KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli milletvekilleri, öncelikle şunu ifade etmek isterim. Özellikle, Komisyon üyesi milletvekilleri buranın usulünü, geleneğini biliyorlar fakat şöyle bir durumla karşı karşıya kalıyoruz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yeni gelenler bilmiyorlar.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bakın, arkadaşlar, yeni gelenler de öğreniyor.

Şimdi, bu ikinci döneme, ikinci seneye geldik, geçen sene de bütçeyi yönettik, bu sene de ancak şurada ben bir şeyi anlamakta zorluk çekiyorum: Mesela, bir olay oluyor "Değerli arkadaşlar, tamam, ben bununla alakalı bir tutum belirleyeceğim." diyorum fakat benim bile konuşmama müsaade etmeden karşılıklı bir bağırış çağırış kopuyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Alkış bitince müdahale ediyorsunuz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Şimdi, Sayın Ağbaba, böyle olunca işin içinden çıkamıyoruz. Ben ilk gün yaptığım konuşmada... Geçen sene de bazı bürokrat arkadaşlar cevap vermeye kalktı milletvekillerine, orada da biliyorsunuz tutumumu. "Bürokrat arkadaşlar cevap vermesin, Sayın Bakan gerekli gördüğü yerde verir. Milletvekilleri yasama ve denetim yetkisini şu an kullanıyor ve iki görevi var, yasama ve denetim yetkisi. Denetim yetkisini kullanıyor, soru sorar. Sayın Bakan uygun görür, görmez, cevap verir, vermez, o ondan sonraki konu." dedim sizlere; bu tutumumu biliyorsunuz, buraya kadar böyle geldik. Ancak Komisyon üyesi milletvekiline diyorum ki: "Değerli arkadaşlar, grup sözcünüz var. Bakın, Sayın Türeli orada söz istiyor, veriyorum, diğer arkadaşlar söz istiyor. Buradaki konuşmacıların belirlenmesi..." Bir sistemimiz var burada. Ancak Komisyon üyesi olmayan milletvekillerimiz geldiği zaman, inanın, buradaki sözcüler duruyor, onlar daha çok müdahale ediyor, onlar daha çok bağırıyorlar. Usulü...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Onlar da vekil.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Mutlaka ama üyesi olmadığın bir komisyona giriyorsun. Bunun üyeleri var, bir sözcüsü var, bir sistemi var. Şimdi, onlar bir şey söylemeden oradan müdahale ediyor. Sadece o gün gördüğü olayla buradaki insanlar bu ikinci yıllarında -onlarca kanun geçirdik biz buradan- ikinci bütçeyi yapıyoruz, yaşadıkları, gördükleri pek çok hadise var ve tepki vermiyorlar, sonra olay kontrolden çıkıyor.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, şunu söylemek isterim: Bakın, geçen sene de bütçe yaptık, bu sene de, şimdiye kadar çok fazla bütçe yaptık ama ben ilk defa bir milletvekilinin bir bakana "komisyoncu" diye bir ifade kullandığını gördüm burada. Şimdi, eleştirdiniz "Yapamadınız." dediniz. Nihayetinde siz yürütmenin başındasınız, bir bakanlığı idare ediyorsunuz, ekibiniz arkanızda, genel müdürleriniz arkanızda, onlarca çalışan memurunuz var, taşra teşkilatınız var, o bakanın -biraz empati yapalım değerli arkadaşlar- durumunu düşünelim şimdi. Bunu hangimize söylese kabul eder? Bunu kabul etmez.

Şimdi, gelelim ikinci konuya. Ve ben sayın milletvekiline "Oturur musunuz yerinize?" diyorum. Ayağa kalkıyor. O, bir taraftan da çekim yaptırıyor, kendince bir görüntü yapıyor burada. Değerli arkadaşlar, bunun bir katkısı yok bize. Otursa, ben olaya müdahale edeceğim zaten. "Neye alındınız siz?" "Ne anladınız siz?" "Bana 'terörist' dedi." "Sayın Bakan 'Kandilde el elesiniz.' diye bir eleştiride bulundu." Şimdi, burada bu sıralardan da siz buraya dönüp "Siz FETÖ'yle el eleydiniz." diyorsunuz, bu arkadaşlar size...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Biz doğruları söylüyoruz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, Sayın Ağbaba, siz kendi zaviyenizden...

