Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü c) Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ç) Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu d) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu e) Nükleer Düzenleme Kurumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 18 .11.2024 |
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, kıymetli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ'nin enerji politikası, yolsuzluk, usulsüzlük ve kamu zararlarıyla dolu; ayrıcalıklar, yalanlar ve çelişkilerle dolu.
Şimdi, gelelim bu çelişkilere. AK PARTİ'nin berbat enerji politikası nedeniyle Türkiye'deki elektrik üretiminin yüzde 83'ünü özel şirketler, sadece yüzde 17'sini kamu yapıyor. Elektrik dağıtımının yüzde 100'ünü özel şirketler yapıyor, perakende elektrik satışının da yine yüzde 100'ünü aynı özel şirketler yapıyor yani AK PARTİ eliyle bazı özel şirketler enerji alanında âdeta kartel olmuş durumda; geriye bir tek elektrik iletim sistemi kalıyor, o da yine AK PARTİ sayesinde özelleştirme sürecinde.
"Ne bulsam da satsam?" anlayışınız öyle uç bir noktaya vardı ki Uludağ Elektrik Dağıtım Şirketi, merkezi Londra'da bulunan yabancı bir fona satılmış durumda. Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova'daki vatandaşların ödediği elektrik faturalarının parası doğrudan İngiltere'ye, şirketin kasasına aktarılıyor. Ya diğer elektrik dağıtım şirketleri de yabancı şirketlere devredilirse ne yapacaksınız? Buna karşı bir önleminiz var mı yoksa vatandaşlarımızı başka ülkelerin müşterileri mi yapmayı planlıyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, ülkemizde elektrik üretimi yapan kamu şirketinin adı EÜAŞ. EÜAŞ 2024 yılının ilk dokuz ayında Türkiye'de üretilen elektriğin yüzde 17'sini, tüketilen elektriğin ise yüzde 47'sini karşıladı. Bu ne demek? EÜAŞ piyasadan elektrik satın alıp satıyor demek, yani özel sektör santrallerinden elektrik alıp özel dağıtım şirketlerine elektrik satıyor demek, üstelik bunu da zararına yapıyor demek. 2024 yılının ilk dokuz ayında EÜAŞ'ın görev zararı 164 milyar lira. Siz bu tutara "sübvansiyon" diyorsunuz. Oysa bu tutar özel dağıtım şirketlerine sağladığınız bir tahsilat garantisi.
Sayın Bakan, sizin göreviniz vatandaşa maliyetine elektrik vermek ancak siz üretim santrallerinin çoğunu, dağıtım ve perakende şirketlerinin tümünü özelleştirdiğiniz için piyasada oluşan elektrik fiyatı sizin kontrolünüzün dışında, şirketlerin tekelinde; bu nedenle de çok yüksek. Sizin vatandaşa maliyetine elektrik vermeniz gerekirken elektriği özel sektör santrallerinden pahalıya alıp elektrik dağıtım şirketlerine ucuza satıyorsunuz ve aradaki farkı da hazineden ilave ödenek alarak kapatıyorsunuz. O aldığınız ilave ödenekleri de yine bu şirketlere aktarıyorsunuz. Aktardığınız bu tutar kadar da vatandaşa ilave vergi getiriyorsunuz. Şimdilik 1 milyon 200 bin aboneyle başlattığınız zam dalgasını kademe kademe büyütmenin ve tüm vatandaşların elektrik faturalarını kasıp kavuracak bir zam fırtınasına çevirmenin hazırlığı içindesiniz.
