KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, teşekkür ediyorum.

Salonda bulunan herkesi saygıyla selamlıyorum.

Yemin konusunda disiplinsizlik yapan askerlerle ilgili, öğrencilerle ilgili konu çokça konuşuldu. Bizim okuduklarımızdan, bizim anlatılanlardan -bizim sosyal medyadan, oradan buradan değil de- yetkili insanların ağızlarından dinlediklerimizden, duyduklarımızdan anladığımız şudur: Bu kardeşlerimiz 7 defa böyle bir ek tören yapmak istediklerini söylemelerine ve bunun uygun olmayacağı amirleri tarafından kendilerine tam 7 defa söylenmiş olmasına rağmen o kardeşlerimiz böyle bir görüntüye vesile olmuşlardır, o öğrencilerimiz, o askerlerimiz.

CAVİT ARI (Antalya) - Ne yapmışlar?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Dolayısıyla askerliğin temelinde de disiplin vardır. Mustafa Kemal Atatürk de askerdeki disiplinin ehemmiyetinin altını çizmiştir. Millî Savunma Bakanlığımız konuyu kendi iç mekanizmaları içerisinde tetkik etmektedir, soruşturma açılmıştır, incelenmektedir. Bırakalım, onlar kendi mecralarında, kendi usulleri, kendi hukukları, kendi disiplin yönetmelikleri gereği, bu meselenin esası neyse, hakikati neyse... Elbette onlar bizim çocuklarımız, elbette bizim çocuklarımız da hata yapabilir, elbette bizim çocuklarımız da hata yaptığı zaman o hatanın şiddetine, önemine, ehemmiyetine göre ya onlara bir müeyyide uygulanabilir yahut da farklı bir şey yapılabilir.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Ama evden kovmuyorsunuz değil mi?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bırakalım onlar karar versinler, onlar icra etsinler. Siz "'Mustafa Kemal'in askerleriyiz.' dediler diye bu çocuklara bunları yapıyorsunuz." diyerek işi siyasallaştırmaya, sulandırmaya, askerinize, ordunuza, millî muharip savunma ve caydırıcı gücünüzü yıpratmaya dönük her türlü cümlenin içerisine giriyorsunuz. Yapmayın, ayıp ediyorsunuz! Bu ordu sizin de hukukunuzu koruyan ordu. Bu ordu Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle, Kürt'üyle, Terekeme'siyle, namaz kılanıyla kılmayanıyla, kadeh tokuşturanı tokuşturmayanıyla, "Ben bu ülkenin vatandaşıyım." diyen herkesin ordusu, herkesin hukukunu gözeten bir ordu. Askerinize, ordunuza, kolluğunuza böyle ayıp ve çirkin laflar etmeyin lütfen.

CAVİT ARI (Antalya) - Ya, ordunun hakkını hukukunu biz savunuyoruz ya! Çirkinliği yapan sizsiniz ya! Orduyu zayıflata zayıflata bu hâle getirdiniz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, meselenin özü şu: Şimdi, geçenlerde burada Dışişleri Bakanlığı bütçesinde CHP'nin sözcüsü geldi şöyle bir ifade kullandı, dedi ki: "Bizim üyesi olduğumuz Batı devletleri ailesi var." dedi ve "Bugün karşı karşıya bulunduğumuz pek çok sorunun temeli, cumhuriyetimizin hangi gelişimin uzantısı olarak kurulduğunu, hangi cephenin uzantısı olarak kurulduğunu unutarak hatta onu yadsıyarak organik kimliğimizle kavga etmemiz de âdeta kişilik bölünmesi semptomlarını sergilememizden kaynaklanıyor." dedi. Arkadaşlar, Türkiye sizin istediğiniz o eski Türkiye değil. "Ben Batı'ya kancayı atarım, Batı beni nereye çekiyorsa oraya giderim, Batı devletler ailesinin menfaatleri neyi gerektiriyorsa ona hizmet ederim, kafam rahat, rahat ederim. Doğu'ya dönerim sırtımı, sınırımda ne oluyormuş, üstümde tepemde ne oluyormuş umurumda olmaz. Benim arkamda Batı var. Oh, ben öyle rahat ederim." Böyle bir dünya yok arkadaşlar. Türkiye, bugün yeri geldiğinde Batı'yla herhangi bir devletle müttefik olan ama yeri geldiğinde başka bir konuda da onunla karşı karşıya gelebilme cesaretini kendi millî menfaatleri doğrultusunda gösterebilen, özgüveni olan bir ülkedir. Bu özgüveni birçok şeyden almaktadır. Bu özgüveni istikrarlı yönetiminden, iktidarından almaktadır, Cumhur İttifakı'ndan almaktadır.

