KOMİSYON KONUŞMASI

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli Komisyon üyeleri, sivil toplum örgütlerinin değerli temsilcileri, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sendikaların, işçi temsilcilerinin, muhalefet partilerinin görüşü alınmaksızın tepeden inme yaklaşımla hazırlanan, yine oldubittiye getirilen, "Ben yaptım, oldu." mantığıyla hazırlanan bu tasarıya karşı olduğumuzu vurgulamak isteriz.

Sayın Bakan, dünyanın en zengin yüzde 1'inin servetinin dünya nüfusunun geriye kalan yüzde 99'unun servetine eşit olduğu, en zengin 62 milyarderin servetinin dünya nüfusunun en yoksul yüzde 50'sinin servetine denk geldiği küresel kapitalizmin yarattığı eşitsizliklerin giderilmesi gerekirken sizin getirdiğiniz tasarı bu eşitsizliği daha da derinleştirecek, emekçi sınıfları yoksulluğa, güvencesiz, ağır ve sağlıksız çalışma koşullarıyla yoğun bir sömürüye mahkûm edecektir.

Sayın Bakan, gündeme getirdiğiniz bu yasanın köle ticaretinden başka bir anlamı yoktur. "Ne iş olsa yaparım." diyen çaresiz insanların sorununa kör bakmaya maalesef ki devam ediyorsunuz. Bu yasa kesinlikle işsizliğin çözümü olmayacaktır. Diyorsunuz ki bu yasayla "İş gücü piyasasında yer alan kişilerin istihdam ve gelir güvencesinin sağlanması hedeflenmektedir."

Sayın Bakanım, gerçekten buna inanıyor musunuz? Madem gelir güvencesi olacak, o zaman sizin VIP torpilli çocuklarınız çalışsın bu işlerde, hani önce özel kalem olarak işe başlatıp ardından da kıyak yerlere terfi ettirdiğiniz VIP torpilli çocuklarınız. Tabii, halkın çocuklarına gelince kölelik, sizin çocuklarınıza gelince kıyak atama. Sonra çıkıp adaletten, kalkınmadan söz ediyorsunuz. Sizin adaletiniz de, kalkınmanız da nalıncı keseri, "Hep bana, hep bana." diyorsunuz Sayın Bakanım.

Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; 2009 yılında bu tasarı gündeme geldiğinde AKP'nin kurucusu, dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül "İşçinin emeğinin istismarı, insan onuruna yakışmayan durumların doğmasına yol açabilir." diyerek veto hakkını kullanmıştı. Peki ne değişti? Neden AKP yeniden emeğin istismarına, insan onuruna yakışmayan durumların doğmasına sebep olacak bu yasayı gündeme getirdi? Görülen o ki bir kez daha halkı kandırmak, yandaşlarınızı kalkındırmak için harekete geçiyorsunuz Sayın Bakanım. Kanun gerekçesinde kullandığınız süslü sözlerin gerçeği yansıtmadığını aslında sizler de çok iyi biliyorsunuz. Bu yasa kesinlikle işsizliğin çözümü olmayacak.

Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; özel istihdam büroları aracılığıyla işçi kiralamak işçi komisyonculuğunu yasal hâle getiriyor. Bilindiği gibi iş hukukunun temel kurumlarından biri olan iş ilişkisi iş sözleşmesi işçiyle işveren arasında kurulur. İşçinin bağımlı çalışmayı, işverenin ücret ödemeyi kabul ettiği sözleşmeye "iş sözleşmesi" adı verilir. İş sözleşmesi, taraflarının işçi ve işveren olduğu iki taraflı bir ilişkidir. Tasarıya göre kiralık işçi uygulanması nasıl işleyecek? İş arayan işçiler ve işçi çalıştıracak olan işveren, işçi kiralama sözleşmesi karşılığında özel istihdam bürolarına bir bedel ödeyecek, özel istihdam büroları bu bedelden işçinin ücretini ödeyecek ve bir bölümünüyse komisyon olarak alacak. Bir yerde işçi simsarlığı yapılmış olmuyor mu? Bu tasarıyla kiralık işçi çalıştıran işveren iş hukuku bağlamında işveren olmayacak, ancak işçiye talimat verebilecek. Özel istihdam bürolarının işveren olarak yükümlülüğüyse işçinin kiralık olarak çalıştığı süreyle sınırlı olacak. Sayın Bakanım, kiralık işçiden amacınız dönemsel olarak açığa çıkan iş gücü açığıysa mevcut yasanın 11'inci ve 12'nci maddeleri belirli bir süreli iş sözleşmelerini zaten düzenliyor. İş hukukunda telafi çalışması, denkleştirme, kısmi zamanlı çalışma, geçici çalışma, deneme süresi, taşeron uygulaması gibi işverenlerin acil ve istisnai durumlarda iş gücü talebini karşılamaya yönelik istihdam yöntemleri de mevcut. Peki o zaman tasarıda amaç ne? Buradaki amaç çalışanları esnek ve güvencesiz çalışma koşullarına mecbur bırakmak mı Sayın Bakanım? Kazanılmış hakları ortadan kaldırmak, sömürüyü daha da yaygınlaştırmak mıdır? Sermayeyi korurken bu ülkenin yurttaşlarını sefalete, köleliğe sürüklediğinizi düşünüyorum ben Sayın Bakanım.

