KOMİSYON KONUŞMASI

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın İçişleri Bakanı, Değerli Komisyon üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Orhan Bey, insicamımı bozmayın.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sizin bozulmaz, bozulmaz.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sürenizi yeniden başlatacağım.

Arkadaşlar, lütfen karşılıklı konuşmayalım.

Buyurun.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sayın Bakan, Sayın Yerlikaya; size sesleniyorum: Sabah olan bu gerginlik nedeniyle -bu aradan sonra şimdi herkes rahatladı- biraz düşündünüz mü bunun, bu gerginliğin nedeninin ne olduğunu? Arkadaşlarım aslında neyi anlatmak istediğimizi kapıda size toplamda bir dakikada anlatacaktı. Orada -vekil arkadaşlarım da bahsetti- bizim size hissettirmek istediğimiz şey kayyumlardan...

İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Bu ses tonuyla söylediniz de dinlemedik mi? Bu ses tonuyla...

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sayın Bakan, bakın, şu anda da dinlemiyorsunuz, bana müdahale ediyorsunuz.

İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Şu ses tonuyla...

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Şu anda da dinlemiyorsunuz. Bakın, şu anda bana müdahale etmeniz dahi o anki ruh hâlinizi izah etmek açısından iyi bir örnek. Benim konuşmamı şu anda engelliyorsunuz yani bozmaya çalışıyorsunuz, şimdi yaptığınız şey o ama dinleyin bir önce.

Sayın Bakan, yine de ben size şöyle söyleyeyim söyleyeceklerimi: Bizim grubumuzun size yapmak istediği şey, kapının önünde yapmak istediği şey, Türkiye'de halkın ve bizlerin, neredeyse bütün siyasi partilerin -sizler hariç- bu kayyum atamalarından doğan antidemokratik uygulamalardan duyduğu rahatsızlığı; belediyelerimize bizlerin, milletvekillerinin, belediye Meclis üyelerinin alınmamasına ilişkin duyduğumuz rahatsızlığı dile getirmek ve bir dakikalığına da sizi orada engelleyip bu hissiyatı size tattırmak için idi ama sadece buna dahi dayanamadınız ve dediniz ki -özellikle kullandığınız bir cümle çok önemli Sayın Bakan-: "Bana, CHP Grubundan da gelen bilgilere göre, beni içeriye sokmayacağınız şeklinde bilgi geldi."

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - 11 Kasım...

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Kim gelmiş, kim vermiş size bu bilgileri? CHP Grubundan kim vermiş bu bilgileri size, çok merak ediyoruz işin doğrusu.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - 11 Kasım... Basına bakın.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Basından duymuş.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Grubunuza hâkim değilsiniz daha.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Şimdi, gelelim girişte 2 kadın milletvekilimize uygulanan, âdeta ittirmeyle omuzlarının acıdığı bir duruma. Komisyon Başkanımızdan hiç beklemediğimiz bir biçimde "2 milletvekilimizi de önlerine koyarak orayı engellemeye çalıştılar." biçimindeki açıklaması çok talihsiz. Eğer kadınları öne sürerek bir engelleme yapılma eğilimi var ise bunun tam karşılığı, Boğaziçi Üniversitesinde denetleme hakkımızı kullanmak isteyen biz milletvekillerine kadın polislerimizi önümüzde durdurmak suretiyle, onlara müdahale etmesinler diye asıl engelleyici olan siz ve sizin tutumunuzdur. Onu söyleyeyim bir defa.

Şimdi, gelelim Türkiye'nin durumuna. Türkiye'de şu anda çeteler, mafya grupları -tabii, her dönemde de vardı ama- bu dönemde inanılmaz biçimde arttı, yaygınlaştı ve ortalığa saçılmaya başladığı. Kamu görevlileriyle mafya gruplarının birlikteliği, birçok yerde gayrimeşru ilişkileri hiçbir zaman bu dönem olduğu kadar ayyuka çıkmamış, basında yer almamıştı. AKP hükûmetlerinden önce de uyuşturucu satıcıları, zehir tacirleri vardı ama bu denli rahatlıkları yoktu. Hemen her gün şehirlerin ortalık yerlerinde silahlı çatışmalar, mafya hesaplaşmaları, kavgalar, gürültüler sizin Bakanlığınıza, sizin sorumluluğunuza bağlı ama sürüyor. Ankara'nın göbeğinde bir cinayet işlendi, Ankara'nın göbeğinde ve katili İstanbul'dan Ankara'ya getiren özel harekât polislerinin olduğu da yine medyada yer aldı. Cinayetten sonra katilin kaçırılmasına yardım eden kişi bir milletvekilinin evinde yakalanmış Sayın Bakan. Yakalama tutanağı ortadan kayboluyor; siyasetçiler, bürokratlar, Emniyet mensupları, yargı mensupları cinayetleri örtbas etmek için ne ararsan yapıyor. Bu nasıl bir devlet yönetimidir, biz de şimdi bunu soralım? Kirli bir dönemi önlemeyerek, seyreden olarak tarihe geçeceksiniz. Ordu mensubu bir generalin insan kaçakçılığı yaptığı, Emniyet müdürlerinin deprem yardımlarını çaldığı, mafyanın savcıları, hâkimleri, polisleri kendinin suç ortağı yapabildiği veya tehdit edebildiği bu ortamın sebebi, devleti şirket gibi yönetmeye kalkan, işte, bu AKP iktidarıdır Sayın Bakanım.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Belediye meclisi üyelerinin çete kurup yenidoğanları...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, söyledim, sizinkiler hepsi. Nerede para varsa siz varsınız.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Büyükşehir Sağlık Daire Başkanı çete kurup yenidoğanları...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Nerede! Siz parasız işe girer misiniz!

