KOMİSYON KONUŞMASI

KAYIHAN PALA (Bursa) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Öncelikle, gelecek haftaki toplantıda Teftiş Kurulunun bir sunum yapması önerisi çok yerinde bir öneri ancak Orhan Bey'le ikimizin şöyle bir problemi var: Gelecek perşembe saat 11.00'de bir kongrede ikimiz de aynı oturumda konuşmacıyız. Ben o sunumu açıkça dinlemek isterim ama eğer herkes için başka zaman uygun değilse biz bir şekilde o sunumu başka türlü izlemeye çalışırız.

Şimdi, ben birkaç şey söylemek isterim. Birincisi: Habersiz denetimle ilgili bir gündem var ancak habersiz denetime gelmeden önce bu süreçle ilgili o kadar fazla bilgi, belge, rapor, doküman var ki bunları bir görmek lazım. Ben, bunlar görüldükten sonra bir habersiz denetim ihtiyacı kalmayacağı kanısındayım. Bir örnek vereyim size: Sayın Recep Akdağ'ın son Sağlık Bakanlığı döneminde, Türk Neonatoloji Derneği ve Recep Akdağ kendisi birlikte bir toplantı organize ediyorlar ve diyorlar ki: "Böyle bir sorun var, biz habersiz denetim yapalım." Bizzat Sayın Bakanın ve görevlendirdiği kişilerin katılımıyla, Neonatoloji Derneğinin yetkilileriyle Türkiye çapında -yalnızca İstanbul'da değil değişik yerlerde- örnek seçilerek bir habersiz denetim yapılıyor. Habersiz denetim raporunun sonucunda bugün konuştuğumuz çeteleşmenin bütün izleri var ama o rapor bir şekilde yürürlüğe konmuyor. Dolayısıyla eğer Sayın Recep Akdağ ve o denetime katılan dernek yetkililerini çağırır ve o raporu istersek zaten habersiz denetime ihtiyaç kalmadan hem sistemle ilgili sorunları hem özel sektörün sağlık hizmeti sunmasına ilişkin bazı kurumlarda ortaya çıkan sorunları görebilmek mümkün.

Dolayısıyla bizim şöyle taleplerimiz olacak: Bir kere, Sayın Başkan, buradan bir resmî yazı yazalım. Biz İstanbul'da Taşkın Vekilim aracılığıyla mahkeme heyetiyle görüştük, eğer buradan Komisyon adına bir yazı yazılırsa dava dosyalarını verebileceklerini ilettiler; dava dosyalarını bir elde edelim. Kuşkusuz ki biz dava dosyaları üzerinden bir hukuki inceleme amacıyla yapmıyoruz bunu ama dava dosyasına giren kanıta, belgeye dayalı olarak sıkıntının nereden kaynaklandığını anlamamıza yarayacak çok sayıda bilgi, belge, ifade, doküman var. Dolayısıyla, birinci önerimiz, bu dava dosyasını buradan bir yazıyla talep edelim, biraz da o süreci hızlandırırsak -çünkü Komisyonun çalışma süresi kısa, dava dosyası çok uzun- en azından okumak isteyenlerimiz için bir zaman da yaratmış oluruz.

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - 90 klasör Başkanım.

KAYIHAN PALA (Bursa) - Ben sayısını bilmiyorum ama epeyce fazla.

BAŞKAN İSHAK ŞAN - 90'ı böleceğiz herhâlde, değil mi?

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Yok, ben 90'ını da okurum, temin edelim de hepsini biz okuruz.

KAYIHAN PALA (Bursa) - İkincisi, Sayın Başkanım, yine, SGK'nin 2016'dan bu yana sürdürmüş olduğu soruşturmalar var. Bu soruşturmaların ham raporlarını elde edelim. Ham raporu özellikle vurguluyorum çünkü bu raporların ham raporlar ile son hâline gelmiş raporlar arasında farklılıklar var. Bu raporların bazıları bizde var ama onları informel yolla elde etmek yerine... Çünkü, nasıl var? Bize gönderiyor ismini bilmediğimiz, kim olduğunu bilmediğimiz kişiler. Dolayısıyla, tekrar ediyorum, 2016 ila 2024 arasında...

Bu arada, hani sistemle ilgili sorunları konuşurken şunların bilinmesinde yarar var: Bakın, artık, resmî olarak da bir sürü yerde yer aldığı için ismini söylememde bir sakınca yok, Şafak hastaneler grubuna açılmış 32 tane soruşturma var; 1 değil, 2 değil, 3 değil, 5 değil, 10 değil. Bizim, 32 tane soruşturma açıldığı hâlde, o soruşturma belgelerinde de benzer bulgular ortaya konulduğu hâlde neden bu hastaneyle ilgili bir işlem yapılmadığını, neden SGK'nin hâlen oradan bu hizmeti almaya devam ettiğini de sorgulamamız gerekir. Dolayısıyla, bu 32 soruşturmayı da içerecek ama bir tek bu hastane gruplarıyla ilgili olmayan... 2016'yı niye referans veriyorum? Çünkü 2016'ya kadar bu raporlar gidiyor. Birazdan, sayın vekilimin "O raporda bir şey bulunmamış." meselesine de değineceğim ama SGK boyutunda bunları mutlaka isteyelim.

