Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 28 .11.2024 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Öncelikle, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.
Şimdi güncel bir meseleyle başlayalım konuya, mesele çözüldü ama bu, vekillere cezaevine gitme izin verilme meselesi. Sayın Bakan, siz bu Parlamentoda bulundunuz, Parlamentoda birlikte görev yaptık, vekillere bir izin verilmemesinin hakikaten Adalet Bakanına yakışmadığı gibi size de yakışmadığını ifade etmek istiyorum. En son, ana muhalefet liderine, Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel'e yirmi sekiz gün sonra izin verildi. Mesele çözüldü ama bu, doğru bir yaklaşım değil. Yani Bakanın birisi vekilleri belediyeye sokmuyor, anayasal haklarını çiğniyor, resmen darbe yapılıyor; diğer Bakan yani siz, vekillere cezaevine gitme izin vermiyorsunuz. Genel Başkanımız cezaevine gitse ya da Veli Ağbaba cezaevine gitse ne yapacak yani cezaevinden Belediye Başkanını mı kaçıracağız, ne yapacağız? Yani yüzlerce ziyarette bulunduk. Bu, doğru bir yaklaşım değil, onu ifade etmek istiyorum.
Şimdi, biliyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanı bir açıklama yapmıştı bu bakanlar açıklanırken "Bakanlar teknik olacak, yardımcılar siyasi olacak." demişti. Örneğin, birlikte yine görev yaptığımız Sayın Ramazan Can sanırım siyasi olarak orada Bakan Yardımcısı; kendisine tekrar başarılar diliyoruz, geçen yıl dilemiştik başarıyı, bu yıl tekrar başarı diliyoruz Ramazan Can'a. "Bakan Yardımcıları siyasi olacak." dediniz. Dolayısıyla bir Bakan Yardımcısı atandı geçen yıl. Kimdi? Akın Gürlek. Akın Gürlek, Cumhurbaşkanının ifadesiyle siyasi bir Bakan Yardımcısıydı. Sonra bu siyasi Bakan Yardımcısını İstanbul Başsavcısı yaptınız. Şimdi, Ramazan Can Ankara Başsavcısı ya da İstanbul Başsavcısı yapılır mı yani yapılır mı? Yapılamaz. Şimdi, Akın Gürlek'i aldınız, getirdiniz Bakan Yardımcısı yaptınız, ondan sonra götürdünüz, Başsavcı yaptınız. Başsavcı ne yaptı? Gittiği gün Ahmet Özer'i terör örgütüne üye olmaktan ya da destek olmaktan görevden alarak cezaevine attı ve kayyum atadı. Bakın, bu hukuk hepimize lazım, yıllardan beri bunun acısını en çok Türkiye çekti, siz çektiniz diyeceğim de Türkiye çekti.
Biraz önce Sayın Vekilim güzel güzel anlatıyor. Bakın, bu darbe ne zaman yapıldı biliyor musunuz? Esas darbe 12 Eylül 2010'da yapıldı. 12 Eylül 2010'da yapılan darbe 15 Temmuz darbesinin önünü açtı, kilit taşlarını döşedi, yolunu açtı, asfaltladı yolu resmen. 15 Temmuzun yolunu asfaltlayan şey, sizin okyanus ötesiyle iş birliği yaparak yaptığınız o darbeydi. Ne oldu? Darbe, Türkiye'nin başına bela oldu.
Değerli arkadaşlar, o dönemin savcılarını hatırlayın, kim vardı? Meşhur, kırmızı plakalı zırhlı Mercedes verdiğiniz, önünde "Hazır ol!"a geçtiğiniz Savcı Zekeriya Öz vardı. Zekeriya Öz nerede şimdi? Kaçtı gitti. Ne yapıyordu Zekeriya Öz? Resmen cellatlık yapıyordu. Kime yapıyordu? Bu ülkenin okumuş yazmış her kesimine, muhalif gördüğü herkese yani o AKP-FETÖ iş birliği sonucunda yapılan Anayasa sonrasında bir yol temizliği yaptı. Kimi attı içeriye? Komutanları attı. Balyoz, Ergenekon, Oda TV davalarıyla hatırlayın yani Türk Silahlı Kuvvetlerine düşmanın yapmadığını, tankla, tüfekle yapmadığını... Âdeta mahkeme eliyle Türk Silah Kuvvetlerini, maalesef, yok etmeye çalıştınız. Düşünün ki bir Genelkurmay, Türk Silahlı Kuvvetleri hepimizin göz bebeği, Türk Silahlı Kuvvetlerinin karargâhı âdeta "terör örgütü" olarak nitelendirildi, o karargâhta görev yapan İlker Başbuğ "terör örgütü lideri" olarak nitelendirildi; bunu hiç aklınızdan çıkarmayın.
