KOMİSYON KONUŞMASI

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanımızı, değerli bürokratlarımızı ve milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.

Bütçemiz hayırlı uğurlu olsun.

Sayın Bakanım, rehabilitasyon merkezinde engelli çocuklara yapılan işkenceyle ilgili... Basında da geçti, hepimiz de biliyoruz, Niğde Engelsiz Yaşam ve Rehabilitasyon Merkezi'nde yaşları 7 ile 13 arasında değişen çocuklara yapılan işkence, ölümle sonuçlanan işkence olayları nedeniyle 14'ü tutuklu 26 kadın bakıcı da yargılanıyor.

Tabii, münferit bir olay olarak biz bunu düşünemiyoruz açıkçası çünkü hemen her gün sokaklarda, evlerde, iş yerlerinde, kamu kurumlarında, hastanelerde, bakım merkezlerinde çocuklar, kadınlar, gençler, yaşlılar ne yazık ki şiddetle, istismarla, saldırıyla hâlâ karşı karşıya ve bunlara maruzlar.

Tabii, denetimden, hesap verebilir şeffaf yönetimden rahatsız olup, denetimsiz ve kuralsız ülke yönetme sevdasının sonucudur ne yazık ki bu yaşananlar. AKP'li arkadaşların bir ortak özelliği oluştu, hiçbir olayda, yaşanan hiçbir olayda ne yazık ki sorumluluk hissedilmiyor ve bununla ilgili herhangi bir mekanizma çalışmıyor. Yani sizin, "Evet, bu konuda yetkindir, işini layıkıyla yapacak ahlaka, bilgi ve donanıma sahiptir." diye yetkilendirdikleriniz, görev verdikleriniz kendini savunamayacak durumdaki çocukların işkenceyle ölümlerinden sorumlu. Denetleme yapılmadığı için bu oluyor elbette ama sorumluluk hiç kimse hissetmiyor. Ne yazık ki hiç kimsenin yüzü kızarmıyor, bununla ilgili yargılama sonuçlarını beklemekten öte daha insancıl, insani bir şey ne yazık ki görmüyoruz. Yani başka bir şey var. Yani bir Japon'un, işte köprünün halatının kopmasından dolayı intihar etmesini düşünmesine bakın, herhangi bir şehirde su kesilmesine dair bir bakanın tavrına bakın; bu ve benzeri olaylara ilişkin hiçbir eşleşme yok söylemek istediğim.

Sosyal yardım konusu... 2017 yılında 3,2 milyon hane sosyal yardım alırken 2023'te bu 4,99 milyona çıkmış yani Türkiye'de her 5 haneden 1'i sosyal yardım alıyor. Bu iyi gibi görünüyor yani sosyal yardım alanların nüfusa oranı 2017'de yüzde 13.7 iken 2023'te bu yüzde 18,4'e kadar yükseldi yani sosyal yardım alanların sayısında ve oranında yükseliş var. Sayısal olarak söylersek, toplamda 16 milyon kişi sosyal yardım alıyor Türkiye'de. Aslında işte bu, yani bence, yoksulluğun bir göstergesi. Yani Türkiye'nin giderek yoksullaştığı, yardıma ihtiyacı olanların sayısının çoğaldığı bir durumla övünülmez, olsa olsa üzülmek gerekiyor buna.

Yine, Eurostat verilerine göre, Türkiye'de nüfusun yüzde 34'ü yani her 3 kişiden biri yoksulluk ve sosyal dışlanma riskiyle karşı karşıya. Bu oran 2015 yılında yüzde 26,7 idi. Yine, Türkiye Avrupa'nın 36 ülkesi arasında, bu konuda Arnavutluk, Romanya ve Karadağ'ın ardından 4'üncü sırada yer aldı.

Şimdi, AKP 2002 yılında normalde Türkiye'ye 3Y'yle mücadele etme sözü verdi; yoksulluk, yasaklar ve... Üçüncü Y'yi de söyleyemedim bile bak, bana bile unutturdunuz ama... Yolsuzluk, evet, söyleyemedim bile yani demek ki sizin verdiğiniz sözleri... Ama ne yazık ki bununla ilgili mücadelede hiçbir başarı olmadığı gibi yoksulluğu öylesine derinleştirdiniz ki yani sayısı 16 milyonu bulan insan sizin yardımlarınızı almak zorunda kaldı.

