KOMİSYON KONUŞMASI

VELİ AĞBABA (Malatya) - Teşekkür ediyorum.

Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.

Bugün yaşamadığımız bir şeyi yaşadık. Biz burada tabii, bazen sert bazen yumuşak eleştiriler yapıyoruz, AK PARTİ vekilleriyle bazen sataşırız birbirimize, sonra sayın bakanlar bize cevap veriyor. Bugün ilginç bir şey yaşadık, ben siz konuştuktan sonra bir söz alarak "Siz buradasınız, sayın başkanlar burada, sağ olsunlar, gelmişler, bütçeyi sunuyorlar ama örneğin, İletişim Başkanı nerede, Diyanet İşleri Başkanı nerede?" diye sordum. O soruyu sorduktan yaklaşık on, on beş dakika sonra bir büyük saldırı başladı. Bakın, bir büyük saldırı başladı, bunu size göstereyim. Bakın, şunlar hep aynı tip "tweet"ler...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bahse girerim kendi yaptırmıştır.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, benim öyle yeteneğim olsa... Allah aşkına şuna bakın, hep aynı tip "tweet"ler. Şimdi, aynı hesaptan, takipçi sayıları aynı, kuruluşları aynı, aynı tip "tweet"ler atıyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kaç paraya yaptırdın onları?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bakın şuna, burada İletişim Başkanlığı -İletişim Başkanlığı demek doğru değil- trol başkanlığı benimle ilgili böyle binlerce "tweet" atmış, binlerce. İçeriğinde bir tane doğru cümle olsa... Hatta birazcık belgesele de dönüştürmüşler.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bütün maaşı bunlara veriyorsun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yani bunu Sayın Plan ve Bütçe Başkanına da şikâyet ediyorum.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Son gün amacına ulaştın.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bir cevap varsa vekiller burada yani siz kendinizi ifade edemiyor musunuz trollere başvuruyorsunuz Orhan bey? Kendinizi ifade edemiyor musunuz? Trollere...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kaç para verdin?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bakın, bunu Sayın Başkana vereceğim.

Bakın, değerli arkadaşlar, ben vallahi hiç bunlardan korkmam yani trollerden korkan troller gibi olsun. Bir milim geri adım atarsam, bir kelime eksik söylersem, bir milim eğilirsem namussuzum, alçağım. Ben hiç kimseye teslim olmam. Böyle bir şey olur mu ya! Yani devletin vergisiyle kurulan trol başkanlığı milletvekilleri hakkında trollük yapıyor. Ya da geçtiğimiz dönem -yine tekrar edeyim- Kemal Kılıçdaroğlu'yla ilgili, biliyorsunuz, Kandil'le ilgili montaj videolar ortaya çıktı. Montaj videolar ortaya çıktı mı? Çıktı. Kim yaptı? İletişim Başkanlığı yaptı.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Yok artık!

VELİ AĞBABA (Malatya) - İletişim Başkanlığı yaptı.

Peki, şimdi, geçtiğimiz günlerde Sayın Bahçeli "Öcalan ile DEM görüşsün." dedi, önce Öcalan'ı Meclise çağırdı. Sayın Erdoğan ne dedi? "Kandil silahları gömecekse Kandil'in önünü açacağız." dedi. Şimdi, burada çok video çıkacak, Kandil'le ilgili sizde çok video çıkacak, onu ben size söyleyeyim.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Aç, bir izlet o açıklamayı.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - "Kandil'in önünü açacağız." diye bir şey var mı ya! "Kandil'in önünü açacağız." sözü iftira...

ORHAN YEGİN (Ankara) - O açıklamayı aç, bir izlet, yok öyle bir açıklama.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Dinle, sen de dinle.

Bak, ne diyor? "Kandil silahları teslim etsin." demiyor "Gömsün." diyor yani bunu söylemek istiyorum.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, benim süremden süre verin, açsın izletsin. Cumhurbaşkanının öyle bir açıklaması yok.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, sözlerimin başında Sayın Mehmet Muş'a bir teşekkür edecektim, koltukta daha uzun oturduğu için zaman zaman biraz sertleşse de ya da biraz antidemokratikleşse de genel olarak Plan ve Bütçe Komisyonunun yönetiminden dolayı teşekkür ediyoruz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Daha iki sene olmadı.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Biraz daha teşekkür edersem seni görevden alırlar, ben sana söyleyeyim.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Bakan, siz bizim bölgeyi çok iyi biliyorsunuz.

ERHAN USTA (Samsun) - Biz onu tekrar bakan yaptırmaya çalışıyoruz, siz görevden aldırıyorsunuz Sayın Ağbaba.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hayır, ben biraz daha översem ayağını kaydıracağım onun.

