KOMİSYON KONUŞMASI

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Sayın Dışişleri Bakanımıza teşekkür ediyoruz bugün bu brifingi verdiği için, Dışişleri Komisyonumuza geldiği için. Bu tür brifinglerin gerçekten yararlı olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca Komisyon Başkanımız da burada elinden geldiği kadar bu işi iyi götürüyor. Huzurunuzda kendisine de teşekkür ediyorum. Şu ana kadar biz CHP grubu olarak, burada geçen hiçbir anlaşmaya bloke koymadık ve doğrusu Başkanımızın yükü de biraz ağır çünkü on yıllık anlaşmalar, geçmeyen anlaşmalar -maalesef tarihini bile hatırlayamıyoruz- buradan geçiyor.

Bu tespitimi yaptıktan sonra, Sayın Bakanım, müsaade ederseniz Suriye konusuyla ilgili birkaç hususa değinmek istiyorum. Biliyorsunuz, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 2254 sayılı Kararı'nda terör örgütleri sayılıyor, IŞİD ve El Kaide bağlantılı cephede Nusra, El Nusra, iki örgüt sayılıyor ve bunlarla bağlantılı örgütler deniyor. Orada bir cümle daha var. O da diyor ki: "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kabul ettiği örgütler." Onlar da terör örgütü. Bir de Uluslararası Suriye Destek Grubunun belirlediği ve Güvenlik Konseyinin karar aldığı örgütler. Yani dört tane kategori sayıyor; ikisinin ismini direkt zikrediyor, diğer ikisini ise biri Güvenlik Konseyi kararına, diğeri de Uluslararası Destek Grubunun belirlemesi ve Güvenlik Konseyi kararına deniyor.

Şimdi, pazartesi günü de, 22 Şubatta da biliyorsunuz, Uluslararası Destek Grubunun iki eş başkanının Çatışmaların Durdurulması Mutabakatı yayınlandı. Keza orada da bu, Güvenlik Konseyi kararı paralelinde bir yazım var. Şimdi soru şu: Biliyorsunuz, şu anda İdlib kaldı muhaliflerin elinde, İdlib'in belkemiğini oluşturan, yani muhaliflerin belkemiğini oluşturan orada da El Nusra var. El Nusra, El Fetih ordusunun bir alt başlığı olarak orada mücadeleye devam ediyor. Şimdi, bu ateşkes bunlara karşı uygulanmayacağına göre, örneğin cumartesi günü ateşkes yürürlüğe girdikten sonra Rusya'nın ve Esad güçlerinin, buradaki El Nusra militanlarına karşı -terör örgütü olarak görülüyor, her türlü meşru zemini var- bir savaş başlattığı ki öyle görünüyor. O zaman biz ne gerekçeyle "İdlib'i muhalifler savunuyor." diye bir tez sunacağız?

İkincisi, bu AKEL'in davetiyle ilgili. Biliyorsunuz, Kıbrıs'a biz de bir ziyaret gerçekleştirdik, arkadaşlarımızla, Dışişleri Komisyonundaki CHP grubuyla birlikte gerçekleştirdik. Orada müzakerelerin başlangıçtaki kadar çok olumlu, özellikle zor konularda, toprak, mülkiyet ve garanti ve güvenlikler konusunda biraz daha yavaşladığını görüyoruz. Yani olumlu hava dağılmış. Oradaki stratejinizi de anlıyoruz. Yani bu, sonuçta yine olmayacaksa bizden kaynaklanmasın. Onu da anlıyoruz ama özellikle bu AKEL konusunda, sizin davetiniz konusunda muhalefet partileri içerisinde ciddi bir sitem vardı, arkadaşlarımız da ona şahit oldular. Mesela "Keşke bizden bir muhalefet partisini de Yunanistan davet etseydi." dediler. Biliyorsunuz, AKEL, KKTC'yi bir entite olarak görmüyor, onu aşağılıyor, küçük duruma düşürmek için doğrudan Türkiye üzerinden ilişki kurmak istiyor. Biz böyle bir durumda, acaba, bu konuyu bir de muhaliflerle -yani muhalefet partilerinin- Yunanistan'la ilişkilerde bu konuyu bir gündeme getirsek. Madem bir yakınlaşma gerekiyor o zaman niye onlar da davet edilmiyor? Onu belirtmek istedim.

Tekrar, geldiğiniz için, bilgi verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Biz muhalefet olarak, bu bilgiler arttığı sürece daha yapıcı katkılarımızı direkt ilk elden yaparız.

Ayrıca Komisyon Başkanımıza da teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.