KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın Bakanım konuşmanızı dikkatle dinledim. Sanki AKP yeni iktidara gelmiş, siz de daha taze, bir aylık Bakanmış edasıyla konuştunuz. Bu, bir anlamda yirmi iki yıllık AKP iktidarının hiçbir şey yapamadığı anlamına mı geliyor, doğrusu merak ettim.

Değerli milletvekilleri, öncelikle genel anlamda bütçeye baktığımızda merkezî yönetim bütçe toplamı 14 trilyon 731 milyar lira iken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yalnızca 407 milyar lira pay ayrılmış. Bu tutar, maalesef tüm bütçenin yüzde 2,76'sına denk geliyor. Toplum yaşamı içinde önemli görevleri olan böyle bir Bakanlığın bütçesi her yıl düşürülmüş; 2023 yılında 3,35; 2024'te 3,01; bu yıl da 2,76'ya düşürülmüş. Bakanlık bütçesinin yetersiz olduğunu burada belirtmek istiyorum.

Alt programlara baktığımızda ise Kadının Güçlenmesi Programı'na ayrılan pay 4 milyar 885 milyon. Bakanlığınızın adından "kadın" kelimesi kaldırıldığından beri sanırım kadın bir birey olarak değil de yalnızca aile içerisinde bir kişi olarak tanımlandığından buraya daha çok yetersiz bütçe ayrıldığını paylaşmak isterim.

Yine dikkatimi çeken bir başka konu ise Şehit Yakınları ve Gaziler Programı'na ayrılan pay. Buraya sadece 125 milyon gibi bir rakam ayrılmış. Her seçim dönemi şehit ve gazilerimizi ağzından düşürmeyen bu iktidarın şehit ve gazi yakınlarına verdiği değer maalesef ki bu kadar. Ben özellikle buraya ayrılan payın da yükseltilmesi gerektiğine inanıyorum.

Yine Bakanlık bütçesine baktığımız zaman, bütçenin yarısından fazlasının yoksullukla mücadeleye ayrıldığını görüyoruz. Bu bütçede "yoksullukla mücadele" adı altında 219,7 milyar TL pay ayrılmış ve bu durum bütçe sunumunda övünülecek bir şeymiş gibi sunuldu. "Sosyal yardımlara büyük paylar ayırdık. Vatandaşımızın her zaman yanındayız." gibi süslü laflarla anlattınız. Değerli arkadaşlarım, bu durum, aslında bu ülke için bir utançtır. AKP iktidarının yirmi iki yılda ülkeyi getirdiği noktada 14 milyon 753 bin vatandaş düzenli sosyal yardıma mahkûm edilmiştir. Vatandaşlar temel insani gereksinimeleri olan beslenmeyi, barınmayı, sağlık hizmetini, eğitimi karşılayamıyor; ülkede asgari ücretli milyonlar 17.002 TL, emekliler 12.500 TL ücrete mahkûm. Resmî gıda enflasyonu yüzde 45,3 iken dar gelirlilerin gıda enflasyonu yüzde 80,5. Anneler marketten, pazardan alışveriş yapamıyor, emekli evden dışarı çıkamıyor, çocuklar okul kantininden tost alamıyor. Ortada kötü yönetimler kaynaklı yirmi iki yıllık bir enkaz var. Sosyal yardımla yaşamını sürdüren hane 14,7 milyon, elektrik desteği alan hane 3,5 milyon, yakacak yardımı yapılan hane 1,6 milyon, GSS borcunu sosyal yardımla ödeyen kişi sayısı 8,3 milyon, ailesinin yanından alınma riski olan çocuk 170 bin, barınma yardımı alan hane sayısı 16,1 bin ve şimdi siz, sosyal yardım perdesi "yoksullukla mücadele" adı altında yarattığınız yoksulluğu gizlemeye çalışıyorsunuz.

İktidar olarak enflasyonu düşüremiyorsunuz. Orta vadeli programda bile hedefleriniz tutmuyor. Yine, Bakanlığın bütçesinden yoksullukla mücadele için 2026 ve 2027 yıllarında sırasıyla 425,7 milyar TL ve 460,2 milyar TL kaynak kullanılacağı hedefini koymuşsunuz. "Yoksulluğu bitireceğiz." diye geldiniz ama siz bu ülkede yoksulluğu bitiremeyeceksiniz. Yoksulluğa karşı yoksulluğa kaynak artırmakla övüneceğinize, yoksulluğu ortadan kaldıracak projelerle uğraşmanız daha doğru olacaktır.

Değerli arkadaşlar, yoksulluk ülkede en fazla çocukları etkiliyor. Daha geçenlerde İzmir'de ufacık teneke bir barakada çıkan yangın sonucu 5 çocuğumuzu kaybettik. Ailenin durumu içler acısı; anne kâğıt toplayarak çocuklara bakıyor, baba cezaevinde. Bu Bakanlık milyonlarca çocuğumuzu koruyamadığı gibi bu çocukları da maalesef korumakta yetersiz kaldı. İşin sonunda Bakanlık konuyu yine paraya bağladı fakat anne Melisa Akçal Aile Bakanlığının yardım iddialarını yalanladı "Ben 110 bin liralık yardım almadım, bana 8 bin liralık yardım yapılıyordu, onu da 4 bin liraya indirdiler. Bu 4 bin lirayla 5 çocuğuma nasıl bakalım?" dedi.

AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - Ben de videosu var Sayın Vekil.

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Bu ülkede yenidoğan çocuklarımızı koruyamadınız Sayın Bakanım, Narin'i koruyamadınız, 5 çoçuğumuzu koruyamıyorsunuz. Biz bu bütçeyi niye konuşuyoruz o zaman, doğrusu merak ediyorum; bu bütçede de bir utanç.

Sayın milletvekilleri, yoksulluğun doğrudan etkilediği kesimlerin başında çocuklar gelmekte. OECD'ye göre Türkiye'de 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk içerisinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Araştırmalara göre, öğrencilerin yüzde 19'u haftada en az bir gün parası olmadığı için yemek yiyemezken yüzde 1,9'u parası olmadığı için her gün aç kalmaktadır. Bakılamayan çocukların dâhil edildiği Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal ve Ekonomik Destek Programı'na alınan çocuk sayısı Eylül 2024 itibarıyla 169.118; siz de bu tablonun farkındasınız. Türkiye Aile Destek Programı'nın kapsamını genişlettiniz, çocuk desteği bileşeni eklediniz.

Yine, Aile Bakanlığına bağlı Çocuklar Güvende ekiplerinin tespit ettiği sokakta çalışan çocuk sayısının 50 bine dayandığı öğrenildi. Sizin itibardan tasarruf etmediğiniz yerde çocuklarımız bir kuru ekmek için çalışıyor Sayın Bakanım.

Yine, Sayın Bakan, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu 2024'ün ilk on ayında 357 kadının katledildiğini açıkladı. Dün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'ydü; sizin iktidarınız, kadına yönelik şiddete gerekli önlemleri almadığı gibi yürüyüş yapmak isteyen, sesini duyurmak isteyen kadınları da engelliyor. Dün sadece İstanbul'da 169 kadın gözaltına alındı, sizin sesiniz çıkmadı. Siz "İstanbul Sözleşmesi değil, kanun yaşatır." diyorsunuz ama 6284'ü de uygulamadığınız açık. Hem kadınları her türlü ayrımcılık ve şiddete karşı koruyan İstanbul Sözleşmesi hem de 6284 uygulanmadıkça bu ülkede kadın cinayetinin önüne geçilmesi mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, AKP iktidarında yaşlıya da huzur yok. Yaşlı nüfus giderek artıyor ancak yeterli sayıda huzurevi yok. Ülke nüfusunun yaklaşık 9 milyonu 65 yaş üzeri ancak huzurevleri sayısı yetersiz. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı 168 huzurevinde 14.712 yaşlıya hizmet veriliyor, 267 özel huzurevinde de hizmet alan yaşlı sayısı 13.030. Devlet ne yazık ki buralardan elini çekmiş. Bakanlığa bağlı huzurevlerine de geçtiğimiz aylarda fahiş bir zam yapıldı; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı devlete ait huzurevlerinde 3 kişilik bir odanın fiyatı 2.260 TL'den 7.276 TL'ye çıkarıldı, gelen tepkiler üzerine bu fiyat 4.500 TL'ye düşürüldü. Tek kişilik oda ise 3.550 TL'den 10.650 TL'ye yükseltildi ve tepkilerden sonra 9.940 TL olarak belirlendi. 12.500 lira verdiğiniz emekli burada nasıl kalacak Sayın Bakanım? Lütfen bu koşulları düzeltin; devlet bu ekonomik koşullarda insanca yaşam standartlarını sağlamalı, başvuruların birçoğu geçinememekten dolayı yapılıyor ve eşler bile buralara başvuruyor. Yaşlılar sosyal yaşamdan koparılmamalı.

Sayın Bakan, biliyorsunuz, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan 4-6 Yaş Kur'an Kursu Desteği Programı Protokolü var. Bu protokol Anayasa'ya aykırılık teşkil ettiği iddiasıyla yargıya taşındı fakat siz, bu protokolü uygulamaya devam ediyorsunuz. "Sosyal yardım bedelleri" adı altında bu Başkanlığa para aktarmaya devam ediyorsunuz; 2023'te Diyanetin 4-6 yaş Kur'an kurslarına giden çocuklar için Bakanlığın bütçesinden Diyanet İşleri Başkanlığına toplam 50 milyon 78 bin TL para aktarılmış, 2024'ün Ocak-Temmuz döneminde ise 37 milyon 354 bin 950 TL aktarılmış.

Değerli arkadaşlar, Diyanetin bütçesi 5 bakanlığın bütçesinden büyük ama her bakanlıktan Diyanete ya da "dernek" adı altında tarikatlara para aktarılmaya devam ediliyor.

Sayın Bakanım, Aile Bakanlığının eğer kaynağı fazla geliyorsa kaynaklarını kadınları koruma programlarına, bir öğün yemek yemekle zorlanan çocuklara, huzurevinin bile ücretini ödeyemeyen emekliye, sosyal hayattan kopardığınız engelliye aktarın diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.