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, bizim Samsun için ihtiyacımız var ona.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Cumhurbaşkanı Yardımcısı görüyor bunları; görüyorsunuz yani acayip bir kitlem var.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Malatya'yı biliyor, kendisi hemşehrimiz, eski Bingöl Milletvekilimiz. Şimdi, mücbir sebep diye sadece bizim Malatya'nın değil depremi yaşayan illerin büyük bir problem var, maalesef yarın bitiyor. İnşaatlar devam ediyor, hayat normale dönmüş değil. Siz Erciş depreminde Bakandınız, o zaman hatırlarsanız Van depreminde beş yıl Van'a mücbir sebep ilan edildi, beş yıl sürdü. Biz depremden dolayı hâlâ normalleşebilmiş değiliz; sık sık bölgeye geliyorsunuz, Malatya'ya da geliyorsunuz hâlâ esnaflarımız konteynerde hizmet vermeye çalışıyor, hâlâ hayat normale dönebilmiş değil, büyük fabrikalar Malatya'dan taşınmaya çalışıyor hem kalifiye eleman hem çeşitli problemlerden, barınmadan dolayı ama mücbir sebep sona eriyor. Esnaflar, bütün bölgenin esnaf odaları, ticaret odaları, muhasebeciler odası, herkes bas bas bağırıyor "Lütfen mücbir sebebi uzatın." diyor. Yani eğer siz mücbir sebebi uzatmaz iseniz son toprağı da atmış olacaksınız, onu söylemek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanına söyledik, Malatyalılar ya da Adıyamanlılar, Hataylılar, Maraşlılar bu vergi borçları silinsin diye beklerken maalesef mücbir sebep yarın bitiyor. Bu konuda lütfen, sizden rica ediyoruz, Malatyalılar adına rica ediyoruz, bu konunun bir daha değerlendirilmesini istiyoruz.

Ayrıca, siz yokken gıyabınızda bir teşekkür etmiştim, bir de yüzünüze edeyim. Bu İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezinde bir karaciğer enstitüsü yapıldı, sizin büyük gayretlerinizle yapıldı ve bu, sadece Malatya için değil insanlık için büyük bir kazanç oldu. Tekrar etmekte fayda var, belki bilmeyen arkadaşlarımız bilir, bakın, dünyada ilk kez altılı ve yedili çapraz nakil yapıldı. Bunun dünyada örneği yok. Onun için hem size teşekkür ederim hem de orada görev yapan herkesi tebrik etmek istiyorum.

Bu teşekkürden sonra bir iki de talebimiz var sizden. Bu İnönü Üniversitemize ve Turgut Özal Üniversitemize sizden destek istiyoruz. Sayın Strateji ve Bütçe Başkanımız arada yardımcı oluyor ama daha fazla yardımlarınızı bekliyoruz sizden de. Teşekkür ediyorum.

Şimdi, biraz önce Sayın Güneş konuşurken "Tehlikeli koalisyon yok." dedi. Bakın, koalisyon eskiden seçimden sonra kuruluyordu, şimdi, bu sistemle koalisyon seçimden önce kuruluyor. Şimdi, MHP'yle koalisyonsunuz, Büyük Birlikle koalisyonsunuz ya da şimdi -ayrılmak üzere veya ayrıldı bilmiyorum- Yeniden Refahla bir koalisyon kurdunuz seçimden önce ya da en büyük stratejistiniz, en büyük fikir ideoloğunuz Doğu Perinçek'le, Vatan Partisiyle ittifaksınız şu anda siz. Yani bazen "28 Şubat" falan diyorsunuz ya, onu da unutmayın, tamam. DSP'yle ittifaksınız şu anda. Yani dolayısıyla koalisyon başta kuruluyor.

ERHAN USTA (Samsun) - HÜDA PAR var.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - HÜDA PAR var.

CAVİT ARI (Antalya) - HÜDA PAR var.

VELİ AĞBABA (Malatya) - HÜDA PAR'ı unuttuk, tabii. Bu HÜDA PAR var ya, HÜDA PAR, hani Gaffar Okkan'dan dolayı hatırlarsınız.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sizin kiminle olduğunuz belli değil. Masanın üstündekiler ayrı, altındakiler ayrı.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Siz kendinize bakın, kimlerle ittifak yaptınız?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Evet, onlara bir bakın. Dolayısıyla koalisyon eskiden seçimden sonra yapılıyordu, şimdi seçimden önce koalisyon kuruluyor.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ama yönetilemiyordu önceden.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Arkadaşlar, bu sistem gelirken ben de milletvekiliydim, bu sistem gelirken bizim eleştirimiz şuydu: Kim olursa olsun bu sistemin başında, ismi Recep Tayyip Erdoğan olur, başka bir isim olur; bu sistemin Türkiye'yi refaha ulaştırması mümkün değildir diyorduk ve maalesef bu iddiamızda yanılmadığımızı gördük. Tek adamlıkla ya da bu tür başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerin zenginleşmediğini görürsünüz. Dünyadaki en yoksul ülkeler ya tek adam sistemiyle yönetiliyor ya da buna benzer rejimlerle yönetiliyor. Gelişmiş ülkelere bakın, Amerika biliyorsunuz, güçler ayrılığının çok iyi uygulandığı bir ülke; Norveç'e bakın, İsveç'e bakın, Danimarka'ya bakın, Almanya'ya bakın, Fransa'ya bakın, bunların tamamında demokrasi var. Demek ki demokrasi ekonomik refahı da...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bizde de demokrasi var. Seçimle geliyoruz yani.

