KOMİSYON KONUŞMASI

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, değerli bürokratlar; öncelikle bütçeniz hayırlı uğurlu olsun.

Sayın Bakanım, ben sizin gözünüze bakarak konuşmak istiyorum, eğer burada bana bakarsanız. Bir polemik yaratmak adına söylemiyorum. Bir sorunun çözümü için günlerdir ilgili bakanlıklarla konuşuyoruz, Tip 1 diyabetle ilgili ve bana söylenen şu: Tasarruf tedbirleri, bütçenin bu konuda, tasarruf tedbirlerinden dolayı bunun Sağlık Uygulama Tebliği'ne, yani SUT'a, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının geri ödemesine alınmadığı yönünde. Sayın Bakanım, bu Tip 1 diyabet ömür boyu süren bir şey. Biz hastalık olarak tanımlamıyoruz Tip 1'i ama Tip 1 sadece bireyi etkileyen bir şey değil, ailesinin tamamını etkiliyor. Eğer benim gibi küçük bir çocuğunuz varsa onu 7/24 izlemeniz gerekiyor, takip etmeniz gerekiyor. Şimdiye kadar Tip 1 diyabetle ilgili tedavi yöntemi parmak delmeydi ama teknolojinin gelişmesiyle sensörler ve insülin pompaları artık yapay pankreas gibi çalışıyor ve bizim ülkemizde Tip 1 diyabetli çocukların bunlara çok acil ihtiyacı var, derhâl bunun ödeme kapsamına alınması gerekiyor. Sayın Bakanım, bu ödeme kapsamına alınma işlemini yapacak mısınız Maliye Bakanlığı olarak? Yani "tasarruf tedbirleri" diyorlar, ben inanmak istemiyorum. Bizim hesaplarımıza göre 3 milyar liralık bir paradan bahsediyorlar yani 3 milyar lira bizim çocuklarımızın hayatını daha konforlu yaşamalarını sağlayabilir.

Kulağımıza bazı duyumlar geliyor. "İşte, bu sorun çözülecek ama 0-14 yaş." Peki, 14 yaşından sonrakiler diyabetli değil mi? Tip 1 değil mi? Onların yaşamlarında ne değişiyor da bu pompa ve sensör ihtiyaç olmaktan çıkıyor? Hele üniversite öğrencisini düşünün; okurken zaten barınma sorunu var, beslenme sorunu var, bir sürü masrafı var ama ailesine bir de onun sensör ve pompa maliyeti var. Yani o yüzden, bir sınırlamaya tabi olmadan, amasız fakatsız, sağlıktan tasarruf edilemeyeceği gerçeğiyle, lütfen, bir an önce bunun ilgili Bakanlıklarla çünkü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığının, üçünün ortak kararıyla gerçekleşecek bir iş ve işin asıl onay verme tarafı sizde yani "Ücreti, parayı ödeyebiliriz." dediğinizde bu ödenebilir. Avrupa Birliği ülkelerinin tamamı bu sensör ve pompaları öderken 85 milyonluk ülkemizin -burada çok güzel bahsediyorsunuz, büyüme hızından bahsediyorsunuz, istihdamdan bahsediyorsunuz, işsizliği nasıl bertaraf ettiğinizden bahsediyorsunuz, enflasyonla nasıl mücadele ettiğinizden bahsediyorsunuz- bu kadar çok iş yapan devletimizin, herhâlde bu çocuklarımızın, Tip 1 diyabetlilerin bu sorununu da en hızlı şekilde çözebileceğini düşünüyorum. Yaptığımız konuşmalardan dolayı bizi aileler arıyor, hepsi şunu söylüyorlar Sayın Bakanım: "Allah sizden razı olsun diyorlar." Vallahi, Allah ne sizden ne benden ne de bu Parlamentodan şu an için, bu konuyu çözmediğimiz için, bu konudan dolayı razı değildir. O yüzden, hızlı bir şekilde Sağlık Uygulama Tebliği'ne amasız fakatsız bir şekilde, sensör artı pompa yani sadece sensör değil, sensör artı pompanın girmesi gerekiyor.

Bakın, kaynak bulamayabilirsiniz, ben size birkaç kaynak yeri söyleyeyim. Sayın Bakanım, geçen haftalarda bir e-ticaret yasası vardı. Ben size kürsüden, Meclis kürsüsünden bir çağrı yapmıştım, bilmiyorum, konuşma size geldi mi? "Bu e-ticaret yasasını geri çekin, bu e-ticaret yasası geçerse üç yıl içinde bir şirketin cebinde 100 milyar TL para kalacak. Gelin, kaynak burada." demiştim ben size yani sağda, solda para aramaya gerek yok. Bakın, bir kaynak orada.

Sayın Bakanım, bir gün eğer dinlerseniz bizi Elektrik Üretim AŞ üzerinden nasıl bir servet transfer olduğunu da anlatırım size. 0,49 liradan sattığımız elektriği 3 lira 89 kuruştan nasıl genel aydınlatma olarak aldığımızı, Enerji Bakanlığının ve belediyelerimizin bu parayı bu dağıtım şirketlerine nasıl ödediğini de ben size belgeleriyle ispatlarım. Kaynak var, ülkemiz büyük, Tip 1 diyabetli çocuklar sizden bu müjdeyi bekliyor ve söyledikleri bir şey var "Bu sensör bizim için haktır, parmağımızın acısı yüreğinizi sızlatsın." diyorlar Sayın Bakan. O çocukların parmağının acısı hepimizin yüreğini sızlatsın diyorum.

Teşekkür ediyorum.