KOMİSYON KONUŞMASI

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bugün, gün boyu milletvekillerimiz adaletle ilgili sorunları, Adalet Bakanlığıyla ilgili sorunları uzun uzun paylaştılar, uzun uzun anlattılar; ben tekrar bunlara değinmeyeceğim, tekrara düşmeyeceğim ancak başka bir konu konuşacağım.

HSK Başkanı olarak, malumunuz olduğu üzere, önceden hâkim olarak görev yapan, daha sonrasında âdeta ödüllendirilerek Adalet Bakan Yardımcısı yapılan ve hemen akabinde de tekrar İstanbul'a Cumhuriyet Başsavcısı olarak atanan Akın Gürlek konumuz. Şimdi, dönemin Başbakanı günümüzün Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Haziran 2011 tarihinde bakan yardımcılıklarına ilişkin bir açıklama yapmış Sayın Bakan. Burada diyor ki: "Bakan yardımcıları klasik bir memur gibi olmayacak." Bakan yardımcılarının hükûmetle gelip gideceğini açıkça belirtmiş, bunun yanı sıra bakan yardımcılarının bir anlamda siyasi müsteşar görevi yapacağını açık açık söylemiş. Açıklama, Anayasa'da yer alan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine açık olarak aykırı olsa da siyasi bir görev tanımlaması yaptığını kendisi açıklamış ve anlatmış.

22 Aralık 2005 tarihinde 298 sayılı Kanun’un ek 7'nci maddesini "Yüksek Mahkeme Üyeleri, hâkimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar ile subay ve astsubaylar" şeklinde değiştirmiş bulunmaktasınız. Burada da seçimlerde aday ve aday adayı olan yargı mensuplarının göreve geri dönemeyecekleri şeklindeki değişikliği net olarak görüyoruz. Yine Hükûmetiniz tarafından ortaya konan gerekçede, hâkimlerin ve savcıların yaptıkları görevler göz önüne alındığında bunların tarafsız olmasının mutlak bir zorunluluk olduğu, seçimlere katılmış yargı mensuplarının siyasi tercihini ortaya koyması gerektiğini, seçimlere katılmış yargı mensuplarının göreve geri dönmelerinin tarafsızlık konusunda ciddi şüpheler doğuracağını açık seçik belirtilmiş.

Evet, Akın Gürlek belki seçimlere katılmadı ya da katılmak için görevinden ayrılmadı ancak biraz önce bahsettiğimiz gibi Erdoğan'ın açıklamalarından Bakan Yardımcılığı görevinin siyasi bir görev olduğu ortada. Dolayısıyla, önceden hâkim olan, daha sonra siyasi bir göreve getirilerek tarafsızlığını yitiren, sonrasında da tekrar Başsavcı olarak İstanbul'a atanan Akın Gürlek'in söz konusu son İstanbul ataması Anayasa'ya ve yasalara açıkça aykırı, âdeta kanuna karşı hiledir. Aldığımız bilgiye göre -yanlışımız varsa Sayın Bakan bizi düzeltsin- hâkim olarak çalışmaktayken meslekten ayrılmak suretiyle siyasi bir görev olan Bakan Yardımcılığı görevine gelmiş ve devamında istisnai kadro olan Bakan Yardımcılığı görevinden ayrılarak Hakimler ve Savcılar Kanunu madde 40 uyarınca Başsavcı olarak İstanbul'a atanmıştır. Peki, ne diyor madde 40? "Hakimlik ve savcılık mesleğinden kendi istekleriyle çekilen veya emekli olanlardan tekrar mesleğe dönmek isteyenler -altını çizerek okuyorum- mesleğe kabulde aranan nitelikleri kaybetmemiş olmaları koşulu ile önceki görevlerinde olduğu gibi mesleğe geri atanabilirler." diyor. Bakın, bu atama yasaya açıkça aykırıdır Sayın Bakan. Erdoğan söylemiş, açıklamış; 298 sayılı Kanun’un ek 7'nci maddesinde bu açıkça açıklanmış ve gerekçesi ortaya konmuş ama Başkanı olduğunuz HSK ne yapıyor? Siyaseten görev almış, tarafsızlığını yitirmiş yargı mensubunu, 298 sayılı Kanun’un ek 7'nci maddesini görmezden gelerek mesleğe kabulde aranan nitelikleri siyasi kişiliğe bürünerek yitirmiş Akın Gürlek'i Başsavcı olarak İstanbul'a atıyor. Erkler ayrılığı argümanı bakımından birkaç şey söylememiz lazım. Anayasa Mahkemesinin Eminağaoğlu kararıyla, yasama organı adaylığına soyunan hâkimlerin bile mesleğe geri dönemeyeceğini söylediği veya yasama organında görev alan bir kişinin yürütme bünyesindeki görevlerinden yasaklandığı koşullarda -Anayasa madde 82, bakabilirsiniz- yürütmenin siyasal kesitinde görev alan bir yargıcın, siyasi görev alan bir yargıcın ya da savcının mesleğe geri dönememesi kuvvetler ayrılığının da evveliyetle bir gereği sayılmalıdır. Göz önüne aldınız mı? Almadınız. Şimdi açık seçik ortaya koyduğumuz bu duruma müdahalede bulundunuz mu? Bulunmadınız. Engel oldunuz mu? Olmadınız. Engel olmaya çalıştınız mı? Çalışmadınız. Adalet Bakanı olarak, HSK Başkanı olarak yasayı çiğniyorsunuz; belki bundan haberiniz bile yok Sayın Bakan çünkü sizin için aslolan, tarafınıza verilen talimatı yerine getirmek. Sonra da iş ve işlemlerinizde samimi olduğunuza inanmamızı bekliyorsunuz ki daha biraz daha bekleyeceksiniz.

Bir de Sayın Bakan, her uzatılan mikrofona özellikle bu yargı tacizi konusunda yapılan her konuya açıkça eleştirilerde bulunuyorsunuz, her uzatılan mikrofona cevap veriyorsunuz. Siz Bakansınız Sayın Bakan -yani bürokratsınız. Siyasi işlerle ilgilenmeyi -bakın, burada birçok siyasi var- onlara bırakın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Bürokratik işlerinizle ilgilenin, cezaevlerinin durumlarına bakın, adliyelerin durumlarına bakın, açık kanun ihlallerine bakın.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Teşekkür ederim.

Sayın Rıfat Turuntay Nalbantoğlu, buyurun.

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Bir saniye... Başkanım, bir saniye...

Lütfen, rica ediyorum, sizi arayan milletvekillerinin telefonlarına bakın. Kısaca, işinize bakın Sayın Bakan.