| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Millî Savunma Bakanlığı ile Savunma Sanayii Müsteşarlığı bütçe kesin hesap ve Sayıştay raporları münasebetiyle |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 13 .11.2014 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan, değerli askerî ve sivil bürokrasi ve değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Millî Savunma Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz.
Sayın Bakan, normal bir dönemde olsak bu bütçe görüşmesinde Millî Savunma Bakanlığının 2015 hedeflerini, projelerini tartışmak doğru olurdu tabii ki. Normal bir dönemde olsaydık oturup, Millî Savunma Bakanlığının hedefleri nelerdir, ne tür alımlar yapıyor, nasıl projeleri var bunları tartışmak isterdim, çok da zevkli olurdu. Bunların rantabl olup olmadığı, uygun olup olmadığı, ödeneklerinin yeterli olup olmadığını tartışırdık, çok da güzel olurdu hakikaten. Ya da mesela Almanya'yla yaşadığınız denizaltı krizini tartışmak isterdim, orada yaşadığımız sıkıntıları ya da son aylarda ayrılan 69-70'e yakın pilotumuzu, hava subayımızı tartışmak, konuşmak isterdim. Ya da bakın, Sayıştay tarafından 2013'le ilgili olarak düzenlenen Savunma Sanayii Müsteşarlığı Denetim Raporu'nda 3+3 yani 3'ü denetim raporunun görüşünü etkileyen, 3'ü de etkilemeyen 6 tane toplam bulgu var, bunları tartışmak isterdim ya da Bakanlığınızla ilgili 2 tane bulgu var Sayıştay tarafından tespit edilen; bunları tartışmak isterdim. Çok güzel olurdu. Savunma ve güvenlik harcamalarının neler olduğunu, millî gelirimizin ne kadarına tekabül ettiğini, diğer ülkelerle kıyaslayarak ortaya koymak isterdim, çok iyi olurdu ama normal bir dönemde değiliz maalesef. Maalesef, Millî Savunma Bakanlığı ya da Türk Silahlı Kuvvetlerinin değiştirilmesi, dönüştürülmesi, ne olduğunun tam anlaşılamadığı bir geçiş dönemindeyiz.
Bakın, iktidara mensup arkadaşımız da konuştu, bizler de konuşuyoruz. Senelerden beri burada bunları tartışıyoruz -sizinle bu üçüncü dönemdir- ben hâlâ Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili nasıl bir projeniz olduğunu, nasıl bir reform düşündüğünüzü anlamadım. Reform lafları söyleniyor ama Hükûmetinizin bu konuyla ilgili net olarak düşüncesi nedir bir türlü anlayamadık. Fakat çok olumsuz gelişmeler var bütün bunların yanı sıra, çok olumsuz gelişmeler var. İşte, en son, bugün Jandarma bütçesini konuşmuyoruz ama Jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlanması, sivil bir kurum hâline getirilmesi, Jandarmadan başlayarak da Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeniden dizayn edilmesi gibi bir sonuç ortaya çıkıyor, bunlar yapılırken de böyle biraz kapalı kapılar ardında yapılıyor, bazı numaralarla yapılıyor ve bildiğim kadarıyla Jandarma Genel Komutanlığıyla ilgili olarak daha önce mayısta yapılan, sonradan da geçenlerde ekim ayında tekrar Bakanlar Kurulu gündemine gelen tasarı sanki Genelkurmay Başkanlığıyla görüşülmüş, Jandarma Genel Komutanlığının da görüşü alınmış, ikisi arasında bir uyum varmış gibi önce birisine sonra da diğerine "Evet, görüşlerini aldık biz, mutabakat içerisindeyiz, uzlaştık." diye sunuluyor, ondan sonra da Meclise getirilmeye çalışılıyor. Buralardan yola çıkarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin dizayn edilmesi mümkün değil. Reform ihtiyacı var mı? Türk Silahlı Kuvvetlerinin reform ihtiyacı var ama sizin yapmak istediğiniz bizim anladığımız kadarıyla bir reform değil, sizin yapmak istediğiniz tamamen Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek, bir iktidar, bir siyasi kurum hâline getirmek, iktidarın bir kurumu hâline getirmek tıpkı YÖK gibi ya da diğer kurumlar gibi tümüyle iktidarın yakın gördüğü kişilerle doldurmak gibi, üst düzeyini özellikle kendi seçtiği kişilerle, atadığı kişilerle doldurmak gibi. Yani böyle bir niyet olabilir mi? Sizin şahsen de böyle bir niyet taşıdığınızı düşünmüyorum ama bu yapılan eylemler, tasarruflar bunu getiriyor, bunu gösteriyor.
