Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Sağlık Bakanlığı b)Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç)Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 19 .11.2024 |
MURAT ÇAN (Samsun) - Teşekkür ediyorum.
Sağlıkta kamucu yaklaşımı ortadan kaldıran, sağlık hizmetlerini piyasalaştıran, hastayı müşterileştiren, sağlıkta emeği değersizleştiren bir programı "sağlıkta dönüşüm" diye yirmi iki yıldır uygulamaya çalışıyorsunuz. Bugün sistemin geldiği nokta, kamu dâhil her kuruluş, her sağlık kuruluşu ticarethane, herkes hasta, her hasta müşteri, her hekim, her eczacı birer tahsilat memuru. Böylesine pervasız bir sistem ancak sorunlar zincirine kaynaklık ederdi; öyle de oldu. İşte, yenidoğan çetesi bugün bunu gösteriyor bize. Bebeklerimizin canına kastedildi. Dün ilk duruşmaları vardı, bizler oradaydık; ama şunu gördük: mahkeme başkanı, mahkemenin hâkimi dar bir çerçevede, sadece 47 sanıkla, 22 tutukluyla mahkemeyi bitirmenin telaşı içerisinde. Ayrıca, mahkemenin ilk duruşmasına sizlerin, Sağlık Bakanlığının, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün ilgisizliği; sanıkların duyarsızlığı ve lakayıtsızlığıyla hemen hemen aynıydı. Yenidoğan cinayetlerinin sebebi de sağlık alanında bugün yaşadığımız diğer bütün yozlaşmışlıkların sebebi de -az önce söylediğim gibi- sağlığı ticarileştirme, hastayı müşterileştirme çabanızdır. En güncel yıllık veri 2023 yılına ait, çok defa söylendi, bugün gelinen noktada yıl sonu itibarıyla 1 milyar civarında hastaya bakacak kurumlarınız. Bunun en az 400 milyonu birinci basamak, 550-600 milyonu da ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarında. Sistem, ne kadar çok insana sağlık hizmeti sunarsa o kadar başarılıdır diye bakıyorsunuz ama kazın ayağı öyle değil. Ne kadar çok hasta varsa sistem aslında o kadar bozuktur. Sağlıkta esas olan koruyucu hizmetlerdir ve 1 milyar rakamı vatandaşımızın sağlığını korumaktan Bakanlık olarak aciz olduğunuzun kanıtıdır.
Gelelim sistemin esas sorununa: Vatandaşın sağlığını koruyamayan bir sistemin sağlık emekçisini korumasını beklemek saflık olur. Yirmi iki yıldır verdiğimiz kayıplar bunun en bariz örneği. Vatandaşlarımızı olduğu gibi sağlık emekçilerini, hekimleri de koruyamadığımızı net bir şekilde görüyoruz; bunu herkes biliyor ama Sağlık Bakanlığı bu gerçeği toplumdan, bizlerden maalesef gizliyor, bunun sebebini bilmiyoruz. Bu bilgilere neden ulaşılamıyor Sayın Bakan? Ankara 6. İdare Mahkemesinin, 17. İdare Mahkemesinin bu konuda verdiği bir karar var. Siz bu verileri gizleyince sanki ortalıkta, sağlıkta şiddet azalıyormuş gibi düşünüyorsunuz. Türk Tabipleri Birliği geçen yılın sonunda sadece hekimleri kapsayan bir anket çalışması yaptı. Bu ankete katılan 10 hekimden 9'u çalışma hayatı boyunca hasta veya hasta yakını tarafından en az 1 defa şiddet gördüğünü beyan ediyor. Ayrıca, 10 hekimden yaklaşık 6'sı şiddeti son bir yıl içerisinde yaşamış. Bu verilerin gerçeği yansıtmadığını ileri sürüyorsanız, gerçekleri ve sonuçları bizimle paylaşın lütfen. Neyi gizlediğinizi, neyi gizlemeye çalıştığınızı hep beraber görelim ama biz biliyoruz, şiddetle mücadelenizin aslında koca bir yalandan ibaret olduğunu gizleme derdindesiniz çünkü doktor dövebilme rahatlığı ve hakkını kendisine bahşettiği için bu iktidara şükreden zihniyeti meşrulaştırma peşindesiniz. Bu röportaj, maalesef, benim şehrimde oldu. Bu aymazlık yüzünden ben 2015 yılında Samsun'da 2 meslektaşımı, 2 değerli arkadaşımı yitirdim. Kamil Furtun'u 29 Mayıs 2015'te hastanede silahla katlettiler. Kamil ağabeyden birkaç ay sonra, bugün, 9'uncu yılında rahmetle andığımız Sevgili Aynur Dağdemir'i bıçaklı saldırı sonrası kaybettik. Samsun'da bu cinayetler oldu, sonra yine Samsun'da bir kişi kameraların karşısına geçip doktorları dövebilme hakkını kendisine bahşettiği için iktidara minnetlerini sundu ve yine "Hakları ödenmez." dediğiniz sağlık emekçilerine, özellikle pandemide ve şiddet nedeniyle şehit olanlara görev şehitliği vermediniz; bu, sizin boynunuzda büyük bir borçtur. Yavrularımızı koruyamıyorsunuz, sağlık emekçilerini koruyamıyorsunuz ama kendinizi onlarca araçlık konvoyla koruyabiliyorsunuz, gezdirebiliyorsunuz. Lütfen, gülümseyerek verdiğiniz bu tepkiler yerine istifa ediniz.
2016 yılında Ulusal Genel Cerrahi Kongresi'nde görevi başında katledilen meslektaşlarımız anısına bir oturum, bir sunum yaptınız, orada tartışmıştık. İşte, orada neredeyseniz, bugün yenidoğan çetesinde tam da oradasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)