir raporlama yaparak onu sunmasını istiyorlardı ve bunun da çocuğun gene barışık bir kişilik oluşturmasında önemli bir faktör olduğuna inanılıyordu. Şimdi Türkiye'de görüyorum ki özellikle şu anki kuşaklar tabiattan çok kopuk bir biçimde yaşıyorlar -sizler de görüyorsunuzdur- aileler hafta sonlarında çocuklarının boş vakitlerini değerlendirmek için onları AVM'lere götürüyorlar. Hâlbuki bizim çocukluğumuzda bu çok farklıydı; pikniğe giderdik, tabiatla baş başa olurduk. Acaba tekrar çocukları tabiatla barışık hâle getirebilmek için aile içinde neler yapabiliriz, ailelere ne tür eğitimler verebiliriz?

Sürem var mı Sayın Başkanım?

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Var Hocam.

Buyurun, sizin süreniz sonsuz.

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Yok, estağfurullah.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Bir şey ekleyeyim: Bizim zamanımızda AVM olmadığı için mi gidemedik acaba?

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - İyi ki gidememişiz bence, çok şanslıymışız.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Evet, buyurun.

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Sayın Genel Müdürümüz şöyle bir bilgi verdi şiddeti teşvik eden faktörleri sıralarken: "Engellenmişlik duygusu." Sanıyorum, bu, şu anki çocukların ve gençlerin gelişiminde önemli bir faktör çünkü teknolojinin gelişmesiyle birlikte çocuk artık çok başka bir dünyada yaşıyor yani kendi aile ortamı ve okul ortamının dışındaki çok farklı hayatlara erişebiliyor. Bu belki bir bakıma dünyayı öğrenme sürecini hızlandırması bakımından önemli olabilir ama yoksunluk duygusunu da güçlendirdiğini düşünüyorum. Bununla nasıl mücadele edebiliriz?

Gene, sunuşunuzda bağımlılığın önemine vurgu yüklediniz. Hâlbuki şimdi dikkat ediyorum ben, anneler çocuklarına rahat yemek yedirebilmek için cep telefonundan hemen bir film açıyorlar, çocuğun önüne koyuyorlar. Böylece çocuk daha 1 yaşına gelmeden bir bağımlılık edinmek suretiyle yaşıyor. Bütün bunlar bence şiddeti teşvik eden faktörler ve nihayet hepimiz teknolojinin gelişmesiyle birlikte tahammülsüzleştik. E, çocuklar zaten böyle bir ortamda yaşıyorlar; bir tuşa basıyoruz, dünyanın öbür ucundaki kütüphaneye girerek birtakım bilgiler ediniyoruz. Bu, sanki hayatın her safhasında bunu yapabilecekmişiz gibi bir algı yaratıyor. Bu tahammülsüzlükle nasıl başa çıkabiliriz?

Ve son sorum: Aile kurmak çok önemli, çocuk dünyaya getirmek çok önemli ama mühim olan bunu sağlıklı bir biçimde sürdürmek. Acaba sağlıklı aile kurmak ve sağlıklı bir biçimde o aileyi sürdürebilmek için Millî Eğitim Bakanlığımız evlenme öncesinde ve evlilik sonrasında nasıl bir rol üstlenebilir ailelere destek olmak için?

Çok teşekkür ederim, size de teşekkür ederim.