Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 42’nci maddesi gereğince Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında bilgilendirme sunumu münasebetiyle |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 03 .10.2024 |
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Evet, Sayın Başkanım, çok kıymetli Komisyonumuzun değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankamızın çok kıymetli bürokratları; hepiniz hoş geldiniz. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankamızın 93'üncü kuruluş yıl dönümünü de kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Sürdürülebilirliğin ve kurumsallaşmanın çok önemli olduğu yeni dünya düzeninde en azından 28'inci Dönemin kalanı kadar daha sizi burada ağırlamaktan mutluluk duyacağımızı ifade ediyorum, görevinizde de başarılar diliyorum.
Evet, cevabını alamadığımız sorular var. Tabii, burası siyaseten siyaset yapma yeri değil belki ama enflasyonun ve günümüzdeki ekonomik koşulların ne yazık ki bugüne gelmesinin sebebinin siyaset olduğunu düşünüyorum. Hatta Mahfi Bey’in güzel bir sözü var “Ekonomi politikamız yok, politika ekonomimiz var.” diye. Dolayısıyla, hani biz burada ne yazık ki sizlere teknik meselelerden çok biraz daha siyaseten konuşmak zorunda kalıyoruz. Çünkü mesela şunun cevabını bulamıyoruz, faiz neden yüzde 50? Enflasyonun yüzde 85 ki üretici enflasyonunun yüzde 150 olduğu dönemde sizi faizi yüzde 8’den yüzde 50'ye kadar getirip orada tutan şey neydi? Mesela bunun cevabını bilemiyorum.
Şubat 2024'te Cevdet Bey açıklamalarında “settings”lerden bahsetmişti. Orada “ağırlıklı ortalama fon maliyeti ve mevduat faizi arasındaki link kopmuş” ifadesi, “politika faizi, enflasyon linki kopmuş” ifadesi, “faiz ve kur linki kopmuş” ifadeleri vardı. Yedi aydır bu bağlamda bu linklerin ihdası noktasında Merkez Bankamız ne kadar yol kat etti? Ben bunu öğrenmek istiyorum. Ama bugünkü sunumunuzda da şunu gördüm, bu linkler tabii piyasada ve verilerde ihdas edilmiş gözüküyor ama neyi feda ettiğimizi de burada, aslında sunumunuzda gördük. Burada feda edilen şey üzülerek söylüyorum sanayi üretimi ve sanayici oldu ama aslında bu sanayicinin ilk defa feda edildiği değildi. Hep dönüp dolaşıp Eylül 2021 yılında başlayan o dört aylık dönemi konuşuyoruz. Evet, para politikaları açısından bir talep enflasyonu yaratıldı orada; düşük faiz politikasıyla paraya olan talep arttı ve bu talep de enflasyonu körükledi. O gün dolar 8,5, politika faizi 19, reel faiz 21 seviyesindeydi, enflasyon 24’teydi. mesela o gün enflasyonun 24 olduğu noktada faiz 19 yerine 21 olsaydı biz bugünlerde olur muyduk? Bence olmazdık.
Tabii, hep talep enflasyonunu konuşuyoruz ama oradaki asıl yanlışlardan bir tanesi de şuydu, maliyet enflasyonu yaratıldı. O yüzden sanayicinin ilk defa feda edilmediğini söylüyorum. Bakın, o dönemde popülist politikalar sebebiyle konutlara yapılmayan zamların tamamı sanayicinin üzerine yapıldı. Hatırlayın, enerji zamlarından bahsediyorum. Doğal gaz fiyatı tam 12 kat arttı, elektrik fiyatı tam 8 kat arttı, işçilik maliyetleri 5 kat arttırıldı ve döviz baskılandı. 2001 yılındaki adı kur çıpası olan sistemden bugünün ne farkı var? Ve o gün göz göre göre gelen ekonomik krizin ben bugün de ne yazık ki yaklaştığını görüyorum. Peki, önlem olarak neyi alabiliyoruz, ne yapabiliyoruz,sizden buna da cevap vermenizi istiyorum. Çünkü “carry trade” olarak adlandırılan bir mevzu var. Evet, döviz rezervlerimiz artıyor, döviz rezervlerimizin artması memnuniyet verici ama Hazine ve Maliye Bakanımızın şöyle bir iddiası oldu: “Biz dövize müdahale etmesek bugün döviz 25 lira olur.” demişti. Tabii bu da “carry trade” açısından bütçede muazzam bir delik oluştururdu yani aslında bence bu doğru bir ifade değildi fakat öteki taraftan da diyorum ki: Merkez Bankamız bu kadar müdahale edeceğine acaba sanayicinin ve ihracatçının döviz bozma zorunluluğunu kaldırsa biraz sanayici de size destek olsa dövizin düşmemesi anlamında daha mi iyi olur?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Hemen toparlıyorum Başkanım.
Çünkü ihracatçı ve sanayici... Biliyorsunuz, reeskont kredilerinin şartlarından bir tanesi buydu yüzde 100 döviz bozma zorunluluğu fakat ithalata bağımlı bir ihracatımız var yani ihracatçı dövizini bozduğunda bir süre sonra tekrar döviz talebinde bulunuyor ve bankaların uyguladığı makastan dolayı da bir zararı oluyor. Tabii, bu zararla alakalı aslında dövizin tamamının bozulduğunda verdiğiniz yüzde 2’lik bir pay da var, ihracatı teşvik eden bir rakam da var. Sanayicinin şu anda eğer ihracatı artırmak istiyorsak bu teşvikin biraz daha artmasına da ihtiyacı var.
Son olarak, Ege Cansen’in bir sözüyle kapatmak istiyorum, o diyor ki: “Ülkede dövizin fiyat yanlışsa her şeyin fiyatı yanlıştır.” Çünkü biz ithalatta çok bağımlı bir ülkeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Yaz sezonu bitti. Biliyorsunuz, hep sosyal medyada ve televizyonlarda Yunan Adalarının ucuz olduğundan bahsettik. Aslında Yunan Adaları ucuz değildi, döviz ucuzdu. O yüzden içerdeki enflasyon karşısında dövizin de ucuz olması sebebiyle başta tekstil sektörü olmak üzere -turizm arkasından geliyor- birçok sektörümüz de etkilendi. Dolayısıyla ben 2021 yılında bozulan dolar, faiz ve enflasyon dengesinin nasıl sağlanacağını ve dengenin nerede olması gerektiğini de sizden cevap olarak vermenizi istiyorum.
Teşekkür ederim.