Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2731) münasebetiyle |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 04 .12.2024 |
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Teşekkürler Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, yine, bütçe görüşmelerinin hemen ardından sıkıştırılmış bir takvimle üzerinde yeteri kadar çalışma yapılmamış Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Düzenleme Yapılmasına Dair Teklif'le karşı karşıyayız.
Her ne kadar bu düzenlemelerin bir kısmı Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereği Anayasa Mahkemesi kararlarına uyum için gerekli olsa da bu düzenlemelerin alelacele yapılmasını doğru bulmadığımızı bir kez daha ifade etmek isterim.
Değerli arkadaşlar, 2017'de referandum sonucunda dünyada eşi olmayan bir rejime geçtik, tek adam rejimi. Pratikte tek adam rejimini sağlayan en önemli araçlardan biri bir gecede çıkarılan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname. Pek çok ayrıntı içeren değişiklikler bu KHK'de yer aldı. Tek adam rejimine geçiş için o dönemde Hükûmetin son gününde çıkardığı 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yeniden düzenlenebilsin diye birçok kanunun yüzlerce maddesi yürürlükten kaldırılmıştı. Biliyorsunuz, Anayasa'daki kanunlarla düzenlenmiş bir alanda CBK'yle düzenleme yapılmasına yönelik engeli, Anayasa’nın çizdiği sınırları aşmak için çıkarılan 703 sayılı KHK'yle Cumhurbaşkanına bütün alanlarda kimseye hesap vermeden düzenleme yapma yolu açılmış ve rejimin otoriterleşmesinin ilk adımı atılmış oldu.
Anayasa Mahkemesi bugüne kadar partimizin yaptığı başvuru üzerine hem 703 sayılı KHK'nin hem de bu KHK'yle açılan alanlara yönelik olarak CBK'yle yapılan düzenlemelerin birçoğunu iptal etti. Şimdi, Komisyona burada olduğu gibi, her yasa teklifinde bu iptal edilen maddelerle ilgili kanuna yeni maddeler eklemek üzerine teklifler getiriyorsunuz. Bunlar yeteri kadar tartışılmıyor. Bu teklifte yine Anayasa'ya aykırı düzenlemeler var. Bunlar yine muhtemel Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilecek. Bu nedenle bu çalışmanın sağlıksız bir çalışma olduğunu da söylemek istiyorum.
Teklifin geneline baktığımızda, teklifin 8'inci maddesiyle Devlet Denetleme Kurulunun CBK'yle düzenlendiği için Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen vakıf, kooperatif ve birliklerle, bunların iştiraklerine ilişkin yetkisine kanunla düzenleme getiriliyor. Teklifle getirilen yeni düzenleme tümüyle, özellikle de vakıflar, kooperatifler ve birliklerin her türlü ortaklık ve iştiraklerini de DDK denetimine alması açısından Anayasa'ya aykırıdır. Bu düzenlemeyle anayasal denetim birimi olarak tanımlanmış ve görevleri anayasal olarak idari soruşturma, inceleme, araştırma ve denetleme şeklinde saptanmış olan Devlet Denetleme Kuruluna kaynağını Anayasa'dan almayan yeni görev ve yetki alanı tanınmaktadır.
Yine, teklifin 10'uncu maddesi, DDK denetçilerinin görevden uzaklaştırmaya ilişkin yetkilerini düzenlemektedir. Maddeyle getirilen yeni düzenleme de Anayasa'ya aykırılık teşkil etmektedir. DDK'nin ilgili kurul üyesi ile denetçisine, özel hukuk tüzel kişilikleri olan ve örgütlenme özgürlüğü ve hak arama hürriyeti kapsamında korunan haklara aykırı bir biçimde görevden uzaklaştırma yetkisi düzenlenmektedir. Doğrudan örgütlenme özgürlüğünü, hak arama hürriyetini zedeleyen bu düzenleme, aynı zamanda 87 sayılı ILO Sözleşmesi'ne de açıkça aykırıdır.
Diğer yandan, memurlar ve kamu görevlileri açısından bu düzenleme Anayasa 129'a açıkça aykırılık taşımaktadır. DDK denetçilerine doğrudan görevden uzaklaşma yetkisi verilmesi ita amirinin yetkisine müdahale niteliğindedir. Aynı şekilde hâkimler ve savcılar da bu alana dâhil olduğundan hâkim ve savcı güvenliğini de tehdit edecek düzenlemedir. Özel olarak değerlendirildiğinde de büyükşehir belediyeleri ve belediyeler açısından da kötüye kullanılmaya müsait bir durum yaratmaktadır. Bu ve benzeri düzenlemeler yüzünden 2018'den 2024'e kadar tüm altı yıl, Türkiye, Anayasa'ya aykırı şekilde KHK'lerle yönetilen bir ülke hâline geldi.
Yine, değerli arkadaşlar, teklifin 2'nci maddesi, yabancı ülkelerin resmî kurumları veya uluslararası kuruluşlarda kurumların muvafakatıyla görev alacak memurlara aylıksız izin verilmesinde izin verilebilecek kurumlar arasına Cumhurbaşkanınca belirlenecek uluslararası kuruluşlar da ekleniyor. Bu kuruluşlar hangileridir? Burada böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyuluyorsa bu kuruluşlar bellidir. Bu, niye Cumhurbaşkanının inisiyatifine bırakılıyor? Bu kuruluşların teklife yazılması gerekir. Bu kanun teklifinin birçok maddesinde olduğu gibi her yasal düzenlemede Cumhurbaşkanı Meclisin yasama yetkisine ortak olmuş durumda. Kanunlarla düzenlenmesi gereken pek çok konuda Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir. Zaten aşırı yetkilerle donatılmış bir tek adam rejimiyle yönetilirken bu yaklaşımı da doğru bulmadığımızı ifade etmek isterim.
