KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN ERDEM (Konya) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Değerli Bakanım, Komisyon üyeleri, Değerli Bakan Yardımcıları, değerli bürokratlar, basın mensupları, burada bulunan tüm heyet; ben de hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

İçişleri Bakanlığı bütçesini konuşuyoruz. Çok çalışanını teröre karşı çalışırken, çeşitli kazalarla kaybetmiş bir Bakanlık. Öncelikle, tüm şehitlerini rahmetle anıyorum, gazilerine yaşama sevinci, sağlık, ailelerine birlik, beraberlik diliyorum.

Şimdi, tutanaklara da geçmesi için, milletvekillerimiz sabah yaşanan olaylardan kendi zaviyelerinden bahsetti. Burada Sayın Mehmet Muş'un Başkanlığında birçok, tepki konma adına izin istendiğinde her zaman otuz saniye, bir dakika ne yapılacaksa yapılabildi ama bugünkü farklıydı, kimseye söylenmeden... Örneğin, Sayın Bakan Mehmet Muş Başkanın odasından buraya girecektim, tam kapıdan çıkan vekil arkadaşlar "Sayın Başarır Bakanla görüşecek, içeriyi biz de boşaltalım istiyoruz." dediler ve ben buraya geldim, sonra bir gürültü koptu. Keşke Sayın Başarır içeri girip derdini, meramını anlatsaydı.

Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin demokratik işleyişini, buradaki yasama, denetim görevlerimizi hiç kimse engelleyemez ve şimdi farklı ifadeler kullanılması da üzücü çünkü 11/11/2024 tarihinde, Meclis basın bürosunda Sayın Başarır "Milletvekillerini belediyeye sokmuyorsan o zaman Meclise gelme. Ne zaman Meclis bütçesi görüşülecek, ne zaman Ali Yerlikaya oraya gelirse biz de kendisini o Komisyona sokmayacağız." diyor. Şimdi, böyle bir ifade, böyle bir tutum olmaz ve bugün de "Siz bizi dinliyorsunuz." diyerek kendisinin, herhâlde, dokuz gün önce konuştuğu basın toplantısındaki ifadelerini unutmuş görünüyor. Tekrar ediyorum, hiçbir milletvekiline, hiçbir gruba sığmayan görüntüler oldu. Bunu burada tutanaklara geçmesi için tekrar ifade ediyorum.

Değerli Bakanım, çok zor bir Bakanlığınız var. Uzmanlar, ihtiyaç hiyerarşisini oluşturanlar insanın fizyolojik, nefes alma, yemek, su, uykudan sonra en önemli şeyinin güvenlik olduğunu söylemiş. Güvenlik, beden, iş, ahlak, aile, sağlık, mülkiyet çok geniş bir alan. Eğer bir ülkede güvenlik varsa devlet öyle oluşuyor. Bu bakımdan, bütün birimlerinizle çok önemli bir görev yürütüyorsunuz. Bu yapılanlar, kamu düzeninin sağlanması, iç güvenliğin temin edilmesi, afet, acil durum yönetimi, göç ve sınır güvenliği, yerel yönetimler, AFAD kitapçığın içinde çok güzel yer almış. Sunumunuz için teşekkür ediyorum. Çok önemli işlevleriniz var; bu bakımdan Allah yardımcınız olsun.

Tabii, bir de göçmen politikası oluştu ve burada bazı milletvekili arkadaşlar da buna değindi. Biz millet olarak ensar olma yolunu seçmişiz. Osmanlı döneminde de Cumhuriyet Dönemi'nde de birçok göçün bu coğrafyaya geldiğini görüyoruz. Ben düşünüyorum da adı "Anadolu" olan dünyada başka bir ülke var mı? Herhâlde yok çünkü ana kucağı gibi nerede bir sıkıntı olsa bu topraklar o milletlerin güvenle sığındığı yer olmuş. Osmanlı döneminden Cumhuriyet Dönemi'ne kadar, Cumhuriyet Dönemi içerisinde de bu şekilde birçok misafirimiz olmuş.

CAVİT ARI (Antalya) - Nerede varsa Anadolu'ya mı dolduracağız? Afrika'dan, Asya'dan getirin; herkes gelsin.

ORHAN ERDEM (Konya) - Sayın Arı, lütfen..

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, bir saniye, sükûneti tesis edelim.

Sayın Erdem, devam edin.

ORHAN ERDEM (Konya) - Yunanistan'dan 1938'de 384 bin kişi gelmiş, 1945'te Balkanlardan 800 bin kişi gelmiş; 1988'de 51 bin, 1991'de 467 bin Kürt kardeşimiz Irak'ta yaşanan Halepçe katliamında Türkiye'ye sığınmış ve bunları böyle uzatabiliriz.

