KOMİSYON KONUŞMASI

OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Savunma Sanayii Başkanı Sayın Haluk Görgün; mensubu olduğunuz Hayra Davet Vakfı ile birlikte Gaye Vakfının ve Erkam Vakfının savunma sanayimize nasıl kadro açtığını geçen sene sizin de içinde bulunduğunuz Genel Kurulda örnekleriyle göstermiştim.

Savunma sanayisi bizim göz bebeğimizdir. Bulunduğumuz coğrafyada güçlü olmamız, teknolojide üstünlük sağlamamız gerekir. Bunun yolu da savunma sanayisinde liyakatten şaşmamaktır. Sizin kurucusu olduğunuz vakıf gibi bazı vakıfların savunma sanayisinde örgütlenmesi ulusal güvenliğe tehdittir. Meselenin özü, o vakfın amaçlarının ne olduğunun ötesindedir. Herhangi bir sivil toplum örgütünden üyelerin, bir hemşehri derneğinden üyelerin, aynı okuldan mezun kişilerin bile savunma sanayimizde öbekleşmesi ulusal güvenliğimize tehdittir. Savunma sanayisinde ideolojik, siyasi ve kişisel hiçbir yuvalanma söz konusu olmamalıdır. Ben bu konuyu sahiplenmeye devam edeceğim.

Bugün yeni bir başlık açmak istiyorum. Sayın Görgün, geçtiğimiz ay AKP tarafından limiti en az 100 bin lira olan kredi kartı kullanıcılarından Savunma Sanayii Fonu için yıllık 750 lira katılma payı alınacağı yönünde kanun teklifi hazırlandı. Savunma sanayimizin vatandaşın 750 lirasına muhtaç duruma düştüğünü görünce önce inanamadım, sonra Sayın Mehmet Şimşek bu 750 lira için "Toplanan paranın tümü savunma sanayi için kullanılacak, Çelik Kubbe için kullanılacak." dedi. Şimdi, ülkemize hava savunma sistemi Çelik Kubbe yapılacaksa, savunma sanayimiz güçlenecekse milletin vergileri de bağışları da helal olsun. Burada devreye ASELSAN Genel Müdürlüğünüz ve Savunma Sanayii Başkanlığınız döneminde yarım kalan ve atıl kalan projeler devreye giriyor. Örneğin, 109 adet üretileceği duyurulan T70 genel maksat helikopterinin, ASELSAN'ın aviyonik ekipmanlarının tasarımını öngörülen sürede gerçekleştirememesinin sonucunda ortaya çıkan lisans sorunundan dolayı 38 adet üretilebildiği iddiaları doğru mudur?

Örneğin, HAVA SOJ Projesi, hava platformlarında uzaktan elektronik destek ve taarruz uçağı... ASELSAN bu projeyi 2018'de aldı. Düşmanın sinyal ve radar sistemini bozacak bir sistemden söz ediyoruz. Havadan "jammer" uygulaması için planlanan bu projenin ASELSAN'ın gerekli ekipmanları tamamlayamaması nedeniyle askıya alındığı iddiaları doğru mudur? Sayın Görgün, ASELSAN Genel Müdürü olduğunuz dönemde gemi ve hava savunma radarı projelerimizden, tanksavar arayıcı başlığı projelerimizden askıya alınan veya geciken var mı? ASELSAN Genel Müdürü ve Savunma Sanayii Başkanı olduğunuz dönemde yarım kalan projelere toplam kaç milyon dolar harcandı? Bu dönemlerde kaç proje öngörülen takvimi tutturamadı? Ayrıca, 2018'de Sayın Görgün'den önceki ASELSAN yönetimi ikincil halka arz başlatmıştı, buradan 500 milyon dolar civarında bir gelir elde edildi, bu para nereye harcandı da vatandaşın 750 lirasına muhtaç duruma düşüldü?

Şimdi, değerli arkadaşlar, savunma sanayisinde harekât bağımsızlığımızın gelişmesinden sadece gurur duyarız ancak Sayın Görgün'ün lüks seyahatlerini karşılayacak gücümüz de yok bizim. İki hafta önce 11 Kasım günü Katar'a Gulfstream G450 marka özel jetle uçtunuz Sayın Görgün; merak ettim, aynı özel jet için ben de fiyat teklifi aldım, fiyat teklifi burada. O özel jetin Katar'a kadar kiralama bedeli 72.500 dolar, kuru çevirince 2,5 milyon lira yapıyor. Her ay böyle bir seyahate çıksanız -ki çıkarsınız- yılda 30 milyon lira yapıyor. Yani siz tek başınıza en az 40 bin vatandaşın kredi kartı parasından kestirecek parayı özel lüksünüze ödüyorsunuz. Ayrıca, gittiğiniz yerlerde kendiniz için en lüks otelin en lüks odasında kalmayı talep ettiğiniz, sizinle beraber seyahat eden arkadaşlar için daha mütevazı oteller ayarladığınızı biliyoruz, bunu nasıl gerekçelendiriyorsunuz? Sizin yabancı mevkidaşlarınız, örneğin, Fransız, Alman, İngiliz mevkidaşlarınız da özel jetle mi seyahat ediyorlar? Biz, bu ülkelerden daha mı zenginiz? Daha zenginsek vatandaşın 750 lirasını niye istiyoruz? Siz tarifeli uçakla uçsanız Türk savunma sanayi ne kaybeder? Beraber gittiğiniz arkadaşlar gibi mütevazı otellerde kalsanız siz ne kaybedersiniz?

Değerli arkadaşlar, son olarak bir noktanın daha altını çizerek sözlerimi tamamlayacağım. Geçen gün burada Millî Savunma Bakanı Sayın Yaşar Güler dedi ki: "Sadece son üç yılda ASELSAN, TUSAŞ ROKETSAN, HAVELSAN'dan toplam 1.102 mühendisimiz yurt dışına gitti." Hiç düşünüyor musunuz acaba bu mühendislerimiz ne için yurt dışına gittiler; çocuklarının daha iyi bir eğitim almasını mı istediler, daha iyi koşullarda mı çalışmak istediler, özgürlük mü istediler? Hiç düşünüyor musunuz acaba "Kaç kişi 'Türkiye'de savunma sanayisinde yetkililer işin ehli değil, siyasi kadrolaşma var, onların altında çalışmak istemiyorum.' diyerek gitti?" diye? Gitmelerini engellemek için neden gittiklerini anlamamız gerekir, hiç anlamak istediniz mi? Kendi imkânlarımızla yetiştiğimiz mühendislerimizi Batı ülkelerine neden kaptırıyoruz? Bırakın böyle bir araştırma yapmayı, siz savunma sanayisinde kadrolaşmaya dair başta sorduğum soruma bir yıldır yanıt bile vermiyorsunuz. Bence şapkayı önünüze koyup bir düşünseniz iyi edersiniz.

Teşekkür ediyorum.