Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü c) Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ç) Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu d) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu e) Nükleer Düzenleme Kurumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 18 .11.2024 |
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri, çok kıymetli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri, değerli katılımcılar; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz bütçenin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi, enerji sektöründe üretim, iletim, dağıtım ve tüketim faaliyetleri birbirine bağlıdır; dolayısıyla, üretimden tüketime kadar her aşaması kamusal planlamayla yönetilmelidir. Ülkenin içine sokulduğu ekonomik kriz ortamında enerji maliyetleri neredeyse her dar gelirlinin bütçesini zorlamaktadır. Faturalar can yakıyor; bunun bir sebebi, içinde bulunduğumuz ekonomik kriz ve ülkenin yarısını açlık sınırının altında bir ücrete mahkûm etmiş olmanız olsa da diğer sebebi, enerji dağıtım işini tamamen gözünü rant bürümüş özel sektöre devretmenizdir. AKP iktidara geldikten sonra elektrik dağıtım sektöründe özel sektör payı maalesef yüzde 100'e ulaşmıştır ve doğal gaz dağıtımı yine özel şirketlere ihale edildi. Tabii, doğal olarak bu şirketler de vatandaşa hizmet için değil "En yüksek kârı nasıl elde ederim?" diye çalışıyor.
Kış geliyor, elektrik ve doğal gazda kademeli tarife hazırlıkları son aşamada; buna göre, yıllık 5 bin kilovat tüketimi olan konutlar ve ticarethaneler sübvansiyonlu elektrik kullanamayacak; bu, aslında, elektriğe gizli bir zam. Elektrik ve doğal gaz faturalarına yönelik yeni uygulamanın Ocak 2025 itibarıyla başlayacağı ifade ediliyor; bu uygulamayla iş yeri ve konutlarda yıl boyunca belirli bir tüketimi aştığı tespit edilen abonelere yönelik desteğe de son verilecek. Şimdi, Antalya'da yaşayan bir milletvekili olarak soruyorum: Yazın Antalya'da klima kullanmadan yaşamak neredeyse imkânsız. İnsanlar zaten yüksek fiyatlar nedeniyle fahiş faturalar ödüyor, getirdiğiniz sistemle faturalar daha da artacak, insanları klima, soğutucu kullanılamaz hâle getireceksiniz; kışın doğal gaz kullanamaz, evini ısıtamaz hâle getireceksiniz ve emekli zaten kışın battaniye altında oturuyor. Bu insanlar nasıl yaşayacak? Sayın Bakan diyor ki: "Zamla alakalı herhangi bir şeyimiz yok ama Türkiye'de elektrik ve doğal gazda çok ciddi şekilde devletimizin desteği var. Bizim bu desteklerin gerçekten ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yansıması noktasında, desteğe ihtiyaç duymayan, tüketimi yüksek olan grupların elektriğin ve doğal gazın gerçek maliyetini karşılamasıyla alakalı bir düşüncemiz var." diyor. Sayın Bakanım, ilk saniyede başladınız bu işe, şimdi, konut ve ticarethanelerde de bunu yapıyorsunuz. Bu, aslında, başarısızlığın itirafı. Enerji şirketleri sübvansiyonlar ve enerji fiyatlarındaki baskıdan kaynaklı düşük kâr ettiklerini öne sürüyorlar ve siz de enerji şirketleri daha fazla kâr etsin diye sübvansiyonları kaldırıyorsunuz, diğer taraftan da bunun zam olmadığını iddia ediyorsunuz. Tekrar söylüyorum, bu, gizli bir zamdır. Gerçekten, çok fazla tüketime destek vermeyeceksiniz burada doğal gaz ve elektrikte tüketimin alt limitlerini yükseltin, mevsim şartlarını ve bölgesel şartları göz önüne alın.
