Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Dışişleri Bakanlığı b)Avrupa Birliği Başkanlığı c)Türk Akreditasyon Kurumu ç)Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 21 .11.2024 |
ORHAN ERDEM (Konya) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Değerli Bakanım, Bakan Yardımcılarım, Değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, bürokratlar, basın mensupları; salonda bulunan tüm heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, öncelikle kendi fikrimi, tabii burada muhalefet vekillerimiz de var, oradan başlayarak ifade edeceğim. Bence ana muhalefet partisi bir kafa karışıklığı içinde; dış politikası bütünsel bir yaklaşıma hiçbir zaman sahip olamadı ve yaşananlara çok güncel, konjonktürel cevaplar verildiğini görüyorum. Daha önceki Genel Başkanı Zeytin Dalı Operasyonu'nda "Şehir merkezlerine girmeyin." demişti, Libya gündemdeyken "Ne işiniz var orada?" demişti. Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ savaşının en kritik aşamasında Suriye'den savaşçı götürüldüğüne dair hiç uygun olmayan bir çıkış oldu. Bu dönemde mavi vatanı Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi. masal olarak ifade ettik. Kısaca kendi tarihsel, dış politik duruşundan büyük bir kopuş oldu; benim fikrim, ifade etmek istiyorum.
Yine, ana muhalefet partisinin tutumu konjonktürel, sadece belli bir hedef kitlenin beklentilerine bence cevap vermek üzere hazırlanıyor. Düşünün, yine önceki Genel Başkan Kanal İstanbul söz konusu olduğunda başka ülkelerin büyükelçilerine mektup göndermişti. İçeriğini boş verelim, konu iç meselenin yabancı devletler aracılığıyla sözde kendi kanaatine aradığı destekti; çok yazık, Türkiye'nin egemenlik yapısının zayıflayacağını, zayıflattığımızı düşünememişlerdi. Bugün de Osmanlı İmparatorluğu'na, tarihimizin geçmişine atıfta bulunarak çok kullanıldığımız söyleniyor. Şimdi, bu ülkenin 37 ülkede 81 şehitliği var, bunları nasıl görmezden geleceğiz? Hem Osmanlı'yı hem Selçuklu'yu hem de tarihimizin bütünlüğünü nasıl yok sayacaksınız? Keşke vaktimiz olsa da daha çok okuyabilsek, ben bugün 1994, 1997, 2000 gibi Plan ve Bütçedeki dış politika konuşmaları, o günün bakanlarının bütçelerini sunmalarına dair konuşmalarını okudum. İsmail Cem diyor ki: "Türkiye'nin bugünü, geniş imkânları itibarıyla dış politikasında kazanımlarının en büyük vurgusu, güç vereni yedi yüzyıllık daha eskilere uzanan tarihidir." diyor. Bütün bakanlar bu noktada bakabildiyse ne mutlu. Tabii, buradan şu anki gelinen noktaya baktığımızda bu tutanakları keşke okuyabilsek. Tabii, o günün Türkiye'nin mevcut durumu, imkânları, ufku, istikrarsızlıkları -o bakanlar da elinden geleni yapmıştır- ama şimdi şu 83 sayfalık kitapçığa baktığımızda çok küçük bir ufkumuz olduğunu görüyoruz. Kuzey Kıbrıs, Yunanistan, adalar, biraz Türk cumhuriyetleri, yan ülkelerimizde, komşu ülkelerde olan olaylar, sözde Ermeni soykırımı, başka bir politikamız yok ama bugün Güney Kafkasya'dan Latin Amerika'ya, Afrika'dan bütün dünyanın ülkelerine büyümüş bir dış politikamız var. O dönemin bakanlarından biri hatta diyor ki: "157 toplam personel, 91 büyükelçi, 10 daimî temsilci, 56 başkonsolosluğumuzla 700 dış temsilcimiz var, herkes bize hayret ediyor." Bu da sanırım rahmetli Özal dönemindeki getirilen noktaydı, öyle de kaldı.
