KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.

Değerli milletvekili arkadaşlar, değerli Adalet Bakanımız, değerli bürokratlar, basın mensupları; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Değerli Bakanım, konuşmanızın 10'uncu sayfasında Şanlıurfa'ya ve Hilvan'a cezaevi açılacağıyla ilgili bir açıklamada bulundunuz. Benim sizden istirhamım şu: Şanlıurfa'ya cezaevi değil, Şanlıurfa'ya mümkünse fabrika açın. Yani hakikaten Türkiye'deki mevcut cezaevi listesine baktığımız zaman, mesela Adana'da da cezaevi var, Türkoğlu'nda da var. Şimdi, bizim Şanlıurfa'daki "cezaevi" dediğiniz, aslında Hilvan ilçesinin sınırları içerisindeyken belediye seçimleri nedeniyle Hilvan'daki o sınır kaldırılarak Karaköprü ilçesine bağlandı. Bu doğru bir... Burada listede belirtilen isim "Şanlıurfa Cezaevi" o doğru bir isim değil, olması gereken Hilvan Cezaevidir. Bu ismin düzeltilmesini sizden istirham ediyorum ben.

Şimdi gelelim... Evet, bu konuşma metninizde temyiz yoluyla ilgili yani üst mahkemelere itirazla ilgili söylediniz, "İstinaf mahkemesi" dediniz ama çok tarihî bir hata var Değerli Bakanım, o da şu: Ankara'daki istinaf mahkemesine gittiğiniz zaman o binanın üzerine istinaf mahkemesi yazıyor. Peki, biz Yargıtaya gidince Yargıtayda temyiz mahkemesi yazıyor mu? Yazmıyor. Yani o bir kanuni yoldur, kanuni yol... Mahkemenin orada üzerine ne yazılması gerekir? Bölge idare mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi yazılması lazım iken, binanın üzerinde istinaf mahkemesi yazılı. O zaman Yargıtayın da üzerine temyiz mahkemesi yazalım. Bence bu yanlış uygulamadan vazgeçin. Üzerine adli ise bölge adliye mahkemesi, idare ise bölge idare mahkemesi ismini yazmakta fayda var. Vatandaş soruyor: "Bu istinaf nedir?" diyor. Yani bence bu istinaf bir kanuni yoldur, bu yanlış uygulamanın bir an önce düzeltilmesini istirham ediyorum.

İş istinafa gelmişken arkadaşlarımız şikâyetçi. İstinaftaki davalar uzuyor. Neden uzuyor? Şimdi, Yargıtayda her dairede bir tetkik hâkimi var. Şimdi, istinaf mahkemelerinin de sayısını madem çoğalttık ama en azından onlara birer tetkik hâkimi verirsek dosyaların eritilme imkânı fazla olur. Orada onun için dosya birikiyor, eritilemiyor. Yani daha önce Yargıtayda çoktu, biz Yargıtaydaki o iş yükünü azaltmak için BAM'ı getirdik ama maalesef BAM'da da bu sefer personel eksikliği... Ve biz o kadrolaşmayı orada yapamadık o yüzden BAM'da şişkinlik var.

Şimdi, mahallî mahkeme kararı veriyor, BAM'a gidiyor, BAM'ın kararına direnemiyor ama o karar gelince eğer Yargıtaya gidecekse ona direnebiliyor. Böyle absürt bir şey olabilir mi? Yani daha yetkili olan, en üst mahkeme olan Yargıtayın kararına mahallî mahkeme o karara direnebiliyor ama BAM'ın kararına direnemiyor, bu teknik hatayı bence bir an önce düzeltmekte fayda var.

Şimdi, evet, bu davalarla ilgili her vatandaşımızın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı var. Bu sağlıklı çevrede yaşama hakkı açısından çevre davalarının bence harçsız olması lazım.

Gelelim Ovacık Belediye Başkanımızın görevden alınmasına, Değerli Bakanım, bu çok önemli husus. "Rio Tinto" denilen bir şirket var. Rio Tinto şirketi İngiliz-Avustralya destekli bir maden arama şirketi ve bizim Belediye Başkanımız bu şirketin maden araması eylemlerine katıldığı için teröristle yan yana getirilmiş durumda. Şimdi, bir başka gerekçe de, arkadaşlar da anlattılar, terörist cenazesine katıldığı için... Değerli Bakanım, sizden istirham ediyorum, Diyarbakır hukuku ayrı, Tunceli hukuku ayrı, Ankara hukuku ayrı, İstanbul hukuku ayrı olamaz; ülkede bir hukuk birliği vardır, hukuk yeknesaklığı vardır, onunla ilgili Leyla Zana'nın kararı var. 9 teröristin cenazesine katılmış ayrı ayrı tarihlerde, hepsinde mahallî mahkemeler ceza veriyor, Yargıtaya gidiyor, hepsinde de beraat etmiş durumda. Şimdi, ortada beraat edilmiş olan bu kararlar varken dönüp dönüp sürekli toplumda bu şekilde yani kaos yaratmanın manası ne? Aynı şekilde, Osman Baydemir kararı var. Osman Baydemir kararında da şu var: Belediye Başkanı olduğu dönemde ambulansla terörist cenazesi taşımış, mahallî mahkeme ceza veriyor, Yargıtaya gidiyor, beraat veriyor. Yani bilemiyorum, bu arkadaşlar bunları hiç incelemiyorlar mı? Yani "arkadaşlar" derken "Yargı siyasetin sopası olmamalıdır." kastı bu. Yani bu Yargıtay kararlarına gerçekten en azından insanlar bakar, inceler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Tanal.

Sayın Usta...

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Son söz, selamlamak için verebilir misiniz?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum, aynı uygulama...

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Efendim, bana söz verdiniz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Tanal, ben söz vermedim, herkese aynı uygulamayı yapıyorum, bizim Komisyon Başkanımıza da aynısını yaptım; istirham ediyorum sizden.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Bana beş dakikalık söz vermediniz mi ya?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hiç kimseye bir şey vermedim, herkese aynı uygulama, herkese.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - E, anladım, ben de onu söylüyorum yani onun için teşekkür ediyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tamam, ben teşekkürü aldım, kabul ettim.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Herkese teşekkür ederim, sizin şahsınıza söylemedim.