KOMİSYON KONUŞMASI

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, sayın milletvekilleri ve hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Sürem elverdiğince bazı konulara gireceğim ama önce kadın konusundan başlamak istiyorum, vakit kalırsa diğer konulara da değineceğim.

Öncelikle şunu söylemem lazım: Kadın ve aile politikaları birbirine hasım ve rakip politikalar değildir -ya, ya da- yani ya kadın hakları ya aile... Böyle bir ikilemde değil AK PARTİ ve AK PARTİ, bu dikotomik sığlığın dışında bir perspektif sunuyor yirmi iki yıldır. Biz hem aile hem kadın diyoruz, diğer pek çok politikalarımızda olduğu gibi. Onun için, buradaki ayrıştığımız noktayı özellikle ifade etmek isterim.

Tabii, kadını konuştuğumuzda öncelikle eğitimi konuşmamız lazım çünkü eğitim en önemli fırsat eşitliği aracı. Eğitim olmadığında ne iş gücü piyasasına katılımdan bahsedebiliriz, ne karar alma mekanizmalarına katılımdan bahsedebiliriz, ne şiddetle ne de yoksullukla mücadeleden bahsedebiliriz. Bakın, bir veri vereceğim size: Kadın iş gücüne katılım ile eğitim ilişkisine baktığınızda üniversite mezunu kadınların yüzde 68,8'i iş gücü piyasasına katılabiliyor. Bu ne demek? Bugün eğer bu rakama sahip değilsek geçmişte üniversite kapılarında kız çocuklarını bekletenlerin bunda vebali var demek. Bugün "safsata" ya da "helalleşme" adıyla bundan kurtulabileceğinizi zannetmiyorum çünkü ben o günlerin bizzat tanığı ve tarafıyım.

Peki, bugün ne oldu? AK PARTİ bu eğitim konusunda ne yaptı, kız çocuklarının eğitimiyle ilgili? Bir defa yasakları tarihe gömdük. 81 ilde açtığımız üniversitelerle bugün üniversite öğrencilerinin içinde kız-erkek oranı yüzde 51 kız öğrencidir ve işte bundan itibaren artık iş gücü piyasasından, karar alma mekanizmasından bahsedebiliriz. Burada birkaç rakam daha vermek istiyorum size. Hani böyle seçimden seçime bütün tuşlara basıldığında muhafazakâr kadınlara ya cumhuriyet kazanımları hatırlatılıyor ya da "Kadınlar eve kapatılıyor." ezberleri tekrar gündeme sürülüyor ya; bakın, bu yirmi iki yılda ne oldu: Yirmi iki yılda kadın hâkim oranımız yüzde 47'ye ulaştı. Bu yirmi iki yılda araştırma görevlisi kadın oranımız yüzde 51'e ulaştı; kadın avukat oranı yüzde 46'ya, hekim oranı yüzde 44'e, öğretmen oranı da yüzde 60'a ulaştı.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - "Hepsini de açlık ücretine bağlayıp sömürüyoruz." diyorsunuz. Asgari ücretle geçinemeyenler aynı oranda arttı.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Ben sizi dinledim, dinleyin.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Karaca, söz aldığınızda görüşlerinizi iletin lütfen.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Kamudan bahsediyorum ağırlıklı olarak.

Diğer taraftan, KOSGEB desteklerinin yüzde 41'ini kadınlar alıyor bugün. İŞKUR'un birtakım programları var, tek tek anlatmayacağım ama işte mesleki eğitim, aktif iş gücü, işbaşı eğitim programları gibi; bu programlardan faydalananların yüzde 53'ü de yine kadınlar.

Gelelim siyasi katılıma: 1935'te çok önemli bir kazanım elde etti Türk kadını ve o dönem Parlamentodaki kadın oranı yüzde 4,1'di. Peki, bir soru soracağım, hiç bu soruyu kendinize sordunuz mu: 2002 AK PARTİ iktidarına kadar bu yüzde 4,1 oranı hiç aşıldı mı? İktidardınız ve iktidar ortağıydınız, hiç aşıldı mı? Hayır, aşılmadı hatta darbe dönemlerinde yüzde 1'in altına düştü. Darbeler bir de kadının katılımına zarar verdi. 2002'den bu yana peyderpey, sistematik bir şekilde Parlamentoda kadın oranı artmaktadır; bu da AK PARTİ'nin başarısıdır, kayda geçiriyorum. Diğer taraftan...