Sayın Bakan, temmuz ayında asgari ücrete yapılan zam oranı yüzde 0 ancak konut elektriğine yaptığınız zam oranı yüzde 38. Faturayı oluşturan 2 kalemden biri olan enerji bedeline yüzde 2,46 zam yaparken özel elektrik dağıtım şirketlerinin kasasına girecek olan dağıtım bedeline yüzde 58,94 zam yaptınız. Böylece tuhaf bir şekilde Türkiye'deki elektrik dağıtım bedelini, enerji bedelinin 3 katı pahalı hâle getirdiniz. Ayrıca elektrik faturalarına yapılan zamlar doğrudan ve dolaylı etkilerle enflasyonu 1,5 ve 2 puan etkilediği için bunun da memur ve emekli maaş zammına yansıtılması gerekiyor. Ancak yine bir AK PARTİ kurnazlığıyla bu zamların yürürlüğe gireceği tarih, memur ve emekli maaşlarını artırmasın diye enflasyon hesaplamasının dışında kalacak şekilde belirleniyor. Sonuç: Vatandaşı göz göre göre enflasyonun altında ezdiriyorsunuz.
Sayın Bakan, TEİAŞ'ın "Kapasite Mekanizması Teşviki" adı altında santralleri üretime hazır tuttuğu ancak üretmediği elektrik için şirketlere astronomik seviyelerde teşvik ödemeleri yaptığını tespit ettik. 2018-2024 yılları arasında bu teşviklerin ödendikleri yıllardaki dolar karşılığı toplamı 1 milyar 860 milyon dolar. Bunun adı, organize soygundur. Özellikle 2024 yılının ilk dokuz ayında 2 şirkete verilen teşvik tutarları dehşet verici seviyede, diğerlerine göre yüksek. Soma Kolin Termik Santrali için Koline ödenen teşvik tutarı 2024 yılının ilk dokuz ayında 752 milyon lira, üretmediği elektrik için ödenen tutar 752 milyon lira. Bir önceki yıla göre teşvikteki artış oranı yüzde 941. Bolu Göynük Termik Santral için Kazancı Holdinge ödenen teşvik tutarı 346 milyon lira. Bir önceki yıla göre ödenen teşvik tutarındaki artış oranı yüzde 822. Bunun adı, kamu kaynağının şirketlerin kasasına transfer edilmesidir.
Sayın Bakan, alın size bir kayırmacılık örneği daha: AK PARTİ'nin, enerji alanındaki 10 şirketin devlete olan Amerikan doları cinsinden özelleştirme borçlarını TL'ye çevirip 6 taksit yaptırdığını tespit ettik. AK PARTİ hükûmetlerinin marifeti olan bu uygulamayla oluşan zarar 1 milyar 257 milyon dolar. Termik santral, HES ve elektrik alanındaki özelleştirme borçları buharlaştırılan şirketler oldukça tanıdık; Kolin, Cengiz, Limak, İçtaş, Aydem, Çelikler, Türkerler, Eksim Holding, Konya Şeker, Haliç Elektrik. Belgelerde dönemin Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in imzası var.
AK PARTİ'nin yandaş şirketlere sağladığı ayrıcalıklar sınır tanımıyor; KDV istisnaları, gümrük vergisi muafiyetleri, kurumlar vergisinde yüzde 70'e varan indirimler, yatırım tutarının yüzde 40'ı, faiz desteği, sigorta işveren hissesi desteği, izin bedellerinde yüzde 85 indirim ve bugüne kadar ödenen kapasite mekanizması teşvik tutarlarıyla, özelleştirilen santrallerin ve dağıtım şirketlerinin dolar cinsinden özelleştirme borçlarının TL'ye çevrilmesiyle oluşan zararların toplamıyla özelleştirilen 21 elektrik dağıtım şirketinin 10'unun parasını şirketlere geri ödemiş oldunuz. Ne karşılığında? Hiçbir şey. Bunun adı tam anlamıyla peşkeştir.