Ya, şimdi, bütün davalarda Akın Gürlek var, bütün davalarda. Ne bileyim, işte, Enis Berberoğlu, Canan Kaftancıoğlu, Sözcü gazetesi, Selçuk Kozağaçlı, Türk Tabipleri Birliği, Sırrı Süreyya Önder davası, bütün davalarda, değerli arkadaşlar, Akın Gürlek var. Yani FETÖ, AK PARTİ'nin Zekeriya Öz'ü vardı, şimdi de Akın Gürlek'iniz var. Bu hukuk herkese lazım, hepimize lazım, bunu ifade etmek istiyorum. Maalesef bu uygulamalarla hukuka güven kalmıyor.
Sayın Bakan, yargı bağımsızlığına güven yüzde 18'e düşmüş durumda. Bunun içinde, yüzde 15,7'si de yargının bağımsız olduğunu düşündüğünü söylemiş. Yüzde 85 ülke adalet sistemine güvenmiyor, yargının bağımsız olduğunu düşünmüyor.
Şimdi, yine bir "ahmak" davası var. Ya, kime "ahmak" dediği belli, "'O ahmağı Soylu'ya.' dedim". diyor, dava açıldı, davada sizin istediğiniz gibi karar vermeyen hâkim nereye sürülüyor? Samsun'a sürdürülüyor. Siz HSK Başkanısınız, getirin o hâkimin bir ifadesini alın, ne diyor, ne iddiada bulunuyor, bir hâkimi dinleyin. Yani maalesef yargı siyasallaşmış durumda, işte bu siyasallaşması sonunda da yargıya kimse güvenmiyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, Dünya Adalet Projesi'ne göre, ülkemiz 140 ülke sıralamasında 116'ncı sırada kendine yer buluyor. Listede Meksika, Mali, Angola gibi ülkeler bizden daha güvenli gözüküyor, Orta Afrika ülkeleri adaleti sağlama konusunda bizden daha güvenli görünüyor. Arkadaşlar, elinizi vicdanınıza koyun, böyle bir şey olur mu? Bu ülke hepimizin ya, şu ülkenin düştüğü duruma bak, her anlamda böyle.
Şimdi, vallahi sizden ne şeytan memnun ne Allah razı ne de kul razı sizden. Yani maalesef bu sistemle şeytana pabucunu ters giydiriyorsunuz. Yani kimse razı değil sizden, ben size söyleyeyim.
ERSAN AKSU (Samsun) - Yok.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yok, araştırmalar var, araştırmalar var. Sokağa çıkın, "Yargıya güveniyor musunuz?" deyin hele. "Ahmak" davasına bir bakın Allah aşkına. Yani maalesef değerli arkadaşlar, anormal işler oluyor.
Şimdi, bir taraftan açılımlar yapılıyor, diyor ki işte...
ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Şeytan senden razı!
VELİ AĞBABA (Malatya) - "Kandil silahı gömsün" yani yok etsin demiyor, teslim etsin demiyor, "silah gömsün, gelsin, önünü açacağız." diyor. Diğer taraftan, Tanımayız, bilmeyiz, Türkiye'de ilk kez bir kadın tek 1'inci oluyor harp okulunda. Peki, ne var? Disiplin kuruluna gidiyor. Disiplin kuruluna nasıl gidiyor? Ne diyor Sayın Cumhurbaşkanı? Diyor ki... Kalemlerini kırmış teğmenlerin, teğmenlerin kalemlerini kırmış, sert şekilde söylüyor. Şimdi Cumhurbaşkanının söylediği yerde o disiplin kurulu bağımsız davranabilir mi? Davranamaz. Yani adalete güven yok olmuş durumda.
Değerli arkadaşlar, bakın -bu sadece- siz, biliyoruz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini çok seviyordunuz eskiden, iktidara gelirken, hatırlıyor musunuz? Hatırlamıyor musunuz?
ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Hiçbir zaman sevmedik.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Abdullah Gül gidiyordu, Hayrünnisa Gül gidiyordu, Sayın Recep Tayyip Erdoğan gidiyordu. Ramazan Can bilir, Ramazan Can 15-20 dönem milletvekilliği yaptı, o bu konuya gayet hâkimdir.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - 15-20 dönem mi? Kaç dönem?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - 6 dönem yaptı, fazla değil.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Neyse 6 dönem yani 6 dönem. Ne bileyim, ben kendimi bildim bileli vekil.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Senin gibi değil mi? Aynı, beraber...
VELİ AĞBABA (Malatya) - O tecrübeli, o.
ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Mahmut Bey gibi.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yok, Mahmut Bey gibi değil.