VELİ AĞBABA (Malatya) - İstikrarlı dış politikadan almaktadır.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Milletin yirmi küsur yıldır arkasında durduğu tezlerin ve politikaların arkasında durmasından almaktadır. Bunu, yetiştirdiği gençlerinin başardığı teknolojiden, başardığı bilimden almaktadır. Bunu ordusunun o kuvvetli gücünden almaktadır. Bunu, milletinin tamamından, milletinin kardeşliğinden, birliğinden, bütünlüğünden almaktadır. Gelip burada ikide bir "bölünme, ayrışma" Yok "Sisi olunca, bilmem, Esat olunca elini uzatan iktidar, Kürtler olunca silah uzatıyor." Bu safsataları, bu abuk subuk cümleleri, bu milletin içerisine nifak sokma girişimlerini artık bir kenara bırakın, Batı'nın payandası bir devlet olma özlemini bir kenara bırakın. Özgüven duyun ya ülkenizle. Neleri başardı bu ülke yirmi senede?

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Batırdınız Orhan Bey.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bölgeyi ne hâle getirmeye çalıştılar; delikanlı gibi durdu hepsinin karşısında.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Asırlardır durdu.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bütün planları bozdu.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Cumhuriyet tarihinin en büyük borcunu getirdiniz ya!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Evet, her şeyi tam ve mükemmel istediği noktaya getiremedi çünkü burada tek muktedir olan o değildi.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Arkadaşlar, Orhan Bey'in sözünü kesmeyin, Orhan Bey doğru söylüyor. Sisi'ye meydan okudu, Sisi'nin karşısında aslan gibi duruyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Burada Amerika'yla, burada Fransa'yla, burada Rusya'yla, burada Avrupa'nın güçlü ülkeleriyle mücadele etti Ağbaba.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Suudi Prensinin karşısında aslan gibi duruyor; önce "katil" dedi, sonra havaalanında davul zurnayla karşıladı.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ağbaba, kardeşim, bak, Hükûmete muhalif olmak başka bir şey.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Ağbaba, lütfen.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz Hükûmetinize muhalifsiniz, muhalif de kalmalısınız.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Herzog'la el sıkıştı. Bravo! Kutluyoruz! İstikrarlı dış politika.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hükûmetinize, Tayyip Erdoğan'a, Cumhur İttifakı'na muhalif de kalmanızı anlıyoruz ama ona muhalefet edeceğiz diye ordunuza düşmanca konuşuyorsunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sisi ne oldu, Sisi?

CAVİT ARI (Antalya) - Orduya düşman olan sizsiniz ya.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Orduyu sizden korumaya çalışıyoruz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ona muhalefet edeceğiz diye orduya "Kimyasal silah kullandı." diyen Fincancıların arkasında duruyorsunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - İşine bak, işine!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ona muhalefet edeceğiz diye "Ordu, çukur eylemlerinde geldi, kimyasal silah kullandı, komşusu olan Kürtleri katletti." diye ordusuna hakaret eden, haince cümleler kullananların arkasında durup onları cesaretlendiriyorsunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen kimin arkasında duruyorsun? Fesli, fesli... "Keşke Yunan kazansaydı." diyenin yanında duruyorsun.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Yahu, ne durumda olduğunuzun farkında olun. Sayın Ağbaba, bak ben seni milletini memleketini seven bir insan olarak bilirim ama kurduğunuz cümleler hep milletinize memleketinize düşmanlık eden adamların yüreğini soğutuyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Tabii, tabii! Bir cümlemi söylesene.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Allah'ınızı severseniz bırakın bu işleri

