Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
Konu | : | İstanbul Milletvekili Nurettin Alan ve Karaman Milletvekili Selman Oğuzhan Eser ile 39 Milletvekilinin, Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin (2/2616) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 22 .10.2024 |
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Sayın Başkanım, ben, tabii, dedikleri o teknik bölümü de anlayabiliyorum ama bence elimizde “Ne kadar kanun iptal edildi ya da maddesi iptal edildi ve iptal edilme nedenleri nedir?” diye bir verinin olması gerekiyor. Elbette ki yüz yıllık kanun değişiyor, hukuk zaten durağan değil ama sürekli olarak belirsizlik nedeniyle, hukuki güvenliği yoktur nedeniyle, muğlaklık nedeniyle iptal edilen muhakkak yasa, düzenlediğimiz metinler var. Dolayısıyla elimizde böyle bir çizelge olursa o zaman bizim bu söylediklerimizde hani siz de haklı olabilirsiniz, ben de haklı olabilirim ama önümüzde de bir gerçeklik olur, onun üzerinden konuşuruz.
Şimdi, Sayın Başkanım, hep bütün gelen tekliflerde olduğu gibi bu teklifte de “Demokrasi güçlendirilecek, hak ve özgürlükler genişletilecek.” diye söylüyorsunuz. Bu, tabii güzel, kulaklar duyunca iyi oluyor ama uygulamada bunun böyle olmadığını yaşayarak görüyoruz. İnfaz Kanunu 2004'ten beri 40 kez değişmiş; 3 tane Yargı Reformu Strateji Belgesi yayınlanmış, şimdi 4’üncüsü gelecek; birinci yargı paketi 2019'da başlamış, o da devam ederek geliyor. Peki, bu yapılan işlemler karşısında, bu kadar gururla söylenilen yargı reformları, paketler karşısında adalet sistemimiz gelişmiş mi; bunu da sorgulamamız lazım. Ne olmuş? Suç sayısı artmış, suçlu sayısı artmış, mağdur sayısı artmış. Şimdi, benim size burada istatistiki verileri vermeme gerek yok, elinizde de var, hatta Adalet Bakanlığının verileri var burada; 2015-2023 arası kasten yaralama suçu yüzde 31, cinsel saldırı yüzde 26, dolandırıcılık yüzde 146, uyuşturucu yüzde 225 gibi veriler var. Şimdi, bu gerçek karşısında biz niye bu hâldeyiz diye düşünmemiz gerekmiyor mu? Yani “Adalet sistemimiz çok güzel, sağlık sistemimiz harika, zaten eğitim sistemimize de hiçbir şey demeye gerek yok.” diyerek bu problemi görmezden gelemeyiz. Elbette ki eğitim sistemimiz bu hâle gelirse, sonuç itibarıyla suç da, suçlu sayısındaki artış da bu hâle gelecektir; adalet ve eğitim politikalarının biraz da birlikte değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum o nedenle.
Şimdi, 2024’te yapılan araştırmaya göre adalet sistemine güvenen sayısı yüzde 67 olmuş. “Suçlular cezalandırılıyor mu?” sorusuna bundan da fazla, 75-80’lere varan… Ki herhâlde bugün yapılsa yüzde 100 noktasında da “Suçlular cezalandırılmıyor.” diye bir sonuç çıkacak. Şimdi, biz bu kadar iyi paketler, eylem planları yapıyorsak, bu vahim duruma nasıl geliyoruz? Yani insanlar sokakta yürümekten korkar oldu. Çoluk çocuğumuza ne diyoruz? “Haklı da olsan biri sana bir şey dediği zaman kaç, cevap verme, hemen uzaklaş.” Kadınlar gece sokağa çıkmaktan korkuyordu, bugün artık insanlar gündüz yürümeye, çocuklar da kadınlar da korkuyor. (Uğultular)
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Ben senin yerinde olsam dururum, oraya bakarım, dururum.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Ya, ben herhâlde çok etkili bir şey konuştum da siz aranızda konuşup cevap mı…
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Kayıt açısından, kayıtta bir sıkıntı yok; arkadaşlar dinliyorlar.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Ha, öyle mi, tamam…
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Ben dinliyorum, ağzınıza sağlık.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Memnun oldum bir kişi dinliyorsa!
Şimdi, dolayısıyla, bu söylemlerimizi sadece siyaseten bir eleştiri, siyaseten bir yıpratma aracı gibi görmeyin. Bu gerçeği siz de bizim gibi görüyorsunuz, görmemeniz mümkün değil. Öyleyse, bu güzellemeleri yapmaktan vazgeçelim ve birlikte bunları nasıl önleyeceğimizi tartışalım.