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Yüzde kaç aldınız, bırakın başka...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Ben sizi dinledim, aynı siyasi nezaketi sizden bekliyorum. Kadın kadına şiddet uygulamasın!

SEMRA DİNÇER (Ankara) - Soru sordunuz.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Söz size gelince cevap verirsiniz.

Gelelim şiddetle mücadeleye: Bakınız, AK PARTİ'nin en önemli ilk icraatı... 2002 Seçim Beyannamesi'ni bir açın bakın; kadına yönelik şiddetle nasıl mücadele edeceğini, töre, namus cinayetlerini önlemekle ilgili nasıl mücadele edeceğini daha 2002'deki ilk Seçim Beyannamemizde söylüyoruz, daha vatandaşın önüne ilk çıktığımız gün söylüyoruz. Ve akabinde ne yaptık biz? 2004'te Anayasa değişikliği yaptık ve ilk defa "Kadın-erkek eşittir." hükmü Anayasa'ya bizim dönemimize girdi.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Sonra da "Fıtratında eşitlik yok." dediniz.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Anayasa diyorum! Anayasa'dan daha amir bir hüküm mü konuşuyorsunuz?

(Gürültüler)

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Anayasa'ya aykırı...?

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Keşir, siz devam edin.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Devam ediyorum... Devam ediyorum...

Bakın, bu ülkede 2005 yılına kadar...

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Kendi dilinizden...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Provoke etmeyin!

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Sizsiniz provoke eden, ben değilim.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Bu ülkede 2005 yılına kadar kadına şiddet suç tanımı bile değildi. Bakın, 2005'te köklü bir Türk Ceza Kanunu düzenlemesi yaptık ve biz orada kadına yönelik şiddeti suç olarak tanımladık.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Kadınlar öle öle, mücadele vere vere bunları kazandı.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Daha başka bir şey söyleyeyim: Cinsel saldırı fiilini de yine 2005 yılındaki Türk Ceza Kanunu'nda suç olarak tanımladık.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Ne kadar uyguluyor sorun bakalım Adalet Bakanınıza.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Devam ediyorum, İstanbul Sözleşmesi konusuna da girmek istiyorum.

Şöyle, bakın, burada bir pankart koymuş vekillerimiz "İstanbul Sözleşmesi yaşatır." diye. Peki, biz bunu neye göre söylüyoruz? Hangi altyapıyla söylüyoruz? Avrupa'da durum ne? Avrupa'da hangi kanunlar çıkmış? Nasıl uygulanmış? İstanbul Sözleşmesi başka ülkelerde yaşatıyor da Türkiye'de mi yaşatmıyor? Bakın, İstanbul Sözleşmesi'ne 45 ülke imza koymuş. Bu 45 ülkenin 6'sı ülke Meclisinden dahi geçirmemiş, hiçbir şey yapmamış; Çekya var, Ermenistan var içinde. Diğer taraftan, 7 ülke, Parlamentosundan geçirmekle beraber iç hukukunda hiçbir düzenleme yapmamış. Hangi ülkeler var? Estonya, Finlandiya, İsviçre, Norveç gibi ülkeler var; hiçbir düzenleme yapmamış, bir tek kanuni düzenleme yapmamış bu ülkeler. Bu ülkelerde "İstanbul Sözleşmesi yaşatır." diyebilir miyiz? Diyemeyiz.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Ayda 45 kadın öldürülmüyor bu ülkelerde.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - 26 ülke çekince koymuş, bu ülkelerin içinde Finlandiya, İsveç, Birleşik Krallık, Danimarka da var; bunlar çekince koymuş.

SEMRA DİNÇER (Ankara) - Vay be ne örnekler!