Bakın, şimdi, bana diyeceksiniz ki: "Sen ana muhalefet milletvekilisin, ana muhalefet partisine mensupsun onun için böyle düşünüyorsun." Ama bakın, Avrupa Birliği İlerleme Raporu da benzeri şeyleri söylüyor. Genelkurmay Başkanlığı... Mesela çok önemli bir konu: Çözüm süreci. Genelkurmay Başkanlığı diyebiliyor ki: "Biz çözüm sürecinde haritayı bilmiyoruz." Yani Genelkurmay Başkanlığı gibi önemli bir kurum harita bilmezse, çözüm sürecinin ne olduğunu bilmezse, safhalarını bilmezse bu nasıl gerçekleştirilebilir peki? Halkın bilmediği, Genelkurmay Başkanlığının bilmediği bir çözüm sürecini gerçekleştirmek toplumların, karşıt görüşlerin frekanslarını tutturmak mümkün müdür? Daha sonra bir infial olacağı, sıkıntı olacağı çok açıktır. Bakın, diyor ki AB İlerleme Raporu'nda: "Genelkurmay Başkanlığı, çözüm sürecine ilişkin bir durum haricinde, sorumluluk alanı dışındaki siyasi konularda görüş beyan etmekten kaçınmıştır. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları hakkında görevleriyle ilgili suçlardan dolayı kovuşturma yürütülmesine Başbakan ve İçişleri Bakanı tarafından yetki verilmesini zorunlu kılan Askerlik Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun şubat ayında kabul edilmiştir." Ama hiçbir şekilde tatmin edici olmadı, epey sıkıntıları var ve bugün askerler de MİT mensupları gibi, MİT Kanunu'nda olduğu gibi bir yasal güvence istiyorlar, o noktaya gelindi. Bütün asker aynı talep içerisinde.
Bakın, bugün, 2013'ün kesin hesabını konuşuyoruz, 2015'in de bütçesini konuşuyoruz. "Emniyet, savunma ve istihbarat örgütleriyle ilgili Sayıştay mali denetim raporlarına erişim sınırlı kalmıştır." diyor. "Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Teşkilata, Başbakanın ve Milli Savunma Bakanının onayıyla bütçe dışı olan Savunma Sanayi Destekleme Fonu'ndan yararlanma olanağı sağlanarak, güvenlik sektöründeki mali şeffaflık daha da kısıtlanmıştır."
Geçen yıl tartışmıştık, siz 1,8; 1,7'lerde olduğunu söylemiştiniz savunma harcamalarının millî gelire oranının, SIPRI esasına göre de 2,3 olduğunu söylemiştim ben. Öyle, gerçekten de öyle.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Aradaki fark belki şundan oluyor... Özür diliyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bazı hesaplamalarında asker emeklilerine ödenen ücret dahi buna ekleniliyor. Bir husus daha var.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama bu uluslararası bir koddur tabii.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - İşte, yani hesaplama şeyi. Dolayısıyla, biz asker emeklilerine olanı katmıyoruz ancak o katıyor.
Bir başka husus, Jandarmanın bu, Silahlı Kuvvetler bünyesinde kullanılan bölümünün bir kısmı da ekleniyor. Dolayısıyla, o rakam, hatırlıyorsun, ben o zaman şunu... O rakam da doğru, bu rakam da doğru. O zaman Mehmet Bey sormuştu: "Nasıl olur ikisi de doğru?" diye. İşte, genel hesaplamanızı böyle yaparsanız bizim verdiğimiz rakamlar da doğru, 1,74; 1,8 gibi bir rakam. Biz emekli olan askerî personelimize ödediğimizi savunma harcamasının bir bütün olarak görmüyoruz ancak SIPRI diyor ki: "Bunların emekliliği de bu savunmadan kaynaklanıyor." Böyle bir hesaplama farklılığı var. Dolayısıyla, her iki rakam da doğrudur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Sayın Kuşoğlu, buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şöyle, tabii, hesaplama doğru olabilir ama bu konularla ilgili uluslararası yöntemler vardır, SIPRI yöntemi de bunlardan biri, bütün uluslararası karşılaştırmalarda o kullanılır. Bakın, bu konuda da, güvenlik harcamaları konusunda da çok ayrıntılı çalışmalar yapmışlardır bunlar. Dediğiniz gibi, emekli askerlerin harcamalarını da dâhil ederler, bütün dünyada öyledir, öyle olması da gerekir. Yani onlar emekli olduktan sonraki harcamalar tabii ki köken asker olduğu için bu sınıfa dâhil edilecektir, güvenlik harcaması olarak görülecektir, anormallik yok ve bütün dünya için de geçerlidir.
