ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri ve kıymetli basın emekçileri; bir ülkenin yönetim vizyonu yalnızca açıklanan bütçe rakamlarında değil, bu rakamların arkasındaki önceliklerde ve uygulamalarda saklıdır. Bu bağlamda, bütçeler hükûmetlerin halkın ihtiyaçlarına ne derece duyarlı olduğunu ve kamu kaynaklarının hangi amaçlarla kullanıldığını anlamak için önemli bir ölçüt teşkil eder. İçişleri Bakanlığının bütçesine baktığımızda ise bu bütçenin toplum üzerinde yarattığı etkilerle yüzleşiyoruz. Bakanlığının uygulamaları, bütçede yer alan kalemlerin çok ötesinde yönetim anlayışındaki temel sorunları gün yüzüne çıkarıyor. Halkın güvenliği ve huzuru için ayrıldığı iddia edilen kaynaklar ne yazık ki çoğu zaman adaletsizlik, denetimsizlik ve keyfî uygulamalara hizmet hâline geliyor. İşte bu gerçeklik, bir bütçeyi değerlendirirken yalnızca sayılara değil sonuçlara odaklanmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Ancak bir bakanlığın bütçesi sadece rakamlardan ibaret değildir. O bütçe halkın güvenliği, huzuru ve geleceği için nasıl bir yönetim anlayışı benimsediğini gösterir. İçişleri Bakanlığının uygulamaları bütçedeki kalemlerden çok daha büyük sorunları gözler önüne seriyor. Mesela, son yıllarda kolluk kuvvetlerinin halka yönelik şiddeti yalnızca bireysel vakalar olarak görülemez. Bu, sistematik bir sorundur. Batman'da, Mardin'de, Halfeti gibi illerde kayyum atamaları sonrası yaşananlar hafızalarımızda tazedir. Protesto hakkını kullanan yurttaşlar polis şiddetine maruz kaldı, insanlar yerde sürüklendi, işkenceye uğradı. Sayın Bakanım, bu fotoğrafa iyi bakın. Bu, gözaltında olan bir gencin fotoğrafı; işkence gözaltındayken yapıldı ve bu işkence yapılırken, bu çocuk bu hâle getirilirken "Valinin selamı var." denildi. Şimdi buradan soruyorum: Siz bu polis hakkında ve vali hakkında herhangi bir soruşturma başlatacak mısınız? Tabii ki bu şiddeti mümkün kılan elbette ki cezasızlık politikasıdır. Halkı ezen, protestoları bastıran, işkence yapanlar korunuyor. Bugüne kadar işkence yapan kolluk kuvvetlerinden kaçı yargılandı, kaçı ceza aldı? Kolluk kuvvetlerinin suç işleme özgürlüğü varmış gibi davranması bütün meşruiyetinizi çürütüyor. Zaten halkın güvenliğini sağlayamadığınız için halkın güvenliğini de almıyorsunuz. Bu nedenle sokakta ve her yerde baskıcı politikalara başvurmaktan geri durmuyorsunuz. Güvenliği sağlayamadınız gibi özellikle gençlerin batağa saplanması için âdeta bir proje hazırlamışsınız. Projenin adı da uyuşturucu batağı. Uyuşturucu özellikle gençler arasında bir salgın gibi yayılmış. Bölgemde de bu durum çok vahim. Uyuşturucu satıcıları mahalle aralarında kol gezerken İçişleri Bakanlığı ne yapıyor? Torbacılar yakalansa bile bu işin arkasındaki büyük ağlara neden dokunulmuyor? Uyuşturucu sadece bireyleri değil toplumun tamamını çökertiyor. Gençleri hedef alan bu düzen bir ihmal değil bir politika gibi görünüyor. Bakanlık bu konuda neden etkin adımlar atmıyor? Yoksa bu çürüme görmezden mi geliniyor? Aslında İçişleri Bakanlığının görev alanı basittir ve bellidir; halkın güvenliğini sağlamak, haklarını korumak ve toplumu güçlendirmektir. Fakat bugün geldiğimiz noktada Bakanlığın bu sorumluluklarla uzaktan yakından alakası olmadığını görüyoruz. Halkın iradesine karşı uygulanan şiddet, adaleti yok eden cezasızlık ve gençliği hedef alan uyuşturucu sorunu Bakanlığın iflas eden politikalarının birer göstergesidir. Kısacası, bu bütçe sadece rakamlarla sınırlı değildir, aynı zamanda bu bütçe halka adalet mi yoksa baskı mı getireceğinizin göstergesidir. Halkın ödediği vergiler halkın huzuru, güvenliği ve refahı için harcanmalı, halka karşı baskı ve işkence politikaları için değil. Eğer bu düzeni değiştirme iradeniz yoksa Bakanlık bütçesine ekleyeceğiniz her kuruş halkın sırtına yük olmaktan öte geçmeyecektir.

Teşekkür ediyorum.