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Bazı ülkeler kısmi düzenleme yapmış. Hollanda, aile içi şiddeti ağırlaştırılmış suç kapsamına almış sadece.

SEMRA DİNÇER (Ankara) - Sen bizim ülkeden bahset.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Belçika, daha yeni, yakın zamanda Ceza Kanunu'na bir bent ekledi. En kapsamlı yapan Almanya; o da Anayasa, Ceza Kanunu ve Medeni Kanun'ununa bazı bentler ekledi.

Özetle şunu söylüyorum: İstanbul Sözleşmesi'ni imzalayan, çekince koyan, uygulayan, uygulamayan hiçbir ülke müstakil kanun çıkarmamıştır Türkiye dışında; bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Tabii, şunu söylemem lazım: AK PARTİ'nin kadına yönelik şiddetle mücadelesi -az önce söyledim- sadece İstanbul Sözleşmesi'ne endeksli değil; 2004'te, 2005'te yaptıklarımızı az önce size anlattım. Bakın, 2009'da Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu yine İstanbul Sözleşmesi öncesi kuruldu.

Peki, İstanbul Sözleşmesi'nden sonra ne yaptık? Evet, 6284 sayılı Kanunu’nu çıkardık, 2020 yılında ayrıldık. 2020 yılında ayrıldıktan sonra bakın ne düzenlemeler yaptık? Bir defa, kadına yönelik şiddeti kasten yaralama kapsamına aldığımız süreç 2020'den sonradır, canavar saikle öldürme... 2021'de, boşanılan eşe karşı işlenen şiddette de tıpkı nikâhlı eş seviyesinde olacak şekilde cezaları artırdık. Yine, 2022'de iyi hal indiriminde...

(Gürültüler)

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Arkadaşlar, kanundan haberiniz yok. Allah aşkına bir dinleyin ya!

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Hepsinden haberimiz var.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Keşir, siz devam edin.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - 2022'de kravat ve benzeri iyi hâl indirimlerini kadına yönelik şiddette kapsam dışı bıraktık.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Önleyici politikanız yok.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Bakın, sözleşmeden çıktıktan sonra yaptık bunları.

Bir de şunu söylemem lazım, bunu neye dayanarak söylüyorum? Türkiye'nin karnesini verdim ama şunu söylemem lazım, muhtemel ki takip ettiğinizi umuyorum: Avrupa Konseyi geçtiğimiz mayıs ayında bir direktif yayınladı, kadına yönelik şiddetle ilgili 51 maddelik bir direktif. Ne dedi ülkelere? Ülkelere dedi ki: "Kadına yönelik şiddetle ilgili sözleşmeyi imzaladınız ama hiçbir şey yapmadınız, şu 51 maddeyi uygulayın."

Ben oturdum ders çalıştım arkadaşlar, önüme gelen hazır metni okumuyorum, ben ders çalışıyorum.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Herkes çalışıyor, ne güzel.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - O 51 maddeyi Türk iç hukukuyla karşılaştırdım. O 51 maddeyi tek tek Türk iç hukukuyla karşılaştırdım; bakın, burada, tamam mı oturup ders çalıştım. Ve bu 51 maddenin her biri, konseyin mayıs ayında verdiği direktifteki 51 maddenin her biri Türk iç hukukunda birincil ve ikincil düzenleme olarak var. Ayrıca 2 fazlası da var. Ne var bunun içinde? 1) Elektronik kelepçe var. 2) Mağdurun, tıpkı tanık koruma programında olduğu gibi kimliğinin ve adresinin gizlenmesi var. Avrupa Konseyi bu ikisini daha önermedi bile.

Siz hangi sözleşmenin yaşattığından bahsediyorsunuz? Üç yıl süre verdi Avrupa Konseyi ülkelere "Haziran 2027'ye kadar iç hukukunuzu buna göre düzenleyin." dedi. Sadece bu direktifin yayınlanıyor olması bile "Sözleşme yaşatır." söylemenizin kadına şiddeti araçsallaştırdığınızın ve bir balon olduğunun göstergesidir. Bunun özellikle altını çizmek istiyorum, özellikle bunun altını çizmek istiyorum.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Öyle balon değil, mahkeme kararları...

