Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 28 .11.2024 |
ZEYNEP ODUNCU KUTEVİ (Batman) - Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, Değerli Komisyon üyeleri; Türkiye'de adaletin her anlamda ayaklar altına alındığı maalesef artık bir sır değil. Adaletin her alanda tesis edilmesi umuduyla sözlerime başlamak istiyorum.
Basın özgürlüğü ihlali; aynı zamanda vicdanın, hakikat arayışının ve adaletin yok edilmesidir. Türkiye, Uluslararası Sınır Tanımayan Gazetecilerin 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 158'inci sıraya düşerek artık "çok vahim" kategorisinde yer almaktadır. Bu kara tablo; TÜİK, kolluk güçleri ya da yargı eliyle basını susturan bu iktidarın utanç vesikasıdır. İktidarınız, eleştiren her sesi, yazan her eli, gerçekleri anlatan her dili bir tehdit olarak görmektedir.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneğinin geçtiğimiz günlerde açıkladığı rapor, sizin gazeteci hapseden, kamera kıran, ekran karartan anlayışınızın utanç vesikasını da tescilliyor. Rapor, sadece 1 Eylül 2023-20 Temmuz 2024 adli yılında 366 gazetecinin yargılandığını söylüyor; 366 gazeteci. Aynı dönemde yargılanan 47 davada gazetecilere seksen sekiz yıl altı ay on yedi gün hapis cezası verildi.
Öte yandan, Kürt gazetecilere yönelik baskılar bu karanlık düzenin en acımasız boyutudur. Özgür basın geleneğinden gelen ajans ve gazetelere erişim engelleri yetmemiş, uydurma suçlamalarla gazetecilik yargı kıskacına alınmıştır. Daha birkaç ay önce Ankara'da 8 gazeteciye sadece haberleri gerekçe gösterilerek yani mesleklerini yaptıkları için elli yıl hapis cezası verildi. Kürt sorunundaki çözümsüzlük hâlini işleyerek gündeme getiren gazeteciler doğrudan hedef alınıyor. Adında "Adalet" olan Bakanlığınız bu adaletsizlik karşısında sessiz kalıyor. Bugün burada bu konuşmayı yaparken dahi Kürt gazeteciler yeni adaletsizlikle ve hukuksuzlukla karşı karşıya.
Eskişehir merkezli soruşturma kapsamında gözaltına alınan gazetecilerin iki günde yaşadıklarını burada dile getirmek istiyorum. Aralarında gazeteci, yazar, çevirmen, yönetmen ve karikatüristlerin bulunduğu 13 kişi iki gündür gözaltında tutuluyor. Bu insanlar, ters kelepçeyle, saatlerce süren bir yolculukla Eskişehir'e götürüldü. Bu da yetmezmiş gibi çıplak arama uygulamasına zorlandılar. On üç, on dört saat boyunca su dahi verilmedi.
Halkın iradesinin gasbedildiği seçim bölgem Batman'da kanser hastalığı nedeniyle aktif gazeteciliğe ara vermek zorunda kalan Mizgin Sönük ve Meclis Üyemiz Hatice Taş, yine saçma ve uyduruk gerekçelerle tutuklandı. Bu hukuksuzluk yetmezmiş gibi ailesinden yüzlerce kilometre uzaklıktaki bir cezaevine sürgün edildi. Gazetecilere dönük sistematik zulüm iktidarınızın Kürt meselesindeki faşizan politikanın bir yansımasıdır.
Sayın Bakan, sorularımla daha da açık ifade edeyim: Gazetecilerin mesleki faaliyetleri neden örgüt üyeliği gibi saçma gerekçelerle suç hâline getiriliyor? Habercilik, suç değil bir kamu hizmetidir. Siz bu suçlamalarla halkın haber alma hakkını ortadan kaldırıyorsunuz. Kürt gazetecilere yönelik sistematik baskının aracı hâline gelen Terörle Mücadele Kanunu'nun 7'inci maddesinin ikinci fıkrası bu hukuksuz düzenin kilit taşlarından biri değil midir? Bu maddeyi kaldırmayı düşünüyor musunuz yoksa bu düzeni sürdürmeye kararlı mısınız? Türkiye'yi 158'inci sıraya düşüren bu utanç verici tablodan gurur duyuyor musunuz?
"Dezenformasyonla mücadele" adı altında hayata geçirdiğiniz düzenleme, gazetecileri hedef almak için hayata geçirilen bir düzenlemenin kendisi oldu. Zaten mevcut kanunlarla hedefinize koyduğunuz gazeteciler, bu kez türettiğiniz yeni bir suçlamayla onlarca soruşturma ve davayla karşı karşıya kalmıştır. Övünerek getirdiğiniz bu yasa kapsamında bugüne kadar 41 gazeteci yargılandı.
Yasalarınız yetmiyor, bir de basın RTÜK eliyle susturulmak isteniyor. RTÜK, 2023 yılının tamamı ve 2024 yılının ilk altı ayında medyaya 124 milyon TL ceza kesti ancak bu cezalar, iktidar medyasına değil iktidarınızın hukuksuzluklarını, usulsüzlüklerini eleştiren medyaya kesildi. Bu cezalar, Kürt meselesi gibi iktidarın dokunulmaz kılmaya çalıştığı konuları ele alan yayınlara verildi. Bu tablo gösteriyor ki iktidar için gerçeklerin yazılması en büyük tehdittir çünkü susturulan, basın değil halkın bilgi edinme hakkıdır.