Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Kültür ve Turizm Bakanlığı b) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı c) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ç) Vakıflar Genel Müdürlüğü d) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu e) Atatürk Araştırma Merkezi f) Atatürk Kültür Merkezi g) Türk Dil Kurumu ğ) Türk Tarih Kurumu h) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ı) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü i) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı j) Kapadokya Alan Başkanlığı k) Uludağ Alan Başkanlığı l) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu m) Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 22 .11.2024 |
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlarımız ve basın mensupları; hepinizi konuşmaya başlarken saygıyla selamlıyorum.
Bugün Kültür ve Turizm Bakanlığını ve birçok bağlı kurumu görüşüyoruz. Ben de tabii, hepsini birden konuşmak on dakikalık süremizde mümkün olmadığı için turizm üzerinde odaklanmak istedim.
Turizm, önemli bir sektör. Türkiye'de milyonlarca insana istihdam sağlayan, döviz açısından baktığımızda ülkeye yurt dışından döviz getiren, ödemeler dengesinin hizmetler kısmında yer alan, Türkiye'de birçok kentimizin de bu anlamda, bu ekonomik faaliyet hacmiyle birlikte yaşadığı, geliştiği ve zenginleştiği bir sektör.
Önce ekonomi içindeki bir fotoğrafını çekmek isterim; turizm gelirleri 2002 yılında 46,5 milyar dolarmış, 2023'te 55,9 milyar dolara çıkmış. Ben plancı olarak geçmiş dönemde bu işlerin içindeydim, bir kere şunu biz biliyoruz: Bu turizm gelirlerinin hesaplanmasında yöntem sık sık değişti. Bir dönem, çok eskiden, işçi dövizleri vardı mesela, sonradan bu işçi dövizlerinin bir kısmı turizm gelirlerine eklendi. Sonra yine "Turizm geliri farklı kaynaklardan geliyor, bunları alalım, kavrayalım." dendi, ödemeler dengesindeki belli kalemler turizme aktarıldı. Yani turizmin gelirlerine böyle çok eskiye doğru gidip sağlıklı biçimde bakabileceğimiz bir veri setimiz ne yazık ki çok yok. Yani bu istatistiksel değişmeler bir biçimde belli sıkıntılar yarattı. Biz de Devlet Planlama Teşkilatında bu işlerin içinde olan, bilen kişilerden biriydik, Sayın Usta da bilir. 2023’te 55,9 milyar dolar, siz de zaten "60 milyar dolar" diyorsunuz. 2024-2025-2026-2027 arasında ortalama yüzde 6-7'lik bir yıllık artış var yani burada dolar bazında söylüyorum fakat 2028 yılında 100 milyar dolar hedefi var yani plandaki hedef bu. Şimdi, geçen sene de konuştuk bunu. Yani yüzde 6, yüzde 7 büyüyen bir sektör birdenbire 2027’de 74 milyar dolardan 2028’de 100 milyar dolara çıkacak. Şimdi, tabii ki böyle iddialı hedeflerin olması güzel bir şey ama biz her zaman şunu söylüyoruz: Bakın, Türkiye'nin kalkınma planıyla -beş yıllık hazırlanıyor- orta vadeli programları -ki üç yıllık hazırlanıyor, her yıl bir yıl ileriye ittiriyor- arasındaki ilişki kopuk. Öyle olduğu için buradaki rakamların çoğunu kimse ciddiye almıyor. Oysa bu hazırladığımız işleri yüzde 100 elde etmek değil tabii, önemli olan ama bunların bir önemi var. Önemi şu: Ekonomideki karar alıcılara bir yön gösteriyor yani nerelere önem veriyorsunuz, hangi politikaları uygulayacaksınız, hangi hedefleriniz var? Buna ilişkin olarak bu şekilde plandaki hedeflerin çöpe atılması, OVP ile uyumsuzluğu, bütçelerde buna ilişkin gerekli kaynakların aktarılmaması bu süreci açıkçası zedeliyor.
Turizm yatırımlarını merak ettim, bu kadar önemli bir sektörse yatırımları nedir? 2002 yılında turizm yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payı yüzde 4,4'müş, 2023'te binde 8, binde 8'e düşmüş yüzde 4,4'ten, 2025'te binde 8. Yani bu şu mu demek, gittikçe azalıyor bunun payı: "Yani biz yatırımları artık yaptık, bundan sonra yatırım değil başka şeyler yapacağız." anlamına mı geliyor? Gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payına baktım, belki orada başkadır diye; 2002'de binde 8,5'muş, 2023'te binde 2,4; 2025'te de gene binde 2,4; aynı kalması hedefleniyor. Yani burada baktığımız zaman turizmin aslında ekonomi içindeki görevi, nispi payının artmadığını, azaldığını görüyoruz. Oysa biliyorsunuz, 1980 sonrası geçilen dışa açık ekonomi modelinde turizm temel sektörlerden, lokomotif sektörlerden biriydi ve On İkinci Kalkınma Planı'nda da turizm öncelikli gelişme alanı olarak tanımlandı. Tabii, burada birçok sorun var turizm açısından, biraz sonra onlara kısaca değineceğim.