HALİDE TÜRKOĞLU (Diyarbakır) - Bu kadınlar niye öldü o zaman, niye ölüyorlar? Kadınların ölümü niye bu kadar kolay?

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Gelelim bir başka konuya: Özellikle sığınmaevleri, konukevleri beni son derece önemsediğim ve uzun yıllar ben 2010... Bakın, ben 17 yaşından beri kadın çalışıyorum; öyle ezbere konuşmuyorum, önüme gelen metinle konuşmuyorum.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Her gün en az 3 kadın öldürülüyor.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Yerel yönetimlere kanun sığınmaevi açma yükümlülüğü getiriyor değil mi? Evet, Bakanlığın da sorumluluğu yerel yönetimlerin de.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Atadığınız kayyumlar sığınmaevlerini kapattı.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Peki, 3 büyükşehre bakayım ben bir, Ankara Büyükşehir Belediyesi 2019'dan bu yana bir tane sığınmaevi açmamış. İzmir belediyelerine bakıyoruz; İzmir'de Bayraklı, Bornova, Karşıyaka toplam 88 kişi kapasiteli sığınmaevlerini kapaltmış, sadece Büyükşehir 2010'da ve 2021'de 2 tane sığınmaevi açmış, bunların kapasitesi 45.

CAVİT ARI (Antalya) - Ya devlet, siz yapacaksınız Ayşe Hanım.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Gelelim İstanbul'a İstanbul'da da kapanan sığınmaevleri var ve sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2024 yılında 40 kapasiteli bir sığınmaevi açmış. Ben, lafa bakarım bir de icraata bakarım. Şimdi burada eğri oturup doğru konuşalım, tamam mı?

ASU KAYA (Osmaniye) - Bakanlık, 2020'den beri 113 rakamında kalmış kocaman Bakanlık bütçesiyle.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Gelelim diğer bir konuya: Kadına yönelik şiddeti konuşacaksak savaşları, bugün Filistin'i, kadına yönelik şiddeti konuşacaksak terörü konuşmamız lazım. Bakın, konuşmacılar burada uluslarası kavramları çok güzel kullandılar.

ASU KAYA (Osmaniye) - Sayın Vekilim, biz konuşurken İstanbul Esentyurt'ta Filiz katledildi, önce biz bunu konuşalım isterseniz. Siz "sığınmaevi" diyorsunuz ama Bakanlık 2020'den beri 113'te kalmış.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Kaya, lütfen...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Söz hakkımdan alıyorsunuz.

Başkanım, süremin uzatılmasını istiyorum.

ASU KAYA (Osmaniye) - Uzatılsın Sayın Keşir, size saygımız sonsuz.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Keşir, bir dakika... Sayın Kaya, lütfen...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Uluslararası literatürde konuşmayı çok güzel beceriyor arkadaşlar. "Kadınların ekonomik hayata katılımı" çok güzel cümle; "ekonomik özgürlük" "karar alma mekanizmalarına katılım" "kadın yoksulluğuyla mücadele" bunların her biri uluslararası literatürde ezberlenmiş cümleler. Burada hangisi var bunun? Burada bunun hangisi var? Buradaki her kız çocuğu değil, mi? Buradakiler yoksul değil mi? Bakın "Sırtımı YPG'ye dayadım." diyenlere soruyorum bunu. Buradakiler her kız çocuğu değil mi? Bunların yoksulluğu yok mu? Bunların eğitim en temel hakkı değil mi? Karar alma mekanizmalarına silahla mı katılacaklar? Burada şunu söylemem lazım: Bu çocukların yaş ortalaması 18'in altında ve yüzde 51'i ilköğretim mezunu.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Nereden biliyorsun?

