| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Dışişleri Bakanlığı b)Avrupa Birliği Başkanlığı c)Türk Akreditasyon Kurumu ç)Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 21 .11.2024 |
İSKENDER BAYHAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Herkesi selamlıyorum.
Sayın Bakan, 2007 yılında MİT Müsteşarı Emre Taner'in açıkladığı 80'inci yıl raporundaki istihbarata dayalı dış politika geleneğini sürdürüyorsunuz. Mirasını aldığınız bu gelenekte neler var? Aktif-proaktif dış politika, bölgesel güç, lider ülke ajitasyonu, çelişkileri fırsata çevirmede ustalık iddiaları, Arap coğrafyasına gelince "İki millet, tek devlet" Türki cumhuriyetlere gelince ise "Tek millet, iki devlet" aforizmaları, bir de şimdi "belirsizlikler çağı" kavramını keşfetmişsiniz. Coğrafyamızı ve bütün dünyayı savaş ateşleriyle yakacağını ilan eden ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi'ne ilişkin ise tek bir laf etmiyorsunuz ama "dünya 5’ten büyüktür" romantizmini de elden bırakmıyorsunuz. Bütün bunları getirip bağladığınız yer ise saraydaki tek adamın cümleleriyle "Bölgenin haritası yeniden çizilecek, biz de özgüvenli ve cesur olacağız ve payımıza düşeni alacağız." oluyor. Dış politika adına sarf ettiğiniz bütün bu aforizmalara tek tek yanıt verecek ne zamanım var ne de yerim var Sayın Bakan ama birkaç cafcaflı lafla pazarladığınız dış politikanızın pratikteki durumuna ilişkin bir Bektaşi fıkrası anlatmak istiyorum. Bektaşi ramazanda camiye gider, hoca efendi cennetin nimetlerinden bahsetmektedir. "Cennette öyle bir koç var ki başı yedi kat göğün üstünde, ayakları yedi kat yerin dibinde, bir yanı mağripte, bir yani maşrıkta." der. Tabii, bu Bektaşi'yi biraz kızdırır, oturduğu yerden laf atar "İmam efendi, imam efendi, siz bu koçun enini boyunu birbirine uyduramadınız ama hele bir yürütün bakalım, nereye gidecek?" der. Sizin sözde bağımsız ve millî dış politika performansınız da biraz buna benziyor; ayakları başta ABD olmak üzere Batı emperyalizminin betonuna saplanmış, koluyla, başıyla, gövdesiyle bir o yana, bir bu yana, bir kuzeye, bir güneye, bir doğuya sallanıyor ama işte öyle ya, fiziki bir doğru, ayakları betona saplı olduğu için bir türlü yürüyemiyor, öyle sallanıp kalıyor.
Sayın Bakan, Türkiye ve bölge halklarının çıkarlarına taban tabana zıt, maceracılık dozu giderek artan bir dış politika izliyorsunuz. "Ne Selçuklu ne Osmanlı döneminde açılmadığımız çeşitli coğrafyalar var." diyorsunuz. Bu yayılmacılığın ne bu ülkenin emekçilerine ne de "insani yardım" adı altında sömürüsünden pay almak istediğiniz Afrika halklarına bir faydası var. Bakıyoruz, Senegal, Kongo, Nijer, Etiyopya, her yerde Albayrak, Limak, fabrikasında işçilerin yanarak can verdiği Tosyalı Holding var. Siz sadece tekelci büyük burjuvazinin, özellikle de 5'li çete olarak anılanların çıkarlarını gözetiyorsunuz, uçaklarınızda hep onlar var.
Evet, dünya ve Orta Doğu’nun koşulları giderek sertleşiyor, bölge yeniden dizayn edilmenin eşiğinde. Siyonist İsrail Gazze'yle başlayan saldırganlığını Lübnan'la sürdürüyor, gündeminde Suriye ve İran var. ABD emperyalizminin büyük Orta Doğu projesinin yeni eş başkanı olarak sizi kıskandırıyorlar ama bir eşitsizlik ve çatışma kaynağı olarak çözülmeden kaldıkça Kürt sorunu en büyük açmazlarınızdan biri olmaya devam ediyor. Filistin'in önemini dilinizden düşürmüyorsunuz. İsrail istihbaratıyla görüşüyorsunuz ve Hamas'la arasında ara bulmaktan medet umuyorsunuz ama siz siyonist İsrail'le ticareti büyüttükçe Filistin toprakları ve egemenlik alanları küçüldü, maalesef acı gerçek budur. "İsrail'in gözü topraklarımızda, iç cephede birleşelim." dediniz ama o da tutmadı. ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Almanya gibi büyük emperyalist devletlerin izini sürüp militaristleştirdiğiniz dış politika anlayışınız bu ülkenin emekçilerine bir fayda getirmiyor. Emperyalistler ve siyonist İsrail'in stratejik ortağı olmak kimseyi iflah etmez Sayın Bakan. Kapitülasyoncular kuşatır, mandacılar kapıya dayanır, Beştepe Vahdettin'in Dolmabahçesi olur, kapitalist sömürücülerin en şımarık, en kirli, en doymaz, en küstahları tekelci burjuvalar ve yerli iş birlikçileri kazanır ama Türk, Kürt, Arap başta olmak üzere bu bölgenin sömürülen ve ezilen halkları hep kaybeden olmaya devam eder Sayın Bakan.
Sonuç olarak diyeceğim şudur: Eğer bir savaş vereceksek bunu emperyalizme ve iş birlikçilerine karşı sömürülen ve ezilen halkların çıkarları için verelim, onların demokratik, barışçıl koşullarda eşit haklara dayalı bir Türkiye, Orta Doğu ve dünyada yaşaması için verelim, böyle bir düzen için verelim.
Bu arada size de bir önerim var Sayın Bakan: Bakanlığınızın ismini "büyük sermayenin hariciye işleri bakanlığı" olarak değiştirin, gerçeğe uygun olan budur Sayın Bakan.
Teşekkür ediyorum.