| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 42’nci maddesi gereğince Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında bilgilendirme sunumu münasebetiyle |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 03 .10.2024 |
ORHAN ERDEM (Konya) - Çok Değerli Başkanım, çok değerli, saygıdeğer milletvekillerimiz, Merkez Bankası Başkanı ve çok değerli heyeti, tüm katılımcılar; ben de hepinize saygılar sunuyorum.
Yeni yasama döneminde Plan ve Bütçe Komisyonu olarak ilk toplantımız da hayırlı uğurlu olsun.
Merkez Bankasının kuruluş yıl dönümünü de ayrıca kutluyorum.
Sunum için teşekkür ederim.
İsmail Bey’e teşekkür ediyorum, bahsettiği gibi, değerlendirmelerimizi yaparken Türkiye’yi dünya ülkeleri içinde aynı kategoride görmemek lazım. Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletlere hitap ederken “Sizlerin televizyondan, sosyal medyadan izlediğiniz savaşların, krizlerin ben tam ortasından geliyorum.” demişti, aynen de böyle. Biraz önce tüm konuşmacıların “Yüzde 5-6 faizlerden geldik.” dediği bu oranları yine bu parti o oranlara getirmişti yüksek enflasyondan alarak. 2011’lerde borçlanma faizinin 4,6 olduğunu gördük. Hatırlarsınız, ekonomistler “Yüzde 4’ün altına düştüğünde Türkiye’de bir daha enflasyon konuşulmaz.” diye yazılar yazmaya başlamıştı. Şahlanmaya başlayan ülkede, üçüncü köprünün bahsedildiği, havalimanının bahsedildiği, nükleer enerjiye dönük atılımların yapılacağı bir süreçte ne yazık ki üç beş ağaç için Gezi olayları başladı. Türkiye’de bizim dönemimizin ilk on yılı ve sonraki dönemini ayırmak gerekir. O yüzde 4,6’lara düşen faizlerin 9-10’lara geldiği, şirketlerin yüzde 30-40 değer kaybettiği bir dönem ve arkasından da bu müdahaleler devam etti; 17-25, daha sonra 15 Temmuz, terör her zaman, malum ve bugüne kadar gelinen noktada depremler, pandemi, 11 ilimizi kapsayan deprem… Biz bunları beraber yaşıyoruz. Yani bir iktidar faizleri düşük tutmak, enflasyonu düşürmek istemez mi? Aşkın Bey’in dediği şeylerde… Ben “Her şey iyi yapıldı, şu yapıldı…” demek istemiyorum ama o gün atılan adımlar da piyasayı canlı tutmuştu, dünyada pandemi sonrası ekonomilerin çok daraldığı bir dönemde Türkiye bir yükselişe geçmişti. Evet, mali dengeler bozulmuştu ama her yerde bozulmuştu ve Türkiye’deki bozulmaları coğrafyasıyla farklı görmek lazım. Daha dün eski Konya Milletvekili Özkan Öksüz Almanya’dan geldi, “Çocuğuma ev tuttuk, 2 bin euro.” Bin eurodan 2 bin olmuş. “O bölgedeki evler iki üç yıl önce 200 bin euroymuş, bugün 400 bin euro.” dedi. Her tarafta yaşanan bir… Yani tarihi okuduğumuzda pandemilerin, yaşanan büyük savaşların her zaman ekstra bir enflasyon yarattığını ve yaşanan krizleri tetiklediğini biliyoruz. Türkiye de bunların tam göbeğinde ve en sıkıntılı süreçleri yaşamış, hâlâ da öyledir. İşte, İsrail yanı başımızda ve diğer savaşların hâli malum.
Ben her şeye rağmen şunu diyorum: Bugün bu dalgalanan ateşin, enflasyonda yükselen ateşin artık gerilediğini, sönmeye başladığını görüyoruz. Merkez Bankasına, ekonomi ekibine bu noktada inanıyoruz çünkü kredi risk puanlarındaki düşüş, Türkiye'nin borçlanmalarındaki yurt dışı alımları ve çok şükür, cari açığı azaltacak etkilerden turizmde yüzde 12’lik artış, 50 milyon turist hedefi, Merkez Bankasındaki rezervlerin geldiği nokta ve Türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler grubundan bir üst kategoriye çıkma noktasındaki hâlleri bu noktada tekrar iyileşmelerin olduğunu gösteriyor.
Ben şunu demek istiyorum, her zaman laf atarak, insanları kışkırtarak değil -ülke hepimizin- birlikte sonuçlara ulaşacağımıza inanan biri olarak diyorum. Biz burada bir EYT çıkardık; iktidar, muhalefet geleceği borçlandırdık, hep beraber yaptık biz bu hatayı ama muhalefet buna beş yıl öncesi başlamış ve her yerde bunun çıkarılması gerektiğini söylüyordu. Sonuçta seçimlere giriliyor.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Doğru yapıldı.
ORHAN ERDEM (Konya) - Vekilim, söz alınca konuşun. Her zaman bunu yapıyorsunuz. Size bir defa ben laf attım mı yani? Ayıp ediyorsunuz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Ya, atsan da ama işte… Çalışanlara olumsuz konuşulduğunda rahatsız oluyoruz.
ORHAN ERDEM (Konya) - Ne gerek var yani laf aldığında konuşursun.
Neyse, bu noktada iyi de kötü de bizim. Gezi olaylarını hâlâ savunuyoruz. Onun arka planında biraz önce dediğim Türkiye'ye yapılan o müdahalenin getirdiği noktaları görmemiz gerekiyor. Biz hep birlikte güçlü olursak dünyada bu malum yaşanan süreçlerden güçlü çıkarız.
Ben hep şunu diyorum, İsrail’i her konuşmamızda kınıyoruz, Allah kahretsin ve bir yılını dolduran bir süreçte -43 bin mi oldu, 44 bin mi oldu- üçte 2’si çocuk ve kadın katledildi, bir soykırım devam ediyor. Neden? Artık barışı desteklemek için kurulan Birleşmiş Milletlerin olaya seyirci kaldığı, sözde… 2002'de ben İnsan Hakları Komisyonundaydım, Avrupa Birliğinin her gün bir heyeti gelirdi, cezaevlerinde insan hakları adına inceleme yapardı, Allah onları kahretsin. Şimdi, bu kadar katliama hiçbirisinin baktığı yok.
Gelmek istediğim nokta: Bugün Filistin'i 150 ülke tanır hâle geldi ama yerle bir oldu. Kuzey Kıbrıs’ı tanıyan hiçbir ülke yok, bir tek Azerbaycan sağ olsun dostluk grubu kurdu. Türkiye'nin garantörlüğü var, kimse kılına dokunamıyor. Bu bakımdan biz ekonomimizle, birlik beraberliğimizle güçlü olursak bu işleri çözeriz.
Ben gelinen noktada her türlü sıkıntıya rağmen -yanlışlar vardır, eksikler vardır, olacaktır- Merkez Bankamızın ve Bakanlığımızın, Hükûmetimizin bu noktada kararlı adımlarla bunu da becereceğine inanıyor, tüm ekibe teşekkür ediyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.
Şimdi değerli milletvekilleri, siyasi partilerin sözcülerinin sözlerini tamamladım.
Şimdi Komisyon üyesi milletvekillerinin söz taleplerini karşılayacağız. Öncelik sırasına göre söz vereceğim. Sonrasında da Komisyon üyesi olmayan sayın milletvekillerine söz vereceğim. Öncelikle grubu olmayan siyasi partilerden başlayacağız.