Sayın Bakan enerji yatırımlarında on sekiz ayda verilecek süper izinden bahsediyor; izinlerde, ruhsatlarda, ÇED süreçlerinde kolaylık sağlanacağını belirtiyor; alım garantileri verileceğini, bunların döviz üzerinden ödeneceğini söylüyor. Ne tesadüftür ki Birleşik Arap Emirlikleri'yle imzalanan enerji alanındaki iş birliği anlaşması da aynı şeyleri söylüyor. "Birleşik Arap Emirlikleri'ne on sekiz aylık süre için rakipsiz proje imkânı sağlanacak." diyor. "İzinlerde, ruhsatlarda, ÇED süreçlerinde kolaylık ve destek sağlanacak." diyor bu sözleşmede. "Enerji iletiminde kapasite tahsisi yapılacak." deniliyor. Hani şu rüşvet kokuların geldiği enerji iletimindeki kapasite tahsislerinden bahsediyor yani ihale yok Birleşik Arap Emirlikleri'ne, rakip enerji projelerine izin yok, sözleşmede tazminat hükmü yok ve anlaşılıyor ki verilen bu kapitülasyonlar için yakın zamanda "süper izin" adı altında Meclise ısmarlama bir kanun teklifi daha gelecek. Birleşik Arap Emirlikleri'ne enerji ve maden projelerinde süper izin verilecek, dokunulmazlık verilecek, döviz üzerinden alım garantileri verilecek; yağmalanansa yine AK PARTİ eliyle Türkiye'nin yer altı ve yer üstü zenginlikleri olacak.
Sayın Bakan, Akkuyu Nükleer AŞ'nin Yönetim Kurulunda Türkiye Cumhuriyeti'ni temsilen bir yetkilinin girmesini sağlayacak bir planınız var mı? Nükleer atıkların depolanması Türkiye sınırları içinde mi yapılacak? Olası bir nükleer kaza durumunda Türkiye'de vatandaşlarımıza dağıtmak için yeterli iyot tableti stoku bulunuyor mu? Nükleer santralin yönetim talimatnameleri, kılavuzları, katalogları, arşivi, acil durum eylem planları Kiril alfabesinden Türkçeye çevrildi mi?
Sayın Bakana soruyorum: Meclis İliç araştırma komisyonunda bakanlıkların yaptığı açıklamalara göre, kaymanın yaşandığı, bir gökdelen yüksekliğindeki yığın liç sahası için Enerji Bakanlığı "Denetim alanımda değil." diyor, Çevre Bakanlığı da "Denetim alanımda değil." diyor, Çalışma Bakanlığı da "Denetim alanımda değil." diyor. Peki, burası kimin denetim alanında? Millî Eğitim Bakanlığının mı, Dışişleri Bakanlığının mı? Ayrıca, altın üretilen bu yığın liç sahasını Enerji Bakanlığı denetlenmiyorsa, Çevre ve Çalışma Bakanlıkları denetlemiyorsa burada üretilen altının denetimini kim yapıyor? Ne kadar altın üretildiğini kim denetliyor, nasıl denetliyor? Burada kayıt dışı bir kazanç şüphesinin çok yüksek olduğu açıkça görülüyor. Ve Sayın Bakana soruyorum: İliç'in altınları nerede? İliç'te Anagold'un işlettiği altın madeninde felaket yaşanan yığın liç sahasındaki altın miktarı Meclis Araştırması Komisyonu tutanaklarında belirtildiği üzere Enerji Bakanlığına göre 8 ton, Anagold'a göre 1,35 ton; aradaki fark 6,65 ton, bu altının akıbeti belli değil. Birinizin "Var." dediği, birinizin "Yok." dediği altının güncel piyasa değeri 550 milyon dolar, güncel kurla 19 milyar lira. Soruyorum: Bu altınlar nerede?