Değerli arkadaşlar, bir de bu destek konusunu da açıklığa kavuşturalım. Yine, Sayın Bakan "Elektrik ve doğal gazda bin liralık gaz ve elektrik faturasının yüzde 60'ı hâlen devletimiz tarafından karşılanıyor." diyor; bu, doğru değil. Konut tüketicilerinin ödedikleri doğal gaz faturası içinde gazın payı yaklaşık yüzde 50, hizmet bedeli yüzde 30, KDV yüzde 20. Bu durumda, konut tüketicisine bir metreküp doğal gaz 10 TL'ye satıldığında Bakanlığın destek verdiği bölüm bin TL'nin 600 TL'si değil, yaklaşık 253-300 liralık bir dilimidir ve şimdi bundan da vazgeçilmek isteniliyor. Elektrikte durum yine aynı; Temmuz 2024 itibarıyla oluşacak faturanın yalnızca yüzde 23,8'ini enerji bedeli oluşturmakta, faturanın yüzde 65,9'unu ise dağıtım bedeli oluşturmaktadır, fon ve vergilerin oranı ise yüzde 10,3'te kalmıştır.
Sayın Bakanım, hadi, halkı düşünmüyorsunuz ama devleti de düşünmüyorsunuz. Bakın, fatura bileşenleri; Haziran 2024'te dağıtım bedeli payı yüzde 52, Temmuz 2024'te 65,9; perakende enerji bedeli payı Haziran 2024'te 32,1, Temmuz 2024'te 23,8'e düşürmüşsünüz, çok güzel; fon ve vergilerde pay 10,7'den 10,3'e düşmüş, bu da çok güzel ama bütün bu farkları dağıtım bedeli payı olarak 57,2'den yaklaşık 69'a çıkarmışsınız yani hem tüketici zararda hem devlet zararda. Kâr eden kim? Dağıtım firmaları. Bunun nasıl bir açıklaması var, onu doğrusu merak ediyorum.
Yine, Sayın Bakanım, bir taraftan "Vatandaşa destek veriyoruz." diyorsunuz ama işte, şimdi anlattığım gibi diğer taraftan da yine bedelini vatandaşa ödetiyorsunuz. 2021 ve 2022 yıllarında TBMM'ye getirilen torba kanunla 155,9 milyar TL, Temmuz 2024'te de yine torba kanunla 232,6 milyar TL olmak üzere, BOTAŞ'a ait toplam 388,5 milyar TL'lik borcu da sildiniz. Siz enerjiyi kamudan çıkarıp sermayeye peşkeş çektiniz, şimdi de şirketler daha fazla kâr etsin diye düzenlemeler yapıyorsunuz. Sayın Bakanım, iktidarın ülkeyi getirdiği bu durumda vatandaş mevcut faturasını ödeyemiyor. Bu uygulamalardan vazgeçin, faturalardaki hizmet bedellerini düşürün, bu üstü örtülü zamlardan da vazgeçin.
Sayın Bakan, diğer taraftan, artan elektrik bedelleri nedeniyle Antalya'da Belediyemizin su maliyetlerinde korkunç artışlar oldu; bu da faturalara yansıyor. Temel ihtiyaç maddesi suyun vatandaşa ulaşmasında kullanılan elektriğe indirim yapılması, destek sağlanması gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, vatandaşın yıllardır bu iktidardan talebi var ama yine anlaşılamaz bir şekilde inat ediliyor; kalıcı yaz saati uygulaması... Saat sekizde okula, işe başlayan insanlar saat altıda kör karanlıkta evinden çıkıp saatlerce yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. Ülkenin batısında çocuklar okula karanlıkta gidiyor. Kadınlar karanlık sokaklarda taciz ve saldırı endişesiyle karşı karşıya kalıyor. Burada iddia ettiğiniz gibi bir tasarruf yok; tam tersi, kış saati uygulamasından vazgeçilmesi tasarruf sağlamadığı gibi tüketimi artırdı. Zaten "Şirketlere para aksın." diye bu uygulamada inat edip bu ülkenin halkına zulmediyorsunuz. Gelin, bu uygulamadan vazgeçin.