Değerli arkadaşlar, bakın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi siz başvurunca iyi, başkaları başvurunca kötü. Ya, Anayasa'mızda var, Osman Kavala niye içeride örneğin ya da Can Atalay Anayasa Mahkemesi kararına rağmen niye içeride değerli arkadaşlar? Bakın, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman 2022'den beri cezaevinde. Hiçbir yargı ya da hukuk kuralı, bunları cezaevi atamaz.
Şimdi, birkaç konuya daha geleyim. Değerli arkadaşlar, bu Malatya Adliyesi... Geçtiğimiz yıl bütçede söz vermişsiniz, şimdi, şu anda hâlâ 6 binada hizmet veriyor Malatya Adliyesi, 2025'te bitirilmesi gerekiyordu, beş yüz günlük bir süre verildi. Hatta Malatya Milletvekillerimizden biri Sayın Bakan Yardımcısı Ramazan Can'la görüşüyor, "2026 yılının Nisan ayına kadar herhangi bir gecikme yaşanmadan yedi yüz günde iş bitireceğiz." diyorsunuz. E, beş yüz güne söz verdiniz geçen sene. Geçen sene siz söz verdiniz burada, burada söz verdiniz. Şimdi iki yüz gün daha uzattınız bak. Vallahi yakanızdan tutarım. Söz vermeyin.
ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - Yok, yedi yüz gündü, beş yüz güne indirdik.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Hayır, yedi yüz güne çıkıyor şimdi. Temel atılırken beş yüz gün olan yedi yüz güne çıkıyor.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Bakanım, çıkıyor mu, iniyor mu netleştirelim.
ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Başkanım...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sonra, sonra...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Vallahi, beş yüz güne biz razıyız. Beş yüz güne razıyız, gelin, beş yüz günde yapın. Yani değerli arkadaşlar, biliyorsunuz bu Malatya Adliyesi, vallahi ilçe adliyelerinden kötü bizim adliye binamız, ya ilçelerden daha kötü, hele depremden sonra... Asansör yok, 6 binada hizmet veriyor; herkes çok rahatsız. Malatya Adliyesi inşaatının yapım maliyetinden kalan tutar bu yılki bütçeye eklenerek, bakın bu yılki bütçeye eklenerek tamamlamasını bütün Malatyalı adına sizden talep ediyoruz. Sen de söz vermişsin Sayın Ramazan Can. Söz vermiştiniz, lütfen bu sözünüzü tutun. On dokuz ay geçmesine rağmen hâlâ adliye binası ek binalarda hizmet etmeye devam ediyor.
Şimdi, başka bir şey, yine konuşmanızda söylediniz, 22.750 metrekare kapalı alana sahip olacak Malatya Bölge Adliye Mahkemesinin inşaatı 2024 Yılı Yatırım Programı'na alınmıştı. Bölge adliye mahkemesi inşaatının ihalesinin bu yıl sonuna kadar yapılmasını sizden rica ediyoruz yine Malatyalılar adına.
Biliyorsunuz, bizim adli tıbbımız bütün bölgeye hizmet ediyor. İnönü Üniversitesinde yapılacak adli tıp kurumu bölgedeki adli tıp hizmetlerini güçlendirip hukuki sürece de hız kazandıracak bir öneme sahip. Bu adli tıp bölge başkanlığını yatırım programına aldığınızı söylemiştiniz. Bütün çevre illere hizmet verecek 16 bin metrekare kapalı alana sahip olacak adli tıp binasının icraatı ne zaman başlayacak? Bu, hakikaten, sadece Malatya için değil herkes için önemli bir yer.
Çeşitli cezaevleri problemlerimiz var.
Bir de çok önemli bir şey söyleyeceğim. Bu hâkim ve savcı lojmanlarının bir an önce yapılması lazım adliye yapılırken çünkü bizim deprem bölgesine tecrübeli hâkimler gelmek istemiyor konteynerde kaldıkları için. Lütfen, bu lojmanları yapın.
Bir de Malatya'da şöyle bir talep var: Biliyorsunuz, deprem nedeniyle iki yıla düşürüldü görev süresi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, bir dakika ekledim, buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Hâkim ve savcılar iki yıl görev yapıyor; hâkim ve savcı altı ayda geliyor, alışıyor, son altı ay da gitmek için uğraşıyor, dolayısıyla bir verim alınamıyor. Lütfen, bu sürenin eskisi gibi dört yıla uzatılmasını istiyoruz.
Bir deprem yaşandı. Siz sadece hâkim, savcıların Bakanı değil -siz de geçmişte avukatlık yaptınız- avukatların da Bakanısınız. Depremde en çok zarar gören Malatya avukatları oldu, bütün büroları yıkıldı, 750 tane avukat bürosu yıkılmış. Lütfen, bunların da SGK prim borçlarını silin.
