KOMİSYON KONUŞMASI

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlarımız ve basın mensupları; konuşmama başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, sunuşunuzda birçok hususa ya değinilmemiş ya da bazı hususlar kapalı olarak geçilmiş. Ben bunların biraz daha netleşmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Öncelikle, tabii, şunu söylemek lazım: Uluslararası sistem nereye gidiyor, dünya nereye gidiyor, dış politika nereye gidiyor? Çok kutuplu bir dünya bir dengesi mi oluştu, bölgesel çatışmalar bu dönüşümün unsurları mı? Bunların hepsinin aslında bir vizyon temelinde tartışılması gerekiyor. Siz onları çok tartışmıyorsunuz, birçok şeyi söylemişsiniz ama sunuşunuzda, o kitapçıkta da "belirsizlikler çağı" diyorsunuz. Aslında bir anlamda belirsizliklerin olduğunu, bunların da herhâlde çok öngörülemediğini ortaya koyuyorsunuz. Sanıyorum, bu belirsizliklerle ilgili olumlu mu, olumsuz mu bir bakış, açıkçası çok da anlaşılabilir bir şey değil sunuşta.

Uluslararası örgütlerin etkinliği aynı zamanda bu süreç içinde tartışılıyor. Sayın Bakan, Cumhurbaşkanının bir sözü var, uzun zaman sık sık tekrarladı bunları Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 daimî üyesine atıfla "Dünya 5’ten büyüktür." diyordu. Bu konuda önerimiz ne, ben açıkçası bilmiyorum yani biz bunu söylüyoruz ama bunun altı boş. Yani bu konuda bir önerimiz var mı, birlikte hareket ettiğimiz ülkeler var mı? Hatırlarsanız, iki kutuplu dünya düzeninde bir Batı bloku ve Doğu bloku vardı, onun dışında bir de bağlantısız ülkeler vardı. Yani şimdi burada her konuşmada "Dünya 5'ten büyüktür." diyoruz. E, ne oluyoruz, ne yapıyoruz yani? Yani sadece bir söylem düzeyinde midir bu? Bunun bir açıklanmasını isterim.

İkinci konu AB'yle ilişkiler. Sunuşunuzda "Temaslarımızda AB'den beklentimizin ilişkilerimizde geleceğe yönelik kapsayıcı ve vizyoner bir tutum benimsemesi olduğunu vurguluyoruz." dediniz. Tabii, en son açıklanan AB Komisyonunun 2024 Türkiye Raporu var, burada, gene, Türkiye, her zaman olduğu gibi -uzun zamandır devam ediyor bu eleştiriler- demokrasi, hukuk devleti, yargı, temel hak ve özgürlükler konusunda ciddi biçimde eleştiriliyor. Bunlar sadece Avrupa...

(Uğultular)

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sükûneti tesis eder misiniz.

Aynı zamanda sadece Avrupa Birliği Komisyonunun değil, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosunun da bu konuda ciddi eleştirileri var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uygulanmıyor, bunların hepsini biliyoruz. Yani bu konuda siz ne öngörüyorsunuz? Kısa, orta ve uzun vadede ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz AB konusunda? Örneğin, Gümrük Birliği var burada, Gümrük Birliği bir dönem tartışmaya açıldı, tabii, ilgili bakanlık Ticaret Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı da bunların içinde, hatta Tarım Bakanlığı, birçok bakanlık var. Bu konuda nedir? Yani AB'ye ilişkin perspektifimiz ne? Tabii ki onların tutumunun da tutarlı bir tutum olmadığını biliyoruz, zaten hepimiz de bunu yaşıyoruz ama biz ne yapacağız? Yani bunun bir çapa olma özelliği var, öyle anlaşılıyor, geçmişten beri, Türkiye ta 63'ten beri bunun içinde, bu sürecin içinde. Bu konudaki düşüncelerinizi net bilmek isterim.

Bu savunma sistemleri konusu önemli. Sunuşunuzda "F-16 tedarik talebimizi sözleşmeyle sonuçlandırdık." dediniz, bu sözleşmenin kapsamı ve şartları neler? Çünkü biz şunu biliyoruz: Türkiye 40 adet F-16 uçağı ve 79 adet F-16'ların modernizasyon kitini talep ediyordu. Ne oldu bu konuda, hepsi bunların bu kapsamda mı yoksa başka bir bağlam içinde mi? S-400 sistemleri konusu ne oldu? Bunların hepsi bağlantılı. F-35 savaş uçağı projesinden çıkarılmıştık, o konuda bir gelişme var mı? 1,4 milyarlık bir ödememiz vardı, bunu geri alıyor muyuz? Bunlar çok önemli konular. Sizin için -aynı zamanda Millî Savunma Bakanlığıyla birlikte- bu savunma konusunun büyük önem arz ettiğini düşünüyorum.

"Kritik mineraller ve ham maddelere sahip ülkeler farklı güçlerin rekabet alanına dönüşmektedir." diyorsunuz. Bu kritik mineraller neler? Petrol değil herhâlde, petrol zaten uzun zamandır var -petrol, doğal gaz, fosil yakıt değil- bunlar ne? Bu ülkeler hangi ülkeler, nasıl bir rekabet var? Biz bu rekabetin içinde miyiz, bir yerde yer alıyor muyuz kendi başımıza ya da bazı başka ülkelerle birlikte? Afrika mıdır, başka bir yer midir, nedir, ne üzerinde? Yani bu konular biraz önce söylediğim gibi çok kapalı ifadelerle, birer ikişer cümleyle geçilmiş. Oysa bunların açıklanmasının önemli olduğunu düşünüyorum.

