KOMİSYON KONUŞMASI

ELİF ESEN (İstanbul) - Başkanım, teşekkür ediyorum.

Ancak son konuşmacı olmak her zaman zordur yani bütün komisyonlarda bu yaşanıyor, komisyon üyesi olan arkadaşlarımız uzun uzun, çok rahat konuşuyorlar, artık zaman bitmeye doğru sıra bize geliyor, biz sıkıştırılmış ya da bazen mücadeleyle alınan konuşmalar yapmak zorunda kalıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı altında bu demokratik bir uygulama değildir. Şahsınıza değil bu tepkim, bu genel uygulamaya.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Ben Meclis Başkanı değilim.

ELİF ESEN (İstanbul) - O yüzden Komisyon Başkanlarının... Anlıyorum, özgürlükçü davrandınız ve herkesin konuşma süresini açık tuttunuz ama o özgürlükçü anlayış sona doğru azalıyor ve bitiyor.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Keşke Sayın Tanal süresini size verseydi, Genel Kurulda çok konuştuğu için hani orada da hakkı var.

ELİF ESEN (İstanbul) - Şöyle: Ben kimseyi itham etmiyorum. Uygulama olarak komisyon üyelerinin konuşmalarının sınırlanmasında fayda var diye düşünüyorum.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Buyurun, sorularınızı alalım o zaman.

ELİF ESEN (İstanbul) - Ben süremi iktisatlı kullanacağım. Teşekkür ediyorum ayrıca.

Sayın Bakanım, hoş geldiniz; değerli bürokratlarınız da hoş geldi.

Kıymetli Komisyon üyeleri, öncelikle ben yapmış olduğunuz sunumun ayrıntısına, çalışmalara, özene, hepsine teşekkür ediyorum, gerçekten vasıflı bir sunum dinledik. Ayrıca, şuna da teşekkür etmek istiyorum: Alınan önerilerle yaptığınız uygulamaların geliştirildiğini gösteren ibareler vardı; bu, çok önemli. Ancak bunu söyledikten sonra da şunu eklemek istiyorum; hep söylediğimiz bir şey, uygulamalar geliştiriliyor ya da uygulayıcılar kapasite eğitimleri alıyor ama bizim uygulamalarımızda şu yok: Etki analizi, performans değerlendirmesi. Yani, biz bir sene içinde bu yaptığımız uygulamalarla nasıl bir iyileşme kaydettik? Yani biz bunları da görmek istiyoruz, belki o zaman akıllardaki sorular da azalacaktır. Ya, lütfen, bundan sonraki sunumlarınızda -biz sizi dinlemekten onur duyuyoruz, keyif alıyoruz ama- bu etki analizlerinin de olması faydalı olacaktır diye düşünüyorum.

2024 yılında tüm bunlara rağmen, on ayda 35 kadın tedbir kararı olmasına rağmen öldürüldü ve bunlar aile içi, yüzde 46'sı eşi tarafından öldürüldü ne yazık ki. 44.393 kişiye de ilk on ayda tedbir kararı alındı, 44.393 kişi için. Koruma Kanunu kapsamında olduğu hâlde, kimlik değiştirdiği hâlde 546 kadın cinayete maruz kaldı. Bakın, bu sayılar önemli ve hep toplumda kadınların, genç kadınların, genç kızlarımızın kendisini güvende hissetmediğini söyleyen konuşmacılarımız oldu. Son bir ayda KADES'e yaklaşık yarım milyon başvuru geldi Sayın Bakanım. Şimdi, bunlar önemli rakamlar. Ben çok hızlı geçmek zorundayım, o yüzden şöyle ifade edeceğim yine, bu benim kendi sloganımdır: 1 can bile feda edilemez. Dolayısıyla bu rakamlar sayıya vurulduğunda -300 küsur- belki az gözükebilir ama onlar her bir ailenin değerleri. Tam da bu sebeple koruyucu, önleyici tedbirlerin çok çok önemli olduğunu düşünüyorum çünkü toplumda suç potansiyeli gösteren kişilerin artık elle tutulur şekilde, gözle görülür şekilde, trafikte bile çok bariz bir şekilde hissedildiğini hepimiz yaşıyoruz. Ancak bunda yine sorumluluk sadece size ait değil, bu bir sosyolojik, bu bir toplumsal olay. Sizin Adalet Bakanlığı olarak Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığıyla -öncelikli olarak- ve İçişleri Bakanlığıyla görüyoruz ki uygulamalarınız var. Bu uygulamaların daha sıkı, daha eşgüdüm hâlinde yürümesi son derece önemli.

Biz geçen hafta KEFEK Komisyonu olarak İçişleri Bakanımızdan GAMER'de bir sunum aldık. Şimdi, bu sunumda -sizin sunumunuzda da o belge yer alıyor- o belgede bir eksiklik tespit etmiştim, onu size de ifade etmek istiyorum. Orada suçun, mağdurun, failin farklı profillerinden ve sayılarından bahsediliyor ama çocuk profili olarak lütfen -yani orada eksiklik var- şu dikkate alınsın: Suça sürüklenen çocuk, suçun mağduru olan çocuk ve o suçtan ikincil mağdur olarak ailenin diğer çocuğunun ya da akrabası olarak etkilenen -beraber yaşıyorsa- çocukların mutlaka onun, o kapsamın içine alınması önemli.

Ve son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Biliyorsunuz, geçen yıl cezaevi ziyaretlerim olmuştu, cezaevindeki kadınları ziyaret etmiştim, cezaevinde 0-6 yaş grubu çocuğu olan kadınlarla iletişim kurmuştum. Ziyaretlerimi devam ettireceğim. Birincil sebebi; bir milletvekilinin ziyaret etmesi, onların sorun ve ihtiyaçlarını dinlemesi motivasyon oluyor onlara.

Sayın Bakanım, şöyle bir çözüm önerim var: Elektronik kelepçelerde sayının 1.500 olduğunu biliyoruz, doğru mudur? Bu 1.500'den 800 küsur tanesinin şu an aktif kullanıldığını biliyoruz ve izleniyor, bu da çok çok önemli bir şey. Ama atıl olan elektronik kelepçeler bu 0-6 yaş grubu çocuğu olan cezaevindeki kadınlar için keşke uygulansa. Onların evlerinde, bir ceza infaz sistemiyle, çocuklarıyla, o çocukların o 0-6 yaşını cezaevini doğal şartları olarak görmeyeceği şekilde, toplumun diğer öğeleriyle de buluşacakları ve daha huzurlu, mutlu, anneleri de yanlarında olarak yaşayacakları bir ortam sağlanabilir mi bu elektronik kelepçelerle? Bunun iyi bir çözüm olduğunu düşünüyorum. Bu konuyla ilgili bir çalışmanız var mı?

Teşekkür ediyorum.