Yine, Avrupa Birliği İlerleme Raporu'ndan devam edeyim, benim görüşlerimle paralel görüşler öne sürüyor: "Nisan ayında, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Ergenekon davasına ilişkin gerekçeli kararını açıklamıştır. Bununla birlikte, müebbet hapse mahkûm edilen eski Genelkurmay Başkanı, hukuksuz şekilde özgürlüğünden mahrum bırakıldığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin verdiği karar doğrultusunda Mart ayında serbest bırakılmıştır. Mahkeme kararı sonucunda, Ergenekon davası kapsamında mahkûm olan 52 kişi serbest kalmıştır." Şimdi, bütün bunlar sizin döneminizde yapılan, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yapılan hukuksuz, ne olduğu belli olmayan uygulamalar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bugün siz de bunları eleştiriyorsunuz ama dün sahip çıkmıştınız. Bütün bunlardan sonra nasıl bir Türk Silahlı Kuvvetleri oluşacak diye bekliyorsunuz yani reform düşünceniz nedir? Biraz önce arkadaşlarımız söyledi yani bu çok kalıp bir düşünce, Genelkurmay Başkanlığı Millî Savunma Bakanlığına bağlansın ama bu yetmiyor, ondan sonra ne olacak? Nedir ayrıntılı olarak düşünceniz? Yani hedef, "Evet, askeri kontrol altına alalım, bizim adamlarımızı getirelim oraya, asker tümüyle bizim kontrolümüzde olsun." Böyle bir hedef olamaz. Türk Silahları Kuvvetleri için özellikle böyle bir hedef söz konusu olamaz, olmamalıdır. Burada hiç kimsenin vicdanının, aklının, mantığının böyle bir hedefi kabul edebileceğini düşünemiyorum ama uygulamaya bakarsanız böyle gelişiyor bütün olaylar. En son, jandarmayla ilgili olarak hazırlanan tasarı da "Bir yerden başlamak gerekir." mantığıyla böyle bir başlangıçtır maalesef.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Arka bahçe.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Birçok konu var aslında değinmek istediğim. NATO'yla ilgili konular var. Bu ara NATO'dan Türkiye'nin çıkarılması bile tartışılır hâle geldi. NATO konusunu gündeme getirmek isterdim, siz sonuç bölümündeki konuşmanızda belirtebilirseniz memnun olurum.
Her sene gündeme getiriyoruz, astsubayların sorunlarıyla ilgili konular. Bu konuları da gündeme getirebilirseniz memnun olurum. Bu reform çalışmaları içerisinde astsubayların durumu nedir ne düşünüyorsunuz o konuda?
Yine bu, Afyonkarahisar'daki patlama. Geçen yıl da gündeme getirmiştim o 25 askerimizin şehit olduğu konu. Onun ne olduğu belli olmadı, hâlen belli değil, dava bir şekilde kapatılmaya çalışılıyor. Son durumla ilgili bilgi verebilirseniz o konuda da memnun olurum Sayın Bakanım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, bir dakika verebilirseniz bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.
Yine demin söylemeyi unuttum, Türk Silahlı Kuvvetlerine, Genelkurmay Başkanlığına biraz önce söylediğim mantalite doğrultusunda, mantık doğrultusunda "İçinizdeki paralel unsurları temizleyin, şunları atın." diye bir baskı yapıldığını medyadan öğreniyoruz. Bu tür konular tabii, çok sakıncalı. Bunlarla ilgili olarak sizin arada olan hem sivil otoriteyle, siyasi otoriteyle hem de askerlerle arayı özellikle bulmayı çalışması gereken uzlaştırmacı bir tavır içerisinde bu konuları halletmeniz lazım. Bu kimin olduğu belli olmayan, işte "bize muhalif" diye ya da "Hükûmete muhalif" diye bilinen herkesi tasfiyeye yönelik eylemler doğru karşılanmamalı, siz de karşılamamalısınız bir Millî Savunma Bakanı olarak. Bu konularda sizin de asker kadar direncinizin olması lazım. Askerin ne olduğunu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ne olduğunu, ne kadar önemli olduğunu birileri bilmeyebilir ama sizin bilmeniz gerekir, biliyorsunuz diye de düşünüyorum ve daha da itina göstermeniz gerekir kanaatindeyim.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.