VELİ AĞBABA (Malatya) - FETÖ'yle, Öcalan'la...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bakın, değerli arkadaşlar, bir müsaade edin bana.

Siz kendi zaviyenizden doğru olduğunu düşünüyorsunuz ama bu arkadaşlarımız da böyle bir şeyi kabul etmiyorlar. Şimdi, siz bunu söyleme hakkını kendinizde görüyorsunuz. Veya değerli arkadaşlar, ben konuşmanızın hiçbirine müdahale etmiyorum. Eleştiri yapıyorsunuz, sert eleştiri yapıyorsunuz ama şuna bir hak verin: Ya, şimdi, "Bakan bizim istediğimiz sınırlar içerisinde konuşmalı." bu da doğru değil.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Öyle bir şey demiyoruz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir müsaade edin, bir müsaade edin değerli arkadaşlar, bir müsaade edin.

CAVİT ARI (Antalya) - Öyle diyen yok. 4'üncü Sayın Bakan geldi. 3 bakanla gayet güzel bir toplantı yapıldı.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, değerli arkadaşlar, bir müsaade edin.

(Gürültüler)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Usta, bir müsaade edin. Değerli arkadaşlar...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkanım, vallahi bu doğru değil bakın.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir saniye, bir saniye... Şimdi, eğer bakın,

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, 4'üncü Sayın Bakan. Gelen 3 bakanla burada hiçbir problem olmadan toplantı tamamlandı, gitti.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, ben bir tamamlayayım. Oylamayı tamamlayayım, toplantıyı...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Osman Bak'a bile tahammül ettik.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Osman Bak hiç sesini çıkartmadı.

Sayın Usta...

ERHAN USTA (Samsun) - Nezaketimizden bekliyoruz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tamam, bitireceğim, oylayacağım ama şunu da... Değerli arkadaşlar, şimdi, nihayetinde Bakan da kendi zaviyesinden olayları değerlendiriyorken bir konuşma alanının olması gerekiyor. Nasıl bütçeyi değerlendiriyorsak, siz sert eleştiri yapıyorsanız o da nihayetinde kendi açısından olayları değerlendirmek durumunda. Ben ne zaman müdahale ederim? Eğer burada az önceki olayda yani ben burada müdahale etmeme rağmen, konuşmama rağmen "Sakin olun, oturun yerinize." dememe rağmen hiçbir şey dinlemiyor. Şimdi, bir kere, İç Tüzük'te böyle bir durumda sayın milletvekilinin Komisyondan çıkması lazım. Ne yapayım, polis gücü mi sokayım buraya? Öyle bir yetkimiz de yok. Sayın milletvekilini dışarıya davet ediyorum, "Çıkar mısınız?" diye. "Ben milletvekiliyim." Doğru ama bir yerde ilgili tüzüğün "Görüşmelerde genel düzen" madde 65... Benim bunu sağlamam gerekiyor. Burada müdahale etmeme rağmen dinlemiyor ve şöyle bir ifade kullandı, ben ifadelere de baktım değerli arkadaşlar, dikkatle dinledim Bakanı "Bunu ispat etmezsen..." diyor, diğer ifadeleri kullanıyor. Ha, dersiniz ki "Çok ağır ifade kullandı." Ha, bunu diyebilirsiniz ama nihayetinde canı yanmış Bakanın. Değerli arkadaşlar, ben vicdan noktasında...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bize Sayın Bakanın "Saygısız" demesini...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bakın, değerli arkadaşlar, vicdan noktasında...

CAVİT ARI (Antalya) - O bölümü bir değerlendirin Sayın Başkan.

(Gürültüler)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Bakan, Sayın Bakan...

Birbirimizi kırmayalım, birbirimizi kırmayalım değerli arkadaşlar.

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanın bize bakarak "Saygısızsınız!" demesini değerlendirir misiniz? Tarafsız olarak orada bir değerlendirme yapın.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, birbirimizi lütfen kırmayalım. Biz, yarın bütçeye yine devam edeceğiz. Salı günü tekrar toplantı yapacağız.

Oylamaya geçiyorum müsaadenizle.