KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Adalet Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de adalete olan güven maalesef cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesinde. Ülkemiz her geçen gün bir hukuksuzluk uygulamasıyla karşı karşıya. Özellikle tek adam rejiminin başladığı tarihten itibaren hukuk tamamen siyasallaştı, artık ülkede yaşanan hukuksuzluklar takip edilemez durumda. Dünya Adalet Projesi verilerine göre, Türkiye hukukun üstünlüğünde 142 ülke arasında 117'nci sırada yer alıyor. Bu durum bile bugün görüşmekte olduğumuz Bakanlık bütçesinden çok daha büyük bir öneme sahip. Avrupa Komisyonu 2024 Türkiye Raporu yayımlandı. Raporda "Hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanında önceki raporlarda tespit edilen konularda ilerleme kaydedilmedi ve ciddi endişeler devam ediyor." diyor. Raporları çoğaltmak mümkün. Raporların tümünde ise aynı konulara dikkat çekiliyor; yasaların adil bir şekilde uygulanmaması, insan hakları ihlalleri, Anayasa'yla güvence altına alınan düşünce ve ifade özgürlüklerinin gasbı ve yine basın özgürlüğü.

Değerli arkadaşlar, hukukun topluma egemen olmasını sağlamak için tüm toplumsal yaşamda adil yapıların inşa edilmesi, yargıda etkinlik ve verimliliğin temin edilmesi ve adalet hissinin toplumda hâkim kılınması gerekmektedir. Soruyorum değerli arkadaşlar, raporları bir kenara koyalım: Sokakta karşılaştığınız kaç kişi bu ülkede adalet olduğunu, adil yargılama olduğunu, hukukun olduğunu düşünüyor? Saray rejiminin yirmi iki yılda en çok yıprattığı alan maalesef yargı ve hukuk.

Sayın Bakan "Anayasa'yı değiştirelim." önerileri getiriyorsunuz. Anayasa'da bugüne kadar 177 madde, toplam 19 kez değişmiş, bazı maddeler birden fazla değişmek suretiyle 180 ayrı madde düzenlemesi gerçekleşmiş. 19 değişiklikten 12'si AK PARTİ döneminde yapılmış. AK PARTİ iktidarı döneminde toplamda 140 madde düzenlemesi yapılmış. Peki, bu değişikliklerden sonra Türkiye'de yargı, adalet, hukuk daha mı iyi duruma gelmiş? Maalesef hayır. Yasalar daha iyi duruma getirilebilir fakat asıl konu yasalardaki sorunlar değil, öyle olsa, hep birlikte, demokratik bir ortamda bu sorunları çözeriz. Sorun, AKP iktidarının kendini devlet olarak görmesindedir, yargının talimatla iş yapar hâle gelmesidir, yargıdaki keyfîliktir, hukuk ve kanun tanımamazlıktır.

Sayın Bakan "sivil, demokratik Anayasa" diyorsunuz. Niye? Çünkü bu Anayasa temel olarak darbe döneminde yapıldı; özgürlüklerin kısıtlandığı, hukukun ayaklar altına alındığı, baskının hâkim olduğu, düşünce özgürlüğünün olmadığı bir konjonktürde yapıldı. Peki, bugün sizin yarattığınız bu rejim ile darbe dönemindeki siyasal ortam çok mu farklı? Bu saydığım sorunların hangisi yok? Koşullar o dönemde ne ise şimdi de aynı; Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımıyorsunuz, yargı talimatla hareket ediyor. Bugün, seçilmiş Milletvekili Can Atalay hâlâ cezaevinde. Yargı darbesi yaptınız, AİHM kararları bile Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Can Atalay gibi belli kişiler bakımından uygulanmıyor. Sayın Bakan, daha önemlisi, siz siyaset yapan, milletin sesi olan milletvekillerini tehdit etmiş bir Bakansınız. Bakın, 7'nci Genel Başkanımızla ilgili olarak yürütülen davayla ilgili "Siyaset yapanlar örnek alırsa onların sonu da bu eski genel başkan gibi olur, siyasetçilerimiz için ibret vesikasıdır." diyorsunuz. Siz kimi tehdit ediyorsunuz? Milletvekillerini mi tehdit ediyorsunuz yoksa her zaman yaptığınız gibi yargıya mı talimat veriyorsunuz?

Değerli milletvekilleri, bir demokrasi darbesi süreci yaşıyoruz, her gün yeni kayyımlar atanmaya devam ediyor. Esenyurt Belediye Başkanımız da görevden alınıp tutuklandı. Önce, on on beş yıl öncesinden bir sürü iddia ortaya atıldı, somut bir şey yok, sonra gizli sanık çıktı ortaya; bu, adil bir yargılama mı Sayın Bakanım? Soruyoruz. Yine, bu davada da İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek var. Her muhalifin yargılanmasında bir şekilde rol alıyor. Bu savcı özellikle mi seçiliyor Sayın Bakanım, yoksa her talimatınıza uyduğu için mi seçiliyor? Eğer bir yere kayyum atanacak ise Sayın Bakanım, yargı süreci tamamlanır, varsa suçlu cezasını çeker ve yerine biri görevlendirilecekse de bu belediye meclis üyeleri arasından seçilir. Ülkede iktidar çıkıyor, birisi için "Suçludur." şeklinde bir söylemde bulunuyor, mahkeme o yönde karar veriyor, vermezse o hâkimin yeri değiştiriliyor. Sayın Bakanım, hukuk, adalet, ekmek kadar, su kadar hepimize lazım.

