KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Millî Eğitim Bakanlığımızın bütçesi üzerinde yaptığımız görüşmelerin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Ülke ekonomisinde yaşanan ağır kriz koşulları devam ederken 2025 yılı merkezî yönetim bütçesinden eğitime ayrılan pay 2 trilyon 181 milyar, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi ise 1 trilyon 451 milyar lira olarak öngörülmüş ve bu bütçe yine "eğitime aslan payı" olarak pazarlanmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin 2024 yılında 1 trilyon 92 milyar lira olduğu dikkate alındığında yıllık enflasyon oranının da oldukça altında kalan yüzde 33'lük bir artış yapıldığı anlaşılmaktadır. Yani eğitime önerilen Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi eğitimin sorunlarına çözüm üretmekten çok uzaktadır.

AKP'li arkadaşlar yine itiraz edecekler ama bakın, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesini objektif olarak değerlendirmek için merkezî yönetim bütçesi ve gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payına bakmak gerekiyor. 2016 yılından bu yana Millî Eğitim bütçesinin merkezî yönetim bütçesi içerisindeki payı giderek azalmaktadır. 2016 yılında Millî Eğitim Bakanlığının payı 13,38 iken 2025 yılında bu oran maalesef 9,85'e gerilemiştir. Aynı şekilde, 2016 yılında Millî Eğitim Bakanlığının bütçesinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2,93'ten 2025'te 2,36'ya gerilemiştir yani eğitime aslan payı bir kandırmacadan ibarettir.

Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden yatırımlara ayrılan pay da AKP iktidarı döneminde sürekli azalma eğilimi göstermiştir. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılında Millî Eğitim bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17,18 iken 2025 yılı itibarıyla bu oran sadece 9,73 olarak görülmektedir. Değerli arkadaşlar, 19 milyon öğrenci ve 1 milyondan fazla öğretmenin ihtiyaçlarının karşılanması için yatırımlara ayrılan bu bütçe hiçbir sorunu çözemez. Türkiye'de eğitim kademelerine göre öğrenci başına yapılan harcamaların ilk ve ortaöğretimde OECD ortalamasının yaklaşık yüzde 40'ı düzeyinde olduğu görülmektedir.

Ben şimdi buradan soruyorum: Sayın Bakanım, ülkede eğitim bu kadar değersiz; öğretmenlerimiz, çocuklarımız bu kadar değersiz mi? Bakanlığın okullara ihtiyacı kadar ödenek ayırmaması nedeniyle okullardaki pek çok ihtiyaç öğrencilerden düzenli olarak toplanan aidatlar, bağışlar ve ticari faaliyetlerden karşılanmakta. 17 bin liraya mahkûm ettiğiniz velilerden para toplanmakta, para vermeyen veliler okul işleri yapmakta.

Bakın, okulların diğer ihtiyaçlarını geçtim bu iktidar, bu Bakanlık okullara temizlik görevlisi, güvenlik görevlisi göndermekten aciz. Buradan soruyorum Sayın Bakana: Hani okullar açıldıktan iki gün sonra bu sorunlar çözülüyordu? Kaç temizlik görevlisi görevlendirdiniz? Bin kişilik okullara, ikili öğretim yapan okullara haftada iki gün temizlik görevlisi geliyor. Okullarda salgın hastalık var. Çocuklar, Sayın Bakanım, tuvalete gidemiyor, tuvalete!

Bakın, değerli arkadaşlar, Antalya'da 1.600 devlet okulunda eğitim gören 446.80 öğrenci var. En merkezî okullarda bile temizlik görevlisi ve güvenlik sıkıntısı devam ediyor. Her gün mail geliyor, sizlere de geliyordur. Bu kadar aciz bir Bakanlık yani çocuklarımız Allah'a emanet.

Bir başka sorun, okul sorunu. Ülkenin her yerinde olduğu gibi Antalya'da 84 okul ikili eğitim yapıyor. Evimin hemen karşısında ikili eğitim yapan okul var, yaklaşık 2 bine yakın öğrencisi var ve çocuklar perişan. Yine Kepez ilçemizde 20 bin nüfuslu mahallede 1 tane ilkokul var, mahalleli okul için ikamet taşıyor.

Değerli milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanlığının yayımladığı 2023-24 yılı istatistiklerine göre 4+4+4 eğitim modeli uygulanmaya başlamasından bu yana ilkokul düzeyinde okullaşma oranı yüzde 98,9'dan 95'e; ortaokul düzeyinde yüzde 93'ten 91'e gerilemiştir. Okul öncesi düzeyde geçtiğimiz yıla göre 101 bin öğrenci maalesef azalmıştır. Ortaokul düzeyinde öğrenci sayısında yüzde 3,7 azalma meydana gelmiştir. Bunun sebebi açık öğretim okullarına geçişin kolaylaştırılması nedeniyle öğrenci sayısının gerilemesidir. Açık öğretim okullarında toplamda 1 milyon 229 bin 802 öğrenci kayıtlıdır, bu öğrencilerin yüzde 31'i zorunlu eğitim çağındadır.

Yine Millî Eğitim Bakanlığı verilerine baktığımızda 2002 eğitim öğretim yılında köylerde 32.401 okul, 3 milyon 275 bin 579 öğrenci bulunmaktaydı. Yirmi iki yılın ardından 2024 yılında köylerdeki okul sayısı 13.127'ye, öğrenci sayısı da 540.127'ye gerilemiştir. AKP iktidarı boyunca 19.275 köy okulu kapatılmıştır. Hem yarattığınız ekonomik koşullardan hem okula erişim sorunlarından dolayı eğitimden ciddi kopuş yaşanıyor Sayın Bakanım.

