Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Emniyet Genel Müdürlüğü c) Jandarma Genel Komutanlığı ç) Sahil Güvenlik Komutanlığı d) Göç İdaresi Başkanlığı e) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 20 .11.2024 |
EVRİM KARAKOZ (Aydın) - Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri, bürokratlarımız, basınımızın emekçileri ve danışman arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Fedakârca çalışan tüm emniyet güçlerimize teşekkür ediyorum.
İçişleri Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin en önemli bakanlıklarından biridir. "İçişleri Bakanlığı" denilince de aklımıza ilk olarak vatandaşlarımızın güvenliği geliyor. Ancak uygulamalar esnasında gözden kaçırılan ve yasa yaparken gözden kaçırılan bir husus var. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde her bir vatandaş dini, milliyeti, cinsiyeti fark etmeksizin eşit hak ve hürriyetlerden yararlanır. Adaletin kalmadığı bu ülkede başı dara düşen herkes, artık, adaleti sosyal medya üzerinden aramaya başladı. Gerek sizin gerek Bakanlığın açıkladığı verilere bakıldığında, ülkemiz güllük gülistanlık gösteriliyor ama öyle olmadığını biliyoruz. Uyuşturucu kullanımı inanılmaz derecede arttı, bireysel silahlanma inanılmaz derecede arttı. Kadın ve çocuk cinayetlerinde maalesef, dünyada en önde gelen ülkelerden biri hâline geldik. Uyuşturucunun, uluslararası suç örgütlerinin merkezi hâline gelmiş durumdayız. Belki değerli bürokratlarımızın, Bakanımızın etrafında gereğinden fazla güvenlik önlemi alındığı için fark etmiyor olabilirler ama ülkemizde insanlarımızın pek çoğu kendini güvende hissetmiyor. Bir güvenlik sıkıntısı var, çok ciddi bir güvenlik sıkıntısı var. İnsanlarımız özellikle geceleri sokağa çıkmaya çekinir hâle geldiler.
Bakın, Emniyet Genel Müdürlüğünde toplam 353.857 personel görev yapıyor. Emniyet teşkilatımızın personelleriyle sürekli görüşme hâlindeyiz, ciddi mağduriyetleri var ve seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Polislerimizin kutsal görevleri siyasi iktidar tarafından kötüye kullanılmak isteniyor. AKP, onlardan milletin güvenliğini değil, kendi iktidarının güvenliğini sağlamalarını istiyor. Üzerlerindeki üniformaları âdeta bir AKP forması gibi görmeleri isteniyor ve Hükûmetin kanuni ve hukuki olmayan emirleri altında çoğu kez muhalefet ve vatandaş karşı karşıya getiriliyor, karşı karşıya getirilmek isteniyor ama AKP iktidarı polislerimizin sorunlarını ve taleplerini de görmezden geliyor. Emniyet teşkilatında personelin kurumdan memnuniyet oranları çok düşük. Uzun ve düzensiz mesai saatleri görev esnasında karşılaşılan en büyük sorun olmakla birlikte, mobbing de en büyük stres faktörü olarak yer almaktadır. Bakın, bu insanlar canlarını ortaya koyarak gece gündüz devlet ve millet için çalışıyorlar. Polislerimiz arkalarında not bırakarak intihar ediyor. Polis intiharlarını Meclise getiriyoruz, konuşalım, sorunlarını çözelim diyoruz ancak iktidar her seferinde "Hayır." diyor. Emniyet Genel Müdürlüğü polislerimizin intihar ettiği bir yer değil, polislerin huzurla çalıştığı bir yer olmalıdır. Bakın, 2022 yılında 105, 2023 yılında 110, bu yıl ise bugüne kadar 67 polis intihar etmiş. Türkiye'nin intihar ortalaması 4,01; Emniyet teşkilatında polislerin intihar ortalaması 15,17.
Sayın Bakan, polislerimiz neden intihar ediyor diye araştırdınız mı? Elinizde bununla ilgili rapor varsa sonuç olarak ne yaptınız?
Bakın, polislerin yaşadığı bir mağduriyeti sizlere anlatayım. Polis okullarına girerken bir sözlü mülakat yapılıyor, başarılı ve sicili temiz olanlar eğitimlerine başlıyor. Yıllar sonra mezun olacakları anda karşılarına 2015 yılında çıkarılan bir yönetmelik geliyor ve eğitimin son günü sözlü mülakat yapılıyor ve bu mülakatlarda birçok genç eleniyor. "Bu mülakatları kaldıracağız." dediniz devletin her kesiminde ancak hem işe alımda hem de mezuniyet öncesinde mülakat yapmaya devam ediyorsunuz. Acaba bu polisler niye eleniyor? Bu eğitim esnasında siyasi görüşlerinin AKP'den uzak olduğu anlaşılıyor ve siyasi saiklerle mi bu insanların polis olması engelleniyor?
Bakın, bir diğer konu da uzman çavuşlarımız. Bunu yıllardır dile getiriyoruz, sürekli söylüyoruz ancak bir yere varabilmiş durumda değiliz. Türkiye'de 220 bine yakın uzman çavuş var ama bu uzman çavuşların kadroları yok, özlük hakları yok, meslek güvenceleri yok. Uzman çavuşların özlük hakları bir an önce verilmeli ve problemleri de çözülmelidir.