Şimdi, bu coğrafyanın özel bir durumu var, tekrar diyorum, adı "Anadolu" ana kucağı gibi sıkıntıda olanı kucaklıyor, dönecek olanları geri güvenle gönderiyor. Ülkemiz büyük bir savaş eşiğinde, çevresindeki yaşananlardan, son yıllarda böyle göç hamlesiyle karşılaşmış ama bunu da en iyi şekilde yönetmeye devam ediyor. Gelelim kadına şiddet konusuna. Sayın Bakanım, bu konuda ben kendi fikrimi beyan etmek istiyorum. Şimdi, burada konu kadın olunca hemen farklı algılanabiliyor; 9 kardeşinin 5'i hanım, 3 kızı olan bir baba olarak Anayasa’nın 10'uncu maddesindeki hanımlara dönük özel statüleri bilerek söylüyorum: Çok önemli kanunlar yaptık ama bizim Anadolu gelenekleri ile bu kanunların örtüşmesi lazım. Avrupa Birliğinin normlarıyla aldığımız kanunlar, elbiseler uymayabiliyor. Kadına verdiğimiz bu hakkın belki aileyle takibini yaptırabilsek birçok şeyi önleyebiliriz. Yani bir kızgınlıkla koruma kararı aldıran bir hanım, belki aile büyüklerleriyle konuşsa o aile toparlayacak.

ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Ya, yapma Allah aşkına, hepsi öldü! Yani aynı noktada mıyız!

ORHAN ERDEM (Konya) - Şimdi, bir dakika, bir dinleyin.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar...

ORHAN ERDEM (Konya) - Seçimlerde dolaştığımızda biz Anadolu erkekleri, çevresi olarak...

ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Ya, bari ona karar vermeyin.

ORHAN ERDEM (Konya) - Ya, bir dinlerseniz ne demek istediğimi anlarsınız.

ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Büyükler de "Evde oturun." diyor bize.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar...

ORHAN ERDEM (Konya) - Ben kadınları kurtarayım, erkeklerle evliliklerinde daha mutlu olsun diye bir öneri getiriyorum; kabul edersiniz, etmezsiniz. Biz Anadolu toplumuyuz.

ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Biz hangi toplumuz ya, anlamadık!

ORHAN ERDEM (Konya) - Siz erkeğe "Eşinle görüşmeyeceksin." dediğinde ne annesiyle görüşebiliyor ne de bir arkadaşına...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Erdem, bir saniye, özür diliyorum.

Sayın Otlu, siz her seferinde laf atmak zorunda mısınız? Ben size söz vereceğim birazdan, görüşlerinizi ifade edin.

ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Laf atmıyorum, kadınlarla ilgili olanı söylüyorum ben.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Konuşmanızın tamamını kadınlara ayırırsınız.

ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Ayıracağım zaten.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Böyle bir müzakere olmaz değerli arkadaşlar ya! Onun görüşü o.

ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Herkes bir şey söylüyor.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Otlu, bakın, ben görüşmelerin başından beri, dün de aynı şeyleri gördüm burada. Madem Sayın Erdem'in konuşması çok yanlış -gidersiniz- onun politik olarak bedelini öder. Yani değerli arkadaşlar "Sen öyle konuşamazsın ya!" Biz karışamayız kimsenin ne konuştuğuna.

ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Biz ne konuştuğuna karışmıyoruz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Siz farklı bir perspektif ortaya koyun, siz daha farklı bir anlayış ortaya koyun, nihayetinde kararı verecek vatandaş. Arkadaşlar, asgari nezaketi gösterelim birbirimize.

Ben birazdan okuyacağım; bakın, siz 8'inci sırada gözüküyorsunuz, konuşursunuz, bütün her şeyi ortaya koyarsınız.

Sayın Erdem, buyurun.

ORHAN ERDEM (Konya) - Sayın Başkanım, seçimlerde yaşadıklarımızdan söylüyorum; evine giremeyen bir erkek büyüklerine söyleyemiyor bu yaşadığını, arkadaşlarına söylemiyor. Gece on iki bire kadar kahvede, sonra imkânı varsa bir otele yoksa dışarılarda... Aslında o küçücük öfke karşılıklı çok güzel yolla bitecekken büyüyüp daha büyük felaketlere neden olabiliyor. Ben bunu açıklamak istiyorum. Bunu kabul eden olur, olmayan... Ben yaşananları, gördüklerimi anlatmak istedim.

Yine, tabii, dünyada bu konuda yaşananlardan da Nilgün Hanım bahsetti. Hiçbirimiz bir hanım kardeşimizin, bir kadının böyle bir şiddete, hele öldürülmesine razı olmayız. Onun için bunları söylemeye çalışıyorum, Anadolu toplumuna uygun kararların, kanunların hep birlikte çıkarılması gerektiğini ifade etmeye çalışıyorum.

Sayın Bakanım, son söz, ilimle ilgili bir konu, Sayın Mustafa Kalaycı -siz de biliyorsunuz, arz edilmişti- genişçe anlattı, Konya Özel Harekât Uluslararası Eğitim Merkezini çok önemsiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun Sayın Erdem.

ORHAN ERDEM (Konya) - Konyalı hemşehrilerimiz çok ciddi katkılarda bulundular. Bu konunun, inşallah, yatırım programına alınması hâlinde Türk Cumhuriyetleri ve Türk dostu ülkelere hem hizmet hem gelir hem de sizin emniyette kazandığınız tecrübeleri paylaşma imkânı olacağını düşünüyorum.

Bakanlığınızın bütçesi hayırlı uğurlu olsun. Allah tüm ekibinizi her türlü sıkıntıdan korusun.

Teşekkür ediyorum.