KOMİSYON KONUŞMASI

BURAK DALGIN (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Merkez Bankası Başkanımıza ve heyetine de hoş geldiniz diyorum.

Hem iyi bir yasama yılı hem de Merkez Bankamıza iyi bir yeni yaş diliyorum.

Şimdi, Sayın Başkana benim 5 tane sorum ya da yorumum olacak.

Birincisi, enflasyon hedefinize vatandaş ikna olmuyor. Siz orta vadeli planda yüzde 40 enflasyon öngörüyorsunuz aşağı yukarı, vatandaşa sorulduğunda, Koç Üniversitesi ve KONDA’nın anketinin de gösterdiği üzere yüzde 90 küsur bir enflasyon beklentisi var; bu kırılmadan bu enflasyonun düşme ihtimali yok. Vatandaş, hane halkı yüzde 90 bekliyor, ekonomi yönetimi “Yüzde 40.” diyor, üstüne üstlük eylül ayı enflasyonu yani yüzde 3’lük enflasyon da vatandaşın haksız olmadığını gösteriyor. Bu beklentileri nasıl kırmayı veya düzeltmeyi düşünüyorsunuz? Benim şu ana kadar gördüğüm şekilde elinizde bir tane çekiç var, faiz; her şeyi çivi olarak görüyorsunuz. Faiz politikası dışında pek yapılan bir şey yok. Bunların bir kısmı da Merkez Bankasının görev alanının dışında yani genel bir koordinasyon gerektiriyor.

Birincisi, enflasyon hedefinde nasıl bir ikna süreci işletmeyi düşünüyorsunuz?

İkincisi, reel sektörde çok ağır bir kriz var yani bunu hem saha ziyaretlerinde görüyoruz hem de rakamlarda görüyoruz. Saha ziyaretlerinden bahsedildi, o yüzden ben rakamlara birazcık odaklanayım. Mesela, İstanbul Ticaret Odasının enflasyonuyla dolar kuruna baktığımızda sene başından beri Türkiye'de dolar enflasyonu yüzde 20. Eski bir sayın bakan “Dolarla mı maaş alıyorsunuz?” demişti. Dolarla maaş alanlar bile yüzde 20’lik bir enflasyona maruz kalıyorlar. Daha önemlisi, Türkiye'de üretimini ihraç eden kesim, ihracatçılar maliyetlerinde yüzde 20’lik bir artışı görüyorlar, öbür taraftan satış fiyatlarında bir artış yok. Bilhassa ihracatçılarda, turizmcilerde; tekstil, kimya gibi sektör temsilcilerinde çok ağır bir sıkıntı var. Zaten reel sektör alarmını başka yerlerde de görüyoruz. Mesela, vadeli çekler; biliyorsunuz, Türkiye'de ticaret için çok kritik bir husus. Vadeli çeklerde ödenmeme oranı, ilk sekiz aydaki ödenmeyen çekler geçen yılın toplamını aştı, Türk lirası cinsinden 2 katına çıktı. Protesto edilen senet miktarı, ilk sekiz ayı yıllıklandırdığımızda geçen yılın 2 katı kadar bir miktar görüyoruz. 23 milyon icra iflas dosyası var, millet birbiriyle mahkemelik olmaktan iş yapamaz hâle geldi. Hür teşebbüs size "Ölüyorum." diye sinyal yolluyor sürekli. Yılın ilk altı ayında kurulan şirket sayısı yüzde 17 aşağıda, kapanan şirket sayısı yüzde 26 yukarıda. Özel sektör, biliyorsunuz, hür teşebbüs, ekonomik kalkınmanın dinamosu; orası göz göre göre ölüyor. Konkordato, malum, senede 400 ila 500 tane konkordato olurdu Türkiye'de, bu yılın ilk dokuz ayında 1.200 tane konkordato başvurusu var. Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) -50'nin altı, biliyorsunuz, durağanlık demek- 44 civarında. Sanayi üretiminde düşüş yüzde 4. Yani reel sektör ölürken bu ekonomi politikası sürdürülebilir hâlde değil. “Hasta öldü ama ameliyat başarılı.” diyemezsiniz “Ateşi düşürüyoruz ama hasta öldü.” diyemezsiniz, derseniz de onu millet dinlemez, biliyorsunuz.

Üçüncüsü, dövize müdahale. Birincisi enflasyon hedefiydi, ikincisi reel sektör kriziydi, üçüncüsü dövize müdahale. Açık ve net sorayım: Dövize alım veya satım yönünde müdahale ediyor musunuz? Ediyorsanız kriteriniz nedir, tarihler nedir, miktarlar nedir, bunları ne zaman ve nasıl yayınlayacaksınız? Çünkü piyasa oyuncularının “Döviz kuru piyasada mı belirleniyor, yoksa müdahaleyle mi belirleniyor?” sorusuna bir cevap vermesi lazım ki belli aksiyonları kendileri alabilsinler.

Dördüncüsü, eski hamam, eski tas riski. Biliyorsunuz, piyasa oyuncularının kafasında ciddi bir soru işareti var “Gene eski günlere döner miyiz? Gene bir gece yarısı kararnamesiyle bu iş tersine döner mi?” diye. Bununla alakalı sorunun iki tane temel sebebi var. Bir tanesi, önce Gaye Hanım’ın, sonra sizin göreve gelmenizden sonra faiz politikası çok değişti ama kurumsal mimaride pek bir değişim olmadı. Üstüne üstlük iki önceki selefiniz, bir önceki kur politikasının ve faiz politikasının mimarı Sayın Kavcıoğlu BDDK Başkanı yani siz para politikasının başındasınız, iki önceki selefiniz sizin 180 derece tersiniz politikaları düzenleyen şahıs bankaların regülatörü. “Bu iş nasıl gidecek? Kime inanması lazım piyasanın?” sorusu çok ciddi. Bu, şu açıdan önemli: Bu tedirginlik bir faiz maliyetine yol açıyor. Siz bunu faiz ödeyerek aşmaya çalışıyorsunuz, o tedirginliğin bedelini hep beraber ödüyoruz.

Bu vesileyle ben sorayım size, millî iradenin tecelligâhındasınız: Türkiye Büyük Millet Meclisine söylemek istediğiniz bir şey var mı kurumsal mimari değişikliğiyle alakalı?

Son olarak banknot stratejisini söyleyeyim. Dolaşımdaki 200’lük ve 100’lük banknotların emisyondaki payı yüzde 95.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Dalgın, buyurun lütfen, bir dakika ilave ediyorum.

BURAK DALGIN (Balıkesir) - En büyük banknotumuz -burada söylendi- 6 dolar, 5 litre benzin alamıyorsunuz yani paramız her anlamda pul olmuş durumda. Bu kupür konusu geçen ziyaretinizde, haziran başında da konuşuldu, siz de “Değerlendirmeye alacağız, bakacağız.” gibi bir cevap verdiniz. Ben tekrar sorayım: Yeni banknotlar basacak mısınız? Değerlendirmeye alacaksanız da değerlendirmenin kriterleri ne olacak? Onu bir paylaşırsanız yani sadece “Değerlendirmeye alacağız.” diyerek geçiştirmezseniz, bunun kriterlerini ve zamanlamasını da ifade ederseniz çok memnun oluruz.

İşiniz zor. Diğer ekonomik aktörlerin, kamunun da diğer taraflarının size destek vermesi gerekiyor. Ben tekrardan başarılar diliyorum. Allah kolaylık versin. Tekrardan Merkez Bankamıza iyi bir yeni yaş diliyorum.

Sağ olun.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.