KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şimdi, 17'nci madde başvurularla ilgili. Peki, başvuru süresi koymamak mı lazım? Hiçbir süre yok burada. Yani on yıl sonra, yirmi yıl sonra, otuz yıl sonra, elli yıl sonra... Ben mi kaçırdım bilemiyorum?

BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Başvuru süresinden kastınız nedir?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Diyelim ki ben bir ayrımcılığa maruz kaldım, benim insan haklarım ihlal edildi veya ben bahsettiğiniz kötü muameleye maruz kaldım. Yani bunu size söylüyoruz, yani biraz zaman verin arkadaşlar yani hakikaten Komisyonumuza yakışır vaziyette bir şey yapalım ya. Al işte, bana bir süre gösterin Allah rızası için. Oylayıp geçiyoruz makineden.

Takdir sizin, ne söyleyelim.

BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Evet, şimdi, tabii Sayın Tanal, bununla ilgili süreç şu: Normalde, herhangi bir vatandaşımız ayrımcılığa maruz kaldığını iddia ediyorsa başvuruyu yapıyor.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kaç gün içerisinde Değerli Bakanım, yani ben beş sene sonra gelsem olur mu, on sene sonra? Çünkü süre koymamışsınız. Yani ben saygı duyuyorum size tabii ki. Size bu bilgiyi veren hukukçular yanlış bilgi veriyor. Yani hak düşürücü süre diye bir zaman vardır. Sayın Başkanım hukukçu.

BAŞKAN - Çok hukukçu var burada.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ama maalesef para etmiyor bizim hukukçuluğumuz.

BAŞKAN - Estağfurullah.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Doğruyu da söylüyoruz olmuyor, uyarıyoruz da olmuyor, yapıcı da...

BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Şöyle Sayın Tanal: Şimdi arkadaşlarla, hem Kurum Başkanımız hem de Müsteşar Yardımcısıyla görüştüm. Yani o görüşmelerde arkadaşların yönetmelikle bunu ortaya koyalım şeklinde bir düşüncesi oldu.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Arkadaşlar size yanlış bilgi veriyorlar Sayın Bakanım. İkisi de kusura bakmasın, Anayasa'mızın hükümleri ne diyor? Hak kısıtlaması ancak kanunla olur. Yönetmelikle olur mu Sayın Başkan?

BAŞBAKAN YARDIMCISI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Bununla ilgili Sayın Tanal, bir öneriniz var mı?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Önerimiz, makul bir şey koymak lazım. Yani izin vermiyorsunuz ki bize. Yarım saat istedik, işte yarım saatte de eksik, yarım yamalak bunlar.

Sizden istirham ediyorum yani hakikaten...

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Yasa tasarısı günlerdir elinizdeydi, baksaydınız!

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Baksaydım ben ve ben teşekkür ederim size. Bana uyarım için teşekkür etmeniz gerekirken "baksaydınız" diyorsunuz. Buyur, oy verin, tamam.

BAŞKAN - Mahmut Bey, ben size bir söz vermiştim onu kullanma hakkı size ait. Siz bana söylediniz de ben reddetmedim ki.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Üstadım, teşekkür ederim. Ben derdimi, meramımı anlattım, takdir kurulun. Ne söyleyeyim yani.

BAŞKAN - Evet, bir önerge yok, söz aldınız. Söz olarak değerlendiriyorum.

Dolayısıyla tasarı metnini...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Özür dilerim, süre verirseniz önerge verecektim ama ne olur oradan bir on dakika daha süre verin. Mesela işveren temsilcileri burada, iş yerinden birini çıkarırlar; on sene, yirmi sene sürekli baskı altında kalacaklar.

BAŞKAN - Biz sizinle demin görüşmedik mi? Ben size demedim mi "Siz benden yarım saat daha süre isterseniz ben bize bu süreyi vereceğim."

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, verir misiniz tekrar istersem?

BAŞKAN - Hayır, ben size söyledim zaten, siz kendiniz...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, o zaman sizden bir yarım saat daha süre istiyorum.

BAŞKAN - Arkadaşlar, saat 21.35'e kadar ara veriyorum ve 21.35'ten sonra devam edeceğiz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim.