Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Millî Eğitim Bakanlığı b)Yükseköğretim Kurulu c)Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı ç)Yükseköğretim Kalite Kurulu d)Üniversiteler |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 14 .11.2024 |
GİZEM ÖZCAN (Muğla) - Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Komisyonumuzun değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamda iki noktaya değinmek istiyorum: Biri, Bakanlık olarak tercih ettiğiniz mesleki eğitim modeli olan MESEM'lerin çocuklarımız için maliyeti, diğeri ise yükseköğretimdeki kadına kör politikalar.
MESEM'lerle başlayacak olursam, MESEM'lere geçişle birlikte kitleselleştirilmiş bir çocuk işçilik sistemine geçtiğimizi söyleyebiliriz. Bir gün okulda, dört gün iş yerinde eğitim alma uygulamasıyla çocukları, iş öğrenen değil, iş gören hâline getirdiniz. Şimdi de yaz döneminde "Beceri Geliştirme Programı" adı altında 7'nci ve 8'inci sınıftan itibaren tüm öğrencilerin katılabileceği zanaat atölyeleri açtınız. Yetmedi, 4 ilde meslek liseleri bünyesinde meslek ortaokulları açtınız. Böylece çocuk işçiliği yaşı 10 yaşına kadar inmiş oldu. Peki, bu durumun çocuklarımıza maliyeti ne? Tek bir örneğini vereyim: İSİG Meclisine göre 2023 Eylül başından 13 Kasım 2024 arasında en az 74 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. MESEM'de çalışırken 11 çocuk öldü. Gölge Bakanımız Alperen Enes Ural'ın Manisa Soma'daki davasına katıldı. Aynı gün il Millî Eğitim Müdürü orada olmasına rağmen hiç kimse o davaya katılım göstermedi.
MESEM'lerin tek sorunu çocuklarımızın canını alması değil, bir de raporlanmayan, görülmeyen sömürü var, mobbing var, baskı var. Tablo bu. Bu tablo başlı başına hukukumuzda güvence altına alınan çocuğun üstün yararı ilkesinin ihlali değil midir?
Şimdi, adım adım gidersek Türkiye'nin uygulamalı meslek eğitimine ihtiyacı var mı? Var. Sanayinin ara eleman ihtiyacı var mı? Var. Peki, bir Millî Eğitim Bakanı olarak sizin burada öncelemeniz gereken çocuklarımızın eğitimi ve sağlığı mı yoksa sermayeye ucuz işçi sağlamanın yollarını açmak mı? Şunu söylüyorum: Siz uygulamalı meslek eğitimini -hatta şimdi pilot bölgelerde ortaokullarda başladınız- bu evlatlarımızı ucuz işçiye dönüştürmeden verecek bir modeli neden oluşturamıyorsunuz?
Öte yandan MESEM'ler doğrudan patronlara finansman desteği de sağlıyor. Son üç yılda MESEM programlarına aktarılan kamu kaynağı 15 milyar liraya yaklaştı. Gündeminizde bu parayı patronların cebine koymak yerine doğrudan mesleki eğitime, çocuklarımıza harcayacak, koruyacak bir model geliştirme çalışması var mı?
Sayın Bakan, konuşmanızda kadın akademisyen sayısından söz ettiniz ancak kadın rektör, dekan, bölüm başkanı, genel sekretere yönetimde yer olmadığını söylemediniz. Rektörlerin yüzde 8'i, dekanların yüzde 17'si, 21 YÖK üyesinden sadece 2'si kadın. Bu tabloyu değiştirecek bir çalışmanız var mı yoksa Bakanlık olarak Akademide kadınlara dayatılan görünmez tavanın gerekli olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Sayın Bakan, üniversitelerde kadın akademisyenler sık sık mobbinge maruz kalıyor. Bunun en son örneğine İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesinde rastlandı. Araştırma görevlisi olan Damla Topbaş'ın eğitim hakkı dekanlık tarafından gasbedildi, istifaya zorlandı. Doçent Doktor Selin Önen son bir yılda bölümün işleyişinin dışında tutuldu, eşitsiz ders yüküne maruz bırakıldı. Yaşadığı mobbing nedeniyle dava açtı. Araştırma görevlisi olan Sibel Bekiroğlu'nun ise hizmet ihtiyacı duyulmaması gerekçesiyle üniversiteyle ilişiği kesildi. Bunlar sadece bir üniversitenin bir bölümünde yaşananlar.
Kadınlar, Akademide, yönetimde eşit yer edinemedikleri gibi erkek egemen yönetimlerinde ağır mobbinge maruz kalabiliyor.
2025 bütçesinde Akademide cinsiyet eşitliği, eşit çalışma şartları için bir çalışmanız var mı?
Teşekkür ediyorum.