Teklifin 9'uncu maddesinde, yine DDK denetçilerinin görev ve yetkileri düzenleniyor. Burada DDK denetçilerine denetim görevi kapsamındaki kurum ve kuruluşların teftiş, denetim ve bu maksatla kurulmuş birimlerinin görev ve yetki sorumlulukları tanınmıştır. DDK özü itibarıyla Cumhurbaşkanı adına inceleme, denetleme ve soruşturma yapmaktadır ve bu da diğer kanunlarla verilen özel yetkilerle çelişebilecektir. Bu nedenle bazı kamu kurum ve kuruluşları açısından istisna düzenlemeler yapılması zorunluluğu bulunmaktadır.
Yine teklifin 3'üncü maddesiyle, görevden alınan veya görev süreleri sona eren üst kademe kamu yöneticileri ile diğer bazı kamu görevlerinden, memurluklarından ayrılanlara yeniden memurluğa dönme hakkı verilmektedir. Bu maddenin gerekçesinden, özel sektöre geçmek isteyenlerin ancak memurluğa geri dönme hakkı verilirse buna cesaret edebilecekleri gibi bir anlam çıkarılmaktadır. Bu madde kapsamında kimlerin memurluğa geri dönmelerinin öngörüldüğü noktasında bir açıklama gerekmektedir. Bu düzenleme verilmiş sözlerle ilgili midir; burada da şeffaflık bekliyoruz.
Değerli arkadaşlar, teklifin 23'üncü maddesiyle, Anayasa Mahkemesinin kanunla düzenlenmesi gerektiği için iptal ettiği Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde geçen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının görev ve yetkileri kendi 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamesi'ne ekleniyor. Ancak AYM'ye iptal başvurusunda sunduğumuz "Kamunun denetim yetkisini üçüncü kişilerle paylaşmaması" "Bütçe hakkına aykırı usul ve esasların idareye tanınmaması" gibi ibareler bu düzenlemede yine yer alıyor. Bakanlığın görev, yetkilerinin kendi KHK'sinde düzenlenecek olması önemlidir. Ancak Bakanlığın hazırlayacağı mevzuatın uygulaması, izleme ve vereceği destek, teşviklerin uygulaması, denetlenmesi yetkisini üçüncü kişilere de yaptırabileceğine, destek konusunda usul ve esasları kendisinin belirleyeceğine dair ibareler sorunludur.
24'üncü madde, yine Anayasa Mahkemesinin iptali sonrası bir düzenleme getiriyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının mevcut döner sermaye işletmesi mevzuatı iptal edilen Cumhurbaşkanlığı kararnamesi sonrasında kanun yoluyla düzenleniyor. Buna göre 500 milyon liralık Bakanlık döner sermayesini Cumhurbaşkanı 5 katına kadar artırabilecek. Düzenlemeyle, uygulamadaki gibi döner sermaye gelirleri arasına bağış ve yardımlar da alınıyor. "Bağış ve yardımlar tahsis edilen sermaye miktarıyla sınırlı olmaksızın sermayeye eklenecek." deniyor. Bakanlığa afetler nedeniyle zarar gören sanayi alanlarının inşası için de döner sermayeden de gelir aktarılabilecek. Döner sermaye işletmesi ödeneği yetmeyen ya da geç gelen Bakanlığın sıcak para kaynağı olarak çalıştırılmaktadır, bu madde de üzerinde çalışılması gereken bir maddedir. Sayıştay raporuna da bakıldığında Bakanlığın temel giderlerini bile döner sermaye işletmesine ödettiği görülüyor. Bu nedenle döner sermayeden genel bütçeye aktarılacak gelirlerin düşürüldüğü Sayıştay tarafından tespit edilmiştir. Bu düzenleme yapılırken bunlar göz önüne alınmalı, üzerinde çalışılmalı diyoruz.
Son olarak, yine birçok farklı konuda düzenlemenin yapıldığı bir teklifle karşı karşıyayız. Bu konular üzerinde daha fazla çalışılması sağlıklı yasa yapma açısından önemlidir diyorum.
Değerli arkadaşlar, madem memurlarla ilgili düzenleme yapıyoruz. Özellikle Meclis çatısı altında danışmanlık yapan sözleşmeli personelin özlük haklarının düzenlenmesi, iş sonu tazminatlarının yerine getirilmesi bir zorunluluktur. Yine kurumlardan ücretsiz izinle gelen, yıllarca TBMM'de hizmet veren ve kurumuyla hiç bağı kalmayan çalışan personelin Meclisten aldıkları maaşlar emekliliklerine yansıtılmalıdır diyoruz.
Yine, Sosyal Güvenlik denetmenlerinin özlük haklarının 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 24'üncü maddesi doğrultusunda müfettiş, denetmen, denetçi, kontrolörle eşit hâle getirilerek yapılacak özlük hakları düzenlemelerine dâhil edilmesi gerektiğini iletiyor, saygılar sunuyorum.