Bakın, uzun süredir kayyum uygulamalarını tartışıyoruz. Sayın Bakan da haksız ve hukuksuz yere iptal edilen İstanbul seçimi sonrasında kayyum olarak atanmıştı, sanırım kendisi o dönemde kayyumluğu çok beğendiği için yine haksız ve hukuksuz şekilde kayyum uygulamalarını devam ettiriyor. Bakın, bir belediye başkanının suçlu olduğu iddia ediliyorsa bunun çözümü kayyum atamak değildir, görevden uzaklaştırma tedbiri de alınabilir ama görüyoruz ki iktidar sürekli olarak -yasada görevden uzaklaştırma tedbiri yer almasına rağmen- kayyum uygulamalarını uygulama yönünde ısrarcı oluyor. Mesela, Esenyurt'ta Belediye Meclis üyeleri hakkında bir karar bulunmamasına rağmen Belediye Meclis üyelerinin Belediyeye girişleri ve görevlerini yapmaları engelleniyor. Bu, Anayasa'ya da mevzuata da hukuk devletine de aykırı bir uygulamadır. Bir de son zamanlarda, özellikle 31 Marttan sonra -ki 31 Marttan önce de biz bunu çok yaşıyorduk- özellikle AKP'li olmayan belediyeler üzerinde ciddi bir müfettiş baskısı oluşturulmaya çalışıldı ve 31 Marttan sonra da bunun emarelerini görüyoruz.
Bakın, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bir kanun görüşülüyor ve bu kanunun 3'üncü maddesinde mülkiye müfettişlerinin teftiş esnasında sahip oldukları yetkiler düzenlenmeye çalışılıyor. Bunu, Genel Kuruldaki konuşmalarımızda, İçişleri Komisyonundaki görüşmelerimizde de açık bir şekilde ifade ettik; soruşturma yapma yetkisi Türkiye Cumhuriyeti devletinde cumhuriyet savcılarınındır ancak getirilen yasayla müfettişlere cumhuriyet savcılarının ve sulh ceza hâkimlerinin sahip olmadığı yetkiler verilmektedir. Ön inceleme dediğimiz konu -müfettişlerin özellikle belediyelerde yapmış olduğu işlem ön incelemedir- soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi yönünde bir görüş beyanından ibarettir. Sonrasında İçişleri Bakanı soruşturma izni verir ya da vermez, verirse de Danıştaya gidilir, Danıştay itirazı kabul eder ya da etmez ama müfettiş, cumhuriyet savcılarının sahip olmadığı yetkilerle soruşturma yürütüyor, müfettişlerin raporları doğrultusunda belediyelere kayyum atanıyor ya da belediye başkanları görevden uzaklaştırılıyor. Bakın, sandıkla gelen sandıkla gider. Elbette, her idarenin her işlemi hukuk tarafından denetlenmelidir ama Türkiye Cumhuriyeti devletinde sadece muhalif belediyeler denetleniyor, iktidar belediyeleri denetlenmiyor. Bu anlamda, bir denetim olacaksa öncelikle iktidar belediyelerinin de denetime tabi tutulması gerekiyor.
Ülkemizde ciddi de bir göçmen sorunu var. Burada rakamlar verilmiş, biz bu rakamların doğruluğu ve sağlığı konusunda ciddi şüpheler içerisindeyiz. Biz, hafta sonu Genel Başkan Yardımcımız Murat Bakan'la birlikte Van'daydık, orada incelemeler yaptık. Sahada görüştüğümüz vatandaşlarımız her gün onlarca, yüzlerce kişinin sınırı geçmeye devam ettiğini ifade ediyorlar. Peki, burada günde 300'ü, 400'ü bulan rakamlardan bahsediyorlar, biz de diyoruz ki 4 milyon göçmen var. Burada Suriyelilerden bahsedilmiş. Peki, Türkiye Cumhuriyeti devletinde şu anda ne kadar Afgan yaşamaktadır? Ülkeyi öyle bir hâle getirdinîz ki sınırlar hallaç pamuğuna döndü, dünyanın her ülkesinden göçmen ülkemizde. Göçmen kaçakçılığının trafik merkezi maalesef ülkemiz hâline geldi.
Bir diğer konu da Genel Kurulda şu anda bireysel silahlanmayla alakalı bir kanun teklifi var, orada nihayet mantıklı düzenlemeler getirilmiş. Bakın, dün daha İstanbul Küçükçekmece'de dehşet verici bir olay yaşandı; bu, ülkenin geldiği durumu da özetleyen bir konu. 14 ve 17 yaşında yabancı uyruklu oldukları iddia edilen 2 çocuk silahla çatıştılar. Türkiye Cumhuriyeti devletinde 14 ve 17 yaşında 2 çocuk silahla çatıştılar, altını çizerek söylüyorum. Bu, vahameti ortaya konuyor; bu, kabul edilemez bir durum; bu, acil müdahale edilmesi ve düzeltilmesi gereken bir durum.
Sonuç olarak kamuda tasarruf paketi açıkladınız. Bence bu basmış olduğunuz sunumu, bunu Sayıştay denetlemeli çünkü burada ciddi bir kamu zararı var. Tasarruf tedbirlerine aykırı davranıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen tamamlayalım.
EVRİM KARAKOZ (Aydın) - Kamuda tasarruf paketi açıklıyorsunuz ama kaç bakanlık buna uydu, açıklamıyorsunuz. "Yolsuzluklarla mücadele edeceğiz." diyorsunuz. Pek çok soru önergesi verdik, bütün bakanlara "Kimler yolsuzluğa bulaştığı Bakanlığınızda?" diye sorduk, cevap vermediniz, adres olarak yönetmelikleri gösterdiniz.
Kadınlar öldürülüyor, çocuklar öldürülüyor, uyuşturucu kullanımı inanılmaz derecede artıyor, ciddi de bir göçmen sorunu var ve biz diyoruz ki bu sorunlar bir an önce çözülmeli, iktidar-muhalefet gerekirse el ele vermeli ve Emniyet, İçişleri Bakanlığı uygulamalarında hukuk devletinden asla ve asla uzaklaşmamalı.
Saygıyla selamlıyorum.