| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Sağlık Bakanlığı b)Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç)Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 19 .11.2024 |
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Kemal Bey, dün ben de adliyede duruşmadaydım, 47 sanık vardı orada. Birçoğu hemşire, bazıları...
(Uğultular)
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Sayın Başkan, bir düzeni sağlayabilir miyiz ya, çay servisi başladı yine.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Kadıgil, siz devam edin.
Değerli arkadaşlar, uğultuyu keselim. Çay servisi sürekli oluyor.
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Süremi de alayım, bitireceğim, söz.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun, siz devam edin konuşmanıza.
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Evet, Kemal Bey, dün duruşma salonunda olan milletvekillerinden biriydim. 47 sanık geldi içeriye. Bu gelen sanıkların yarısından çoğu hemşire, başlarında 2 doktor var, 1 ambulans şoförü falan... Saray rejimi bütün servisleriyle, bütün çalışanlarıyla, bütün destekçileriyle şu anda şuna inanmamızı bekliyor: Bu 47 kişi çok alçak, çok şerefsiz insanlar. Devletimiz elinden gelen her şeyi yapmış olmasına rağmen nasıl becermişlerse çeteleşmişler, el kadar yavrulara kıymışlar.
Kronolojiyi çok milletvekili arkadaşım anlattı, ben bir daha oraya girmeyeceğim ama CİMER şikâyeti size Mart 2023'te geldi, sizin bu hastaneleri kapatmanız Eylül 2024; on altı ay sürdü. Bu arada 7 bebek öldü, canlı yayında öldü bunlar. Polisler dinlerken "Öyle yaptım, ha ha, böyle yaptım, hu hu." diye konuşurken 7 bebek daha öldü, öldürüldü. Sadece bu çete değil, sadece bu değil çünkü herkes biliyor bunu; yenidoğan değil sadece, yetişkin yoğun bakımlarında neler olduğunu da herkes biliyor. Ne oldu biliyor musunuz? Benden daha çok size gelmiştir, Bakanlık yetkililerine gelmiştir. Bu olay patladıktan sonra yüzlerce hamile kadın ulaştı bana, yüzlerce aile ulaştı, bana değil bir tek, diğer vekillere, gazetecilere... Hepsinin sorduğu aynı şey ya. Bir kere daha öldürdünüz bu insanların çocuklarını. Hepsi ne soruyor biliyor musunuz? "Acaba benim çocuğum eceliyle ölmedi mi? Acaba benim çocuğum kaderi ve kısmetiyle ölmedi mi?" Ve bunu düşünmek için inanılmaz derecede haklılar, niye haklılar biliyor musunuz Sayın Bakan? Siz diyorsunuz ya hani "Haberimiz yoktu." diye. Mesela bir Arzu Hemşire var, beyanları çıktı basına, benden daha iyi takip etmişsinizdir. Sağlık Bakanlığı başdenetçileri raporlar vermiş 2 kişiyle ilgili. 2016 yılında Arzu Hemşirenin çocuğu aynı, şu an sanık olarak yargılanan insanlar tarafından öldürülmüş; hemşirenin iddiası bu. Siz de bu arada ciddiye almışsınız bu iddiayı ha, soruşturma açmışsınız, İlker Gönen, Fırat Sarı ifadeler vermişler. Sonuç? Sonuç yok. Bunlar doktorluk yapmaya devam etmiş. Bu hastaneler açık kalmaya devam etmiş. Bir tek Arzu Hemşire değil. 2018, TRG Hastanesi -zahmet buyurup geçen ay kapattığınız hastanelerden biri- bir hemşire iki hafta çalışmış, dayanamamış olana bitene, size yazı yazmış, şikâyet etmiş "Burada böyle şeyler dönüyor." demiş. Dönüşünüz ne biliyor musunuz ona? Benden daha iyi biliyorsunuz, "Hekimleri bilgilendirdik." demişsiniz. TGR Hastanesi devam etmiş çalışmaya, orada da çocuklar ölmeye devam etmiş. Az önce Şafak Hastanesinden bahsettiler, hatta bir AKP milletvekili dedi ki: "Ceza kestik, daha ne yapsaydık?" 