Bir başka mesele, bakanlar değişiyor, bu mesele değişmiyor. Ben Cezaevi Komisyonu üyesiyim; "Cezaevinde iki tür mahkûm var." diyoruz ya, birisi hukuk yoluyla giren, birisi sınav yoluyla giren. Bu sınav yoluyla giren infaz koruma memurları Adalet Bakanlarından memnun değil, inşallah, sizden memnun olurlar. Hiçbirinden razı değiller, bakın, geçmiş bakanların hiçbirinden razı değiller. Bir meslek kanunları yok, genel idare hizmetleri sınıfı sayılıyorlar ama silah taşıyor...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, hemen bitirdim, hemen; çok önemli burası, infaz koruma memurları.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hepsi önemli.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Burası çok önemli.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hepsi önemli. Ben söyleyeyim...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Emniyet hizmeti sınıfında değiller...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ben söyleyecektim ama...
VELİ AĞBABA (Malatya) - ...7/24 yasasına göre fazla çalışma yapmalarına rağmen mesai almıyorlar. Bakın, infaz koruma memurları emekli oluncaya kadar bayram görmüyor Sayın Bakan. İnfaz koruma memurları emekli oluncaya kadar bayram görmüyorlar.
3600 ek göstergeyi Bakanlık personeli ve CTE personeli istiyor.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyoruz, teşekkür ediyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yeşil pasaport hakkı istiyor. Yıpranma payını infaz koruma memurlarına verdiniz, denetimli serbestlik müdürlükleri çalışanlarına vermediniz.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Adalet Bakanlığı çalışanları da...
Arkadaşları da alın bir...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ben söyleyeceğim, ben söyleyeceğim.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yok, burada söylemem lazım bunu.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Ben söyleyeceğim onlara.
Teşekkür ediyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Adalet Bakanlığı çalışanlarının taleplerini iletmek istiyorum. Adalet hizmet sınıfının oluşturulması... On beş yılını doldurmuş zabıt kâtiplerine, mübaşirlere uzman kâtiplik veya uzman mübaşirlik unvanlarını vererek mali yönden güçlendirilmesi 140 bin adalet çalışanının çalışma motivasyonunu yükseltecek.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Değerli...
VELİ AĞBABA (Malatya) - 3 cümle kaldı.
"Adalet çalışanı" denince aklımıza hep hâkim ve savcılar geliyor; 140 bin Adalet Bakanlığı personeli üvey evlat muamelesi görmek istemiyor. Hizmet sınıfı olmayan tek gruba bu iyileştirmenin yapılmasını Bakanlık personeli adına ben sizden rica ediyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bu infaz koruma memurlarının sesini lütfen duyun.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, yeni bir usul geliştirmeyelim, mikrofon kapandıktan sonra da devam şeyi başlatıyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Siz de açın o zaman.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, bu akımları hep siz başlatıyorsunuz. Ben burada görüyorum, sizden sonra birileri devam ediyor.
Arkadaşlar, kimse devam etmesin lütfen.
Bu infaz koruma memurlarıyla alakalı ve çalışanlarla alakalı konuları Sayın Ağbaba gündeme getirdi; Sayın Bakan notunu alıyor zaten, dinledi, dün de almışlar. Dolayısıyla artık bundan sonrası onların eline...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya vallaha, bunlar var ya, inan ki bunların böyle acayip psikolojileri bozuluyor. Bayram görmüyor infaz koruma memuru, bayram.
Nilgün Hanım, bayram var ya, siz çocuklarınızla kutluyorsunuz ya...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Siz kutlamıyor musunuz?
VELİ AĞBABA (Malatya) - ...o infaz koruma memurları bayram göremiyorlar.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Siz yapmıyor musunuz bayramı?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ben de yapıyorum da infaz koruma memurları yapamıyor.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Siz kiminle kutluyorsunuz? Ben bir de annemin, babamın yanına gidiyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Onlar da kutluyor.
Evet, teşekkür ediyoruz.
Şimdi, değerli milletvekilleri, ben şunu söyleyeyim: Zaten Sayın Bakan Malatya Adliyesiyle alakalı da bilgi verecektir.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bir konu daha kaldı.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ya, ben onu söyleyince daha etkili oluyor.
Teşekkür ediyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bir şey söyleyeceğim; Sayın Bakan, sizi tebrik ediyorum, kendinizi aşıyorsunuz. Hani, belediyelere kayyum atıyorsunuz ya, bugün nereye kayyum atanmışsınız biliyor musunuz?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Yahu, tamam Sayın Ağbaba, Sayın Çakır bekliyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ardahan Damal Burmadere köyüne -eski ismiyle Sorsi köyüne- İl Özel İdare Müdürü kayyum olarak atanmış. Niye? Kültür Bakanlığı adamın cemeviyle ilgili politikalarını beğenmemiş. Adama kayyum atadınız, sizi tebrik ediyorum. Bir muhtara da kayyum atadılar, yakında azaya da atarsınız.