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Sayın Başkanım, biz bu konuşmayı daha önce dinledik, 3'üncü tekrar.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Arkadaşlar, şimdi, bakın, Anadolu ve Mezopotamya'nın çok kültürlü yapısı yok sayıldı. Tekçi yaklaşımla, tek mezhepçi yaklaşımla siyaset yapıldı. Kardeşim, bizim tek cümle kurduğumuz şey şurasıdır, deriz ki: "Bölmeyin devleti, milleti." "Tek devlet" deriz, "tek bayrak" deriz, "tek devlet, tek millet" deriz. Bizim "tek" ifadesini kullandığımız, ürettiğimiz tek kavramsallaştırma ve yaptığımız çatı budur. Onun dışında, Alevisi'ni Sünni'sini, eteği kısa olanını uzun olanını, burnu hızmalı olanını, kulağı küpeli küpesiz olanı... Ya, biz kimseyi ayırmamışız ya!

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Hiçbir zaman ayrılmadı ya! Cumhuriyet kurulduğundan beri ayrılmadı.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Biz bu ülkenin her yerine, her kesimine, her ferdine hizmet götürmeye ve bu ülkede herkesin bu devleti kendi devleti olarak görmesine, sığınacağı devleti olarak görmesine, kendisine sahip çıkacak devleti olarak görmesine, ordusuna da okuluna da hastanesine de üniversitesine de giderken ne yaşam tarzından ne etnik kökeninden ne mezhebinden hiçbir ayrım görmeden gidebilmesine hizmet etmiş bir siyasetiz biz ya!

HÜSEYİN OLAN (Bitlis) - En fazla ötekileştiren sizdiniz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz bölücü cümleler kurup bizi bölücü olmakla suçluyorsunuz, çok büyük ayıp ediyorsunuz.

Bir de külhanbeyli gibi durmadan diyormuşuz ki: "Bir gece ansızın gelebiliriz." Biz o ifadeyi kime kullanıyoruz? Sınırımızın ötesinden buraya havan topları atanlara, Kilis'te, Reyhanlı'da insanlarımızın canına kastedenlere kullanıyoruz.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Suriye'den her gece geliyor, siz bir gece ansızın.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Biz, bölgede sınırlarda ameliyat yapmak isteyenlere bunu kullanıyoruz. Biz, Irak'ın haritalarını bölmeye çalışanlara, Suriye'de örgütler üzerinden devletçikler kurmaya çalışanlara, biz DEAŞ olup devlet kurmaya çalışanlara, YPG-DSG olup orada "Devlet kuracağız." demek isteyenlere, bu ülkeye düşmanlık edenlere diyoruz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Kiminle iş birliği yapıyorsunuz?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ve bunu külhanbeylilik olsun diye demiyoruz, bunu onları uyarmak için diyoruz, yapmayın diye söylüyoruz, bak, yaparsanız biz de üstünüze gelmek zorunda kalırız diye söylüyoruz, uslu dursunlar diye söylüyoruz. "Yapmayın, bir gece ansızın gelebiliriz." diyoruz.

HÜSEYİN OLAN (Bitlis) - Siz demediniz mi "Sınırın ötesinden bomba atarız." Şimdi de inkâr ediyorsunuz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ve yaptıkları zaman da bir daha uyarıyoruz: "Bak, bir gece ansızın gelebiliriz." diyoruz. Amerika oradan "Yapamazsın, yaparsan sana savaş açarım." diyor. Avrupa Birliği "Yaparsan ambargo uygularım." diyor, "Bir gece ansızın gelebiliriz." diyoruz. Onların cümlelerine kanıp devam edenlere de diyoruz ki "Kardeşim, biz gücümüzü kullanmaya muktedir bir devletiz." diyoruz. Ve evet, bir gece ansızın gidiyoruz. Fırat Kalkanı oluyoruz, Barış Pınarı oluyoruz, gidiyoruz. Ya, niye rahatsızlık duyuyorsunuz bundan?

VELİ AĞBABA (Malatya) - 33 askerimizi şehit edenlere karşı ne yaptın? Gittin kapısında durdun.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz kime hizmet etmek için konuşuyorsunuz burada?

VELİ AĞBABA (Malatya) - 33 askerimizi şehit edenlere karşı ne yaptın? Söylesene.

CAVİT ARI (Antalya) - Kapısında esas duruşta bekledi.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bırakın bu işleri. Kardeşim, Hükûmete düşmanlık edeceğiz diye devletinize düşmanlık etmekten vazgeçin.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hadi oradan! Böyle bir şey olur mu ya?