500 milyon lira ceza kesmişsiniz 2022 yılında, çeşitli yolsuzluklarından ötürü; bu hastane açık kalmaya devam etmiş, hasta bakmaya devam etmiş. Yetmemiş, ne yapmışsınız biliyor musunuz? Üçüncü havalimanının anlaşmalı hastanesi yapmışsınız siz burayı. Şu anda sadece bu çetelerin elinde ölmüyor bu çocuklar, işte, İzmir'de yangında ölüyor, açlıktan ölüyor, yokluktan ölüyor, tecavüze uğruyor ölüyor, öldürülüyor; seyrediyorsunuz, seyrediyorsunuz. Sadece sağlıkta olmuyor bunlar. Hadi diyelim, sizin hiçbir suçunuz yok, Bakanlığın hiçbir suçu yok, sarayın hiçbir suçu yok. Bu şerefsizler toplandı, para için bu bebekleri kesti. Ne için kesti Sayın Bakan? Tekrar söyleyeyim: Para için kesti değil mi? Bu işten neden para kazanılabiliyor peki? Hepinize soruyorum ben bunu. Sabahtan beri AKP, MHP milletvekilleri ne savunuyor bize? "Sağlıkta dönüşüm, sağlıkta dönüşüm, sağlıkta dönüşüm..." Neye dönüştük ya biz? Ticarethaneye dönüştük biz arkadaşlar, ticarethaneye.
Bir sürü rakam vermişsiniz sunumunuzda, ben de biraz rakam vereyim: Hekime başvuru sayıları 200 milyondan 1 milyara çıkmış, 1 milyara. Koruyucu sağlık hizmetleri; sunum dosyanızda üç-dört ayrı yerde bahsediyorsunuz, hekimsiniz çünkü önemini biliyorsunuz. "Koruyucu sağlık hizmeti şöyle, koruyucu sağlık hizmeti, yapacağız, edeceğiz..." E, niye yapmıyorsunuz? Bakansınız, aha bütçeniz önümde; 2022'de koruyucu sağlık hizmetinin bütçeye oranı yüzde 33, siz geldiniz şu anda yüzde 26.
Çok hastane yaptınız, değil mi, anlatıyorsunuz. Ben anlatayım özel hastane sayısını. Bu rakamları niye hiçbiriniz vermiyorsunuz? 2003 yılında 246 özel hastane var bu ülkede, 2023 yılında 565 özel hastane olmuş; artışları yüzde 30. Bu sırada bizim devletimizin hastanelerinin artışı yüzde kaç? Yüzde 20'de kalmış. Yatak sayılarından övünüyorsunuz. 11 bin olan özel hastanenin yatak sayısı 55 bine çıkmış. Yapmışsa AK PARTİ yapmış, siz yapmışsınız! Peki, bu özel hastanelerde ne dönüyor? Ne dönüyor, açık açık soruyorum. Para dönüyor, para. Bir insan niye özel hastane açar? Niye bu kadar özel hastaneler pıtrak gibi her yerde büyür? Demek ki orada para var değil mi? Para kazanıyor bu insanlar. Şu anda daha büyük bir soygun söyleyeyim size. Hasta başına verdiğiniz rakamlar burada, elimde, sizin istatistiklerinizden aldım: 2024'te devlet hastanesi bir hastaya 282 liraya bakmayı beceriyor, devletteki memurlar; özele gidiyoruz, 800 TL'den aşağıya...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.
Sayın Karaca Demir...
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Sayın Bakan, bir dakika daha rica ediyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hayır, vermiyorum. Sayın Kadıgil, vermiyorum.
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Sayın Bakan, tek konuşmacıyım, herkese verdiniz, bir dakikamı talep ediyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hayır, vermiyorum, beş dakika konuşan milletvekilleri biliyor.
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - "Vermiyorum." ne demek Sayın Bakan? Şu kavgayı devam ettirmemiz hâlinde...