Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Millî Savunma Bakanlığı b) Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 26 .11.2024 |
ORHAN ERDEM (Konya) - Sayın Başkanım, çok değerli Bakanım, değerli milletvekillerim, Bakan Yardımcıları, bürokratlar, basın mensupları; ben de tüm heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, bütçeniz hayırlı olsun.
Ben fırsat buldukça 2002 öncesi bütçelerini okumaya çalışıyorum; vakit olmuyor ama dünden bu yana da 1990, 1998 ve 2000 yılları Millî Savunma Bakanlığı bütçelerini okudum; Safa Giray, İsmet Sezgin, Sabahattin Çakmakoğlu'nun bütçe sunumlarına baktım. Bu, şöyle bir imkân veriyor: Türkiye'nin geldiği noktayı, ufkunun ne kadar ilerlediğini, kendi ayakları üstünde, bir ordusunun gereçlerini yapabilme imkânlarının oluştuğunu gösteriyor. Örneğin, Safa Giray Bakanımız diyor ki: "Komşular ile Silahlı Kuvvetlerimiz arasında silah sayısı ve kalitesi açısından çok eksiğimiz var." Ve bu ifadelerden sonra da kaynak hep yurt dışından aranıyor. Bu tutanaklarda gördüğüm bir şey de yerli üretimin çok olmayışı; ülkelerin adları geçiyor ve oralarda açılan ihalelerin ne zaman sonuçlanacağına dönük söylemleri okuyoruz.
Şimdi, o günlerden bugüne ordu hepimizin; o günün Bakanları da elinden geleni yapmaya çalışmıştır. Dışişlerinde de söyledim; artık Türkiye'nin ufku, yöneticilerin bu noktadaki adımlarının farklılığı, yeni bir vizyon ve bu "Türkiye Yüzyılı" dediğimiz dönemi doğurmakta. Siz bütçe konuşmanızda "Millî Savunma Bakanlığı bütçesi sadece mali kaynak ifade etmemekte, ülkenin bekasının korunmasının, güvenliğinin bütçesidir." diye ifade ettiniz. Aynen de öyle. Bugün sıradan bir bakanlığı değil -hepsi çok kıymetlidir ama- Millî Savunma Bakanlığımızın bu ateş çemberi tehditlere karşı ne kadar önemli olduğunu görmekteyiz.
Bu ordumuzun gücü tabii ki başta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Bosna Hersek, Türk devletlerinde de yeni heyecanlar oluşturuyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki yeni duruşumuz; egemen, iki devletli, bağımsız bir Kıbrıs Türk Cumhuriyeti artık güçlü bir söylem hâline geldi. Yine, Türkiye'nin Azerbaycan'la olan ilişkileri sayesinde Karabağ'da büyük bir zafer elde edildi. Sayın Aliyev'e -biraz önce buradaydı- Şamil Ayrım, Dostluk Grubu Başkanıyla beraber gittiğimizde ziyaretimizdeki şu sözlerini hiç unutmadım: "Karabağ zaferinin sahibi Türkiye'dir; ne zaman ki sıkıntıya girdik, benim kardeşim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'Başka bir ülkenin müdahalesi olur ise Türk uçakları kalkmak üzere emir bekliyor.' ifadesinden sonra biz bu savaşı kazandık." dedi. Gerçekten, Türkiye'nin duruşu, gücü bu noktada, dost, kardeş ve gönül coğrafyamızdaki ülkelere de bir umut olmakta. Ordumuzun geldiği noktada -tutanakları okudum dedim ya, çok dar bir çerçevede sınır çizilmekteydi- bugün kitapçığa baktığımızda, birçok ülkede Türk Silahlı Kuvvetlerinin konuşlandığını, kiminde üssü olarak kiminde NATO gücü olarak bulunduğunu görüyoruz; Libya, Somali, Katar, Bosna Hersek, Ukrayna. İsrail'e karşı Filistin'de gereken katkıyı vermekte ve NATO'da Türk askerinin icap ettiği noktada bulunduğunu görüyoruz.
Son olarak, tabii, bugün çokça "Mustafa Kemal'in askerleriyiz." konusu gündeme geldi. Bu söylem daha çok 2010'lu yıllarda bir slogan ve farklı bir noktaya çekildi. Bu teğmenlerimizin bu hareketinin masumiyeti açısından tartışma açmak istemiyorum ama gelinen noktada, "sosyal istihbarat ve algı yönetimi" diye bir şey var, yeni nesil operasyonlar da böyle başlıyor. Bu tür operasyonlarla hasım-hısım tarafları belirleme adına hiç de iyi niyetli olmayan işler yapılıyor, bunu bilmemiz lazım. Şimdi, askerî yapıda bir disiplin var ve buna uymadan, öncesinde provalar yaparak ve sonrasında bunu medyaya, sosyal medyaya vermek bir disiplinsizliktir ve bunun arkasında farklı şeyler vardır. Ben, Türk Silahlı Kuvvetleri bu noktada, kendi İç Hizmet Kanunu ve disiplin yönetmelikleri gereği takibini yapacaktır diye düşünüyorum. Biz, burada, ne ceza vermesi gerektiğinden hiç ceza verilmemesine kadar birçok şeyi konuştuk; güçlü ordumuz ne gerekiyorsa yapacaktır. Gelinen noktada, Mustafa Kemal Atatürk artık bir şeylerin ardına sığınılacak isim olmaktan öte, "Beni övme sözlerini bırakın; gelecek için neler yapacağız, onları söyleyin." ifadesinin işte şimdi de yer bulduğunu görüyoruz. Allah'a şükür, biz, İHA'sıyla, SİHA'sıyla, mühimmatlarıyla, füzeleriyle, HÜRKUŞ'uyla, HÜRJET'iyle, GÖKBEY'iyle, KAAN'ıyla, TCG ANADOLU'suyla, yerli uydularıyla, zırhlı araçlarıyla, kendi tankını yapma noktasındaki son hamleleriyle gelecek için neler yapmamız gerektiğini, yaptığımızı göstermekteyiz ve bu anlayışla da devam edeceğiz.
Cumhuriyetin 100'üncü yılında 100 gemiyle nasıl boğazdan geçtik, aynı şekilde, Kuzey Kıbrıs'ın 50'nci yılında 50 gemiyle bu heyecanı onlara da yaşattık. Türk Cumhuriyeti'nin ordusu 1970'li yıllarda Yunan-Rum baskılarına savaş erteleyerek, "Gemimiz yok, biraz daha vakit..." diyerek beklerken bugün 100 gemiyle "dosta güven, düşmana da korku" mesajını vermektedir.
Sayın Bakanım, bütçeniz hayırlı uğurlu olsun. Tüm ekibinizle Allah yardımcınız olsun.
Allah askerimizin ayağına taş değirmesin. Bugüne kadar, görev yaparken kaybettiğimiz tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Gazilerimize Allah güç versin.
Bütçeniz tekrar hayırlı olsun diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.