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Ağbaba...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hükûmeti kötüleyeceğiz diye Kara Kuvvetlerinizi, Hava Kuvvetlerinizi, Deniz Kuvvetlerinizi, ordunuzu kötülemekten vazgeçin ya! Bir duracağınız yeri bilin, bir nerede duracağınızı bilin ya!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bir gün Mursi'nin, bir gün Sisi'nin karşısında hazır olda durmuyoruz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Böyle abuk subuk işler yapmayın arkadaşlar. Şimdi...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Esat'la görüşmek için kedi gibi yalvarmıyoruz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Barışmayı bilmeyen kavgaya girmemeli, Türkiye barışmayı biliyor. Bizi böyle yumuşak bir üslupla DEAŞ ve El-Kaide artıklarıyla birlikte hareket etmekle itham ettiler. Bu bölgede DEAŞ'la da El Kaide'yle de...

VELİ AĞBABA (Malatya) - El Nusra'yla da.

ORHAN YEGİN (Ankara) - ...onun artıklarıyla da DSG'siyle de bilmem nesiyle de her türlü kirli, münafık yapılarıyla da mücadele etmiş bir ülke varsa o da Türkiye'dir; mücadele etmiş bir asker varsa o da Türkiye'nin askeridir, Türk askeridir. Kimse bize yumuşak cümlelerin altında "DEAŞ'la iş birliği yapın." demesin arkadaşlar.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Sizin değil ama hepimizin o asker.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, arkadaşlar, bakın geldiğim noktanın özetini şöyle yapayım...

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Asker yakanlar...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bak şöyle özetleyeyim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Askerimizi yakanlar, o "ordumuz" dediğiniz ordunun mensuplarını yakanlar Hatay'da kendilerine kümes kurmadılar mı?

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Orhan Bey, bir dakika söz veriyorum, tamamlayın.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz sadece bizimle uğraşıyorsunuz, bizse her şeyle uğraşıyoruz, her şeyle. Siz, her şeyi bize saldırmak için bir malzemeye dönüştürüyorsunuz bizse sizin de olan bizim de olan, hepimizin olanı korumaya, muhafaza etmeye ve geliştirmeye, sizin bozmaktan çekinmediğiniz huzurumuzu, ortak olan neyimiz varsa hepsini; demokrasimizi, kardeşliğimizi, bayrağımızı, sınırlarımızı korumaya, bölünmez bütünlüğümüzü tahkim etmeye çalışıyoruz. Siz, Tayyip Erdoğan'a, AK PARTİ'ye, Cumhur İttifakı'na saldırmak için sınırlarımıza da okullarımıza da sınır ötesi operasyonlarımıza da TCG ANADOLU'muza da uluslararası hukuktan dolayı kaynaklanan haklarımıza da Mavi Vatanımıza da millî menfaatlerimiz için elimizi uzattığımıza da bizimle yakınlaşana da herkese, her şeye karşı duruyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, çok bölündü sözüm, bir dakika vermenizi rica ediyorum.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen, Orhan Bey, bitirin çünkü usul böyle.

ORHAN YEGİN (Ankara) - İHA...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Salla bakalım, salla bol keseden Orhan Yegin, salla bakalım, buldun boş meydanı salla.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, çok kısa...

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bir selam.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Selamlama.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen hemen selamlayın, devam etmeyin.

ORHAN YEGİN (Ankara) - İHA'larımıza da, tankımıza da her şeye, herkese saldırıyorsunuz.

CAVİT ARI (Antalya) - Tank palet ne oldu, tank palet?

ORHAN YEGİN (Ankara) - "Gelince dokunacağız." diyordunuz. Bak, millet nasip etmedi, siz gelemediniz, aynı yerde, aynı sayılarla oturuyorsunuz. Yapmayın bunu! Bu siyasetten vazgeçin arkadaşlar.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Haddini bil, haddini! Son seçimin 1'inci partisiyiz biz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, geçen gün demiştim ki Ağbaba...

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Orhan Bey, selamlayalım.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bitiriyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Haddini bil! Son seçimin 1'inci partisiyiz biz .

