Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü ile Genel Müdür Yardımcısının, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürünün ve Teftiş Kurulu Başkanının yaptıkları sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 05 .12.2024 |
MURAT ÇAN (Samsun) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, şimdi öncelikle Bakan Yardımcılarımıza, Bakanlık bürokratlarımıza, genel müdürlerimize çok çok teşekkür ediyorum.
Önemli bir sunum yaptılar 106 sayfa, 86 sayfası bizim gibi meslekten gelenler için çok gerekli olan bir sunum değildi ama Komisyona yapılması açısından da anlamlılık içerir. Son 20 sayfası bizim Komisyonumuzun daha çok ilgileneceği konuydu, onunla ilgili birazdan daha detaylı konuşacağım ama öncelikle, tutanaklara geçmesi açısından, İstanbul Sağlık Müdürünün, burada, hazırlıklı gelerek, bu Komisyona, bu yaşanan bebek ölümleriyle ilgili, canilikle ilgili, bu skandalla ilgili kendi kurumu açısından bir sunum yapmasını çok çok arzu ederdim; gereklidir, bu mutlaka sağlanmalı, bu Komisyon bu gerekliliği yerine getirmelidir, net bir şekilde.
Şimdi, ben kendi konuşmamı ve sorularımı bir çerçeveye oturtacağım, bu da 2002 yılında -çünkü bütün ifadeler 2002'den başlatılıyor- bir sağlıkta dönüşüm sistemi kurgulandı iktidar tarafından. Bu neydi? Kolay para kazanmaya, sınırsız para kazanmaya, niteliği değil, niceliği önemseyen bir sisteme ve nihayetinde de gelinen noktada hastaları değil, dosyaları tedavi eden, kâğıt üzerinde mükemmel bir sistem oluşturmaya dönük ama özellikle 2008 dönüşümünden sonra tamamen sektörün, finansın öncelendiği, özel sektördeki önderlerin ruhuna uygun, taleplerine uygun gerçekleştirilen, özel bir sağlık sistemine yük aktaran bir sistem oluşturuldu. Yirmi iki yıl bu sisteme emek verildi. Kaç bakan değişti? Bunların son 3'ü özel sağlık sisteminden evine ekmek götüren bakanlar ve sistemin deforme olduğu noktalarda yani gelinen süreçte, yirmi iki yıllık çürümüşlükte, bu bakanların performanslarından sonra, bu tür, Türkiye'yi hakikaten yasa, karanlığa boğan skandallara hizmet eden bir sistem kurdunuz. Dolayısıyla buraya bakmak lazım.
Kendi sunumunuzda özellikle denetleme ve teftişle ilgili konulara girildiğinde aslında kendinizi birazcık da ifşa ettiniz; efendime söyleyeyim, kendi aralarındaki konuşmaları verdiniz. Sağlık Bakanı güya demiş ki: "Ya, benim hayatımda görmediğim bir skandalla karşı karşıyayız." Hani İngilizce söyleyeyim de: "..."(*) Ya, sen yönetiyorsun, sekiz sene yönetmişsin İstanbul'u ama özellikle iş emniyete ve savcılığa intikal etikten sonra size döndüğünde diyorsun ki: "Görülmemiş bir skandalla karşı karşıyayız, o yüzden gereğini yapmamız gerekir."
Genel regülasyondan bahsetti, çerçeveyi çizdi. Sayın Sağlık Bakan Yardımcımızla başlamak isterim: Ya, 536 tane özel hastaneden bahsediyorsunuz ve biz her gün reklamlarda, sosyal medyada önümüze gelen -herhâlde bunları da konuştuğumuz için- hastane ruhsatı satış rakamlarını görüyoruz. Yani bu nasıl bir sistemdir, nasıl denetlenmeyen bir sistemdir? Araba satar gibi, emlak satar gibi hastane ruhsatı satışlarından bahsediliyor karaborsada ve sosyal medyada. Hadi, en hafif tarafından ele alayım: Bunun, bu satışların vergilendirilmesiyle ilgili bir çalışmanız var mı mesela? Köylünün kendi arasında sattığı ya da işte iki kişinin kendi arasında sattığı ev satışından vergi arayan bir devlet hâline geldik ama milyon dolarların, belki 20-30 milyon dolarların bahsedildiği bir satış işleminde vergiyle ilgili hiçbir şey yok yani bir kere başlayacaksınız, buradan başlayın.
Şimdi, Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Ertuğrul Bey... Fatura bazlı yapılan çalışmalar sonucu adı geçen 10 hastane SGK'ye en çok fatura kesen grupta yer almadığı için denetlenmemiş. Ya, size bir ihbarda bulunulmuş; fatura bazlı, rakam bazlı gidilir mi? Yani siz, o hastanenin kendi volümünü, montanını hesaplamadan, bununla ilgili bir ölçü koymadan, bu hastanelerin, özellikle bu 10 tane hastanenin üzerinde böyle bir yük var mı yok mu diye... Ya, anlattığınız sistem bu kadar mükemmel de, bunun da mı hesabı yapılmadan denetleme kapsamının dışında tuttunuz 2016, 2017'de? Bugün geriye dönüp bu denetlemeyi o perspektifle çalışsanız mutlaka o hastaneler sizin gözünüze görünür hâle gelecek, "tape"ler de var çünkü.