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Nerede eğitim? Nerede ekonomik özgürlük? Nerede yoksullukla mücadele? Sırtını YPG'ye dayayanların vadettiği kız çocuğu geleceği bu işte.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Her yıl aynı fotografı gösteriyorsunuz.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Ve tıpkı üniversite kapılarında kızları bekletenlerin bugün kadının eğitim hakkından bahsetmeye hakkı olmadığı gibi, bunu görmezden gelenlerin de kadına şiddetle ilgili tek bir söz söyleme hakkı yoktur.

SÜMEYYE BOZ ÇAKI (Muş) - Saptırmayın, gerçeklerden bahsedin, lütfen konuyu saptırmayın.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Bir kadın olarak bu hakkı size vermiyorum ve ben, Nene Hatun'un torunlarını PKK'ye yem etmeyeceğim! Bunu böyle bilin. (Gürültüler)

SÜMEYYE BOZ ÇAKI (Muş) - Sizden almıyoruz! Elbetteki bunu size soracağız.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın milletvekilleri, söz aldığınızda cevaplayın lütfen.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Birleşmiş Milletler raporları var, Haziran 2015; UNICEF raporu var, Haziran 2014; Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığının 2020 raporu; yine, Birleşmiş Milletlerin 2022 raporu; Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğinin 2019 raporu, Vinginia Gamba ile YPG/PKK arasında yapılan bir anlaşma var. Bütün bunlar uluslararası örgütlerin, PKK'nın ve YPG'nin kız çocuklarını, çocukları, 15 yaş altındaki çocukları nasıl silahlandırdığının en önemli göstergesi.

SÜMEYYE BOZ ÇAKI (Muş) - Uluslararası örgütlerin Türkiye'ye vermiş olduğu cezalardan bahsedin biraz da!

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sırtını YPG'ye dayayanlar bu konuda konuşamaz! Bu çocukları yem ettiğiniz sürece bu konuda konuşma hakkınız yok, bu konuda hiçbir şekilde söz söyleme hakkınız bulunmamaktadır!

SÜMEYYE BOZ ÇAKI (Muş) - Bu kadar hamasetle konuşmanız...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - İşinize gelmeyen yerde sözümü kesiyorsunuz.

Bu ülkede Kara Fatmaların, Nene Hatunların torunlarının, kız çocuklarının YPG'ye, PKK'ya yem edilmesine müsaade etmeyeceğiz.

Bugün Millî Savunma Bakanlığının sınır ötesinde yaptığı operasyonların büyük bir kısmı bu kız çocuklarını yoksulluktan kurtarmak, terörden kurtarmak...

SÜMEYYE BOZ ÇAKI (Muş) - Bu kadar hamasetten bahsetmek yerine politikalarınızdan bahsedebilirdiniz.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - ...iş hayatına erişimini, katılımını sağlamak için yapılmıştır; bunu da burada ifade etmek istiyorum.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Her yıl aynı şeyi yapıyorsunuz!

SÜMEYYE BOZ ÇAKI (Muş) - Siyaset biçiminiz bu!

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Terörize etmeyin burayı, burayı terörize etmeyin!

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Dalga mı geçiyorsunuz bizimle?

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Burayı terörize etmeyin!

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Her yıl aynı şeyi yapıyorsunuz, her yıl aynı fotoğrafla geliyorsunuz!

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Burayı terörize etmeyin!

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın vekillerim, hatibi dinleyelim; sözcüleriniz cevap verir gerektiği yerde.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Gelelim sosyal yardımlar konusuna. Bakın, Anayasa’nın sosyal devlet ilkesi bu yirmi iki yılda vücut bulmuştur. Bunu neye dayanarak söylüyorum? Alanı çalışan biri olarak söylüyorum. Bakın, 2002 yılında iktidara geldiğimizde...

(Gürültüler)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Keşir, bir dakika, bir dakika...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Başkanım, sürem gidiyor ama rica edeceğim.

ASU KAYA (Osmaniye) - Bu genç kız babası tarafından boğularak katledildi!

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Kaya, konuştunuz. Sözcünün süresi var, lütfen, burada...

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Temiz dil, adaplı konuşma uyarısı yapın bakalım kendi hatibinize! Bu mudur? Bu kadar provokasyona...

