ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Şimdi, yine aynı konuya geldiğimiz için bunun altını çizmek istiyorum çünkü öbür türlü nicel ya da nitel yapılan çalışmaların, bilimsel çalışmaların burada konuşulacağı bir döneme gireceğiz. Burada bunları konuşurken eğer şöyle bir duruma düşersek yani yapılan çalışmaların doğru yapılmadığı, işte, kadınların doğru cevabı vermediği gibi daha nice şeylere girersek bence bu bizi çok zora sokar Hocam; sizin akademik çalışmanız da var, benim akademik bir çalışma yok maalesef. Bu anlamda, bunlara ihtiyacımız var. Verilen iller, benim size 2020'de hiç cinayet işlenmemiş dediğim iller arasında çok farklı coğrafi bölgeler var. Bakın, Ardahan, Artvin, Bitlis, Bolu, Erzincan, Gümüşhane, Kırklareli, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Yalova. Yani bunların arasında Batı'dan var, Doğu'dan var, Güneydoğu'dan var. Yani böyle bir şeye girdiğimizde, o zaman bütün yapılan araştırmalara aynı şüphecilikle baktığımızda bize hiçbir fayda sağlamaz. Ben o zaman bu Komisyonu şöyle bir çıktıyla da...

ELİF ESEN (İstanbul) - Benim konuşmamın temelinde bu şüphecilik yoktu yani.

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Şüphecilik belki yanlış kelime olmuştur da hani "Söylemişlerdir." dediğimizde bile o bilimsel çalışmayı yani sorgular bir hâle gelmiş oluyoruz ya, ben o açıdan dedim. Yok, bunu söylemek istemedim. Söylemek istediğim şu, belki de şunu söylemeliyiz: Bu Komisyonun bir meyvesi, bir sonucu olarak da belki daha derinlemesine araştırmalar, daha sorunu uzun vadede de olsa... Mesela, Harvard'da yetmiş yıl gibi bir zaman içerisinde yapılmış bir araştırma okudum, mutluluk üzerine bir araştırma, yetmiş yıl ve araştırmanın sonucu bence çok önemli ve kıymetli. Bütün dünyada artık insanların refere ettiği bir araştırma olmuş.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Hocam, yetmiş yılda duyguları hiç değişmemiş mi bunların?

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Mutluluğun kaynağıyla ilgili bir araştırma yapılmış. Belli ki hani belli bir yaştan itibaren insanları belki de gözlemleyerek. Belki de Türkiye'de bizim yapmamız gereken, bu anlamda, kadına yönelik şiddet anlamında çok daha derinlemesine ve hani bilimsel anlamda da bizi tatmin edecek yani doğruluğuna, güvenilirliğine şüphe bırakmayacak daha çok araştırmaya ihtiyacımız var gibi bir sonucu ben şimdiden çıkarabiliyorum. Yani bu anlamda üniversitelerimizin, Bakanlığımızın, bakanlıklarımızın bence çok daha derin araştırmalara gitmeleri gerekiyor çünkü araştırmalar ve sonuçları olmadan bir şey konuşmak da çok kolay değil. Ben bunu önerecektim.

Bir de tekrar şunun altını çizmek istiyorum Başkanım: Şimdi gelecek olan -Elif Esen Hanım'a katılıyorum- çağıracağımız üyelerimizin diğer komisyonlarımızdan, önceki dönem Komisyonumuzdan sanki biraz daha farklı olması gerekiyor yani onu kastettiniz bilmiyorum ama. Mesela, benim aklıma şu geldi: Devlet korumaevlerinde şiddete maruz kalan kadınlarla bire bir irtibatta olan ve onlarla gerçekten birçok yaşanmışlığı dinleyen psikologlar olabilir ya da oradaki görevli kadınlarımız ya da görevlilerimiz dinlenebilir bence; bu da çok önemli bir veri olabilir. Onun dışında, dediğim gibi, olumlu olan toplumlar diyorum yani iller demeyeceğim artık ya da belli başlı yerlerde, şiddetin düşük olduğu saptanan yerlerde ya da ülkeler de olabilir; bunları dinlemek de belki bize neyi kaybettiğimizi, nerede belki de hatalar yapıldığını mı gösterir acaba diye bir öneride bulunmak istiyorum.

Teşekkür ederim.