Bir de Millî Eğitim Bakanlığının "kâr amacı gütmeyen kuruluş" adı altında faaliyet yürüten vakıflara aktardığı paraya bakalım. Vakıflara Ocak 2023-Haziran 2024 döneminde 5,6 milyar TL transfer yapan Bakanlık, 2025'te 7 milyar, 2026'da 7,5 milyar, 2027'de 8 milyara yakın kaynak aktarmaktadır. Bir öğün ücretsiz yemek talebine "Kaynak yetersiz." yanıtını veren Bakan buralara kaynak aktarmaktan imtina etmiyor. Öğrenciler simit alamıyor, anneler beslenme çantası hazırlayamıyor, okulda bir tost 60-70 lira olmuş, kantine hesap defteri açtırıyorlar; siz yandaşlara kaynak aktarmaya devam ediyorsunuz. Sayın Bakanım, eğitimin bütün kademelerinde öğrencilere günde en az bir öğün ücretsiz yemek ve temiz su sağlamalısınız; bunu öğrenciler, veliler ve herkes talep ediyor.

Değerli arkadaşlar, bu iktidarın toplumun, çocukların ve eğitimcilerin taleplerini dikkate almadığını biliyoruz. "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adı altında siyasal ve ideolojik olarak iktidara yakın çevrelerin müdahalesiyle bir müfredat hayata geçirildi; bilimsel, çağdaş ve laik eğitim anlayışına karşı resmen bayrak açıldı; din ve İslami ideolojiler içerisinde medrese eğitimi yaklaşımı kullanıldı. Dünya nereye gidiyor, bizim Bakan nelerle uğraşıyor? Tekkede mürit mi yetiştiriyorsunuz Sayın Bakanım? Konuşmanızın başında Atatürk'ü anmanızdan mutluluk duyduk. Sayın Bakanım, keşke bu gösterdiğiniz hassasiyeti müfredatta da görebilseydik.

Yine, eğitimin içine dini tamamen sokma projeleri bu dönemde bitmiyor. "Eğitimi tamamen Diyanete bırakın." diyesim geliyor içimden. Bakanlık ve Diyanet İşleri Başkanlığı arasında değerler eğitimi, personel eğitimi gibi çok sayıda protokol imzalanmış. ÇEDES protokolüyle din görevlileri okullarda manevi danışman olarak görevlendirilmiş, çocuklara yaşlarına ve gelişmelerine uygun olmayan etkinlikler yaptırılmıştır.

Değerli arkadaşlar, iktidar için kadrolaşma aracına dönüşen mülakat sistemi, emeği ve liyakati yok sayarak torpil mekanizmasına dönüşmüştür. Öğretmen adaylarının hakkını gasbeden ve adaletsizliği sürekli hâle getiren bu sistemin tüm tepkilerimize rağmen sürdürülmesini kabul etmiyoruz. Sayın Bakanın bir yıldır öve öve bitiremediği mülakat binlerce öğretmenin emeğini bir çırpıda yok etti. Komisyonlar arasındaki puanlama tutarsızlığı ne yazık ki büyük bir haksızlık doğurmuştur; bunlar belgeleriyle ortadadır.

Bakan Bey'e sesleniyoruz: Mülakatınızın adil olmadığını en iyi siz biliyorsunuz. Bu yanlıştan dönün, binlerce öğretmenin hakkını yemeyin, mülakatı iptal edin, KPSS başarı sırasına göre atamaları yapın; bunu yaparsanız öğretmenlerin hakkını, emeğini teslim etmiş olursunuz.

Bu ülkede herkesi dert sahibi ettiniz, atanamayan öğretmenler de dertli, Bakan Bey'in "Fonluyoruz." dediği atanan da. Öğretmenlerimiz bir yandan AKP iktidarının eğitimde yarattığı tahribatla mücadele etmeye çalışırken bir yandan da kendi haklarına yapılan bir saldırıyla karşı karşıya. Teklif, öğretmenlik mesleğini düzenleyecek nitelikte değildir, yalnızca atama bekleyen öğretmenleri elemek için hazırlanmıştır. Öğretmenin hakları tanımlanmamış, diğer eğitim çalışanlarıyla ilgili bir düzenleme yapılmamış, özel sektörde çalışan öğretmenlere yer verilmemiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Bitiriyorum Başkanım.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun Sayın Erdem.

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Her ne kadar Bakanımızı eleştirseler de Bakanımızın yaptığı devrimleri kısaca, notlar hâlinde de paylaşmak isterim.

Bakanımız karma eğitim tartışmasını başlatmış, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ni getirmiş, "Keşke şeriatı övecek kadar bilgi sahibi olsaydım." demiş, öğretmenlere önlük uygulamasını başlatmış, öğretmenleri fonlamış, ders çizelgelerine zorunlu seçmeli din derslerini eklemiş, okul öncesi eğitimden katkı payı alınmasının önünü açmış, okul öncesi eğitimdeki ücretsiz yemek uygulamasına son vermiş; okul öncesi, ilkokul, orta okullara zorunlu mescit uygulaması başlatmış; Öğretmenlik Mesleği Kanunu'nu düzenlemiş, "Öğle yemeği versek de bizim çocuklar yemez." demiş, açık öğretim okullarına geçişi kolaylaştırmış ve müfredattan Atatürk'ü çıkarmış.

Sayın Bakanım, siz ne kadar bunu yapsanız da CHP iktidarında o müfredatı biz değiştireceğiz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.