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Diliyle ilgili hiçbir sorun yok, görüşlerini ifade ediyor; temiz dile davet edeceğimiz bir husus yok ama sizi davet ediyorum, böyle bir şeye karışmayın.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - PKK'ya "terörist" diyorum, sen niye üstüne alınıyorsun ya? YPG'ye sırtını dayayanlara "terörist" diyorum, niye üstüne alınıyorsun?

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Bize parmak sallıyorsunuz!

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Burada Komisyon üyesi arkadaşlarınız var, lütfen.

SÜMEYYE BOZ ÇAKI (Muş) - Ama böyle bağırarak...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Niye üstüne alınıyorsun ya?

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Ya, fikirlerini söyler, siz de katılmadığınızı, yanlış olduğunu ifade edersiniz. Yani, medeni bir şekilde bunu sürdürebiliriz.

Sayın Keşir, devam edin.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Başkanım, sürem gidiyor, müsaade ederseniz devam etmek istiyorum.

BAŞKAN ORHAN ERDEM - Buyurun, devam edin.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sakinlikle dinleyin, herkes sırası geldiğinde konuşsun ya!

AYŞE KEŞİR (Düzce) - 2002 yılında sadece 4 alanda sosyal yardım kalemi vardı ve ben o dönemleri çok iyi hatırlıyorum, ölçü şuydu: "Sosyal güvencesi var mı yok mu?" İmkânlar öyleydi ve ancak öyle yapılabiliyordu. Bugün artık ölçü o olmaktan çoktan çıktı. "Sosyal güvencesi var mı yok mu"nun dışında hanede kişi başına gelire bakılıyor. Farklı kalemlerde farklı işlemler...

Şunu söyleyeyim: Mesela bugün Aile Destek Programı var, 2023 ve 2024 yılları toplamı 42 milyar. İhtiyaç sahibi aileler ve çocuklar için ödenekler var; şartlı eğitim, şartlı sağlık yardımları var. Bakın, askere giden çocukların ailerine yardım kalemi var.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Sadaka sistemi kurdunuz!

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Diğer taraftan, burada...

ASU KAYA (Osmaniye) - Hane başı ne kadar verdiğinizi de söyleyin!

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Az önce koruyucu aile sistemini Bakanımız anlattı, ona çok girmek istemiyorum. Bu konu dünya örneğinde, OECD ülkeleri içinde de Birleşmiş Milletler içinde de örnek olacak bir kampanya.

Diğer taraftan (SED) Sosyal ve Ekonomik Destek, bunu küçümsüyor olmanızı hiç anlayamam. Bu SED yoksullukla mücadelenin temel kavramıdır ve aileler sadece yoksulluk için çocuğunu kuruma bırakmasın; istismar, bağımlılık vesaire yoksa çocuk bakımına ailenin yanında devam etsin diye.

Bunu da özellikle buradan belirtmek istiyorum: Bugün 58 kaleme çıkmış olması yoksulluğun artması değil, toplumun en alt kesiminden, hiç güvencesi olmayan, sigortası olmayan o en alt kesimden yukarıya doğru refahın yayılmasıdır aslında. Bunu da azıcık sosyal polita okuryazarlığınız olsaydı anlayabilirdiniz.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Refah yardımla olmaz!

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Refah yardımla artamaz.

ASU KAYA (Osmaniye) - "Sosyal yardım yapıyoruz." diyorsunuz ya, hane başı 2.280 lira veriyorsunuz.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Bakana, ekibine çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum.

Sadece bir konuyu Sayın Bakanıma arz etmek isterim. Özellikle 6284'te koruyucu, önleyici tedbirlerin izleme ve takibi konusunda bir düzenlemeye ihtiyaç var. Bizim o anlamda verilere ulaşabilmemiz için koruyucu, önleyici tedbirlerin izleme takibinin verilere yansıması gerekiyor; işte, psikososyal destek, öfke kontrol programı ve benzeri gibi uygulamaların verilere yansıması konusunda bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu da burada ifade etmek isterim.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.