KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Sayın Bakan, sizi ve bürokratlarınızı sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Bugün burada, bu salonda en çok duyacağımız sözler "yoksulluk, tecavüz, utanç, istifa, ölüm, yetersiz bütçe" gibi gibi gibi olacak. Benim bundan sonraki kısımla ilgili konuşmamı lütfen kişisel algılamayın çünkü size ilettiğimiz sorunların çözümünde ne kadar hassas olduğunuzu biliyorum ama yirmi iki yıllık AKP iktidarının getirdiği bu süreçte yoksulluk her tarafta, tecavüzler her tarafta, istismarlar her tarafta. Dolayısıyla, sizin birçok bakanlığı ilgilendiren bir konuda sorumlu tutulmanızın da bir haksızlık olduğunu da düşünüyorum aslında. Yani bu İçişleri Bakanlığıyla, bu Millî Eğitim Bakanlığıyla siz nasıl problemleri çözeceksiniz? Sizin yerinizde olsam "Ne yapardım?" diye zaman zaman düşünüyorum ama şunu söylemek zorundayım Sayın Bakanım: Çok üzgünüm.

Siz göreve geldiğinizde, geçen sene burada pırpır ederken sizle konuşuyordu yüreğim çünkü sizden beklentim fazlaydı. Ben bugün bir kadın Vekil olarak, bir kadın Bakandan şunu duymak isterdim: "Üzgünüm, problemleri doğru tespit edip gerçekçi, doğru çözüm ve metotları uygulayıp çocukları, kadınları, engellileri, yaşlıları, kısaca dezavantajlı grupları yeterince koruyamadım, başaramadık ama birlikte başarmak için bir şeyler yapabilir miyiz?" demenizi beklerdim. Bu gerçekleşmiş olmadı maalesef.

Ben yine merak ediyorum, İçişleri Bakanıyla hiç görüştünüz mü? Her 25 Kasımda insanlar sadece şiddeti önlemek için, gerekli sözleri söylemek için sokaktalar; dövülüyorlar, eziliyorlar, işkenceye, kötü muameleye tabi tutuluyorlar. Öncesinden İçişleri Bakanına "Bakanım, bu sefer de bırakalım." Çünkü Trabzon'da biz yapıyoruz, niye İstanbul'da yapmayacaklar veya başka illerde yapmayacaklar? Dolayısıyla, keşke görüşseydiniz, bunları engelleseydiniz. Bu Millî Eğitim Bakanıyla özgür kadın, özgür birey, özgür çocuk yetiştirmeniz mümkün değil. Bunu anlamanız gerekiyor, Millî Eğitim Bakanıyla görüşmeniz gerekiyor.

Şimdi, o yüzden de bu konuda yetkin gruplarla değil de Diyanet İşleriyle ilgili protokolleri yapıp da merhamet üzerinden giderseniz, hak temelli gitmezseniz sonuç bu; her gün öldürülen kadınlar, her gün tecavüze uğrayan çocuklar. Çok iyi biliyorsunuz, ben rakamlarla teknik konuşmayacağım şimdi burada ama bunun önüne böyle geçemeyiz. Bunun önüne geçmek hepimizin görevi, sadece sizin değil, bizim de. Bizler vekiller olarak -daha önce de söyledim- her türlü desteği vermeye hazırız ama lütfen, siz yanınızdaki bürokratların size doğru bilgi vermesini sağlayın.

Şimdi, bugün ne yaptık? "Sanal eylem planları açtık, açacağız, yaptık, yapacağız." söylemleriyle ne yoksulluğun ne tecavüzün ne işsizliğin ne tacizin ne katledilmenin önünü kesemiyoruz, tam tersi artıyor. Azalan bir bütçeyle bugün karşımızdasınız, güzel bir bütçe hazırlanmamış. Bu bütçeyle nasıl çözüm üreteceğiz? Mümkün değil. Sürekli "aile, aile" diyorsunuz, hepimiz aileden yanayız ama buna bir kutsallık vererek kadını onun içerisinde boğmanıza karşıyız. O yüzden, bakıyoruz "Güçlü Türkiye, güçlü aile, güçlü toplum." diyorsunuz, bugün geldiğimiz nokta -veriler var- boşanma sayısı artmış, eşleri tarafından katledilen kadınların sayısı artmış, aile bireyleri tarafından cinsel saldırıya uğrayan çocukların sayısı artmış, ensest artmış, evlenme sayısı düşmüş, doğum sonrası ölen kadın sayısı artmış, bebek ölümleri artmış, yoksulluk artmış, yardım verdiğiniz kişi sayısı artmış. "Güçlü aile, güçlü toplum, güçlü Türkiye." diyorsunuz. Böyle olmalı ama bu yöntemlerinizle olmaz; hayal görmeyin, sanal bir dünyada yaşamayın. "Nasıl çözüm üretiriz?"i gelin, acımasız bir biçimde verileri ortaya koyarak, karşılıklı görüşerek, birbirimizle danışarak sağlayalım. Bunu yapabiliriz, bunu biz de yaparız, siz de yaparsınız, hep birlikte yaparız ama her şeye iktidar gözlüğüyle baktığınız zaman, maalesef siz de burada başarısız bir Bakan hâline geliyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Bu bizi üzüyor Sayın Bakan.