Turizmin çeşitlendirilmesi ve tüm yıla yayılması konusunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Farklı konseptlerdeki turizmin hepsinin birlikte, iç içe gireceği bir yapı... Türkiye'de daha çok deniz, kum tatili üzerinden bir turizm konsepti var. Doğa turizmi, tarih, kültür turizmi -yıl içine yayılabilecek- yeme içme, gastronomi; bunların hepsinin aslında birlikte olduğu bir yapıya ihtiyaç var. Yani bu anlamda yapacak çok iş de var, sizlerin de önünde yapacak çok fazla iş var. Ama ne yazık ki dediğim gibi, daha çok yaz döneminde, belli dönemlerde yoğunlaşan bir turizm faaliyeti var. Kitle turizmine yönelik daha çok çok büyük kapasiteli kıyı şeridi otelciliği var. Hâlbuki butik otelcilik; Avrupa'nın her yerinde de baktığımız zaman butik otelcilik var; insanlar otelde kalıyor, dışarı çıkıyor, yürüyüşünü yapıyor, yemeğini yiyor, alışverişini yapıyor ama biz de turisti alıyoruz, kapatıyoruz bir otelin içine, ondan sonra çıkıyor işte. Ondan sonra da kişi başına harcama bin dolarları hâlâ geçmedi, 700-800'dü, şimdi bin dolar. Gene "61 milyon kişi" diyorsunuz, oradan çıkınca bu anlaşılıyor.
Bu enflasyonda, özellikle gıda enflasyonundaki artışlar turizmi de ciddi olarak etkiliyor. Maliyetlerin çok artması, özellikle restoranlarda yeme içme maliyetleri, otel fiyatları rakip ülkelere göre biraz yükselmiş durumda. Bu biraz konjonktürel bu süreçle oldu, bu, enflasyonun son iki buçuk üç yıldaki yükselmesi turizmi bu anlamda da ciddi olarak baltaladı. Her zaman söylüyoruz yani bu bir kader değildi, uygulanan yanlış politikaların Türkiye'ye getirdiği enflasyon... Ki hâlâ önümüzde bir iki buçuk üç yılda da yeniden tek haneli seviyelere inmesi planlanıyor ki onun da mümkün olmadığı gözüküyor. Yani aslında dediğim gibi, gelir seviyesi yüksek ülkeler bile Türkiye'yi şimdilerde pahalı buluyorlar, gitmek istemiyorlar.
Mevzuat değişiklikleri konusu önemli, Türkiye Otelciler Birliği yasası hâlâ yok; bu, önemli bir yasa, bunun çıkmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Devre mülk ve devre tatil tesisleri Turizm Bakanlığının denetimine alınmalı ne yazık ki Turizm Bakanlığı denetiminde değil.
Bu, karbon ayak izini azaltan, çevreye duyarlı tesis, Yeşil Yıldız belgesi alan otellere enerji desteği geçmişte vardı. Şimdi, bakın, yeşil dönüşümün de tam içine giriyor, bunun yeniden başlatılması söz konusu.
Termal turizmin geliştirilmesi... Termal alanda çok büyük bir potansiyeli var Türkiye'nin ama ne yazık ki Türkiye ciddi bir termal turizm konsepti yerine daha çok geleneksel kaplıca turizmi gibi, kaplıca hizmeti gibi bir yapının içinde. Bir rakam vereyim size: Afyon'da konaklama süresi ortalama iki üç gece çünkü kaplıca gibi insanlar gidiyor, hafta sonunu ya da iznini alıyor, iki gününü değerlendiriyor. Hâlbuki termal turizm dediğimiz zaman bu, bir tedavi, bir rehabilitasyon amaçlı kullandığınızda minimum on dört gün, yirmi bir gün, uzun süreler, bir aylık süreler için olmalı. Yani bu termal turizmde çok ciddi bir potansiyel var. Tabii, bunu yaparken de hekim kontrolünde ve uzman sağlık ekiplerinin eşliğinde bir termal tedavi hizmeti yaygınlaştırılmalı. Yurt içinde bu termal tedavinin SGK'nin ödeme kapsamına alınması önemli.
Gene, konaklama vergisinin büyük bir kısmının kentin tanıtımında ve turizmin gelişmesinde kullanılmak üzere yerel yönetimlere bırakılması konusunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü yerel hizmetleri yapan belediyelerin daha çok kaynağa sahip olmaları, onların, kentte yaşayan insanlara nicelik ve nitelik açısından çok daha yeterli
hizmet verebilmelerini sağlayacak.
Turizm çalışanları açısından da tabii problem var, bu söylediklerim turizmin çalışanlarını da etkiliyor. Yani özelliği gereği -biraz önce de söyledim- mevsimsel, bir de Türkiye'de bütün yıla yayılmış değil. Turizm bölgelerindeki hayat pahalılığından dolayı çalışanlar turizm sektöründen uzaklaşıyor. Kiralar çok yüksek yani sizler de biliyorsunuz zaten sektörün içindesiniz, yaşam maliyeti de yükseliyor. Belki burada çalışanları oralarda tutmak için lojman yapan turistik tesis işletmeci şirketlere teşvik verilebilir. Yani bir biçimde, turizm sektöründe çalışanların sürekli çalışmasını, yıl boyunca çalışmasını -mevsimlik bile olsa- sağlayacak bir mekanizmayı geliştirmemiz gerekir yani yıl boyu istihdam edilecek bir perspektif. Ne olabilir? Turizm sektörünün yoğun olduğu aylar dışındaki aylarda sosyal sigorta, prim ve vergi konusunda devletten gerekli destek sağlanabilir. Çünkü sonuçta orada ne kadar nitelikli hizmet verirsek o kadar iyi olacak bu iş. Aynı şekilde, üç yıldız ve üzeri konaklama işletmelerinde üniversitelerin turizm eğitimi veren bölümlerinden mezun yöneticilerin çalıştırılması, belki ilk anda mümkün olmayabilir ama kademeli olarak böyle bir sistem getirilebilir.
Yani eğer turizm sektörü önemliyse bu sektörde yapılacak çok fazla iş olduğunu düşünüyorum. Hem bu mevzuat değişiklikleri hem turizm sektörünün çeşitlendirilmesi, turizm çalışanlarının istihdamı; daha nitelikli bir istihdam yapısının sağlanmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.