Yine, Sayın Bakanım, aslında aydınlatılan sokaklar değil, kasalar. Bakın, sokak aydınlatmaları karşılığında 2020-2023 döneminde 39,5 milyar lira, 2024'ün ilk çeyreğinde ise 10 milyar TL para ödenmiş. Şirketi zengin etmekte üstünüze yok. Buna rağmen şirketler, çalışmalarını ve altyapı yatırımlarını yetersiz yapıyor, onu da kontrol edemiyorsunuz. Antalya gibi sıcak bir şehirde yazın durmadan elektrik kesintileri oluyor; vatandaşın, esnafın, otellerin dolaptaki malzemeleri maalesef bozuluyor. Yine, bakımsız iletim telleri kopmasından ormanlık alanlarda yangın çıkıyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de madencilik faaliyetleri de AKP döneminde en problemli konu olmuştur. Uluslararası maden ve enerji tekellerinin talepleri doğrultusunda hazırlanan yasalar sonucu ülke âdeta tahrip ediliyor; şirketler kontrolden uzak, rant hırsıyla ormanı, suyu, havayı yok ediyor. İliç maden faciası -aslında "katliam" demek daha doğru- ortada duruyor. Bu iktidarın ayıbıdır bu ama buna rağmen bir ders çıkarılmıyor. Maden, altın para denince her şey serbest. İliç'ten sonra 16 maddelik bir talan yasasını, maden, doğal gaz, yenilenebilir enerji sektöründeki sermayedarlara pek çok avantaj sağlayan yasayı Meclisten geçirdiniz. Yasanın Meclisten geçmesiyle birlikte güney enerji santrallerine verilen "ÇED gerekli değildir" kararları, GES projeleri hız kazandı. Yine "ÇED gerekli değildir" kararlarıyla pek çok il maden ruhsatı arama sahası ilan edildi. Artvin, Muğla, Kazdağları maden talanına açıldı. Buralarda ağaçlar kesiliyor değerli arkadaşlar; ağaçlar, orman yok ediliyor, doğa katlediliyor, insanların yaşam alanları yok ediliyor. Antalya Akseki'de Mehmet Cengiz'in Eti Alüminyum AŞ'ye ait boksit ocağının -geçen de söylemiştim- kapasite artışı talebi var ancak bölgede böyle bir kapasite artışına gidilmesi çevresel tahribata neden olacak Sayın Bakanım. Aynı zamanda bölgede yer altı su kaynakları ve doğal yaşam alanı tehlikeyle karşı karşıya kalacak. Bölgede özellikle Giden Gelmez Dağları'ndaki yaban hayatı koruma sahası büyük zarara uğrayacak.
Yine, Manavgat Oymapınar Baraj Gölü'ne yüzer güneş enerjisi santrali yapılması projesi var. Burada hâlihazırda faaliyet göstermekte olan HES tesisine yardımcı kaynak yüzer güneş enerji santrali projesi kurulmak isteniyor. Yüzer GES'in inşaat ve işletme sürecinde yaşanacak faaliyetler çevreye vereceği olumsuz etki nedeniyle bölge halkı tarafından istenmemektedir.
Bitiriyorum Sayın Başkanım.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Yine, Sayın Bakanım, Antalya Konyaaltı Karaindibi Mağarası sınırına dayanan kalker ocağının genişleme talebi var; daha önce zaten genişleme talepleri kabul edilmiş, uygulanmış. Burası Bizans dönemine dayanan tarihî bir alan, kayıt altına alınan yazıtlar ve resimler var. Bölgede çevrecilerin mücadelesi sonucu genişleme talebi şimdilik askıya alındı fakat ileride tekrar gündeme gelmesinden endişeli vatandaşlarımız. Buna da izin verilmemesi lazım.
Sayın Bakanım, biz madenlere karşı değiliz; biz bu kaynakların değerlendirilmesi noktasında çevrenin ve doğanın talan edilmesine karşıyız. Burada yeri gelmişken şunu da söylemek isterim: Herhangi bir maden alanındaki faaliyetler sonlandırıldıktan sonra bölgenin yeniden doğal yapısına döndürülmesi konusunda daha dikkatli çalışmalar yapılmalı. Antalya'nın dağlarına yukarıdan bakınca delik deşik olduğunu göreceksiniz. Bu konuda hassasiyet göstermenizi diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.