Şimdi, 106 sayfalık sunumda 100'üncü sayfada bahsi geçiyor, "Türk Tabipleri Birliği" diyor Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi. ama bence, doğrusu... İstanbul Tabip Odasına haber vermek aklınıza gelmemiş ya. Siz de söylediniz, Teftiş Kurulu Başkanımız bu sorumluluğu, yetkiyi de söyledi, zorunluluğu da söyledi; özel hastanelerde, özel sağlık kuruluşlarında hizmet veren meslek ehilleri mutlaka bir etik ya da malpraktisle ilgili bir davanın konusu olurlarsa tabip odaları, meslek odaları devreye girmeli. Biz İstanbul Tabip Odasını ziyarete gittik, "Bize hâlâ bir satırlık yazı yazılmadı." dendi. Savcılıkla ilgili, şeyden sonra -Teftiş Kurulu Başkanımız izah etti- bilgi verilmiş yani aradan on sekiz ay filan zaman geçmiş Sayın Başkanım. Bir meslek odasına "Burada böyle birtakım şaibeler var, şikâyetler var, siz de bunu kendi kanalınızdan araştırın." demek aklınıza gelmedi mi ya da o yapı, sözde sizinle mücadele eden bir yapı olarak algıladığınız bir yapı olduğu için mi oraya bu bilgiyi vermediniz? Adamlar "Bize hiçbir şekilde bilgi verilmedi." diyor. Keza bütün bebek ölümlerini incelemekle yükümlüler onlar, kanunda var bu şeyleri.
Şimdi, acil sağlık hizmetleriyle ilgili, değerli meslektaşım -Eray Bey'di herhâlde- sistemin mükemmelliğini anlattı, Ali Karaoba Vekilimiz de bu sistemin iyi kurgulanmış bir sistem olduğunu söyledi. Ben de yıllarca acille ve genel cerrahiyle ilgilenmiş biri olarak söyleyeyim yani evet, eskiye göre bir programlamanın, planlamanın, iyi işletilecek bir kurgunun olduğunu düşündüğüm bir sistem ama bu sistemi, siz hiç kendiniz, acaba burada birtakım defektler olabilir mi diye "check" edeceğiniz başka mekanizmalar geliştirmediniz mi? Kendiniz yazmışsınız -100'üncü sayfada- bunlara ek olarak muhtelif tarihlerde G.M.Ö. H.B.G. H.D.T. İ.G.'nin başka hekimlerin isimlerini kullanarak 112 nakil biriminden yenidoğan yoğun bakım servislerine hasta kabul edildiği Teftiş Kurulu raporunuzda var. Yani bu Teftiş Kurulu raporu, 112 birimine geri dönüp "Kardeşim, senin kendi sisteminde defektler var." demiyor mu? Biz de kamudayken idarecilik yaptık, 50 bin tane yere gereği için, bilgi için yazı gönderildi "Buralar sizi ilgilendiriyor." diye.
Bir başka şey, 5 Aralık 2023 tarihine kadar... O da savcılıktan geliyor size, "Ben bana gönderdiğiniz konuyla ilgili artık telefon dinlemelerine başlayacağım." diyor. Siz mart ayından 5 Aralığa... Mayıs ayında bir süreç geliştirmişsiniz, Emniyete ve oradan sonra da savcılığa durum intikal etmiş. İdari soruşturma nerede? Bakan Yardımcılarımızın birinin CV'sine baktım, mülkiye başmüfettişliğinden gelmiş, valilikten gelmiş. İdari soruşturma ne zamandan beri adli soruşturmayı bekler hâle gelmiş? İdari soruşturma her zaman devam eder çünkü elinizde kamu sağlığını ilgilendiren bir konu var ve siz bununla ilgili bir şey başlatmışsınız.
Bir başka şey, burada övünerek anlattığınız durum, siz diyorsunuz ki: "2017'de bize böyle şikâyetler geldi, biz de -işte az önceki slaytta vardı- 46 bin defa olağan dışı, şu kadar olağan denetleme yaptık." Ya, hiç mi bir şey geçmedi elinize bu hastanelerle ilgili? Söz konusu olay bebeklerle ilgili ya... Mesela, çok merak ediyorum: Bu mayıs ayındaki idari soruşturmanın kesintiye uğraması... Düğmesine kim bastı, emri kim verdi eğer bir şekilde durdurulduysa bu? Başsorumlu burasıdır. O yüzden diyoruz ki geçmiş dönem Sağlık Bakanları, özel hastane işletmiş Sağlık Bakanları, şimdiki Sağlık Bakanı, dönemin il sağlık müdürü buraya gelip bu konuda... Onlarla başlamalıyız. Başta "İhtiyaç olduğunda çağırırız." deniliyor. Ya, gelmiş buraya kadar bürokrat -yani devlette devamlılık var- bize gelip on dakika, on beş dakika "Arkadaşlar şununla şu safahat oldu, biz de bunları bunları yaptık." desin. Bunların hepsi kayıtlara geçiyor. Biz burada başlıkta hep birbirimize şunu söylüyoruz: "Bu, siyasetüzeri bir konudur, kesinlikle burada toplum sağlığını ilgilendiren mevzu için canla başla çalışacağız." Ana fikrimiz bu. Peki, yapıyor muyuz bunu? Biz bir şey söylüyoruz burada, "İhtiyaç hâlinde bunu değerlendiririz..." Karşınızda duruyor muhatabı ya... Neler yaptığını bize anlatması lazım. 80 sayfa...