Bakın, değerli arkadaşlar, Antalya'da bir cumhuriyet savcısı ordudan ihracı istenen teğmenlerle ilgili bir açıklama yapıyor. "Tüm askerler Mustafa Kemal'in askeridir. Bu, disiplinlik bir suç değil, bunların cezalandırılmalarını Atatürk'ü silmeye çalışanlar istiyor, tarikatlar istiyor." diyor. Savcı önce Fethiye'ye gönderiliyor, bundan iki gün sonra HSK Başkanı olan Bakanımız yani siz Sayın Bakanım savcı hakkında soruşturma açılmasını teklif ediyorsunuz ve aynı gün yine HSK Başkanı sıfatıyla soruşturmaya "Olur." veriyorsunuz. Demokrasiye bakın arkadaşlar. Bunun ardından savcı jet hızıyla açığa alınıyor. Sayın Bakan, bu bilgiler doğru mu? Adında "cumhuriyet" olan bir savcının bunları söylemesinde ne sorun var? Bu davranışın neresi meslekle bağdaşmıyor? Suçu "Her asker Atatürk'ün askeridir." demesi mi, yoksa tarikatlardan bahsetmesi mi? Sayın Bakan, bu ülkede bir dönem ortak olduğunuz tarikatların en çok örgütlendiği ordu ve yargı eliyle neler yaptığını siz daha iyi biliyorsunuz. Yapmayın, aynı hataları tekrarlamayın, bu uygulamalardan vazgeçin, hem ülkenin demokrasisine hem ekonomisine zarar veriyorsunuz.

Sayın Bakan, son dönemde ülkeyi sarsan iki olay var: Biri, Narin Güran cinayeti. Ailesi tarafından katledildiği iddia edilen küçücük bir yavrumuz. Bedeni on dokuz gün sonra bulundu, şimdi de katili bulunamıyor. "Soruşturmanın gizliliği" dendi, "derin araştırma" dendi fakat yargılama sürecindeyiz hâlâ kamuoyunu tatmin edemediniz. Diğer konu: Yenidoğan çetesi. Bu ülkede hepimizi insan olmaktan utandırdı. El kadar bebekler para uğruna, rant uğruna ölüme yollandı. Sağlık sisteminin sebep olduğu bu durumu bari yargı eliyle düzeltin. Dava aşamasında her gün yeni bilgileri geliyor, hastane sahiplerine ve kamudaki kişilere kadar uzanıyor bu ilişkiler. Bu iki davada da sonu kime çıkarsa çıksın, sonuna kadar etkin bir soruşturma yapılmasını istiyor vatandaş. "Bu ülkede adalet bari çocuklarımız için yerini bulsun." diyorlar; zaten toplumda cezasızlık algısı var, daha da büyümesin Sayın Bakanım.

Sayın milletvekilleri, 2012 yılında tanınan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı var. 2024'ün Eylül ayıyla birlikte 633.488 başvuru olmuş. Verilen hak ihlali kararlarında ilk sırada makul sürede yargılama hakkının ihlali yer aldı. 56.443'ünde makul sürede yargılanma, 5.487'sinde adil yargılanma, 4.661'inde mülkiyet, 4.348'inde ifade özgürlüğü, 1.622'sinde özel hayata ve aile hayatına saygı haklarının ihlal edildiği sonucuna varılmış. Yargılama süreçlerinin sağlıklı ve güvenilir bir hâle getirilmesi gerekmektedir Sayın Bakanım.

Yine, Sayın Bakan, son olarak, 29 Eylülde ilk kez yapılan Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı'nda katılımcıların yüzde 98'i idari yargı sınavında başarısız olmuş. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bünyesinde 2024 yılı itibarıyla 92 üniversitenin hukuk fakülteleri var. Türkiye'deki devlet okullarındaki hukuk fakültesi sayısı 44. Bu 44 fakültenin 11'inin dekanı hukuk fakültesi mezunu değil maalesef. Dekanlar arasında ilahiyatçı, iktisatçı, edebiyatçı, işletmeci var. Bir taraftan hukuk fakülteleri sayıca artarken verilen eğitimin niteliği tartışma yaratıyor, diğer taraftan sınavların içeriği de. Hukukçuların eleştirileri var Sayın Bakanım, sınav sorularının hukuk fakültelerindeki eğitimin dikkate alınmadan hazırlandığını söylüyorlar. Yine, bu sınavda özerk kişilikli hukukçular yerine siyasi iktidara güçlük çıkarmayan hâkim, savcı ve avukatların konumlandırılmaya çalışıldığını belirtiyorlar.

Sorun ne olursa olsun zor şartlarda eğitim alan gençlerimiz mağdur edilmemeli, hukuk fakültelerinin kalite ve sorunları, sınav içerikleri düzeltilmelidir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.