Geçen bütçenizde Türkiye 5'inci sıradaydı, şimdi 3'e inmişiz. 261 büyükelçi, daimî temsilci, başkonsolosluğa ulaşmışız ve 7.500 personel var, 2.300'ü diplomat. Bu başarılar boşuna değil ve Türkiye'nin istikrarı bunun nedeni. Aslında bu başarının galibi, bu millet. Şöyle bir baktım, Türkiye'nin dış politikada geldiği noktada son yirmi iki yılda istikrar var. Peki, 1977-2002 yılını aldım, yirmi beş yılda 15 başbakan değişmiş ve ortalama 1,7 ay, Anavatan dönemi 3 başbakan var, bunu çıkardık mı 1,4. Peki, 2002'den bu yana ABD 5'inci başkanını, İngiltere 8'inci başkanını, Almanya 3'üncü başkanını, İtalya 10'uncu, Hollanda 4'üncü, İspanya 4'üncü, Yunanistan 8'inci. Bunu bir muhalif gazeteci "Bu millet bu lideri nasıl değiştirmedi?" diye bir video yapmış, oradan aldım. Bu millet bu istikrarı desteklediği için değişmiyor ve Türkiye'nin dış politikası da bunun için büyüdü. Artık karşısına gelen liderlerin, halk tabiriyle, Sayın Cumhurbaşkanımız ciğerini biliyor, niyetlerini biliyor, ona göre hareket ediyor.
Dış politikada "Suriye'de şöyle oldu, Mısır'da böyle oldu." ifadeleri; o gün de buna eleştiriler geliyordu "Niye Mısır'a küstünüz, Suriye'yle niye ilişkileri bozdunuz?" Hani bunu da anlayamadık, bu kafa karışıklığının bir diğer örneği.
Sayın Bakanım, birkaç konu böyle olduğu için bütünsel değil, gelelim İsrail'e. Sizin, Cumhurbaşkanımızın, Meclis Başkanımızın, heyetinizin çok gayretleri var; teşekkür ediyorum, keşke tüm İslam ülkeleri öyle yapsa. Ne yazık ki dün Birleşmiş Milletlerin ilan ettiği 1990'daki Dünya Çocuk Hakları Günü'ydü, sözde bu hak özellikle savaş ve yoksulluğun hüküm sürdüğü coğrafyada yaşam mücadelesi veren çocukları korumak için alınmıştı. Gelinen noktada -bir yılı aştı- 17.400 çocuk şehit olmuş Gazze'de. El Cezire'nin verdiği istatistiklere göre 710 çocuk 1 yaşına bile basmamış, 1.793 çocuk 1-3 yaşında, 4-5 yaşlarında 1.205, 6-13 yaşlarında 4.205 çocuk öldürülmüş; her gün 10-12 çocuk öldürülüyor ve kolu, bacağı kopan, anne babasız kalan sayıları bilmiyoruz. İsrail'i, onun destekçisi başta Amerika ve tüm ülkeleri lanetliyoruz. Birleşmiş Milletler kendi personelini bile savunamaz durumda, aslında kendi kendini feshedecek bir duruma gelmiş diye düşünüyorum.
Son olarak, bu parlamenter diplomasiden bahsettiniz, gerçekten Meclisimiz de bu noktada verdiğiniz destekle çok iyi bir noktaya geliyor. Ben de Kuzey Kıbrıs Dostluk Grubu Başkanıyım. Hem dış komisyonlar hem dostluk grupları ile çok faaliz, arka sıralarda sağ olsun Ali Murat Bey'le elçiliği döneminde çok yakın çalıştık. Yine, Yunanistan'a gittiğimizde Burak Bey'in çok ciddi bir sunumla ekibi bilgilendirmesi unutulmaz. Arkanızda çok güçlü bir ekip var, bu sayede bu diplomasi de güçleniyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak da Kuzey Kıbrıs'ın son gelinen noktadaki egemen, eşit iki devlet tezini destekliyoruz; kendi açımdan söylüyorum. Bu Parlamentomuz açısından da Kuzey Kıbrıs konu olduğunda hep toplu kararların alınabilmesi sevindiriciydi ve en son Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Kıbrıs temsilcisinin hazırladığı raporda da "artık ortak zeminin olmadığı" ifadesi iki devletli egemen bir Kıbrıs'ın kurulmasına gittiğini göstermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ORHAN ERDEM (Konya) - Azerbaycan-KKTC Dostluk Grubu kuruldu, bu gelişmeler devam edecek. Kıbrıs'ın tanınmaması hiç önemli değil, 130 ülkeden öğrenci var orada ve arkasında Türkiye var. Filistin'i 150 ülke tanıyor ama darmaduman edildi, bunu ara ara söylüyorum. Biz, inşallah bu tanınma sürecini de en iyi şekilde yaşayacağız.
Değerli Bakanım, çok güzel bürokratlar getirdiniz, eleştiriliyor. Personelinizi kalıcı kılmak adına hem Personel Genel Müdürü hem strateji başkanları tüm bakanlıklara gitseler en güzel hizmeti yapacak arkadaşlar. Yeni ekibinizle, duruşunuzla güven veriyorsunuz, teşekkür ediyoruz.
Bütçeniz hayırlı olsun. Tüm ekibinizle hayırlı çalışmalar diliyorum.