Bir başka önemli kavram, buraya, biz Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanını ve Başkanlığını davet ederken yalnızca şu anda kamuoyunda "yenidoğan çetesi" diye bilinen çeteyle sınırlı olmayan raporları da isteyelim. Yine, bize içerden verilen bilgiler, birtakım İstanbul kaynaklı, Sağlık Bakanlığında hâlen çalışan ya da daha önce çalışanlar... Örneğin, bende şöyle bir bilgi var: 2016'daki bu rapordan sonra yenidoğan çetesine gelinceye kadar 12 tane bu konuda açılmış soruşturma var. Dolayısıyla var mı, yok mu? Varsa bunlar nasıl raporlanmış, hangi sorunlar öne çıkmış, ortaklaştıkları sorun alanları var mı, bir yerde kümelenme var mı? Bunları görmemiz gerekir, bunlar için de o raporları elde etmemiz gerekir. Dediğim gibi, bazılarını biz zaten şu anda elde etmiş ve okumuş durumdayız. Ben o raporlarda yazılanlardan yola çıkarak aslında bizim bu Komisyon olarak gidip de habersiz denetim yapmaya pek ihtiyaç duyacağımız kanısında değilim çünkü okuduğum raporlara bakarak bundan daha fazla bir bulgu bulma ihtimalimizin olduğunu düşünmüyorum. Çok ciddi ve çok geniş bir spektrumda sorunlar yumağı var.

Şimdi, bir başka konu var, bizim soruşturma alanımıza girip girmediği tartışılabilir ama çeteleşmenin yalnızca bu alanda olmadığını söylemek açısından söylüyorum çünkü biz özel sektörü ağırlıklı olarak konuşuyoruz ama hizmet alım süreçlerinin olduğu devlet hastaneleri söz konusu olduğunda orada da ciddi problemler var. Bir tanesini söyleyeyim: Bugünlerde, Bursa'da, devlet hastanelerindeki görüntüleme hizmetleri ihalesini alan bir şirketle ilgili bir soruşturma yürütülüyor. Niye? Bu şirket aldığı ihale sonrasında, kendisinin de başka bir taşerona vermiş olduğu iddiası var ve MR, tomografi raporları gerçeğe aykırı. İşte, kadınlara prostat raporları, erkeklere uterus raporları, kanser hastalarına eksik ve yanlış tanı nedeniyle tedavinin gecikmesi hatta Bursa Tabip Odasının açıklamasına göre bu nedenle bir ölümün gerçekleşmesi iddiaları var. Dolayısıyla, biz eğer sistemle ilgili bir sorgulama yapacaksak bu hizmet alım süreçlerinde ne durumda olduğumuzu incelemenin de ben önemli olduğunu düşünüyorum.

Şimdi, geri ödeme sistemleriyle ilgili önemli bir tartışma yürütüldü. Elbette geri ödeme sistemleri çok önemli ama geri ödeme sistemlerini masaya yatırırken o ülkenin sağlık hizmetlerinin finansman kaynaklarını da masaya yatırmak lazım. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri ile bizim finansman kaynaklarımız arasında büyük farklılık var. Orada "medicayer" ve "mediacaid" dışında sistemin özü ya cepten harcamalara ya da özel sigortalara dayanır, oysa bizde genel sağlık sigortası ve biraz kamu bütçesi, biraz da cepten harcamalara dayanır. Dolayısıyla, bize en yakın sistem Almanya ve biliyorsunuz, bizdeki sistemin asıl, dünyaya lanse edildiği 1800'lü yılların sonundan itibaren Almanya'daki sosyal güvenlik sistemi. İngiltere'de de tamamen genel bütçe ağırlıklı bir sistem vardır. Oradaki, o raporda sözü edilenler İngiliz sağlık sisteminde çok az sayıda özel sağlık kuruluşu olduğu hâlde gündeme gelmiştir çünkü NHS anlaşması olanların büyük çoğunluğu, yüzde 90'a yakını kamu kurumlarıdır. Biz, bu sistemleri inceleyelim ama finansman sistemlerinden bağımsız sistemdeki eksiklikleri, açıkları, hataları dile getirmemiz çok kolay olmayabilir.

Bu arada, bazı arkadaşlarımızın bu Komisyonda tıp dışı olduğunu bildiğim için birkaç noktanın da altını çizmek isterim. Bakın, bizdeki yoğun bakım yatak sayıları karşılaştırılırken İngilizce literatürde "intensif care unit" diye açıklanan bu yoğun bakım üniteleri ile bizdeki üçüncü düzey yoğun bakım üniteleri eşleniktir. Bizde ayrıca "birinci ve ikinci düzey" diye yoğun bakım üniteleri de var. Sayıları tartışırken hangisinin tam eşlenik olduğuna iyi bakmak lazım.