Evet, mevcut iş ilişkisinde dahi ciddi iş alacakları sorunları yaşanırken özel istihdam büroları aracılığıyla ücret ödemesinin yeni mağduriyetler yaratması kaçınılmaz olmayacak mıdır? Tasarıda işçi kiralayacak özel istihdam bürolarının 200 asgari ücret tutarında tazminat yatırması öngörülüyor. Bürosu dışında başka bir mal varlığı zorunluluğu olmayan özel istihdam büroları işçi alacaklarını ödemezse ne olacak? Bu tazminat neye yetecek? Özel istihdam bürolarının iflas etmesi, faaliyetlerine son vermesi durumunda işçi alacakları ne olacak? Kiralık işçilerin sosyal güvenlik haklarında da ciddi sorunlar yaşanacak bu tasarıyla. Sadece çalıştıkları sürece prim ödeyeceğinden işçinin emekli olması neredeyse imkânsız olacak. Kiralık işçilerin çalışmadığı sürece kendilerinin ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin sağlık hizmetlerinden yararlanmalarında da ciddi sorunlar yaşanacak.

Bir diğer sorunsa işsizlik sigortasından yararlanamayacaklar. Düzenli çalışmadıkları için işsizlik sigortasının koşullarını yerine getiremeyecekler.

Bir başka sorunsa kıdem tazminatı. Bu konuda tasarıda hiçbir açıklık göremedim ben. Kiralık iş örgütsüz işçidir. Kiralık işçiyi bekleyen en önemli tehlike sendika, grev ve toplu sözleşme haklarını kullanamaması olacaktır. Kiralık işçilerin hangi iş kolunda örgütlenecekleri belirsiz. Özel istihdam bürolarının tabi olduğu iş kolu mu olacak, fiilen çalıştıkları iş kolu mu olacak? Özel istihdam bürolarının tabi olduğu iş kolu olacaksa sendikalar buralarda nasıl örgütlenecek? İş yeri ve işletme yetkilendirmesinde hangi işçi sayısı esas alınacak? Toplu iş sözleşmesinin süresi bir yıldan az olmayacağı için dört aydan az süreyle kiralanacak işçi nasıl toplu sözleşmeden yararlanacak Sayın Bakanım, grev hakkını nasıl kullanacak? Mevcut iş sözleşmesi kapsamında çalışanların sendikalaşmasının büyük bir sorun olduğu ülkemizde kiralık işçilerin sendikalaşması ve toplu sözleşmeden yararlanması hayalperestlik olarak görülüyor.

Bir diğer çalışmanız ev endeksli çalışma. Ev endeksli çalışma sosyal güvenceden ve örgütlenmeden uzak olduğundan maliyeti azaltmak isteyen işverenlerin başvurduğu en önemli yollardan biridir. İşveren iş yerinin kirasından, elektrik, su giderlerinden, işçilere sunulması gereken servis, sigorta, fazla mesai ve kreş gibi uygulamalardan kurtulmaktadır. Ev endeksli çalışma esnek ve güvencesiz bir istihdam çalışma biçimidir. Ev endeksli çalışanların hemen hemen hepsi kayıt dışı çalışmaktadır. Ev endeksli çalışmalar da çoğunlukla parça başı iş üzerinden gerçekleşmekte ve ücretler yapılan iş üzerinden hesaplanmaktadır. Bunun için elde edilen ücretler de oldukça düşük olmaktadır. Ev endeksli çalışma iş sağlığı ve iş güvenliği bakımından da çok ağır ve çok ciddi sorunlara yol açmaktadır. Gerek çalışma yerinin aynı zamanda yaşam alanı olarak da kullanılan hane olması gerekse de işverenler ve aracılar tarafından hiçbir sağlık ve iş güvenliği önleminin alınmaması nedeniyle ev endeksli çalışanlar ciddi sağlık ve güvenlik riskiyle karşı karşıya kalacaktır.

Yapılacak şey kadınların istihdama katılmasının önündeki engellerin kaldırılması ve nitelikli kadın istihdamının yaratılmasıdır. Yaygın ve erişilebilir çocuk bakım ve kreş hizmetleri, hâkim erkek egemen yaklaşımının terk edilmesi, hane içi yükümlülüklerin kadınların doğal görevi olarak görülmesine son verilmesi, "3 çocuk", "Kadının kariyeri anneliktir." ve benzeri gibi cinsiyetçi söylem ve politikalardan vazgeçilmesi gereklidir. Yapılacak yasal düzenleme ev eksenli çalışmayı yaygınlaştırmayı değil, sınırlamayı ve kurallı hâle getirmeyi amaçlamalıdır.

Ben sabrınız için teşekkür ediyorum.