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Bakarak söylüyorsunuz ya!
MURAT ÇAN (Samsun) - Hayır, hayır, özür diliyorum.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Ben bir şey söyleyebilir miyim?
MURAT ÇAN (Samsun) - Yani hep bu tarafa baktığım için biraz da görüntü değiştireyim istedim. Yapmayalım ama.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Hayır, hayır, şöyle: Siz sanki karar vermişsiniz de...
MURAT ÇAN (Samsun) - Ama kesildi şimdi, bakın.
Bize 80 sayfa mevzuat anlattınız, 2007 mevzuatını. Ya, kendi yaptığınız mevzuat 80 sayfa, bize tek tek de bunları okudunuz.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Sayın Çan, toparlayalım lütfen.
MURAT ÇAN (Samsun) - Şimdi, tamam ama hani...
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Tamam, herkese belli bir süre...
MURAT ÇAN (Samsun) - Ya, burada bir sınırlama olacağını sanmıyorum.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Şöyle: Süre tanıyalım, ondan sonra -kimsenin hakkına girmeyelim- bir daha döneriz, tekrar sorarız.
MURAT ÇAN (Samsun) - Peki, o zaman hızlandırayım kendi şeyimi.
Şimdi, belki Bakan Yardımcılarımızın cevaplaması gereken bu -tırnak içindeki- mükemmel sistemi... Ya, şu anda toplumun önünde 10 bebeğimizin katliyle sonuçlanmış bir skandal var, bir teşekkül var. Yani para kazanmak için iş cinayete kadar varmış ve esirgememişler kendilerini, net bir şekilde. Başlangıcın böyle olduğunu hiçbir şekilde düşünmüyorum; hiçbir meslek erbabı adam öldürmek için para kazanmaya gitmez ama para kazanma esnasında iş adam öldürmeye vardıysa da bunu vakayıadiyeden görmüşler, bu karine burada net gözüküyor. Ama peki, ben size söylüyorum: Bu yirmi iki yıllık devriiktidarınızda sizin olası suistimallerle ilgili, küçük özel tıp merkezleri dışında büyük zincir hastanelerde -ben de on sene çalıştım- kapattığınız bir tane özel hastane var mı? Kapatsanız arkadan zaten o yapı kendine başka bir isimle başka bir...
ORHAN ATEŞ (Bayburt) - Düzgün çalışıyorsa niye kapatsınlar?
MURAT ÇAN (Samsun) - Çalışmamış işte ya, onu gösteriyor bu sistem. Hani laf atıyorsunuz da...
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Sayın Çan, tamam, teşekkür ediyoruz.
MURAT ÇAN (Samsun) - Tamam, bitiriyorum.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Bitirelim lütfen.
Buyurun.
MURAT ÇAN (Samsun) - Şimdi, acil sağlık hizmetleriyle ilgili... Yenidoğan acil nakil hizmetleri 2022'de 51 bin -herhâlde bunu depremle de açıklamak gerekiyor, bu kadar düşüş olmaz- 2023'te 45 bin, 2024'ün ilk on ayında yani bu zamana kadar da 40 bin. Güzel rakamlar bunlar ama 2022'yi muhtemelen depremle filan açıklamamız gerekiyor.
Beni en yaralayan konu şudur, çok üzülerek söylüyorum; otuz yıl mesleği yaptım, bunun yirmi yılını Sağlık Bakanlığında yani eşiğinden en tepesine kadar gerekli görevlerde bulunmuş birisiyim: "Savcılık makamından bilgi notu talebinde bulunulmuştur." yazıyor. Ya, burada -siz de idarecilik yaptınız- savcılıktan bilgi notu istenmez, savcılık kurumlardan bilgi notu ister. Yani size verilmeyeceğini bilmeden mi istediniz bu notu? Hangi savcılık bu zamana kadar bilgi notu vermiş, hiç şahit olan var mı? Yani bir mahkeme, bir savcı, başsavcı böyle ağır cezayı ilgilendiren bir konuda "Evet, ya, ben gideyim de şu hastaneye, sağlık müdürlüğüne bir bilgi notu vereyim, onlar da önlem alsınlar..." Bu, böyle, devleti baş aşağı getirdiğinizin en net resmidir; buraya da yazmışsınız diyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum.