KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, kamu kurumlarının değerli temsilcileri, kıymetli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, son günlerde can yakan haberlerle sık sık gündeme gelen çok önemli bir bakanlığı görüşüyoruz. "Yenidoğan çetesi" adı verilen çete sağlıkta nereye geldiğimizi, Türkiye'de toplumsal çürümenin ne kadar derin boyutlara ulaştığını bize bir kez daha gösterdi. Hepimizin yüreğini parçalayan bu olayla ilgili dava dün görüşülmeye başlandı. Bebeklerin ölümünde sorumluluğu olanlar en ağır şekilde cezalandırılmalıdır diyorum ama değerli arkadaşlar, bu olay bir grup insanlıktan çıkmış kişilerin rant için, para için bebekleri göz göre göre öldürmesinden öte, AKP iktidarı tarafından yaratılan sağlık sisteminin geldiği durumdur.

Sağlık Bakanlığı ve SGK, pek çok özel hastaneyle olan sözleşmelerine bağlı olarak, doğum sonrası ölümlerini azaltmak için yenidoğan bebeklerin kaldığı yoğun bakımlara günlük 8 bin lira ödeme yapıyor. Bu aşağılık çete bundan yararlanarak, hâlâ bilmediğimiz bir süre zarfında birçok bebeğin ölümüne, hastalanmasına sebep oldular; günde 8 bin lira kazanmak için onlarca, belki yüzlerce bebeği öldürdüler, ne SGK verdiği paranın peşine düşüp denetimde bunu fark etti ne de hastane yönetimleri bir şey yaptı. Üstelik, bu olaylar yaşanırken olaya dair ilk CİMER başvurusu 2023 yılının Mart ayında yapılıyor. O sırada Sayın Bakan da İstanbul İl Sağlık Müdürü ve olayı, aslında -daha önce söylediği gibi- CİMER başvurusuyla değil, bu başvurudan üç ay önce öğrenmiş ama bir şey yapmamış. İşte belgesi, ifade tutanağı burada, İstanbul'da özel hastanelerin denetlenmesinden sorumlu hekimin ifadesi burada Sayın Bakanım, inanmayan alsın, incelesin; itirazlarınız varsa açıklamasıyla birlikte sunmanızı da bekleriz.

Değerli arkadaşlar, sisteme bakın: Bir önceki Bakan Sayın Koca özel hastanelerin patronu, ondan önceki Bakanın hastanesi yenidoğan çetesi skandalına karıştığı için kapatıldı ve açıklamalarına bakarsak kendini biraz olsun sorumlu hissetmedi.

Sayın Bakan, vatandaşın en temel insan haklarından olan sağlık hakkını engellediniz. "Sağlıkta Dönüşüm" adı altında sağlık sistemini ticarileştirip piyasanın inisiyatifine bırakan, parası olanın iyileşebildiği, parası olmayanın şansı varsa hayata tutunduğu rezil bir sistem yarattınız. Sonrasında, sağlık hizmetleri büyük ölçüde özel sektöre devredildi.

Sağlıkta Dönüşüm Programı 2003 yılında ilk gündeme geldiğinde, yapılan itirazlara dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ "Merak etmeyin, özel hastaneleri daha sık denetleyeceğiz." demişti. İşte gördük; denetim kim, siz kim? Bu elim vakanın da meydana gelmesinin asıl sorumlusu maalesef AKP iktidarıdır.

Buradan soruyorum Sayın Bakan: Mart 2024 itibarıyla SGK'yle anlaşmalı olan kaç özel hastane incelemeye alınmıştır, elde edilen bulgular nelerdir? Eğer samimiyseniz derhâl SGK'yle anlaşmalı olan tüm hastaneler tek tek denetlenmeli ve sonra da bu özel hastaneler kamulaştırılmalıdır çünkü yenidoğan çetesiyle ortaya çıkan sorunun sadece yenidoğan yoğun bakım ve İstanbul'daki 19 hastaneyle sınırlı olmadığını görüyoruz.

Diğer taraftan, kamu hastanelerinde "performans" adı verilen sistem derhâl kaldırılmalıdır. Ne kadar fazla hasta bakarsan, ne kadar ameliyat yaparsan o kadar fazla kaynak sana aktarılıyor; doktorlar üç dakikada hasta bakmak zorunda bırakılıyor.

Yine, doktorlarımıza "Nereye giderseniz gidin." dediniz, şimdi ülkede doktor sayıları eksik. Acil sınıfında yer alan kanser hastalarına bile bir sene sonrasına randevu verildiği oluyor. Normal polikliniklerde randevu süreleri uzun, vatandaş randevu bulamıyor, her gün onlarca kişi -eminim sizleri de arıyordur- milletvekillerini arayıp yardım istiyor. Halbuki, sosyal devlet ilkesi gereği hastanelerin altyapısıyla, personeliyle, teknolojisiyle sunduğu imkânlar açısından en kaliteli hizmeti veren kuruluşlar olması lazım. Tüm bu yaşattıklarınız hasta-hekim ilişkisinde güven sorunu yaratıyor ve bunu yeniden tesis etmek çok zor. Sağlık sisteminde büyük bir reforma ihtiyaç duyan bu çöküş sürecinden doktorları sorumlu tutan hasta ve hasta yakınları da sağlıkta şiddet sorununun her geçen gün büyümesine yol açıyorlar. Sağlıkta şiddete zemin hazırlayan bir iktidar ve ağzından çıkanı kulağı duymayan temsilcileri oldukça halk da doktora saygı duymuyor.

Doktorlarımız 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Performans ve Ödeme Yönetmeliği'ne karşı grevdeler. Sayın Bakanım, seslerini duymanızı istiyorlar. Aile sağlığı merkezlerinde çalışan hekimler ve diğer personelin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldırmaya yönelik olan bu yönetmeliğin aile hekimlerinin taleplerine göre yeniden düzenlenmesi ya da kaldırılması gerekmektedir.

Yine, daha önce söz verilen bir konu: Tip 1 diyabet hastaları için, özellikle çocuk hastalar için ekmek kadar, su kadar gerekli olan 7/24 ölçüm yapan glikoz sensörü ve insülin pompası. Ne yazık ki tüm çağrılara rağmen hâlâ SGK tarafından karşılanmıyor. 30 bin Tip 1 diyabetli çocuk var. Bu yavrularımızın hepsine glikoz sensörü ve insülin pompası taksak ödenecek para yaklaşık 2 milyar lira yani program dışı giderlere ayırdığınız 3 milyar liranın üçte 2'sine tekabül ediyor. SGK'den ses yok. Sizin bu sensörlerin devlet tarafından karşılanmasına yönelik bir adımınız olacak mı, merak ediyoruz, buradan açıklamanızı istiyoruz Sayın Bakanım.

Değerli arkadaşlar, "akıllı ilaç" olarak bilinen ve kanser hastalarının sıkça kullandığı bir ilaç var. Birçok kanser türüne karşı etkili bir ilaç. Hastanın genellikle yirmi bir günde 200 miligram kullandığı düşünüldüğünde, yirmi bir günlük güncel tedavi maliyeti 107 bin TL'ye tekabül ediyor fakat SGK bu ilaçları da karşılamıyor. Sayın Bakanım, bununla ilgili de bir düşünceniz var mı, öğrenmek isteriz.

Yine, Sayın Bakanım, Antalya'nın en köklü hastanelerinden biri olan ve şehir merkezinde yer alan Atatürk Devlet Hastanesiyle ilgili bir belirsizlik söz konusu. 2020'de "Yıkılıp yerine 300 yataklı, otel konforunda hastane yapılacak ve bu yeni hastane 2022 sonunda hizmete açılacak." dediniz; yapamadınız. Önceki Antalya İl Sağlık Müdürü 500 yataklı yeni hastane yapılacağını duyurdu, şu an görevde olan da topu Bakanlığa atıyor. Sayın Bakan, Atatürk Hastanesiyle ilgili durum nedir? Antalya halkı adına bugün sizden bunun cevabını almak istiyorum.

Yine, Sayın Bakan, Manavgat'ta söz verilen bir devlet hastanesi var. 2018 yılında dediniz ki: "Manavgat'ta 500 yataklı devlet hastanesi yapıyoruz." Sözünüzü tutmadınız, 2021 yılında projeyi 300 yataklı olarak revize ettiniz, yatak sayısını düşürdünüz, 2023 yılının başında sözleşmeler imzalandı ve 2025'te bitirileceği ilan edildi. Yer seçiminin yanlış olduğunu, bundan dolayı ciddi maliyet ve zaman kaybı olacağını defalarca dile getirmemize rağmen, ısrarla bu yerde inşaat yapmakta direndiniz. Sonuçta, 2025'e altı ay var ve inşaat yüzde 5 seviyelerinde; ciddi maliyet ve zaman kaybı yaşandı, zarara uğrandı. Bu hastane inşaatının süreci ve bitiş tarihiyle ilgili net bir açıklama yapacak mısınız?

Sayıştayın Sağlık Bakanlığıyla ilgili raporunda kamu-özel ortaklığı finansman yöntemiyle yapılan ve hasta garantisi verilen şehir hastaneleriyle ilgili birçok bulgu var Sayın Bakanım. Önce şunu bir kez daha belirteyim: Hasta garantili hastane olmaz ama siz rant için icat ettiniz, bunun için de şehir merkezlerindeki hastaneleri kapattınız, insanları mağdur ettiniz. Şimdi, Sayın Bakan, bu Sayıştay raporunda Antalya Şehir Hastanesi üzerinde çok uzun durulmuş, bulgular çok çarpıcı, konu uzun, zarar büyük; merak eden Sayıştay raporundan okuyabilir. Raporda, Antalya Şehir Hastanesine ilişkin yapım işinde uygulama projelerinin işin niteliğine uygun hazırlanmadığı, proje değişikliklerinin iş artışı sınırı kapsamında gerçekleştirilmesi mümkün olmadığından, işin asli unsurlarının iş kapsamından çıkarılarak farklı bir ihaleye konu edildiğinden bahsediliyor, bununla ilgili de bir açıklamanız olacak mı diyorum.

Son olarak, sağlık yönetimi mezunlarının sesini duyurmak istiyorum. Bu mezunlar KPSS alımlarının olmayışından dolayı mağdur, buna da çözüm bekliyorlar diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.