Sayın Bakan, şartnamesi kurgulanarak adrese teslim ihaleyle Cengiz Holdinge peşkeş çekilen Sinop Boyabat Bakır Maden Sahasındaki bakır, altın ve çinko rezerv miktarı 7.116 sayfalık MTA raporuna göre -ki bu rapor da kamuya açık değil ancak parayla satın alınabilen bir rapor- 79 milyon 800 bin ton. Bu rezervin güncel piyasa değeri 13 milyar 335 milyon dolar, güncel kurla 460 milyar lira; sizin yaptığınız ihale ise 3 milyar 686 milyon lira, aradaki fark 125 kat. İhalenin iptali için hukuki süreci başlattık. Göz göre göre şirkete sadece yıllık cirosunun yüzde 1'ini devlet hakkı payı olarak ödeyecek şekilde dizayn ettiğiniz ve bu rezervin tümünün üzerine çökeceği bir plan hayata geçmiş. Oysaki bu ihale devlet hakkının açık artırması usulüyle yapılmış olsa devletin geliri en kötü durumda, şu peşkeşte bile yüzde 20 artmış olacaktı, bunu yapmadınız.
Gelelim yalanlarınıza. "İsrail'le ticaretin hiçbir yerinde yokuz." diyorsunuz, sonra da Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı'ndan jetlere ve tanklara yakıt taşınmasına aracılık ediyorsunuz. Varil başına 1 dolar 27 sent aldığınız bu sevkiyatı durdurmak için Gazze'de kaç çocuğun daha ölmesi gerekiyor? 100 bin mi? 200 bin mi? 1 milyon mu? Yoksa hepsi ölse de durmak yok, petrol sevkiyatına devam mı? Kaç çocuk ölürse vanayı kapatırsınız? Ayrıca, hadi bu boru hattının vanasını kapatmaya, hatta kısmaya bile gücünüz yetmiyor, o zaman niye Filistin konusunda racon kesiyorsunuz, külhanbeylik yapıyorsunuz? Bu ne ikiyüzlülük!
Sayın Bakan, sismik ve sondaj gemileriyle ilgili tek soru soruyorum, tek yanıt istiyorum: Doğu Akdeniz'de gemilerimiz niye sondaj yap-mı-yor?
Sayın Bakan, AK PARTİ, bir yandan yerlilik, bir yandan millîlik nutukları atarken diğer yandan Türkiye, demir-çelik sektöründe kullanılan taş kömüründe yüzde 97 dışa bağımlı olduğu hâlde Türkiye Taşkömürü Kurumunda çalışması gereken norm kadro madenci sayısının hâlâ yaklaşık yarısıyla üretim yapıyor. Seçimden seçime alım yapıyorsunuz, alım yaptıklarınız, her yıl emekli olan tecrübeli madenci sayısını karşılamıyor. Ne zaman bu eksik işçi sayısını tamamlayacaksınız?
Sayın Bakan, resmî olarak talep etmemize rağmen hâlâ Çin'le imzaladığınız nadir toprak elementleri rezervlerimizi de içeren anlaşmayı ve Mısır'la imzalanan anlaşmayı bize göndermiyorsunuz. Neyi gizliyorsunuz, neyi saklıyorsunuz? Bu anlaşmaları talep ediyoruz.
Sayın Bakan, sekiz yıldır kalıcı yaz saati uygulaması yapıyorsunuz. Koca bir ülkeye sekiz yıldır psikolojik şiddet uyguluyorsunuz. Sekiz yıldır kör bir inatla Türkiye'yi kör bir karanlığın içinde yaşatıyorsunuz. Sizin yüzünüzden çocuklar, çalışanlar, vatandaşlar sabah karanlıkta uyanıyor, karanlıkta okula gidiyor, karanlıkta işe gidiyor; uyanınca ilk işleri de zaten lambayı açmak oluyor. Çocuklar artık sabah karanlığında kahvaltı mı yapıyor, akşam yemeği mi yiyor ayırt edemiyor. Zannedersiniz ki Türkiye'de altı ay gece altı ay gündüz yaşanıyor. Yaptığınız kalıcı yaz saati uygulamasında enerji tasarrufu yok, iş verimi yok, ekonomik fayda yok. Ayrıca, bu uygulama toplum sağlığını bozuyor, sosyal hayata da zarar veriyor. Sayenizde antidepresan kullanımında Türkiye'de patlama yaşanıyor. Yarattığınız bu karanlığı iktidara geldiğimizde biz yırtıp atacağız, kalıcı yaz saati uygulamasını kalıcı olarak kaldıracağız.