ORHAN YEGİN (Ankara) - ...bildiğiniz doğru değil, niyetiniz hoş değil, üslubunuz nezih değil, hükmünüz de adil değil. Bu bilgi, niyet, üslup ve hükümle kimlerin ekmeğine yağ sürüyorsunuz farkında değilsiniz demiştim ve eklemiştim, nasuh bir kalple tövbe ederseniz umulur ki Allah da millet de affeder. Bugün değiştiriyorum, diyorum ki tövbe etmeniz yetmez, nasuh bir kalple tövbe edip tövbenize sadık kalabilirseniz umulur ki Allah da millet de sizleri affeder.

Hadi selametle.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Allah bilir, Allah adına ahkâm kesme, Allah bilir kimi affedeceğini.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Biraz sen tövbe et. Bak, haddini Türkiye'nin 1'nci partisinin vekiline fazla sallatmam sana.

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Sayın Başkan, sataşma var.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Ağbaba, şimdi, sözcünüz zaten söz alacak.

Heval Bey, usul gereği biliyorsunuz, Sayın Saruhan Bey geldiğinde söz hakkınızı veririz.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Rahmi Aşkın Türeli, buyurun.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Ahmet Türk'ü överek Öcalan'ı çağırarak kime destek veriyorsunuz?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, Sayın Türkeş sen yapma.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Ama öyle.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bir de sen çıkma.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bak, haftaya o parmak salladığın grubu hatırlatırım sana.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen, arkadaşlar, lütfen.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Adil olacaksın, Allah adaletten yana, adil olacaksın.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Size de muhterem babanıza da saygım...

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Mecbur, mecbur... Kimse Öcalan'ı çağıramaz.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Türeli'ye söz veriyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, Sayın Yegin çok sataşmada bulundu, sallıyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, ne sataşması? Neyi yalan söyledim?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sanki Sisi'nin karşısında selam duran kendi partisi değil.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Türeli söz alacak, o hepsini cevaplar.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sanki veliaht prens "katil" deyip kapısında karşılayan kendisi değil.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Ağbaba, Sayın Türeli...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sanki Esat'ın kapısında yatan kendisi değil.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kardeşim, uluslararası ilişkilerde ebedi düşmanlık da olmaz, ebedi dostluk da olmaz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - 33 askerimizi öldüren Rusların karşısında selam duran kendisi değil sanki.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Uluslararası ilişkilerde ebedi düşmanlık da olmaz, ebedi dostluk da olmaz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hadi canım, hadi!

CAVİT ARI (Antalya) - Siz yapınca dostluk, düşmanlık öyle mi!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Menfaatler vardır, karşılıklı çıkarlar vardır, anladın mı?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hangi çıkarın var? Mursi, Mursi, Mursi!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Biz on üç yıl "Gandi Kemal, Gandi Kemal" dediğimiz adamın üstüne bütün olumsuzlukları yıkıp "Hadi Kemal, hadi Kemal" demedik.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Senin Davutoğlu'na "Hocam, hocam" deyip alkışlamaktan ellerin şişti. Davutoğlu'na "hocam, hocam" deyip peşinde koşuyordunuz.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Türeli, sürenizi yeniden başlatıyorum.

Sayın Ağbaba, Sayın Orhan Yegin Bey...

Sayın Yegin, Sayın Ağbaba, lütfen.

Sayın Türeli, tekrar başlatıyorum.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Siz Fetullah Gülen'i terörist yaptınız.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Evet.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - E, tamam ama alkışladınız.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Terörist oldu, biz de terörist muamelesi yaptık.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Bütün her yere atadınız, orduyu teslim ettiniz, sonra da "terörist" diye ilan ettiniz, adil olacaksınız.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hanımefendi..

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bak, yakında yine görüşmelere başlıyorsunuz Öcalan'la akıllı ol.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Arkadaşlar, karşılıklı konuşmayı bırakalım lütfen.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Öcalan'la yine masayı kurdunuz,

masayı kurdunuz Öcalan'la, haydi bakalım.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Ağbaba... Sayın Ağbaba, sözcünüz cevap verir.

Buyurun Sayın Türeli.

(AK PARTİ ve CHP, İYİ Parti milletvekilleri arasında karşılıklı laf atmalar)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Orhan Bey, kaç seferdir söz veriyorum. Başlatıyorum. Lütfen...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Başkanım, Ağbaba sataşıp duruyor, rahat durmuyor ki...