Hepimiz biliyoruz ki -hukukçuyuz çoğunlukla burada- Türkiye'de cezalar az değil. Nerede ceza sistemi çürümüşse, ne zaman cezasızlık algısı toplumda varsa toplum iki şeye yönelir zaten; birincisi “Bunun sebebi medya.” denilir, ikincisi de “Cezalar artırılsın, idam getirilsin.” denilir. Ama hepimiz biliyoruz ki ne medya tek başına bunun sebebidir ne de cezaların artırılması bir çözümdür; tam tersidir, cezalar artırıldığında hâkimler o cezayı vermekten imtina ederler;, hepimiz çok iyi biliyoruz.
Şimdi, peki, o zaman, bu durumda ne yapacağız? Türkiye'de problem, cezaların azlığı değil, birçok Avrupa ülkesinden daha fazla; sizin döneminizde de getirildi, cezalar fazla durumdadır. Peki, problem ne? Problemimiz, verilen cezaların uygulanmaması problemi. Bu gerçeği kabul edip bunun üzerinde çalışma yapmamız gerekiyor. Yani bir İnfaz Yasası bu kadar sık değişebilir mi? Ki çok tekniktir, çoğumuz anlamayız; avukat olarak bile anlamakta güçlük çekiyoruz. Şimdi, dolayısıyla bizim, verilen cezanın uygulanacağı konusunda çok somut, güzel örnekleri vermemiz gerekiyor. Kapıdan girecek arkadan çıkacak... Düşünebiliyor musunuz; bir ülkede Adalet Bakanı ile İçişleri Bakanı geçenlerde birbirini suçladı. “Biz yakalıyoruz, onlar salıyor.” O da diyor ki: “Delilli işlem yapmazsanız, soruşturmayı doğru yürütmezseniz tabii ki bırakırız.” Şimdi karşı karşıya olmayacağız, hep birlikte hareket edeceğiz ve gerçekten bu cezasızlık problemi, algısını da ki cezasızlık artık ülkemizde bir olgudur; bu cezasızlık olgusunu da ortadan kaldırmak üzere komisyonlar çok ciddi çalışmalar yapmak durumunda. Bunu niye diyorum? Şu anda bizim bugün, burada, Adalet Komisyonunda konuştuğumuz, milletin de -bir vekilim de söyledi- kimsenin de umurunda değil artık. Meclis de artık milletin umurunda olmadı çünkü milletvekilliğini bir irade göstermeden o kadar alıkoymuş durumdayız ki… “Elini kaldır, yukarıdan ne diyorlar, onu mu diyor, tamam.” “Hop indirdik, hop kaldırdık.” Şimdi, böyle bir milletvekilliği örneği gösterdiğimiz zaman, halkın bize bakış açısını da zaten biliyorsunuz ve artık eskiden “Sayı indirilsin.” diyordu, şimdi “Meclis kapatılsın.” noktasına gelmiş millet.
Dolayısıyla Sayın Başkanım, Adalet Komisyonuna çok büyük görevler düşüyor. Adalet Komisyonu, eğer yapması gerekeni yapmazsa bu yasama döneminde çok kötü örnekler sunmuş olacağız. O nedenle, ben, gündem ile halktan kopuk yasalar yapmaktan vazgeçmemiz gerektiğinin altını bir kez daha çiziyorum. Cezasızlık olgusunun ortadan kaldırılması için İnfaz Yasası sınırlarının uygulanması ve insanların aldığı cezaların uygulanacağı hissini getirecek şekilde önlemlerin alınması gerektiğinin altını çiziyorum. Açıkça Anayasa’ya aykırı olan bu kanun teklifinin de Komisyondan geri çekilmesini ve öncelikle -Cumhurbaşkanım da çok güzel ifade etti- Anayasa’ya aykırı olan kısımlarının tekrar bir komisyon aracılığıyla incelenmesini talep ediyorum. Ayrıca, diğer komisyonlarda da söylüyorum; uzun çalışma saatleri, insan haklarına aykırı bir çalışma sistemidir. Bu Komisyonun da bugün, kötü muamele ve işkence sonucunu doğurmayacak şekilde bir çalışma saati düzenlemesi gerektiğini, çalışmayı ne zaman sonlandıracağını şimdiden ifade etmesi gerektiğini belirtiyor, herkesi saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Çok teşekkür ediyorum Sayın Suiçmez.