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sayın Ağbaba, kişi karşısındakini de kendisi gibi bilirmiş.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Arkadaşlar, lütfen hatibi dinleyelim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Para varsa siz varsınız Orhan Bey.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bütün büyükşehir belediyeleri...

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sizden önceki Bakan Sayın Soylu, haftada 5 bin uyuşturucu satıcısının gözaltına alındığını söylemişti.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Orhan Bey, Veli Bey...

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Değerli milletvekilleri, ben konuşuyorum, lütfen hakkımı gasbetmeyin.

5 bin uyuşturucu satıcısının gözaltına alındığını söylemişti Süleyman Soylu. Şimdi, siz, ülke bu hâle geldiği için üzüntü duymuyor musunuz? Sizin rakamlarınızı da öğrenmek istiyoruz. Siz, haftada kaç tane uyuşturucu satıcısını gözaltına alıyorsunuz? Süleyman Soylu'dan az mı fazla mı bilmek istiyoruz bunu. Uyuşturucunun imalatına veya ülkeye girişinin engellenmesine yönelik hangi başarınız var, neler yapıyorsunuz? Bunlarla ilgili bilgi verin. Uyuşturucu baronları şu anda ülkede cirit atıyor, cirit. 350-400 bin doları verene vatandaşlık veriyorsunuz hemen. "Bu kaynak nereden geliyor, bunun kaynağı nedir?" diye kimseye sormadınız. Dünyanın her tarafındaki suç gelirlerinin aklanmasına seyirci kalıyorsunuz. Ülkeyi gri listeye soktuğunuz için utanmadınız ama "Gri listeden çıkarıyoruz." diye övünmeye çalışıyorsunuz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Gri liste nasıl oluşur? Gri listeye nasıl girilir?

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Bütün günahlarınızı "Allah affetsin." diyerek savuşturmaya kalkıyorsunuz, Allah nezdindeki günahlarınızın hukuk sistemindeki karşılığı suçtur. Suç işlerken hukukun boşluklarına gizleniyor, ortaya çıkınca da Allah'a sığınıyor önünde hesap vermekten, hukuk önünde hesap vermekten ne yazık ki kaçınıyorsunuz.

Her kılığa girebilen yeni bir insan tipi ortaya çıktı sayenizde; Emniyet müdürleri, polisler içinde mafyayla birlikte insanların malına mülküne çökenler var. Çeteler devletin içinde cirit atıyor; siz de bununla ilgili bugüne kadar ne yazık ki hiçbir şey yapmadınız. Suç işleyen kamu görevlileri için de "Allah affetsin." mi diyeceğiz? Cezasızlık fiili yasal olarak bir hak ihlalinin faillerinin var olan veya olması gereken yargı süreçlerine tabi tutulması veya uygun şekilde cezalandırılması ve mağdur edilenlerin onarım hakkına erişememesidir. Ülkemizde sıklıkla ceza uygulaması ile cezasızlık uygulamasıyla karşılaşmaktayız. Özellikle kamu görevlileri, siyasi ve ekonomik nüfuza sahip olan kişilerin ya da yakınlarının siyaseten korunması nedeniyle işledikleri suçların karşılığı olan cezayı görmemelerini fark ediyoruz. Bu nedenle, örnekler çoğaldıkça toplumda olumsuz örnek teşkil etmeye devam ediyor, cezasızlık toplumsal çürümeyi sürdürüyor.

İşi gücü bıraktınız, CHP'li belediye başkanlarının önünü kesmeye çalışıyorsunuz. Hâlâ kayyum atamalarıyla ilgili bir sürü senaryolar var, bunları biliyoruz tabii. Tüm bu olup bitenler ortada dururken sizin Bakan olarak uğraştığınız tek şey; halkın gönlünü kazanan belediye başkanlarına suç uydurmaya çalışmak, muhalefetin belediye başkanlarını görevden alıp yerlerine kayyum atamaya çalışmak. Bu yolla halkın iradesini gasbediyorsunuz. Enerjinizi milletle didişmeye harcamamanızı, Bakanlığınızdaki çeteleşmeyi temizlemekte kullanmanızı öneriyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı, Adalet ve Kalkınma Partisi; sizler miadınızı doldurdunuz, halkın gözünden de düştünüz. Hukuki temeli olmayan, zorlama yöntemlerle halkın sevgisini kazanan insanları itibarsızlaştıramazsınız. Size Sayın Cumhurbaşkanının sözünü hatırlatmak istiyorum: "Biz bu dünyada milletin gücünün üstünde hiçbir güç görmedik ve tanımadık." Evet, biz de buna katılıyoruz.

Geri kabul anlaşmasıyla 3 milyonun üzerinde kayıtlı olan sığınmacıları, bir o kadar da kayıt dışı Suriyeli sığınmacıyı "ensar" olarak kabul ediyorsunuz. Ensar; yardım eden, yardımcı, dost ve arkadaş demektir ama sizin arkadaşlığınızın da paraya endeksli olduğunu biliyoruz. Geri kabul anlaşması gereği sığınmacıları Türkiye'de tutma karşılığında 6 milyar avro ödenmiş yani ensarlık bahane, 6 milyar avro şahane aslında. Gelen parayı ne yaptığınız da meçhul. İnsana değer vermediğiniz için o parayı sığınmacıların ihtiyaçlarını karşılamaktan çok, 5'li çetelerin vergi borçlarını silmekte, 3 liralık işi 300 liraya yaptırıp vatandaşlara aktarmakta, sermayedarların ihtiyaçlarını karşılamakta kullanıyorsunuz yani sizin yardımcılığınızın, dostluğunuzun da aldığınız, ceplerine indirdiği avrolar kadar olduğunu söyleyebiliriz.

Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum, saygılarımı sunuyorum.