İnsanlar işini kaybediyor, sağlığını kaybediyor, inancını kaybediyor, yaşama sevincini kaybediyor. Sebepsiz yere zenginleşenler, mal mülk para biriktirenler yani çaresizce bir yoksulluk ile görgüsüzce bir savurganlığın yaşandığı bir ülkenin içinde kaldık ne yazık ki ve siz sadece insanları değil, kendi kurumlarınızı, bakanlıklarınızı da yoksulluğa sürüklediniz, onların içinde de sosyal yardıma muhtaç olanlar var. Millî Eğitim Bakanlığı bunların en bariz örneğinden bir tanesi. AKP Millî Eğitim Bakanlığını yoksullaştırdığı için bu yıl okulların büyük bölümünde güvenlik görevlisi ve temizlik görevlisi bulunmuyor. Kayıt döneminde temizlik malzemesini velilerden istediler. Okullar, tuvaletler ne yazık ki pislik içinde, velilerin temizlemesi istendi veyahut "Para toplayıp temizlik giderleri bulunsun." deniliyor. Yani Bakanlık öyle bir yoksul oldu ki -Millî Eğitim Bakanlığı- çocuklara bir öğün yemek bile veremiyor. Demek ki siz Millî Eğitim Bakanlığına da aslında biraz sahip çıkmanız lazım, onların yoksulluğuna da.

Bakan Bey kreşleri kapatmayla ilgili -çok başımız dertte bu Millî Eğitim Bakanıyla- kreşleri kapatmayla ilgili büyükşehirlerimize yazdığı yazı için bir de sosyal medyada fazlaca eleştiri alınca Sayın Ekrem İmamoğlu'na hitaben ve şu sözleri kullanmış: "Türkçe okuduğunu anlama konusunda özürlü." Sayın Bakana biz de şunu söyleyelim: Bence Sayın Bakan kendi yazdığını idrak edememe konusunda özürlü. Bunu da bu kürsüden biz söylemiş olalım.

Belediyelerimiz "Okulların temizliğini yapalım." diyor, ona izin vermiyorlar. Anadolu'da bunun gibi bakanlara "hem kel hem fodul" derler.

Vatandaşların 5'te 1'ini sosyal yardıma mahkûm eden bir ekip olarak siz de ne yazık ki tarihe geçiyorsunuz. Yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise kaldırılmış yoksulluğu istiyoruz.

Sayın Bakan, 2023 yılında en az 333 kadın ve 23 çocuk öldürüldü. 18 kadına tecavüz edilmiş, 371 kadın seks işçiliğine zorlanmış, 355 kadın taciz edilmiş, 123 çocuk istismar edilmiş, 745 çocuk yaralanmış. Ülkede kadın cinayetlerinin yanında ne yazık ki sadece bu değil, bir de fiziksel, psikolojik, ekonomik ve çeşitli şiddet türleriyle kadınlara baskı ne yazık ki yaygınlaşıyor. Yasal düzenlemelerin eksikliği, cezasızlık ve hatta İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması bir gerekçe olarak sayılabilir. Özellikle psikolojik şiddetle birlikte gelen ekonomik şiddet ve kadın yoksulluğu kadınları zor yaşam koşullarına iterek onları ekonomik kriz ve yoksullukla baş başa bırakma riskini ne yazık ki artırıyor ama buna karşılık ne var Türkiye'de? Şimdi, bugün yine bazı gazetelere geçti: Pasaporta zam, ehliyete zam, kimliğe zam, motorlu taşıtlar vergisine zam, çeşitli kamu hizmetlerine zam. Ne kadar? Yüzde 44. Nedir? Yeniden değerleme oranı. Yani trafik cezalarında benzeri şekilde, telefon hatlarında öyle, vatandaş ucuz bulduğu bir telefonu getirilip Türkiye'de kaydettirmek isterse 45.614 lira IMEI parası vermek zorunda. Pasaport almak isteyenlerin harcı 2.360 liradan 11.270 liraya çıkmış yani her şeye yeniden değerleme oranında zam ama işte vatandaşa gelince, emekliye gelince, asgari ücretliye gelince iktidar ortada yok.

Bu bütçeyle Türkiye bu şekilde yönetilemez Sayın Bakan. Ben özellikle engellilere daha fazla bütçe ayrılması gerekiyor diye inanıyorum, önergelerimizle bunu da size gerekçeleriyle açıklayacağız.

Bütçenin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum Türkiye için.

Verdiğiniz brifing için de teşekkür ederim.

Saygılar sunuyorum.