Diplomatik misyon konusu, dünyada toplam 261 misyonuyla en geniş dış temsilcilik ağına sahip ilk 3 ülke arasında olduğunuzu ifade ettiniz. 1'inci, 2'nci ülkeler kimler?

Bir de tabii, açıkçası şunu söylemek lazım: Geniş bir diplomasi ağına sahip olmak elbette güzel bir şey, buna bir itirazımız yok. Türkiye diplomasi alanında ne kadar başarılı olursa, etkili olursa bundan bizler de o kadar mutlu oluruz ama bununla birlikte, bunun, bu diplomasinin Türkiye'nin ekonomik ve sosyal gelişmişliğiyle desteklenmesi gerekiyor. İşte, orada problemler var. Bakın, ilk 3 arasındayız diplomatik temsilcilikte ama kişi başına millî gelir sıralamasında dünya da 72'nci sıradayız, ilk 3'te değiliz. Gelirin yanı sıra eğitim ve sağlığa ilişkin göstergelerin de kriterlerin de yer aldığı Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endeksi'nde 45'inci sıradayız. Yani sonuç itibarıyla, nicelik açısından "Biz şunu arttırdık, bunu yaptık, her yere gidiyoruz." değil, bunun arkasında güçlü bir ekonomiyle desteklenmesi lazım ama ne yazık ki Türkiye ekonomi açısından bu durumda değil, ciddi bir ekonomik kriz içindeyiz. Türkiye ekonomisi her sene açık veriyor. Yurt içi tasarruflarımız yatırımları karşılamadığı için dış tasarruf alıyoruz yani cari açık alıyoruz ve dış borcumuz artıyor. Bu aynı zamanda dış politika alanındaki manevra yeteneğimizin de daralması anlamına geliyor. Bunların bu bağlamda; ekonominin, siyasetin, diplomasinin birlikte tartışılma ihtiyacı var.

Son bir konuya daha değinmek isterim. O da -bu yılın mayıs ayında Plan ve Bütçe Komisyonunda görüştük- Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı kuruldu. Bu konuda çok ciddi itirazlarımız ve muhalefetimiz olmasına rağmen sonunda bu yasalaştı. Yani bakın, bu konudaki kanun teklifi geldiği zaman bir amaç vardı, amaç şu: Dışişleri Bakanlığı teşkilatının faaliyetlerinin güçlendirilmesi, personelin temsil kabiliyetli ve donanımlı yetiştirilmesiydi. Şimdi, biz buna bakıyoruz, bunlar kamu görevi, bunlar Dışişleri Bakanlığının görevi, bunlar bir vakıf eliyle yapılabilecek işler değil. O yüzden de dedik ki: "Bu kurduğunuz yapıyla âdeta paralel bir Dışişleri oluşturuyorsunuz, Dışişleri bütçesi." Eğer buna ihtiyaç varsa, Türkiye'nin ihtiyaçları bu alanda önemli ise -biz de isteriz elbette daha etkin bir Dışişleri- o zaman bütçeden ödenekleri artırılabilir, Türkiye bunu yapabilecek güçte. Burada, kurulacak vakfın o kadar geniş bir faaliyet alanı var ki yurt içi ve yurt dışında her türlü taşınır ve taşınmaz malı alabilecek, satabilecek, araba kiralayıp Bakanlığa tahsis edebilecek, Bakanlık ihtiyaç duymadığı taşınmazları bu vakfın kullanımına bırakacak, Vakıf bu taşınmazları kiralama ya da başka yöntemle değerlendirecek, Vakfa yükseköğretim kurumları kurma konusunda yetki veriliyor, ayrıca, vize aracılık hizmet gelirinin bir kısmının da bu Vakfa bırakılması söz konusuydu. Bu itirazımızın biri bu paralel bütçe ve bunun tabii doğal olarak ortaya çıkardığı sonucun da Sayıştay denetiminin dışında olmasaydı. Ben bu konudaki gelişmeleri öğrenmek istiyorum. Bu konuda ne oldu şu ana kadar? Bu Vakıf kuruldu. Vakfın kurulması işte mayıs, haziran ayında Resmî Gazete'de de yayımlanmış, şu ana kadarki faaliyet alanı nedir? Bu vize hizmetleriyle ilgili -çünkü geçmişte bunu yapan hizmetler bunun Dışişleri Bakanlığı bünyesine alınması, o kaynakların da işte bu Vakfın da aslında çevrilmesinde kullanılması söz konusuydu- buradaki durum nedir? Bir de ayrıntılı bir açıklama yaparsanız memnun olurum.

Tabii, şunu da söylemek lazım: Bu BRICS konusu -belki başka arkadaşlar da sormuştur- bu konu nedir? Yani bu böyle tam açık değil yani biz ne yaptık? BRICS'e üye miyiz, değil miyiz, nasıl bir statü var? Çünkü bunların hepsi Türkiye'nin, Türkiye kamuoyunun çok merak ettiği konular ve dış politika konusu da çok önemli bir konu, bu yüzden bunların ne kadar açıklık ve şeffaflık içinde ortaya konulması söz konusu olursa o açıdan da kamuoyu da bundan tatmin olur, bizler de bu anlamda bu konularda, sizden alacağımız cevaplar konusunda gündeme getiririz, gündemde tutarız diyorum.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.