Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Emniyet Genel Müdürlüğü c) Jandarma Genel Komutanlığı ç) Sahil Güvenlik Komutanlığı d) Göç İdaresi Başkanlığı e) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 20 .11.2024 |
GÖKÇE GÖKÇEN GÖL (İzmir) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önce, bu sabah yaşanan olayla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum çünkü buradan Genel Kurula geri gittiğim zaman, orada konuşulanları duyduğum zaman, sonra internette ve televizyonda konuşulanları gördükten sonra şunu düşündüm: Herhâlde biz aynı olayı yaşamamışız. "Orada en öne kadınları koymuşsunuz." diye ifade edilen kadınlardan biri benim. Bu ifadenin bir hakaret olduğunu düşünüyorum, sadece bana değil bütün kadınlara çünkü kadınlar nerede duracaklarına kendileri karar verirler, başkaları kadınları şuraya veya buraya koymazlar, koyamazlar; biz kendimiz nerede duracağımıza karar veririz ama TRT'de, hepimizin vergileriyle yönetilen bir devlet televizyonunda...
Sayın Başkan çok gürültü ve hareket var.
(Uğultular)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Evet, sayın milletvekilleri...
Sayın Göl, devam edelim.
GÖKÇE GÖKÇEN GÖL (İzmir) - Şöyle: Bütün gün aynı konuda hakaretler işittik. Genel Kurula gittik, hakaret işittik; sosyal medyaya bakıyoruz, TRT'ye bakıyoruz, "CHP'li provokatörler" diye TRT'den, Türkiye'nin devlet televizyonundan CHP'li milletvekillerine, bize hakaretler ediliyor; aynı şekilde sosyal medyada sizin milletvekillerinizin hakaretlerini görüyoruz, parti sözcünüzün hakaretlerini görüyoruz. Bunların üstüne birkaç şey söyleyelim izin verirseniz. Ondan sonra, oraya gittik, otuz saniye beklemediniz. Orada, bizim Grup Başkan Vekilimize dönüp baktığım zaman, Sayın İçişleri Bakanını ben Grup Başkan Vekilimizin üstüne yürürken gördüm; ondan sonra ikinci görüşümde de Sayın Bakan eliyle bir kamerayı tokatlıyordu, o kamera da bir gazeteciye aitti. Şimdi, böyle bir şeyi İçişleri Bakanı yaptığı zaman sokakta gazeteciye tavır nasıl olur? Bu nasıl örnek alınır acaba? Gazeteciler bu görüntüyü gördüğü zaman ne hissedecekler, nasıl bir muameleyle karşı karşıya kalacaklar? Ve merak ediyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, herkes bize karşı açıklamalar yapıyor olan olayı, sanki videoları hiç izlememiş gibi, hiç o görüntüleri görmemiş gibi. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunda bir kadın milletvekilinin kanı döküldü ya, onunla ilgili aynı şeyin onda 1'i söylenmedi. Şiddete mi karşısınız? Bir saldırı yapmadık ya. Komisyon Başkanı keşke şu an burada olsaydı, tam karşı karşıyaydık, bir şey yaptıysak... Keşke burada herkes söylese de gidip sonra sosyal medyada diğer milletvekilleriniz burada söylenmeyen lafları söylemese. Karşılıklı olarak gerçekten bu gerilimden rahatsız oluyoruz ama bir tarafa da çok büyük ayıp ediliyor.
Esenyurt Belediyesinde, seçilmiş milletvekilleri, Belediye Meclis üyeleri Belediye binasının önüne gittiklerinde Belediyenin içine alınmadılar; günlerce alınmadık, günlerce milletvekillerimiz kapıda bekledi; eğer o doğruyduysa, bu uygulama doğruyduysa neden karar değiştirdiniz? Eğer şu anda yaptığınız doğruysa o zaman neden özür dilemiyorsunuz? Seçilmiş milletvekilini, seçilmiş belediye meclis üyesini kapıdan almamak ne demek? Ne demek kapıdan almamak? Ve şu an, o tabela yerine takıldı ve belediye meclis üyeleri de milletvekilleri de o binanın içine girip toplantılarını yapabiliyorlar. Demek ki bazı şeylerde, bazı konularda haklıymışız ki bunu kabul etmek zorunda kaldınız, karar değiştirdiniz Sayın Bakan. Esenyurt'ta ve Mardin'de, diğer yerlerde... Ben Esenyurt'u bildiğim için söylüyorum. Esenyurt'ta sokaklarda dolaşıp vatandaşlarla bir konuştunuz mu? Bunu merak ediyorum. Gerçekten sorduğunuzda o vatandaşlar ne düşünüyor? Ahmet Özer'i sorduğunuz zaman, Belediyenin hizmetlerini sorduğunuz zaman ne düşünüyorlar? Vatandaş şunu söylüyor: "Ahmet Özer suçsuzdur." diyor. Siz millet adına bir şeyler söylüyorsunuz da Esenyurt halkı da millet, burada hakaret edilen milletvekilleri de millet.
Bütçe sunumunuzun 18'inci sayfasında bir şey var, bitirmeden son olarak onu söylemek istiyorum. Dikkatimi çekti, konuşulacak çok şey var ama 18'inci sayfada terör örgütleri sayılmış, "sol terör örgütleri" diye bir şey yazılmış ama diğerlerine "sağ terör örgütü" denilmemiş. Yani bu ifadede problem görüyoruz çünkü şimdi birçok sağ görüşlü milletvekili, siyasetçi şunu söylüyor, "Artık sağ-sol kalmadı." diye cümleler kuruyorlar. Ben buna katılmıyorum ama sağ-sol kaldıysa da o zaman FETÖ'ye, orada yazılan DEAŞ'a, DAEŞ'e -artık, ismi neyse- buna "sağ terör örgütü" deniliyor mu? Denilmiyor. Neden böyle bir ayrım yapıp da insanların aklına "Sol illaki terörle ilişkilidir." diye mesej veriyorsunuz?