Sayın Bakan, gelelim, AK PARTİ'nin vatandaşın iliğini kurutmak için girdiği son işe: Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi. EPDK'yi ilgilendirdiği boyutuyla burada size konuyu iletiyorum. Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi'nde aracına bu sistemi taktırmak için vatandaşın araç başına ödeyeceği tutar 2,172 lira, ilk etapta cihaz takılacak 20 milyon araç sahibinin ödeyeceği tutar 43 milyar lira; Türkiye'deki 8 bin akaryakıt istasyonunun sistemi kurmak için harcayacağı tutar 150 milyon dolar, güncel kurla 5 milyar lira yani toplam 48 milyar liralık bir tutarın harcanması gerekiyor. Oysa, Türkiye'de Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi'ne benzer bir sistem zaten var ve kullanılıyor da. Farklı istasyonlar tarafından kullanılan Türkiye'deki mevcut araçların yüzde 80'ine takılı durumda olan farklı markalardaki taşıt tanıma sistemleri var. Bu farklı markalardaki taşıt tanıma sistemlerinin tümü birbirine entegre edilebilir durumda, neredeyse masraf yapmadan bu altyapıyı yeni bir yazılımla ve düşük maliyetle araçların yüzde 100'ünde aktif hâle getirmek mümkünken sil baştan yapıp, bu cihazları çöpe atıp, aynı işi yapan yeni bir taşıt tanıma sistemini mecbur hâle getirmek, hem vatandaşa hem akaryakıt firmalarına devasa tutarda masraf yaptırmak niye? Üzerinde soru işaretleri bulunan bu cihazları hangi firmalar yurt dışından getirecek? Hangi firmalar montajını yapacak? Bu firmalar hangi usulle belirlendi? Bizden söylemesi, bu işten pis kokular geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tabii ki iki dakika vereceğim Sayın Yavuzyılmaz, iki dakika içinde toparlayın.
Buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Bakan, EÜAŞ'ın özelleştirmeyi planladığı Kapulukaya, Yüreğir, Seyhan 2, Koyulhisar, Çamlıgöze, Gaziler HES'lerinin güncel ihale süreçleri ne durumda? Burada hâlihazırda istihdam edilen personelin akıbeti ne olacak? İstihdam şekilleri ve hakları ne olacak?
Sayın Bakan, TEİAŞ'ın özelleştirilmesi süreci için belirlenen danışmanlık şirketi Mercados'la yapılan anlaşmanın tutarı ne kadar? Bu anlaşmayı talep ediyorum. Bugüne kadar şirkete yapılan ödeme tutarı ne kadar? Şirkete danışmanlık anlaşması kapsamında TEİAŞ'ın hangi bilgileri aktarılmıştır?
Sayın Bakan, AK PARTİ, devlet kurumlarının çivisini çıkarmaya devam ediyor. AK PARTİ Zonguldak İl Yönetim Kurulu üyeliği yapmış olan ve şu anda Türkiye Taşkömürü Kurumunda çalışan sade yevmiyeli bir mühendisin siyasi saiklerle, Cumhurbaşkanlığı kararıyla 5 kademe birden atlatılarak TTK Yönetim Kurulu üyesi yapıldığını tespit ettik. Bu atamayla, bu kişi hem amiri olan işletme müdürünün altında hem de yönetim kurulu üyesi olduğu için üstü durumunda; kim, kime nasıl talimat verecek? Bu hâliyle anlaşılıyor ki, TTK sizin tarafınızdan yönetilemez duruma getirilerek maden ocakları büyük bir felakete doğru sürükleniyor. Bir daire başkanını atama yetkisi bulunmayan bir Bakan olarak, 31 Ağustos 2024 tarihinden itibaren bu sorduğum sorulara sizden yanıt istiyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Yavuzyılmaz.