Ayrıca Sağlık Bakanlığının uzun yıllar önce gündeme getirdiği ve uyguladığı, üniversite hastanelerinde uygulanan ama özel sektörde ne kadar uygulandığına ilişkin bilgimizin olmadığı çok önemli bir şey var. Burada -özellikle tıp doktorlarının hepsi bilir ama diğer arkadaşlara söylemem gerekir- bir hastanın yoğun bakıma yatıp, yoğun bakımdan çıkmasına ilişkin bir kriterler silsilesi vardır. Yani hekime "Şunu yoğun bakıma yatırın." dediğinizde, o hasta normalde yoğun bakıma yatamaz, yoğun bakım kriterlerinden en azından birini karşılaması gerekir. Oysa, bu "yenidoğan çetesi" diye bilinen çeteyle ilgili iddianameye baktığımızda -bence en sıkıntılı suçlamalardan biridir- yoğun bakıma yatış kriterlerine uymayan, çıkış kriterlerine uymayan yatışlar yapıldı ve bunun, bu çetenin soruşturulmasından önce saptandığı ortaya konuluyor.

Son olarak da şunu söylemek isterim: Şimdi, sistemle ilgili hataları tartışırken sayın milletvekilim iddianameden önemli bir cümle söyledi, dedi ki: "Bu hastanelerin yoğun bakım üniteleri bir şirkete devredilmiş."

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - İddianamede yazan hâliyle ilgili...

KAYIHAN PALA (Bursa) - İddianamede yazan hâliyle söylüyorum.

Şimdi, bu, yasa dışı ve bunu yapan bu 19 hastaneden birinin sahibi eski Sağlık Bakanı yani onun en azından bunun yasa dışı olduğunu bildiğini varsaymamız gerekir. O zaman, bizim burada neden böyle bir yasa dışı işleme gidildiğini ve bu işlemin yalnızca bu hastanelerle sınırlı olup olmadığını da incelememiz gerekir çünkü hem Sağlık Bakanlığının soruşturma raporlarında hem de Sosyal Güvenlik Kurumunun soruşturma raporlarında bu 19 hastane dışındaki hastanelerde ve yenidoğanla sınırlı olmaksızın bazı birimlerin böyle devredildiği, bunun yalnızca yoğun bakım üniteleriyle de sınırlı olmadığı bilgisi var.

Bu arada, Sağlık Bakanlığının...

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Araya girip bir şey söyleyebilir miyim?

KAYIHAN PALA (Bursa) - Buyurun tabii.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Bugün sabah haberlerde de gördüm, bu hastanelerden bir tanesi "Biz bu adama buraları devretmedik, sadece danışmanlık hizmeti aldık." diye ifade vermiş.

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Hizmet işbirliği sözleşmesi adı altında yapıyorlar, raporlarda yazıyor ama...

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Yani "Danışmanlık hizmeti aldık, buraların işletmesini devretmedik." diye ifade vermişler.

KAYIHAN PALA (Bursa) - Siz inandınız mı?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - İnanıp inanmamayı bilmem yani hastane sahipleri öyle diyor.

CEYLAN AKÇA CUPOLO (Diyarbakır) - "Biz cirodan pay veriyoruz." diyor, iddianamede de...

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Yargılama sonucunda çıkacak ortaya.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Tabii, onu ben bilemem, doğru mu yanlış mı...

KAYIHAN PALA (Bursa) - Şimdi, değerli milletvekilleri, biz hekimler bu sürecin nasıl işlediğini, nasıl işlemesi gerektiğini ve nasıl işletilmediğini bir parça biliyoruz hem kendi deneyimlerimizden hem meslektaşlarımızdan. Öyle deniyor olsa dahi bunun yasa dışı, mevzuata uygun olmayan ve tıbbın kendi evrensel ilkelerine uygun olmayan bir tutum olduğunu görmemiz lazım. Öyle değil mi Sayın Başkan? Siz acil uzmanısınız.

BAŞKAN İSHAK ŞAN - Evet, tabii ki bunları ortaya çıkaralım.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Bunları öneri olarak sunacağız...

KAYIHAN PALA (Bursa) - Hayır, ben karşılıklı bir tartışma için söylemedim.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Hayır, çok güzel bir katkı sunuyorsunuz, o yüzden bunlar raporumuzda öneri olarak sunacağımız hususlardan birkaçı.

KAYIHAN PALA (Bursa) - Tabii, ben de şunu diyorum: Yani bu yasa dışı bir işletme devri yalnızca buralarla mı sınırlı, acaba başka yerlerde de var mı? Örneğin, bize gelen bazı bilgilere göre -ameliyathaneler için böyle bir iddia konuşuluyor- bazı özel sağlık kuruluşlarında ameliyathanenin tamamının bir kişi ya da kurum tarafından işletilmesine ilişkin bir durumun da varlığı iddia ediliyor; benim böyle bir bilgim yok ama bir iddia. Eğer böyleyse bunun da sistemle ilgili olarak sorgulanmasının gereğine işaret etmemiz gerekir. Dolayısıyla, bu soruşturmayı, özellikle bizim görev alanımıza girdiği biçimiyle, sistemle ilişkisi üzerinden derinleştirerek yürütmemiz gereğine vurgu yapmak isterim.

Teşekkürler.