VELİ AĞBABA (Malatya) - O tartışılır, birazdan geleceğim. Demokrasi var mı, yok mu, onu tartışacağız.

Yani başta kim olursa olsun bu sistemde ülkenin büyümesi mümkün gözükmüyor.

Ne diyordu Sayın Erdoğan? "Verin yetkiyi, görün etkiyi." diyordu, hakikaten doğru söylüyordu. 24 Haziran 2018'de çeyrek altın 315 lirayken 28 Mayıs seçimlerinde 2.808 lira, bugün 4.988 lira. Dolar o tarihte 4,6 lirayken bugün 34,6 lira; euro 5,4, bugün 36,55; mazot 5,65, bugün 44,75. 2018'de faiz oranı 17,75 iken bugün faiz oranı yüzde 50; enflasyon yüzde 15 iken bugün yüzde 48.

Şimdi, bu tek adam sisteminin ne zararları var? Örneğin, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız burada Plan ve Bütçe Başkanıydı, ben de buradaydım, o gün bir Sanayi Komisyonu toplantısı vardı -orada Sayın Elitaş olabilir, tam hatırlamıyorum- bir sevinç oldu burada, karşıki sıralarda. "Hayırdır, bir şey mi oldu? Yine gaz, petrol falan mı bulduk?" dedik. "Yok, kur korumalı mevduat sistemini hayata geçirdik." dediler. O kur korumalı mevduat sistemi akşam üzeri hayata geçti. İkinci gün, siz bilirsiniz, bizim Malatya'da Şire Pazarı var, Şire Pazarında davul zurna çaldılar, halay çektiler dolar 18'den 12'ye düştü diye. Ama şimdi pişmanlar "Elimiz kırılsaydı o davulu çalacağımıza." diyorlar. Kur korumalı mevduat sistemi geldi ve ülkenin başına bela oldu. Sonra ne oldu? Sayın Mehmet Şimşek Bakan oldu tekrar. Ne dedi? “Reel ekonomiye geçiyoruz.” Yani kur korumalı mevduat terk edildi.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Rasyonel.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Pardon, "Rasyonel ekonomiye geçiyoruz." dedi ya da bakın S-400'lerin alınması, Sayın Savunma Sanayii Başkanımız burada, Türkiye'nin başına bela oldu. Bakın, Türkiye'de birçok özel kuruluş F-35'ten dolayı işletmeler, fabrikalar açtı -ben birçoğunu da yakinen biliyorum- şimdi onların hepsi, bu S-400 aldığımız için, Amerika iptal etti bu F-35 anlaşmasını ve birçok işletmemiz maalesef kapanmak durumunda, iflas etmek durumunda kaldı. Ya da düşürülen Rus uçağını hatırlarsanız, bakın düşürülen Rus uçağı maalesef o da Türkiye'nin başına çok büyük belalar açtı. Tabii, bu tek adamlık sistemi şeyi de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Rabia mı?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Siz rabiayı unuttunuz ama Başkanım, sizin için varsa yoksa Sisi.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, bir dakika ekliyorum.

Buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya da işte bu dış ilişkiler, bir gün Suudi Prense "katil" diyorsunuz, ikinci gün havaalanında davul zurnayla karşılıyorsunuz. Ya da Sisi, Mursi meselesi; Birleşik Arap Emirlikleri meselesi; İsrail, Herzog, Netanyahu meselesi gidiyor.

Maalesef dünya demokrasi sıralamasında 162 ülke arasında 102'nci, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 142 ülke arasında 117'nci, Siyasi İstikrar Endeksi'nde 194 ülkeden 170'inci sırada yer alıyor. Basın özgürlüğü sırasında 180 ülke arasında 158'inci sırada bulunuyor. Şeffaflık Örgütü tarafından Yolsuzluk Algı Endeksi'nde Türkiye 180 ülke arasında 115'inci sırada bulunuyor. Dolayısıyla başkanlık sisteminin bize iyi gelmediğini görüyoruz. İşsizliğimiz artmış, yoksulluğumuz artmış, belki Türkiye tarihinin en yakıcı yoksulluğunu hep beraber yaşıyoruz. Yani sadece işsizler, yoksullar değil, maalesef 20 milyon insanımız sosyal yardımlarla geçimini sağlıyor, devlet yardım etmezse ölecek. Günlük 19 lirayla yaşamlarını sürdürmeye çalışan önemli bir kesim var.

Ben tekrar teşekkür ediyorum, bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.